• Sonuç bulunamadı

Siyasi düzen; yönetimin iradesini ortaya koy-mak için kullandığı, devletin mevcudiyetini ve sürekliliğini ondan aldığı,1 anayasal ilkeler, hukuki kurallar, siyasi yapı, kurum ve meka-nizmalar bütünüdür. IKBY’deki siyasi düzeni de; buradaki yönetim sistemini, siyasi par-tileri, aralarındaki ilişkileri ve bu ilişkilerin bölgedeki siyasi rejim üzerindeki etkisini ele almak suretiyle tanımaya çalışacağız. Bu şe-kilde araştırmanın bundan sonraki bölümün-de bölgebölümün-deki bölümün-demokratik sürecin karşı karşıya bulunduğu en önemli sorunları ele alabilmek mümkün olacaktır.

1.1. Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki Yönetim Sistemi

Yönetim sistemi ile IKBY’deki erkler, özellikle de yasama ve yürütme erkleri arasındaki iliş-kilerin ne şekilde düzenlenmiş olduğunu kas-tedilmektedir. Genel olarak bu ilişki her iki erkin yetki ve yükümlülüklerini belirleyerek aralarındaki ilişkinin ne şekilde düzenlenece-ğini ortaya koyan anayasalar yoluyla düzen-lenmektedir.

IKBY anayasa taslağı şu ana kadar nihai bir şekilde kabul edilmiş değildir. 2008 tarihli ve 16 sayılı IKBY anayasa kabul kanununun 6.maddesi, anayasanın parlamento üyelerinin üçte ikisinin çoğunluğu ile kabul

edilmesin-den sonra IKBY vatandaşlarının oyuna sunul-masını öngörmektedir.

Bölge anayasa taslağı IKBY Parlamentosu’nun 8 Eylül 2005 tarihli ve 5 numaralı2 kararı gere-ğince oluşturulan özel bir komisyon tarafın-dan hazırlanmıştır. Bu komisyon akademis-yenler, hukukçular ve parlamento üyelerinden oluşturulmuştur.3 Anayasa taslağı4 24 Haziran 2009 tarihinde IKBY parlamentosuna sunu-lurken parlamento üyelerinin üçte ikisinden fazlasının oyuyla kabul edilmiştir.5 Ancak anayasa taslağının ikinci döneminin bittiği süre içerisinde kabul edilmesi IKBY Parla-mento Seçim Kanununun 46. ve 51. maddele-ri gereğince sorun oluşturmaktadır.6

Bütün bunlar bir yana söz konusu anayasa taslağının 1.maddesinde bölgedeki siyasi sis-temin parlamenter, cumhuriyet ve demokra-tik bir sistem olduğu belirtilmektedir.7 Ancak taslağın diğer maddelerine bakıldığında özel-likle bölge başkanının yetkileri bağlamında parlamenter sistemden açık bir şekilde uzak düşüldüğü görülmektedir. Anayasa tasarısı-nın bazı maddelerinde başkatasarısı-nın halk tarafın-dan doğrutarafın-dan gizli oylama yoluyla seçilmesi öngörülmektedir.8 Bu bağlamda başkana di-ğer yetkilere ek olarak aşağıdaki durumlarda kararname çıkarma ya da çıkarmama yetkisi verilmektedir:9

a– Parlamentodan güvenoyu aldıktan sonra hükümeti kurmak,

b– Başbakanın istifalarını istemesi ya da par-lamentonun güvenoyunu kaldırması duru-munda bakanları görevden almak,

c– Parlamentonun adaylıklarını onaylama-sından sonra anayasa mahkemesi üyelerini atamak,

d– Bölgedeki yargı kurulu tarafından adaylık-larının onaylanmasından sonra yargıçlar,

yargı denetleme kurulu başkanı, başsavcı-lık başkan ve üyelerini atamak,

e– Parlamentonun adaylıklarını onaylamasın-dan sonra bağımsız kurul ve yüksek kurul başkanlarını atamak,

f– Federal hükümetteki ilgili komisyonla eş-güdüm içerisinde hükümet başkanının teklifiyle IKBY’nin yurtdışındaki büroları-nı kurmak,

g– İlgili bakanının aday göstermesi ve bakan-lar kurulunun onayıyla özel rütbe sahiple-rini atamak.

Aynı şekilde bu anayasa tasarısı bölge başka-nına, esnek hallerde parlamento başkanı ve başbakanla eşgüdüm içinde kanun hükmün-de kararname çıkarma yetkisi ve parlamento-ya başvurmaksızın olağanüstü hal ilan etme hakkı vermektedir.10 Dolayısıyla bölge başka-nına bu denli geniş yetkilerin verilmesi böl-gede parlamenter sistemden sapmaya neden olmaktadır.11 Ayrıca bu anayasa tasarısı bölge başkanına parlamento, hükümet ve yargı er-kine,12 bölgenin idari sistemine müdahale yet-kisi vermektedir. Üstelik belli bazı durumlar haricinde parlamenter denetime de tabi tu-tulmamaktadır (Anayasal yemine uygun dav-ranmamak, anayasayı fahiş bir şekilde ihlal et-mek ve vatan hainliği gibi haller dışında). Bu ise çok zorlu uygulamalar gerektirmektedir.

Yani ancak parlamento üyelerinin üçte ikisi tarafından suçlanarak anayasa mahkemesi ta-rafından yargılanması gerekmektedir.13 Ancak bu durum anayasa hukukuna göre parlamen-ter sistemin temel ilkeleri ile çelişmektedir.14 Parlamenter sistemden sapma anayasanın ol-madığı durumlarda anayasal kanunlar sayılan ve yargı erki ile yürütme erkini düzenleyen kanunlarda da açık bir şekilde görülmektedir.

IKBY Parlamentosu Seçim Kanunu’nun 1992 tarihli ve 1 sayılı 56.maddesi hükümete

güve-noyu ve güvensizlik oyu verme ile hükümetin parlamento tarafından denetlenmesi yetkisi vermektedir (Bu durum esasen parlamenter sistem için açık bir kanıttır). IKBY Başkanlık Kanunu’nun 2005 tarihli ve 1 sayılı kanunu bölge başkanına bölge anayasa taslağındaki-ne benzer geniş yetkiler vermektedir.15 Ancak buna karşılık başkanın yaptıklarını denetleye-cek herhangi bir yargı erki ya da parlamento denetimi öngörülmemektedir. Buna ek olarak bölge başkanına bir de IKBY Güvenlik Kuru-lu Kanunu gereğince bölge güvenlik kuruKuru-lu başkanlığı da verilmiştir. Bu kurulun ise eko-nomik ve siyasi işlerden diplomasi, güvenlik, istihbarat, siyasi partiler, sağlık, ticaret, ha-berleşme ve bilişim sistemlerine kadar yayılan alana müdahale hakkı bulunmaktadır.16

Parlamenter sistemden sapma herhangi bir denetleme ve kontrol söz konusu olmaksızın yetkilerin tek bir elde toplanmasına neden olmaktadır. Bu da bir diktatörlük rejiminin ortaya çıkmasına yol açabilmektedir.17 Aynı şekilde tıpkı Mısır’da eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek döneminde olduğu gibi baş-kanın güç ve yetkilerini parti ve şahsi çıkar-lara hizmet edecek şekilde kullanmasına ne-den olmaktadır.18 Yine bu sapma, yasama ve yürütme erkleri19 arasındaki karşılıklı esnek denge ve denetimin ortadan kalkmasına ne-den olmaktadır. Bu da parlamenter sistemin en belirgin özelliklerinin ihlali sayılmaktadır.20 Burada IKB’deki yönetim tecrübesinin uygu-lamadaki durumunu ortaya koyabilmek için bölgedeki siyasi parti tecrübesine değinmek gerekmektedir. Çünkü bölgede idari kurumlar ile siyasi partiler arasında ayırım yapmak ol-dukça güç olup söz konusu kurumlar partiler arasındaki ilişkiden, özellikle de KDP ile KYB arasındaki ilişkilerden fazlasıyla etkilenmiş-tir.21 Nitekim söz konusu iki parti arasındaki çekişmeler, savaşlar ve ittifaklar parlamento ve bölge hükümetinin çalışmalarını doğrudan etkilemiştir.

