• Sonuç bulunamadı

2. SİVAS’TAKİ ANADOLU SELÇUKLU MEDRESELERİNDE RESTORASYON

2.1. I İZZEDDİN KEYKAVUS DARÜŞŞİFASI 8

Fotoğraf: 1-112

Bulunduğu yer: Sivas kent merkezinde, 11 pafta, 225 ada, 2 parselde yer alır Yapım tarihi: H.614/M. 1217 yılında Darüşşifa inşa edilmiştir. 1220 yılında

ise Darüşşifa güney eyvanına İzzeddin Keykavus’un Türbesi eklenmiştir.

Yapan: Mimarı bilinmiyor1. Yaptıran: I. İzzeddin Keykavus

İnceleme tarihi: 30.04.2017/18.07.2018

Tarihçe

Şehrin merkezinde Çifte Minareli Medrese’nin karşısında yer alan I. İzzeddin Keykavus Darüşşifası 1217 yılında Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykavus tarafından hastane olarak yaptırılmıştır (Uzunçarşılı ve Edgürer, 2014: 155; Denizli, 1998: 86; Çantay, 2002: 353). İnşasından üç yıl sonra I.İzzeddin Keykâvus’un ölümü üzerine 1220 yılında yapının güney eyvanı türbe haline getirilerek Keykavus’un naaşı defnedilmiştir (Çantay, 2002: 354).

Darüşşifanın işleyişi hakkında bilgilere ulaşabildiğimiz en eski kaynak vakfiyesidir. Vakfiyesi haricinde Darüşşifa hakkında ulaşabildiğimiz kayıtlara H.935/M.1528 tarihli tahrir defterinde rastlıyoruz. Tahrir defterinde Sivas Darüşşifası mutasarrıfı Mevlana Muslihiddin’in iki yıl dört ay süreyle görevlendirildiği bilgisine yer veriliyor (Gökçe, 1996: 168).

      

1 Darüşşifanın mimarı hakkında herhangi bir bilgi bulunmamakla beraber Farruh bin Abdullah’ın bina

emini olabileceği vakfiyesinde yer alan bilgilerden öğrenilmektedir (Cevdet, 1938: 38). Ayrıca Türbe girişinin solunda yer alan kitabede “Amele Ahmed bin bızl el maredli” ise usta adı olarak geçmektedir. Bazı araştırmacılar Mared’li Ahmed’i türbenin mimarı (Gürkan, 1993: 41; Yasak ve Kaleli, 1986: 61) bazıları ise çini ustası olarak kabul etmektedir (Acun, 1988: 182-221; Bayburtluoğlu,

Kuruluşunda hastane olarak inşa edilen yapı Osmanlı döneminde medrese haline getirilmiş ve Şifahiye Medresesi adını almıştır. Medrese olarak kullanılmaya ne zaman başladığı konusunda farklı tarihler karşımıza çıkmaktadır. Yapının evkaf ve tahrir defterlerinde medrese haline getirildiğine dair kayıtların bulunduğunu ve buna göre, defterin yazıldığı 16.yy da yapının medreseye çevrilmiş olabileceğini kabul eden araştırmacılar vardır (Denizli, 1998: 86; Yinanç, 1991: 32). Darüşşifa, medreseye çevrildikten sonra H.982/M.1574 vakıf şartları medresenin hizmeti doğrultusunda değiştirilmiş ve vakıflarının tamamı Evkaf Defterine kaydedilmiştir (Yinanç, 1991: 32). Defteri Evkaf-ı Rum’da 1574 yılında yedi öğrenci ile öğrenim yapan medrese olarak kayıt edildiği, 1331 tarihli Sivas Vilayeti Salnamesi ’ne göre 1912-1913 yıllarında öğrenci sayısının 500’e ulaşmış olduğu tespit edilmiştir (Yinanç, 1991: 19). Halil Edhem ve Max Van Berchem, Darüşşifanın tapu kayıtlarından, restore edilerek 1768 yılında medreseye dönüştürüldüğü bilgisine ulaştıklarını belirtmişlerdir (Mahiroğulları, 2016: 204). Daha sonra yapılan bazı yayınlarda da 1768 tarihi kabul edilmiştir (Uzunçarşılı ve Edgürer, 2014: 156; Sözen, 1970: 96).

