• Sonuç bulunamadı

Israr edildiğininin belirtilmesinin bu karara ısrar kararı niteliğini kazandırmayacağı hakkında

Temyiz Eden : Tepecik Vergi Dairesi Müdürlüğü

Karşı Taraf : ... Kocaeli Montaj İmalat Proje Mühendislik ve Ticaret Limited Şirketi İstemin Özeti : Dava, 2000 takvim yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesini ve geçici vergi beyannamelerini vermemesi nedeniyle davacı adına takdir komisyonu kararına dayanılarak resen salınan cezalı vergiler ve fon payının kesinleşmesi ve vadesinin geçmesine karşın ödenmemesi üzerine gecikme faiziyle birlikte tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılmıştır.

Davayı inceleyen Kocaeli Vergi Mahkemesi, 21.2.2006 günlü ve E:2005/791, K:2006/110 sayılı kararıyla; vergisi ihtilaflı 2000 döneminden önceki ve sonraki dönemlere ait bütün beyannamelerin matrahsız verildiği, idarece bu beyanlar aynen kabul edilerek tahakkuk fişi düzenlendiği, 2000 vergilendirme döneminde elde edilen kazanç hakkında yapılmış somut bir tespit bulunmadığından, vergilendirilmesi gereken bir kazanç olmadığının anlaşıldığı, davacı iddiaları, borcun bulunmadığı iddiası kapsamında değerlendirildiğinde düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emirlerini iptal etmiştir.

Vergi İdaresinin temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi, 27.3.2007 günlü ve E:2006/1595,K:2007/780 sayılı kararıyla; 6183 sayılı Yasanın 58'inci maddesine göre kamu alacağının esasına ilişkin iddiaların tahsilat safhasında ileri sürülmesine ve incelenmesine olanak bulunmadığı, kamu alacağının tahsili safhasında yargı yerinde yalnızca tahsilata ilişkin idari işlemdeki hukuka aykırılıkların araştırılıp incelenebileceği,davaya konu edilmeden kesinleşmiş idari işlemlerin uygulanmasını sağlamak üzere tesis edilen yeni işlemler nedeniyle açılan davalarda kesinleşmiş hukuki durumların yeniden ele alınarak incelenemeyeceği,şirketin ticari faaliyetinin bulunmadığı yolundaki iddianın da ancak tarhiyata karşı açılan davada incelenebilecek nitelikte olduğu, ödeme emirlerine konu olan vergi ve cezaların kamu alacağı niteliği kazanması; vergilendirmeye ilişkin ihbarnamelerde yer alan vergi ve cezaların duyurulmasına rağmen dava konusu yapılmaksızın, yapılmışsa yargı yeri kararı uyarınca kesinleşmesiyle oluştuğundan, bu şekilde kesinleşen kamu alacağını vadesinde ödemeyen mükelleflere yedi gün içinde borçlarını ödemeleri ihtarını içeren ödeme emrine karşı açılan davalarda öncelikle, ödeme emriyle cebren takibine başlanan vergi ve cezaların usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin tespiti, vergi ve ceza ihbarnamelerinin posta vasıtası veya memur eliyle değil de ilan yoluyla duyurulduğu durumlarda ise bu duyurunun yasal koşullarının gerçekleştiği ve vergi ve ceza miktarlarına göre ilanın, Vergi Usul Kanununun 104'üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) işaretli bendine uygun yapılıp yapılmadığının da belirlenmesi gerektiği, davacı adına 2000 takvim yılı için yapılan vergilendirmeye ilişkin vergi ve ceza ihbarnamesinin ilan yoluyla duyurulduğu tartışmasız olduğundan, Vergi Mahkemesince, davalı idareden vergi ve ceza ihbarnamesinin davacının bilinen adresinde tebliği için ne gibi işlemler yapıldığı sorulup, bu işlemlere ilişkin belgelerin onaylı örnekleri istenerek bu belgeler değerlendirilmek suretiyle ilanen tebliğ koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeden verilen kararın hukuka uygun düşmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Bozma kararı üzerine Kocaeli Vergi Mahkemesi, 31.10.2007 günlü ve E:2007/1123, K:2007/916 sayılı kararıyla; Mahkemelerince verilen ara kararlarına cevaben davalı idarece gönderilen belgelerden ödeme emrine dayanak ihbarnamelerin davacı şirketin bilinen iş yeri adresine muhtelif tarihlerde posta vasıtasıyla tebliğ edilemediği ve bilinen adresinde bulunamadığının usulüne uygun olarak 21.10.2002 ve 16.6.2004 tarihlerinde muhtar nezdinde düzenlenen adres tespit tutanakları ile tespit edilmesi üzerine ilanen tebliğ edildiğinin anlaşıldığını belirttikten sonra ödeme emirlerinin iptaline ilişkin kararında ısrar etmiştir.

