• Sonuç bulunamadı

Irak’ın İşgal Süreci ve 1 Mart Tezkeresi Olayı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 3 TÜRKİYE – IRAK İLİŞKİLERİ

3.5. İKİNCİ KÖRFEZ SAVAŞI ( 2003 )

3.5.1. Irak’ın İşgal Süreci ve 1 Mart Tezkeresi Olayı

ABD yönetiminin ve özellikle Pentagon’un, hızla Irak’a karşı savaş planları yapmaya başladığı ve Türkiye’den geçecek kuzey cephesine özel bir önem verdiği görüldü. Türkiye’nin savaş planına aslında pasif bir şekilde, yani üzerinden geçiş ve konuşlanma amacıyla dahil edilmesi, iki ülke arasında 2002 başından 2003 sonuna dek çok yoğun bir diplomasi trafiğinin ve Türkiye-ABD ilişkilerinde son derece hararetli ve çalkantılı bir dönemin yaşanmasına neden oldu.

Irak’ın işgali ve bu süreçte Türkiye’nin oynayacağı rol konusu ilk kez DSP- ANAP-MHP koalisyon iktidarı döneminde Başbakan Ecevit’in Ocak 2002’de Washington’a yaptığı ziyarette gündeme geldi. Ardından, Mart 2002’de 11 bölge ülkesini ziyaret eden ABD Başkan Yardımcısı R. Cheney Türkiye’ye de uğradı ve Ecevit’le bu konuyu bir kez daha görüştü. 14 Temmuz 2002’de ise bu kez Savunma Bakan Yardımcısı P. Wolfowitz ile Dışişleri Bakan Yardımcısı M. Grossman Ankara’ya gelerek Ecevit’le görüştüler. Bu arada dönemin Dışişleri Bakanı Şükrü Gürel Washington’a gitti. Orada kendisine ilk saldırı planları gösterildi ve kuzey cephesinden bahsedildi. ABD, stratejisini Irak’ı işgal edip, Saddam ve ekibini tasfiye ederek kendi menfaatlerine uygun bir yönetim oluşturmak olarak belirlemişti. Bu yüzden hedefe ulaşabilmek için bunu en kısa sürede tamamlamak zorunda olduğu için kuzey cephesine büyük önem veriyor ve Türkiye’den bu cephenin açılmasını ve ABD askerlerinin bu bölgede konuşlanıp harekata katılmasını talep ediyorlardı468. Bu diplomasi trafiğinde Ecevit Hükümeti ve Dışişleri Bakanlığı havadan geçiş izninden ve sınırlı sayıda özel kuvvetlerin Türkiye’den geçmesine izin verilmesinden yanaydı. ABD ise bunu yeterli görmüyordu ve Irak’ın işgali gibi son derece önemli bir konuda hem kara ve havadan geçiş hakkı, hem de Türkiye’nin tutumu bağlamında siyasal kesinlik ve öngörülebilirlik peşindeydi469.

ABD’nin başından beri Türkiye’den isteği topraklarını ABD’ye kullandırması ama kendisinin Irak’ın kuzeyine girmemesi idi. ABD’nin bu tutumunda Kürt grupların etkisi büyüktü. Müdahale öncesi yapılan ABD planlarının hiçbirinde Türk askeri yoktu ve bu nedenle Ecevit Hükümeti ABD müdahale etmeden Irak’ın kuzeyine girmeyi planlamıştı. ABD’nin daha Irak’a işgal niyeti anlaşılır anlaşılmaz 5 Ekim 2002 günü 57’nci Hükümet döneminde ABD’nin müdahalesi beklenmeden Irak’ın kuzeyinde bir kolordu kadar güç ile girilmesine karar verilmişti. Bu harekatın hedefi PKK’yı tümüyle etkisiz kılmak, bağımsız Kürt devleti kurulmasına mani olmak ve Türkmenleri koruma altına almaktı. Ancak bu karar uygulanamadan seçimlerle iktidar değişmiştir470. Kasım

468 Kemal YAVUZ, " Kuzey Cephesi" neden bu kadar önemli?, Akşam Gazetesi, 12 Şubat 2003.

469 Baskın ORAN, Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar (Cilt III

2001-2012), s. 270.

133

2002’den sonra AKP tek başına iktidara gelerek ABD ile görüşmeler önce Abdullah Gül Hükümeti daha sonra Tayyip Erdoğan Hükümeti ile yürütülmüştür.