Daha sonra medrese işlevini yitiren yapı 1916’da I. Dünya Savaşı da askeri ambar deposu olarak kullanılmıştır (Denizli, 1998: 86). Ayrıca doğudan gelen göçmenlerinde Darüşşifada barındığı ve yakılan ateşler sebebiyle yapının bazı bölümlerinde isten dolayı kararmaların oluştuğu rivayet edilmektedir (Üçer, 2012: 57).

Cumhuriyet döneminde kendi haline terk edilen yapı bakımsız kalmıştır. 1937 yılında Sedat Çetintaş, Türk Tarih Kurumu adına yaptığı kazı çalışmalarında tespit ettiği temel izlerine göre Sivas Darüşşifasının da Kayseri’de olduğu gibi medrese ile bitişik yapılarak çifte medrese şeklinde olduğunu öne sürmüştür (Çetintaş, 1953: 70). Bu görüşler Vakıflar adına 1972-1974 yılları arasında burada araştırma kazısı yapan Orhan Cezmi Tuncer tarafından çürütülmüş ve binanın yalnız darüşşifadan ibaret olduğu açıklığa kavuşmuştur (Tuncer, 1979: 911-952).

Genel Tanım

Darüşşifa doğu-batı doğrultusunda uzanan, 61.90 x 46.80 m. ölçülerinde dikdörtgen planlıdır. Tek katlı, açık avlulu ve dört eyvanlı plan şemasına sahip olan yapının güney eyvanı I. İzzeddin Keykavus’un ölümü üzerine Türbeye dönüştürülerek kapatılmıştır. Yapının 30.80 x 22.40 m. ölçülerindeki avlusu üç yönden revaklarla çevrilidir. Yapının kuzey kanadı geniş tutularak yan yana iki ayrı bölüm halinde düzenlenmiştir. Darüşşifa kuzeybatı köşesinde yer alan odalar ile kuzey kanatta devam eden koridorlu bölüm günümüzde mevcut olmayıp plan şeması kazılar sonucu ortaya çıkarılmıştır (Bkz. Çetintaş, 1953; Tuncer, 1979; Çetintaş, , 1994).

Yapıya batı cephesinin ekseninde bulunan taç kapıdan girilmektedir. Bu bölümden önce giriş mekânına daha sonra avluya geçilir. Giriş bölümü bir eyvandan çok hol şeklinde düzenlenmiştir. Giriş eyvanının sağında ve solunda simetrik olarak düzenlenmiş her iki yanında üçer mekân bulunmaktadır. Kapıdan hemen sonra ilk sırada yer alan mekânlar birer kemerin taşıdığı çapraz tonozlar ile örtülmüş olup giriş eyvanı ile bütün bütünlük sağlamaktadır. Giriş dehlizinin sonunda bulunan, simetrik iki hacim birer kemerle avluya ve giriş eyvanına açılmaktadır. Bu mekân birer kemerli açıklık ile de yan revaklara bağlanmış olup revakların devamı niteliğindedir.

Üç yönden revaklarla çevrili geniş avlunun sağında ve solunda revak kemerlerini taşıyan beş ayak mevcuttur. Ana eyvan cephesi revaksız olup doğrudan avluya açılmaktadır. Bu yapıda revaklar da ayrı bir özellik taşımakta olup avlunun iki yanındaki revaklar, ana eyvanın kuzey ve güneyinde koridor şeklinde uzamaktadır. Bu koridor uygulaması ile köşelerde kalan odalara geçit sağlanmıştır. Fakat kuzey batı köşedeki odalara geçiş farklılık gösterir. Kazılarda, kuzey kanadın arkasında bir koridor ve bu koridora açılan dokuz odanın olduğu tespit edilmiştir. Kazılarda ortaya çıkarılan bu alan dış sınırdan kuzey batı köşede ki bölüme kadar duvarla çevrilmiştir.

Avlunun kuzey ve güney ekseninde birer eyvan bulunmakta olup, taş kaplamalı masif ayakların arasındaki kemer açıklıkları geniş tutularak eyvanlar vurgulanmıştır. Bu eyvanlardan güneydeki, bir kapı ve iki pencere ile açılan bölme duvarı ile türbe mekânı haline getirilerek üzeri ongen kasnaklı bir külahla örtülmüştür. Pramidal

bulunmaktadır. Türbenin mihrabı kıble duvarı üzerinde, giriş kapısının aksında düzenlenmiştir. Mihrabın iki yanına birer pencere ve aynı hizada istiridye formlu niş içine alınmış iki küçük tepe penceresi açılmıştır. Türbe giriş cephesinde, giriş açıklığının her iki tarafında birer pencere, girişin üzerinde ise küçük mazgal bir pencere bulunmaktadır.

Türbenin tam karşısında kuzey eyvanı yer almaktadır. Kuzey eyvanın yan duvarlarına birer niş açılmış, ayrıca bursa kemerli iki açıklıkla kuzey cephe arkasında yer alan, dokuz odanın açıldığı koridora geçiş sağlanmıştır.

Avlunun doğusunda kareye yakın, üzeri beşik tonoz örtülü ana eyvan yer almaktadır. Eyvanın ana ekseni üzerinde büyük bir niş, yanlarda ise birer pencere vardır. Ana eyvanın iki yanında dikdörtgen planlı, bölümlerin üzeri beşik tonoz ile örtülüdür. Bu bölüm doğu cepheye açılan birer pencere ile aydınlatılmaktadır. Bu odalar birer kapı ile doğrudan avluya açılır ve ana eyvanla birlikte toplu bir mekân oluşturur.

Avlu sağ ve sol kanadında yer alan eyvanların her iki yanına da beşer hücre yerleştirilmiştir. Kuzey kanatta eyvanın batı ve doğusunda kalan üçüncü sıradaki hücrelerden birisi darüşşifanın devamındaki bölüme geçit vermektedir. Batıdaki ise avlu revağına tamamen açılan bir bölüm olarak değerlendirilmiştir.

Darüşşifada üst örtü elemanı olarak çeşitli örtü türleri kullanılmış, sadece türbede kubbe tercih edilmiştir. Ana eyvan ve bazı bölümler sivri beşik tonozla örtü iken, hücrelerde ağırlıklı olarak aynalı tonoz tercih edilmiştir. Revaklarda ve giriş bölümünde aynalı tonoz ve çapraz tonozun kullanılmıştır.

Günümüzde Darüşşifada bulunan pencereler konum, boyut ve biçim olarak farklılık göstermektedir. Dış yüzeye açılan kemerli pencereler, mukarnaslı niş içinde yer alan pencereler, sağır kemerli pencereler ve pencere görünümündeki açıklıklar olmak üzere farklı şekillerde yapılmıştır.

Yapıda pencereler gibi kapılarda farklılık göstermektedir. Giriş eyvanının avluya açılan kapısı ve giriş eyvanına açılan simetrik iki odanın kapı kemerleri taş malzemeden yarım daire biçiminde yapılmıştır. Ayrıca kuzey kanatta yer alan tali kapılar sivri kemerlidir. Hücreler genelde dikdörtgen formlu kapı boşluklarına sahiptir. Yapının kuzey eyvanında yer alan ve her iki bölüm arasındaki ana bağlantıyı

sağlayan kapılar ise bursa kemer biçiminde yapılmıştır. Bu kapılardan bazılarında ahşap kanatlara ait mil yerleri bulunmakta olup kapıların hepsinde kasa ve kanatlar yenilenmiştir.

Malzeme ve Teknik

Yığma duvar tekniği ile inşa edilmiş olan yapının ana yapı malzemesi taş ve tuğladır. Yapının beden duvarları, ana eyvan ve bitişiğindeki odalar, giriş eyvanı ve buraya açılan hacimler, dikdörtgen formlu revak ayakları ve avluya bakan iç cephe duvarları tamamen kesme taş bloklarla yapılmıştır. Yapıda ara bölme duvarlarında tuğla malzeme kullanılırken güney eyvanında bulunan türbenin doğu ve batı bölme duvarları taş malzeme ile inşa edilmiştir. Tuğla malzeme, hücre ve revakların üzerini örten tonozlar, kuzey eyvanının ve diğer hücrelerin bölme duvarları ile türbenin giriş cephesi ve ongen kasnağında kullanılmıştır. Tuğlayla beraber kemer karınlarında, kuzey eyvanındaki nişlerde, türbe cephesi ve sandukalarda çini malzeme yoğunluk kazanmıştır. Taş ve tuğlayı bağlayıcı malzeme olarak horasan harcı kullanılmış, yapılan restorasyonlarda ise yer yer beton harç kullanılmıştır.

Yapıda metal malzeme kullanımı ise pencere parmaklıkları, kilit ve menteşe düzeneklerinde karşımıza çıkar. Ayrıca çatı kaplama malzemesi olarak kurşun kullanılmıştır.

Süsleme

Darüşşifada kullanılan süsleme taş, tuğla ve çini olarak gruplandırılabilir. Bunlardan ilki olan taş süsleme taç kapıda ve ana eyvan cephesinde yoğun olarak görülmektedir. Taç kapıda geometrik süsleme dokuz mukarnas sırasından oluşan bir kavsarayı çevrelemektedir. Kavsara ile geometrik desenli bordür arasında kalan köşeliklere karşılıklı aslan ve boğa kabartmaları işlenmiştir. Kabartmalar büyük oranda tahrip olmuş ve özellikle soldaki figür anlaşılamaz durumdadır.

Yapıda taç kapıdan sonra taş süslemenin en yoğun görüldüğü yer ana eyvandır. Eyvanı çepeçevre dolaşan çerçeveler geometrik ve bitkisel süslemeye sahiptir. Eyvanın en dikkat çekici tarafı kemerin sağ ve solunda yer alan kadın ve erkek başlı kabartmalardır. Bu figürlerden saçları örgülü kadın başı hilal, daha güç tanınan erkek

başı da güneş ışınları üzerindedir. Bu kadın ve erkek figürleri güneş ve ayı temsil eder (Ögel, 1966: 11). Ana eyvanda süslemenin bulunduğu diğer bir bölüm ise doğu yönünde açılan pencere nişidir. Altı sıra mukarnas kavsaralı nişin etrafı geometrik bir bordür kuşağı ile çerçevelenmiştir.

Ana eyvanın yanında bulunan mekânların giriş açıklığının üzerinde yer alan pencerelerde, giriş eyvanın avluya açılan penceresinde ve türbe içerisinde yer bulan dikdörtgen formlu mihrap nişinde taş süsleme karşımıza çıkmaktadır. Bu alanlarda geometrik ve bitkisel süsleme tercih edilmiştir.

Darüşşifada çini süsleme türbe cephesinde ve sandukalarda yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Kuzey eyvan yan mihrap nişleri ve revak kemer karınlarında da azda olsa çini ve tuğla süslemeye yer almaktadır.

Türbe kasnağı üzerinde yer alan sivri kemerli sağır nişler içerisinde tuğlanın farklı dizilişleriyle oluşturulmuş süsleme kompozisyonlarına yer verilmiştir. Tuğla mozaik şeklinde yapılan panolarda oluşturulan geometrik şekillerde sırlı tuğla kullanılmış olduğu kalan parçalardan anlaşılmaktadır.

Restorasyon Çalışmaları ve Müdahaleler

İzzeddin Keykavus Darüşşifasının Osmanlı kayıtlarında daha çok mütevelli ve müderris tayinleri karşımıza çıkmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda Selçuklu ve Osmanlı dönemi onarımlarıyla ilgili herhangi bir yazılı belgeye ulaşılamamaktadır. Yapının 16. yüzyıldan 1913 yılına kadar medrese olarak kullanıldığını göz önünde bulunduracak olursa, işlevini devam ettirebilmesi için zaman içerisinde gerekli onarımların yapılmış olduğu düşünülmelidir.

Yapılan onarımlara ilişkin ilk bilgileri 1906 yılına ait eski fotoğraflardan öğrenmekteyiz. Bu dönemde Darüşşifa giriş açıklığı örülerek küçültülmüş, türbe kasnağının üst bölümü, türbe giriş cephesi ve yapıda boşalan derzler ile eriyen süslemeli bölümler sıvanarak kapatılmıştır(Fotoğraf 1-4). Batı revak boşluklarına kerpiç evler yapılmış, revak gözlerinden kuzeydekinin tonozu yıkılmıştır (Fotoğraf 5). 1928 yılına ait fotoğraflarda ise taç kapı giriş açıklığının tekrar bir müdahale geçirdiği, tonozu yıkılan ana eyvan içerisine kerpiç ev yapıldığı ve batı revak gözlerindeki evlerden kuzeydekinin yıkıldığı anlaşılmaktadır(Fotoğraf 6-8).

Daha sonra 1937 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Sivas’a gönderilen Sedat Çetintaş tarafından Darüşşifada temizlik çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde yapının durumu şu şekilde tespit edilmiştir:

Yapının güney batı ve güney doğu köşesindeki bölümler ile kuzey batı köşede yer alan odaların bölme duvarları yıkılmış, ana eyvanın kemeri hariç üst örtüsü ve bazı odaların tonozları çökmüş, sol taraftaki revak kemerlerinin binadan ayrılarak avluya doğru yatmış olduğu tespit edilmiştir (Çetintaş, 1953: 68). Çetintaş’ın çizmiş olduğu krokide b,c,d harfleri ile işaretlenmiş ayaklarda bu ayrılma daha belirgindir ve bu ayakların binaya attığı tuğla kemerlerde de çatlaklar oluşmuştur (Çizim 1) (Çetintaş, 1953: 68). Çetintaş’ın ifadelerinden, aksı bozulmuş olan bu kemerlere birkaç yıl önce ahşap destekler atıldığını fakat bunların yeterli olmadığı öğrenilmektedir.

Girişin sağ ve solundaki eyvana açılan bölümler ile Sedat Çetintaş’ın çizmiş olduğu krokide belirtilen bölümler kerpiç ve moloz taşla kapatılmıştır (Çizim 1) (Çetintaş, 1953: 50). Bunların yanı sıra darüşşifa girişindeki geniş kemerli kapı açıklığına, sonradan kaş kemerli daha küçük basit bir kapı yapılmış ve temizleme çalışmaları esnasında yıkılarak özgün haline uygun onarılmıştır (Çetintaş, 1953: 98).

Bazı odaların zeminleri toprakla yükseltilerek ahşap döşemeler yapılmış, odaların köşelerinden ve duvar diplerinden ahşap direkler dikilerek bunların üzerine kirişler dizilip tahtalar çakılarak üzeri çamurla kapatılmıştır(Çetintaş, 1953: 66). Direkler arasına da kerpiçten duvar örülerek sıvanmış, bu şekilde darüşşifa odaları içine özgün oda yapısını tamamen kapatan alçak tavanlı yeni odalar inşa edilmiştir(Çetintaş, 1953: 66).

Kuzey eyvan kemeri içine ikişer katlı kerpiçten bir ev yapılmış, Keykavus türbesinin önünde yer alan kemerler arasına üç cepheden kerpiç duvarlar yükseltilerek türbe giriş aksına kapı açıklığı bırakılmıştır (Çizim 1) (Çetintaş, 1953: 66).

Darüşşifa içine sonradan yapılan evler ve türbe önündeki duvarlar, 1937 yılı temizlik çalışmasında kaldırılmış, toprak dolgular ve molozlar temizlenerek yıkılan bölümlerin duvar izleri bulunmuştur(Fotoğraf 9,10). Sadece kuzey eyvanda yer alan iki kemer arasına moloz taş örgülü duvarlar bitişik evin bahçesine geçit vermemesi için yıktırılmamıştır (Fotoğraf 11,12) (Çetintaş, 1953: 62). Ayrıca binanın içerden ve dışardan saçak silme taşları bozulmuş, bu kısımlara ait silmeli taşlar bulunarak avludaki kesme taşalar arasına istif edilmiştir(Çetintaş, 1953: 54).