1.2. KDP ve KYB’nin Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki Siyasi Düzen İçindeki Konumu

IKBY’de siyasi partiler, eski rejime karşı verilen silahlı mücadeleye katılan grupların sayısın-daki artışla birlikte sahneye çıkmıştır. İslami Hareket22 dışında kalan bu partiler IKBY cep-hesi şemsiyesi altında toplanmıştır.23 Ancak diğer partilerin yüzde 7’lik barajı aşamamaları nedeniyle24 IKBY Ulusal Meclisi’nde sandalye sahibi olamaması ve KDP ile KYB’den başka bir partinin meclisi girememesinden dolayı söz konusu partilerin oynadığı rol zayıflamış-tır. Bu durum iki büyük parti KDP ve KYB’nin bölgede uzun süre siyaset sahnesine hakim olmasına yol açmıştır.

22 Mayıs 1992 tarihinde KDP ve KYB, Ulu-sal Meclis’teki sandalye dağılımı, hükümet ve Ulusal Meclis’teki makamların yarı yarıya bölüşülmesi esası üzerinde bütün makamla-rı paylaşma konusunda anlaşmaya varmıştır.

Ancak Meclis’te Hıristiyanlara tahsis edilmiş olan beş sandalye kapsam dışı tutularak bazı bakanlıklar seçimleri kaybeden diğer partilere bir sus payı25 olarak verilmiştir.26 Bölge Parla-mentosu ilk toplantısını 4 Haziran 1992 tari-hinde Erbil’de yapmıştır. Toplantıda KDP’den Cevher Namık Salim Başkan, KYB’den Mu-hammed Tevfik Rahim Başkan Yardımcısı olarak seçilmiştir. Aynı zamanda Kürt Böl-gesi’ndeki ilk hükümet 4 Temmuz 1992 tari-hinde KYB’den Dr. Fuat Masum başkanlığın-da kurulurken yardımcılığına KDP’den Dr.

Ruz Nuri Şavis getirilmiştir.27 Bu arada Asuri Demokrat Hareketi, Komünist Parti, Emek Partisi ve Birlik Partisi28 birer bakanlık elde etmiştir.29 İslami Hareket ise hükümete gir-meyi reddederek bölge hükümeti ve Ulusal Meclis’in dışında kalmıştır.30

Bölge hükümetinin kurulması genel olarak Kürtler özel olarak da Irak Kürtleri açısından tarihi bir adım sayılmaktadır. Çünkü Kürtler

tarihte sadece iki kez hükümet kurma fırsatı elde etmiştir. Birincisi Şeyh Mahmut başkan-lığında 1922 yılında kurulan ve İngilizlerin saldırısı sonucu üzerinden bir yıl geçmeden yıkılan hükümettir. İkinci tecrübe ise Kadı Muhammed döneminde 1946’da yaşanmış-tır. Ancak bu hükümet de bir yıl yaşayamayıp İran Ordusu’nun Kürt Cumhuriyeti’nin baş-kenti Mahabad’a saldırması sonucunda yıkıl-mıştır.31

Bu şekilde Kürt Bölgesi hükümeti Irak’taki eski siyasi rejimin Kürt bölgelerinden çekil-mesi sonucunda oluşan siyasi idari ve iktisadi boşluğu doldurmayı başarmıştır. Hükümet, gönüllü olarak çalışan okullar, Erbil’deki Se-lahattin Üniversitesi, hastaneler ve benzeri kamu kurum ve kuruluşları açısından şemsi-ye oluşturmuştur. Aynı şekilde bu hükümeti izleyen diğer hükümetler siyasi, mali ve idari kurum ve kuruluşları tesis ederek hizmetlerin verilmesini temin etmiştir.