2003 başına gelindiğinde artık ABD’nin Irak’a saldıracağı iyice belli olmuş ve talepleri de netleşmeye başlamıştı. ABD Türkiye’den 12 limanı kullanmak, askeri donanımını ve 60 bin civarındaki askerini Türkiye’ye getirmek, bu askerlerin yarısını Türkiye’de konuşlandırmak, kalanını Irak işgalinde kullanmak için izin istiyordu. ABD ile Türkiye arasında 8 Ocak 2003’te imzalanan belge çerçevesinde Amerikalı yetkililer Türkiye’de ön hazırlığa başladılar. Limanlar ve havaalanlarının modernizasyonu için de 6 Şubat 2003’te Meclis’ten izin çıktı.

ABD’li yetkililer bu izni, talep ettikleri esas iznin de verileceğinin işareti olarak algılayacaklardır. Bu yüzden ABD Ocak 2003’te askerine ait teçhizatı Mersin ve İskenderun limanı açıklarına gönderdi ve 19 Ocak’ta ABD Genelkurmay Başkanı Myers Türkiye’ye geldi. Durumun ciddiyeti belirginleşince, Gül Hükümeti Ocak 2003’te bir Irak’a Komşu Ülkeler Toplantısı düzenledi. Amaç bir yandan Irak’ı ikna etmek, diğer yandan da Müslüman ülkelere ve kendi muhafazakar kamuoyuna ABD’nin bir Müslüman ülkeyi işgal etmesine yardımcı olan ülke görüntüsü vermekten kaçınmaktı. Bu çerçevede, Irak Başbakan Yardımcısı Taha Yasin Ramazan gizlice Türkiye’ye çağrıldı ve durumun ciddiyeti kendisine anlatıldı. ABD bu tür son dakika girişimlere itiraz etmedi. Çünkü Saddam’ın geri adım atmasını beklemiyordu471.

ABD harekata başlamadan önce Irak’taki en güçlü muhalif gruplar olan aşiretlerle işbirliği yaptığından ve bu gruplar Türk askerinin Irak’a girmesini istemediklerinden ve ayrıca ABD, Türk-Kürt çatışmasından çekindiğinden TSK’nın kuzey Irak’a girmesine müsaade etmeyeceğini beyan etmişti. Diğer bir neden ise, o zaman açıkça belirtilmemiş ise de Türkiye’nin Irak işgali vesilesi ile mevcut siyasi coğrafyayı değiştirerek Musul ve Kerkük’ü işgal etmesi endişesi idi. Bu durumda TSK’nın kuzey Irak’a girmesine karşı ABD tarafından kırmızı çizgi çekilmiş bulunuyordu. Savaş başlarken Türk tarafının elinde o zaman tek alternatif vardı; ABD ile birlikte kuzey Irak’a girmek. Her ne kadar TSK’nın 20-30 km’den fazlası müsaade edilmiyorsa da, Irak’ın içinde kuvvetli bir askeri varlığın bulundurulması zorunluluktu472.

Bush yönetiminin sabırsızlığının giderek arttığı bir ortamda, başında Büyükelçi Deniz Bölükbaşı’nın bulunduğu Türk heyeti ile ABD heyeti arasındaki diplomatik görüşmeler başladı. Sert geçen müzakereler sonucunda bir anlaşmaya varılabildi. Türkiye bu müzakereler sürecinde, özellikle PKK ile mücadele, kuzey Irak’ın statüsü, bölgedeki Türkmenlerin konumu ve bölgeye ABD askerleriyle birlikte Türk birliklerinin de girmesi konularında ısrarcı oldu ve bu isteklerinin bir kısmını elde edebildi. Türkiye, ABD’nin geçişine izin vermek karşılığında, ağır silahlar ve tanklarla

471 Baskın ORAN, Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar (Cilt III

2001-2012), s. 271.

134

donanımlı 31 bin askerini kuzey Irak’a sokacak ve bunları halihazırda orada bulunan 1500 civarındaki özel kuvvetler personeli ile birleştirecekti. Türk askerleri kuzey Irak’ta belli bir hattı473 tutacaklardı. ABD’nin buraya 30 bin asker sokacağı düşünülürse, bölgesel olarak Türk ve Amerikan askerleri arasında sayısal bir denge kurulmuş olacaktı. Kuzey Irak bağlamındaki çıkarlarını korumak isteyen Türkiye’nin aklındaki buydu474.

Ancak, 1 Mart 2003’te TBMM’de ABD birliklerinin transit geçişine izin verecek tezkerenin kabul edilmemesi ile ilişkiler bozuldu. Zorlu müzakereler sonunda ABD, Türkiye’nin isteklerini zorlanarak da olsa kabul etmiş, ancak tezkere Meclis’ten geçemeyince, mutabakat muhtırası uygulanamamıştır475. Böylece hem Türk-ABD ilişkilerinde bir kriz başladı hem de Türkiye, Irak’ın kuzeyinde inisiyatifini kaybetti476.