Vergi idaresi, tahakkuka ilişkin iddiaların ödeme emri aşamasında incelenemeyeceğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hâkimi Gönül SAYIN'ın Düşüncesi : Ödeme emrine dayanak ihbarnameler usulüne uygun olarak ilanen tebliğ edildiğinden, tahakkuk eden borcun vadesinde ödenmemesi nedeniyle düzenlenen ödeme emrinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı şirketin ticari faaliyetinin bulunmadığı yolundaki iddia da ancak tarhiyata karşı açılan davada incelenebilecek nitelikte olduğundan, ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı Nurten KARAÇAY'ın Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Vergi Mahkemesi ısrar kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

2575 sayılı Danıştay Kanununun 38'inci maddesinin 2'nci fıkrasında, Vergi Dava Daireleri Kurulunun, vergi mahkemelerinden verilen ısrar kararları ile vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği hükme bağlanmıştır. Temyizen incelenerek bozulması istenen karar vergi mahkemesince verilmiş bulunduğundan, temyiz başvurusunun Kurulca incelenebilmesi için, söz konusu kararın ısrar kararı niteliğinde olması gerekmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 3'üncü ve 4'üncü fıkralarında yer alan düzenlemeden, "ısrar"

kararlarının, Danıştay'ın ilgili dava dairesince kararı bozulan ilk derece mahkemesinin bu karara uymaması, ilk kararında direnmesine ilişkin kararlar olduğu anlaşılmaktadır. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu'nun görevi, bu kararlara karşı yapılan temyiz başvurularının incelenmesini kapsamaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; 2000 takvim yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesini ve geçici vergi beyannamelerini vermemesi nedeniyle davacı adına takdir komisyonu kararına dayanılarak resen salınan cezalı vergiler ve fon payının kesinleşmesi ve vadesinin geçmesine karşın ödenmemesi üzerine gecikme faiziyle birlikte tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali yolundaki vergi mahkemesi kararının, Danıştay Üçüncü Dairesince, davalı idareden vergi ve ceza ihbarnamesinin davacının bilinen adresinde tebliği için ne gibi işlemler yapıldığı sorulup, bu işlemlere ilişkin belgelerin onaylı örnekleri istenerek bu belgeler değerlendirilmek suretiyle ilanen tebliğ koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeden verilmesi nedeniyle bozulduğu, bozma kararı üzerine vergi mahkemesince, verilen ara kararlarına cevaben davalı idarece gönderilen belgelerden ödeme emrine dayanak ihbarnamelerin posta vasıtasıyla davacı şirketin bilinen iş yeri adresine muhtelif tarihlerde tebliğ edilmeksizin iade edilmesi ve bilinen adresinde bulunamadığının usulüne uygun olarak tespit edilmesi üzerine ilanen tebliğ edildiğinin anlaşıldığı belirtildikten sonra ödeme emirlerinin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.

Her ne kadar söz konusu kararda ilk kararda ısrar edildiği belirtilmiş ise de, temyiz istemine konu yapılan karar, bozma kararında öngörülen saptamalar yapıldıktan sonra verildiğinden, ısrar kararı niteliğini taşımamaktadır. Bu yüzden vergi mahkemesi kararına karşı yapılan temyiz isteminin Kurulumuzca değil, ilk derecede verilen kararları temyizen incelemekle görevli dava dairesince incelenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz incelemesi için dosyanın Danıştay Üçüncü Dairesine gönderilmesine, 15.5.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

D A N I Ş T A Y Vergi Dava Daireleri Kurulu

Esas No : 2008/484 Karar No: 2009/203

Özeti : 1- Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun K:2003/1 sayılı kararı; fon payına karşı açılan davaların vergi mahkemelerinde incelenmesini, vergi tahakkukuna karşı açılan dava sonunda ortaya çıkacak hukuksal durumdan etkilenmesi koşulunun varlığına bağladığından, ek bir gümrük vergisi tahakkuku bulunmaksızın mal mukabili ithalatın kaynak kullanımı destekleme fonuna tabi olup olmayacağı konusundaki davanın, idare mahkemelerinde görülmesi gerektiği,

2- İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu