• Sonuç bulunamadı

3. DEĞERLENDİRME 105 

3.1. Restorasyon Teknikleri Açısından İnceleme 106

3.1.2. Bütünleme 109

Bir bölümü hasar görmüş ya da yok olmuş yapı ve öğelerini ilk tasarımındaki bütünlüğe kavuşturacak biçimde, geleneksel ya da çağdaş malzemeler kullanarak tamamlama işlemi bütünleme olarak adlandırılmaktadır (Ahunbay, 2016: 96). Bütünlemenin amacı, mimari bütünü yeniden elde etmek, yapıyı tümüyle yok olmaktan kurtarmak ve yeniden işlev kazandırmaktır. Strüktürel bir gereksinim sonucu da bütünleme yapılabilmektedir. Bütünleme yapabilmek için tarihi yapı ve ya ögelerin ilk tasarımına ilişkin sağlıklı veriler gereklidir (Ahunbay, 2016: 96). Yapıların ayakta kalan bölümlerinde tekrar eden öğeler ve simetrik düzenlemelerden yararlanılarak da bütünleme yapılabilir.

Kullanılabilecek durumda olan yapılarda gerçekleştirilen bütünlemenin nasıl yapılması gerektiği Venedik Tüzüğünün 12. maddesinde şu şekilde belirtilmiştir:

“Eksik kısımlar tamamlanırken, bütünle uyumlu bir şekilde bağdaştırılmalıdır; fakat bu onarımın, aynı zamanda sanatsal ve tarihi tanıklığı yanlış biçimde yansıtmaması için, özgünden ayırt edilebilecek bir şekilde yapılması gerekir. 129

Bu bağlamda yapılan onarımların ayırt edici olması için, farklı malzeme kullanılmalı veya benzer malzeme ile doku, renk, hiza gibi farklılıklar oluşturulmalıdır (Zakar ve Eyüpgiller, 2015: 38). Farklı malzeme kullanımında dikkat edilmesi gereken nokta özgün malzeme ile uyum sağlayabilmesidir. Kullanılan malzemenin kimyasal ve fiziksel özelikleri ile mekanik dayanımı vb.

      

129 Venedik Tüzüğü, http://www.icomos.org.tr/Dosyalar/ICOMOSTR_0612886001496825607.pdf (Erişim tarihi: 06.06.2018)

özellikleri özgün malzemeye uyum sağlamadığı zaman bozulma süreci hızlanabilmektedir (Ersen vd. 2009: 14).

Bütünleme başlığı altında, süslemeli bölümlerde ve mimari elemanlarda yapılan tamamlamalar ile medreselerde yıkılan bölümlerin yeniden yapılmasına yönelik çalışmalar ele alınmıştır. Süslemeli bölümlerde yapılan tamamlama işlemi taş, mermer, tuğla ve çini malzemede gerçekleştirilmiştir. Taş ve mermerde yapılan tamamlama işleminde çürüyen ve yok olan bölümler tekrar eden süsleme kompozisyonlarına göre tamamlanmıştır (Çizim17,18,24,25).

Gök Medresenin taç kapısında üst bölüm, hücre girişlerini çevreleyen alanlarda, giriş eyvanı cephesinde eksik olan süslemeli bölümler tamamlanmış, tamamen tahrip olan alanlar ise benzer örneklere göre yeniden yapılmıştır (Fotoğraf 173-176).

Tuğla ve çini ile oluşturulan süslemeli alanlarda yapılan tamamlama işlemi, bozulan tuğlaların yenilenmesi ve çinili yüzeylerde dökülen bölümlerin özel hazırlanmış çamurlarla doldurularak boyanması ile gerçekleştirilmiştir (Çizim 85- 87). Darüşşifada Türbe giriş cephesi ile kasnağında ve sandukalarında; Gök Medrese Türbesinde kubbe ve mihrabı ile yan eyvanlar ve minarelerde; Çifte Minareli Medresede minare gövdesinde tamamlama işlemleri gerçekleştirilmiştir (Fotoğraf 96, 100-107, 199-205, 341-345).

Özellikle Çifte Minareli ve Gök Medrese minare gövdelerinde kazılarda bulunan çini parçaları yerleri tespit edilerek yerlerine yapıştırılmıştır. Diğer bölümler ise öncelikle özel çamur haçlarıyla sıvanmış, daha sonra tespit edilen çini kompozisyonları ve mevcut örneklere göre su bazlı asit içermeyen boyalarla boyanarak süsleme bütünlenmiştir.

Buruciye Medresesinde ise Türbede içerisinde duvar, kubbe ve geçiş elemanlarında dökülen çinilerin yeri eski onarımlarda çimento harç ve alçı ile sıvanarak kapatılmıştır (Fotoğraf 280,281). Kapsamlı bir onarım geçirmeyen

türbenin çini süslemeli alanlarında herhangi bir tamamlama işlemi gerçekleştirilmemiştir.