Kuzey eyvandaki ev yıkıldıktan sonra iki tane kapı ortaya çıkmış ve bu bölümde eyvanın yan duvarlarına yerleştirilen nişler tespit edilmiştir (Fotoğraf 66- 67). Bu nişlerden kuzeydekinin mozaikli çini mukarnasları hasar görmüş, güneyindeki niş sonradan yapılan bacanın geçmesi için tonoza kadar delinerek tahrip edilmiştir (Fotoğraf 67). Ayrıca odaların avluya bakan pencere ve kapı şekilleri bozulmuş, nişleri yıktırılarak kerpiç duvar yüzeylerinde çıkıntı yapmaması için tahrip edilmiştir (Çetintaş, 1994: 62). Ana eyvan, güney kanat doğu ve batı ucu hücre ve revak koridorlarının tonozu yıkılmıştır (Fotoğraf 14).

Sedat Çetintaş, kuzey eyvanda tespit ettiği açıklığa göre şifahanenin devamında medresesinin olabileceğini düşünmüş ve çıkardığı planı Türk Tarih Kurumuna sunmuştur(Çetintaş, 1953: 74). Gerekli maddi destek ve izinler sağlandıktan sonra 03-16/10/1938 yılında darüşşifa giriş cephesinin kuzey köşesindeki boş arsada kazı çalışmaları yapılmıştır. Ödenek yetersiz olduğu için sadece Çetintaş’ın yaptığı plana göre tahmin edilen duvarların üzeri açılabilmiştir (Çizim 2) (Çetintaş, 1953: 74).

Çetintaş’ın sondaj hakkında bilgi veren C planında, işaretli bazı duvarların özgün olup olmadığı şüphelidir. Planda (A) harfi ile gösterilen duvarın, binadan dökülmüş kesme taşlarla yapılmış olduğu ve buranın aslında bir geçit olabileceği belirtilmiştir(Çizim 2). Yine C planında (B) ve (C) harfi ile gösterilen duvarların dış cidarlarının kesme taşların sökülüp, yerine moloz taş ile örülmüş olduğu tespit edilmiştir (Çizim 3). Darüşşifadaki kazı hendeği taç kapıya kadar uzatılmış ve binanın 110 cm. kadar toprağa gömülü olduğu anlaşılmıştır (Çizim 3) (Çetintaş, 1953: 95). Ayrıca avluda ve İzzettin Keykavus türbesi önündeki bir bölüm kazılarak,

özgün döşeme taşları bulunmuş olup avlunun 80 cm. kadar toprakla dolduğu anlaşılmıştır.

Kazı çalışmalarından sonra uzun bir süre bakımsız kalan yapıyla ilgili 1962 yılında bazı kararlar alınmıştır2. Darüşşifada tespit edilen sorunlar ve bu sorunlara

yönelik restorasyon etüdü başlığı altında, yapıda gerekli temizlik ve hafriyatın yapılıp, tehlike arz eden kısımlar giderilerek restorasyon projesinin hazırlanacağı belirtilmiştir. Acil takviye gereken kısımlar ise ahşap iskeletler kurularak desteklenmiştir (Fotoğraf 18).

1962 yılı kurul kararından içte, dışta ve damlarda bulunan toprak yığını kaldırıldığı, yapı muhdes ilavelerden temizlendiği, rölöve ve restorasyon projeleri ile eserde kullanılacak olan tuğlanın yaptırılarak depo edildiği öğrenilmektedir(Fotoğraf 15-17)3.

1963 de Darüşşifa çevresindeki evler istimlak edilerek yapının kuzey ve doğu cepheleri ortaya çıkartılmıştır (Fotoğraf 23) (Bilget, 1990: 19). Darüşşifa güney cephe hücrelerinden eksik olanlar, Restorasyon projesine göre tanzim edilerek duvarları yapılmış ve revak cephelerinin tuğla kaplaması ile kesme taş kaplamaları yapılmıştır4. Tuğla revak cephelerinde çürütme yapılmış, kubbe ve tonozlar hariç

üzengi seviyesine kadar olan bölümlerde tuğla kaplama yapılmıştır (Fotoğraf 22)5.