Yukarıda da belirtilmiş olduğu üzere KDP ve KYB bölgede iktidarı yarı yarıya bölüşme ko-nusunda anlaşmaya varmıştır. Bu yarı yarıya paylaşım bakanlıklar ve kurumların içine ka-dar uzanmıştır. Çünkü hükümet Başbakan ve Başbakan Yardımcısı olmak üzere iki başlı ola-rak oluşturulmuştur. Bakanlıklar için de aynı durum geçerli olmuştur. Bakan Yardımcısı da bakanın sahip olduğu idari mali ve hukuki haklara sahip sayılmıştır. Bu durum hükümet ve bakanlıklar içerisinde karar mekanizması-nın işleyişinin felce uğramasına ve büyük bir idari aksaklık yaşanmasına neden olmuştur.32 Yarı yarıya bölüşme sistemi hükümet ve ida-re bağlamında iki parti arasında tam bir bö-lünmeye yol açmıştır. Bu durum bölgenin tü-müyle bölünmesine yol açtığı gibi daha sonra göreceğimiz gibi iç savaşlara neden olmuştur.

Bu tecrübe daha önce eşine pek rastlanmamış bir tecrübe olmuş ve aşağıdaki sonuçları do-ğurmuştur:33

a– Bölgede birleşik bir yönetim oluşumunun aksaması her bir bakanlığın iki fiili bakan-lığa ayrılmasına neden olurken, aynı za-manda çalışanların da her iki büyük parti-ye göre bölünmesine neden oldu.

b– Vatandaşların işleri aksarken geleceğe yö-nelik planlamanın yanı sıra iktisadi kalkın-ma bağlamında da bir aksakalkın-ma yaşandı.

c– Bu durum halka ve yurda bağlılığın oluş-mamasına neden olurken vatana bağlılığın yerini partiye bağlılık aldı.

d– Daha önce planlandığı şekilde seçimlerin yapılmasında aksaklıklar yaşandı.

e– Sonuç olarak bu tecrübe bölgede sert bir kutuplaşma yaşanmasına neden oldu. Bu da bölgenin iç savaşa sürüklenmesine yol açtı.34

Hükümet ve idarenin ikiye bölünmesi ile mali anlaşmazlıklara35 ek olarak bazı faktörler Irak’taki Kürtlerin bir iç savaşa sürüklenme-sine de neden oldu. Bu nedenleri şu şekilde sıralayabiliriz:

- Partilere bağlı milislerin varlığı36,

- KDP ve Başkanı Mesut Barzani ile KYB ve Genel Sekreteri Celal Talabani37 arasındaki eski çekişme ve kavgalar38,

- Eski Irak rejiminin tahripkâr rolü39,

- Başta İran ve Türkiye40 olmak üzere komşu ülkelerin doğrudan ve dolaylı müdahalele-rinin yol açtığı iç bölünmenin derinleşme-si.

Bu faktörler neticesinde KDP ile KYB ve diğer Kürt partilere41 mensup müttefikleri arasında savaş patlak vermiştir. İlk kıvılcım Süleyma-niye iline bağlı sınırdaki Kaladize ilçesinden çıkmıştır. Bu şehirde çeşitli arsaların mülki-yeti konusunda yaşanan anlaşmazlık 2 Mayıs 1994 tarihinde iki partinin (KDP ve KYB)

ta-raftar ve üyeleri arasında çatışmaların patlak vermesine neden olmuştur. Çarpışmalar kısa sürede Duhok, Süleymaniye, Halepçe ve diğer bölgelere sıçramıştır.42 Çatışmaların sürmesi hem Bağdat’taki merkezi Irak hükümetinin hem de komşu ülkelerin dolaylı ya da dolaysız olarak bölgenin içişlerine müdahalede bulun-ması ve savaşan gruplara yardımcı olbulun-ması için fırsat doğurmuştur. Öyle ki olay KDP’nin tale-bi üzerine Irak Cumhuriyet Muhafızları’nın 31 Ağustos 1996’da Erbil kentine girmesine ka-dar varmış, bunun sonucunda KYB Erbil’den çıkarılmıştır.43 KDP ondan sonra vakit kay-betmeksizin Kürt Bölgesi Ulusal Meclisi top-lantılarını yeniden başlatma yoluna gitmiştir.