Mimari elemanlarda yapılan bütünleme işlemi ise daha çok pencere, kapı, kemer ve üst örtü gibi elemanlarda gerçekleştirilmiştir. Bazı bölümlerde mevcut izlere göre bazı bölümlerde ise mimaride tekrar ve simetri anlayışına göre bütünleme işlemleri gerçekleştirilmiştir. Özellikle Gök Medrese, Buruciye Medresesi ve Darüşşifanın tahrip olan kapı ve pencere açıklıkları mevcut örneklere göre yeniden yapılmıştır (Fotoğraf 20-22, 118-120, 173, 181, 244, 273). Medreselerde özellikle taç kapı ve ana eyvan cephesinde yıkılan üst bölümler, avlu ve dış cephe parapet duvarları ile köşe kulelerinde tamamlamaya gidilmiştir (Fotoğraf 77, 80-83, 151, 255, 256).

Üst örtü ve duvarları yıkılan hücrelerde onarımlar mevcut izlere göre yeniden yapılmıştır. Özellikle Gök Medresede farklı dönemlerde kullanıcılar tarafından birleştirilerek koridor halini alan hücreler, son onarımlarda tespit edilen temel izleri ve giriş açıklıklarına göre yeniden inşa edilerek üzerleri tonoz ile örtülmüştür (Fotoğraf 224-226). Buruciye Medresesinde yıkılan mescit bölümü simetri esas alınarak türbede olduğu gibi kubbeyle kapatılmış, güneybatı ve kuzeybatı köşe odalarının dış duvarları ile iç bölme duvarları yenilenerek yıkılan tonozlar yeniden yapılmıştır (Fotoğraf 236, 237, 279). Darüşşifada yıkılan ana eyvan, güney cephe köşe hücre ve koridorlarının duvar ve tonozları da yeniden yapılmıştır (Fotoğraf 22, 25,26, 70, 71, 93, 94).

Süsleme ve mimari elemanlarda yapılan bütünlemenin yanı sıra medreselerde kitlesel bütünlüğü sağlamaya yönelik çalışmalar da bulunmaktadır. Bu kapsamda Gök Medresenin tamamen yıkılan ana eyvan iki yanında yer alan mekânları, Buruciye Medresesinde yıkılan kuzeydoğu ve güneydoğu mekânları ile tespit edilen merdivenleri yeniden ayağa kaldırılmıştır (Çizim 48, 61/Fotoğraf 195-197, 212-217, 283, 284, 286, 287, 296-298). Darüşşifanın kuzey kanadı ise kazılarda tespit edilen temel izlerine göre yüksek bir duvarla çevrilerek üzeri kapatılmıştır (Çizim 16).

Gök medresede yapılan kazılarda ana eyvan ve kuzeyinde yer alan mekânın temel izleri tespit edilmiş, güneydeki mekânın ise sadece dış duvarları takip edilebilmiştir (Çizim 27). Bu izlere göre ana eyvanın iki yanındaki mekânlar önce tonoz örtülü bir alan ve bu alana açılan kubbeli kare bir mekân şeklinde ayağa kaldırılmıştır (Fotoğraf 212, 216, 217). Ana eyvan mihrap, pencere ve cephesine ait tespit edilen özgün parçalar hazırlan restitüsyon projesine göre kullanılmıştır (Çizim 48). Süslemeler ise özgün parçalara göre tamamlanmıştır.

Buruciye Medresesinde ana eyvana bitişik mekânların örtü ve duvarları tamamlanmıştır. Bir duvar ve kemerle ayrılan iki bölümden oluştuğu varsayılarak, bunlardan kare olan kubbe ile örtülmüş, diğer bölüme ise bir merdiven yerleştirilerek ikinci bir kat oluşturulmuştur(Çizim 51,61).

M.Akok tarafından hazırlanan rölöve çizimlerinde bu bölümler kesin olarak tespit edilemeyen alanlar olarak belirtilmiştir (Çizim 50). Ayrıca onarımlarda kuzey eyvanın batısındaki ikinci hücrede yer alan merdiven yeniden inşa edilmiştir.

Medresenin simetrik bir plana sahip olduğu düşüncesi ile aynı merdiven güney eyvanın batısındaki ikinci hücreye de yapılmıştır (Çizim 51). Rölöve çizimlerinde bu hücrede merdiven tespit edilmediği anlaşılmaktadır (Çizim 50).

Yine M. Akok tarafından yapılan onarımlarda batı cephesinin nasıl son bulduğu tam olarak tespit edilememiş Vakıflar tarafından kabul gören sade silmeli bir saçakla sonlandırılmıştır.

Kazılarda mukarnaslı saçak silmelerinin bulunduğu ve yapının Gök Medrese batı cephesinde olduğu gibi mukarnaslı bir silme ile sonlanabileceği ihtimaline restorasyon önerilerinde yer verilmiştir (Çizim 53). Bu bağlamda yapılan bütünleme işleminin yapının özgün durumu yansıtıp yansıtmadığı konusu tartışmalıdır.

Benzer Belgeler