1964 yılında, Darüşşşifa güney cephede, doğu ucu hücreleri ile hücre önündeki galerinin betonarme tonozları, tuğla kaplaması, dam kesme taş döşemeleri ile büyük eyvanın sol tarafındaki hücrelerin kesme taş tonozu ve kesme taş dam döşemesi yapılmıştır6.

      

2 V.G.M., Y. Mimar Nedim Onat tarafından hazırlanan “Sivas Şifahiye Medresesi 1962 Restorasyon Etüdü” başlıklı rapor

3 V.G.M., 1962-1967 yılları arasında yaptırılan işlerin belirtildiği 560001074-TM0001 numaralı Teknik Metin

4 V.G.M., 1962-1967 yılları arasında yaptırılan işlerin belirtildiği 560001074-TM0001 numaralı Teknik Metin

5 V.G.M., Y. Mimar Nedim Onat tarafından hazırlanan 58000174-OF002 numaralı onarım fişi. 6 V.G.M., 1962-1967 yılları arasında yaptırılan işlerin belirtildiği 560001074-TM0001 numaralı

1965 yılında, güney cephe batı ucu hücrelerinin betonarme tonozları ve kesme taş dam döşemeleri ile önü açılmış olan kuzey dış cephe onarılmıştır (Fotoğraf 26)7.

1966 yılında yaptırılacak işler olarak; Güney kanat batı ucu koridorunun betonarme tonozu, tuğla kaplaması, damın kesme taş döşemesi ile büyük eyvanın kesme taş tonozu ve dam kesme taş döşemesi yapılacağı belirtilerek onarımı gerçekleştirilmiştir (Fotoğraf 27-29)8.

1967 ve 1969 yıllarında alınan kararlar aksı bozulan kuzey ve güney revaklarının onarımlarına ilişkindir. 1967 de yaptırılacak işler başlığı altında, güney ve kuzey cephe revakının yıkılmaya yüz tutmuş olan cepheleri ele alınıp, statik takviyeleri yapılarak cepheler onarılmıştır (Fotoğraf 30,31)9. Belirtilen onarımın

gerçekleştirildiği ve onarımın 1969 yılında da devam etmekte olduğunu 24.05.1969 tarih ve 4625 sayılı kurul kararından öğrenmekteyiz10.

1971 yılında Darüşşifa üst örtüsünün ahşap çatı olarak hazırlanacak projeye göre yapılması, odalara kapı ve pencere konması, döşemelerin bulunacak izlere göre yeniden yapılması, çürümüş ayak, duvar ve tonozların onarılmasıonarımına yönelik bazı kararlar alınmıştır (Fotoğraf 32)11. Fakat belirtilen onarımlarla ilgili raporlara

ulaşılamadığı için detaylı bilgiler elde edilememiştir.

Daha sonra 1973 yılında Orhan Cezmi Tuncer tarafından darüşşifa kuzey kanadı ile avluda kapsamlı bir kazı çalışması gerçekleştirilerek restitüsyon planı çıkartılmıştır (Çizim 4 / Fotoğraf 33) (Bkz.Tuncer, 1979). Bu plana göre kuzey kanadın devamındaki koridorlu bölüme on adet hücre açılmakta ve kuzey doğu geçidi aynı doğrultuda devam ederek dış duvara saplanmaktadır (Çizim 4). Yapılan çalışmalarda odalar, geçitler, koridor, eyvan ve revaklarda döşemenin tuğla, avlu, giriş bölümü ve türbe önünün ise taş kaplama olduğu tespit edilmiştir(Tuncer, 1979:

      

7 V.G.M., 1965-1967 yılları arasında yaptırılan işlerin belirtildiği 58000174-OF003 numaralı Vakıflar Genel Müdürlüğü Abide ve Yapı İşleri Dairesi, Abide ve Eski Eser Onarım Fişi

8 V.G.M., 1965-1967 yılları arasında yaptırılan işlerin belirtildiği5 8000174-OF003 numaralı Vakıflar Genel Müdürlüğü Abide ve Yapı İşleri Dairesi, Abide ve Eski Eser Onarım Fişi

Benzer Belgeler