Buna bağlı olarak Irak Kürdistan İslami Hare-keti, Irak Kürdistan İslam Birliği ve Komünist Parti gibi partilerin de katılımıyla Ruz Nuri Şavis başkanlığında koalisyon hükümeti ku-rulmuştur. KYB ise bu hükümete katılmamış, kendi denetimi altında bulunan bölgelerde Kosrat Resul başkanlığında ve Emek Partisi, Sosyal Demokrat Parti gibi kendisiyle ittifak halindeki partilerin katılımıyla bir hükümet kurma yoluna gitmiştir.44

İç çatışmaların zaten üç bölgeye ayırdığı Irak Kürt Bölgesi siyasi ve idari açıdan daha da bölünmüştür. KDP denetimi altındaki böl-ge Duhok ile Erbil ilinin büyük bir bölümü-nü içermekteydi. KYB’nin denetimi altındaki bölge ise Süleymaniye ilinin yanı sıra merkezi Köysancak olan Erbil vilayetinin doğu tarafı ve Kerkük ilinden kurtarılmış bölgeleri kapsa-maktaydı. Üçüncü bölge ise Kürdistan İslami Hareketi’nin denetimi altında olan Halepçe ve etrafını kapsamaktaydı.45 İşte bu coğrafi, siyasi ve idari bölünmenin ardından 1999’da KYB Genel Sekreteri Celal Talabani KYB’nin nüfuzu altındaki bölgede bölge başkanlığına getirilmesi ve bölgede yargıtayın oluşturul-masıyla da hukuki bölünme gerçekleşmiştir.46 Bu derin bölünme Kürtlerin yönetim tecrü-besinin kurumsallaşma ihtimalini azaltmıştır.

Bu da komşu ülkelerin endişelerini

zayıflat-mıştır. Böylece bölge ülkeleri Irak’taki Kürt-ler konusundaki gelişmeKürt-lere hep birlikte daha fazla önem vermemeye başlamıştır.47 Ancak işin sonunda Celal Talabani ile Mesut Barzani arasında 1998’de dönemin Amerikan Dışişleri Bakanı Madeline Albright’ın katılımıyla im-zalanan Washington Barış Anlaşması48 sonu-cunda 2002 yılı sonlarından itibaren bölgenin yeniden birleşmesi süreci başlamıştır.

İlk adım 4 Ekim 2002’de birleşik oturumunu gerçekleştiren IKBY Ulusal Meclisi’nin bir-leştirilmesi yoluyla atıldı.49 Ancak bununla birlikte bölge hükümetinin birleştirilmesi 31 Ocak 2005 tarihinde yapılan IKBY Ulusal Meclisi ikinci dönem seçiminden sonra an-cak 7 Mayıs 2006 tarihinde gerçekleşebildi.50 Birleşik hükümetin kurulması konusunda yaşanan bu gecikme bölgede makamların ne şekilde dağıtılacağı konusunda yaşanan an-laşmazlıktan kaynaklanmaktaydı. Bu arada Kürtlerin Bağdat’taki devlet makamlarında aldığı payın bölüşülmesi konusu da vardı.

Sonunda iki taraf anlaşmaya vardı. Anlaşma gereğince hükümet üstten birleştirilerek (hü-kümet başkanı ve yardımcısı olmak üzere) iki başlı bir hükümet meydana getirildi. Hükü-met ortaklık esası üzerine parlamento tarafın-dan atanacaktı. Hükümeti kurma görevi bölge başkanı tarafından verilecekti. Ayrıca bölge hükümetinde bakanlıkların tedrici olarak yine üst düzeyden birleştirilmesi konusunda da anlaşmaya varıldı. Anlaşma gereğince es-kiden olduğu gibi şimdi de hükümet başkanı, yardımcısı ve bakanlık gibi makamlar KDP ve KYB arasında yarı yarıya paylaşıldı. Ancak bazı makamlar Kürdistan İslam Birliği, Kür-distan İslami Cemaati, KürKür-distan Komünist Partisi, Sosyal Demokrat Parti, Emek Partisi gibi bölge parlamentosunun ikinci dönemine katılan partilere verildi. Bu arada hükümet başkanı, yardımcısı ve bakanların iki yılda bir değişmesi kararlaştırıldı. Böylece farklı bir formülle yönetimi paylaşma düzenine dönüş yapıldı. Bu kez hükümet, biri hükümet

başka-nının başkanlığında, diğeri hükümet başkan yardımcısının başkanlığında olmak üzere iki eşit parçaya bölündü. KDP ile KYB arasında-ki bu anlaşma gelişirken iarasında-ki parti 27 Temmuz 2007 tarihinde stratejik bir anlaşma yapma yoluna giderek hem bölge hem de Bağdat’ta görüşlerini ve çabalarını birleştirerek her iki düzeyde yönetimi nasıl paylaşacakları konu-sunda 2013’e kadar, yani iki seçim dönemi için anlaşmış oldular.51 Bu bağlamda bölge hükü-metinin Maliye Bakanı 21 Aralık 2011 tari-hinde parlamentoda yaptığı bir konuşmada,

“bölge hükümeti şu ana kadar iki parçadır. Siz hepiniz bu gerçeği biliyorsunuz. Bizim bunu gizlememize de gerek yoktur”, İfadelerini kul-lanmıştır. Aynı konuşmada “21 Aralık 2010 tarihine kadar Bağdat’tan gelen bütçe Süley-maniye ve Germiyan yönetimi (yüzde 43) ile Erbil ve Duhok yönetimi (yüzde 57) arasında paylaşıldığı ifade edilmiştir.52

Bütün bunlardan yola çıkarak şunu söyleye-biliriz ki yönetimi paylaşma konusunda yaşa-nan görüş ayrılığı ile partiler arasındaki pay-laşım sisteminden doğan sorunlar, bölgede siyasi düzenin kurumsallaşmasını aksatmış-tır. Aynı zamanda Kürt partileri, özellikle de KDP ve KYB arasında iç savaşa yol açmıştır.

Bu durum bölgenin hükümet, yönetim ve hu-kuk bağlamında Kürt partilerinin özellikle de KDP ve KYB arasında nüfuz bölgelerine bö-lünmesine neden olmuştur. Bu arada söz ko-nusu iki parti arasındaki çarpışmaların sona erdirilmesi hükümetin üst düzeyde birleşti-rilmesine zemin hazırlamıştır. Ancak parti çı-karları bölgede iki yönetimin birleştirilmesine engel olmuştur. Aralarındaki iç savaşın sona ermesinden sonra bölgede iki dönem seçim yapılmasına, yine federal düzeyde üç dönem seçim yapılmasına rağmen her iki parti mev-cut durumu sürdürmek için ellerinden geleni yapmaktadır. Ancak buna karşılık yönetimin partiler arasında paylaşılması bağlamında-ki bu denklemin olumsuz sonuçları, bölgede yaygın olan yolsuzluk ve demokratik süreç

yolundaki sorunlar bölgedeki siyasi düzenin yapısal olarak doğrultulup reforma tabi tu-tulması yolunda halk düzeyinde sivil bir eğili-min ortaya çıkmasına yol açtı. Aynı zamanda Değişim (Goran) Hareketi’nin ortaya çıkarak bölgede siyasi muhalefetin ortaya çıkmasına da imkan sağladı.53

2. IRAK KÜRDİSTAN BÖLGESİ’NDEKİ

Benzer Belgeler