• Sonuç bulunamadı

2. SİVAS’TAKİ ANADOLU SELÇUKLU MEDRESELERİNDE RESTORASYON

2.4. ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE 89

Fotoğraf: 305-349

Bulunduğu yer: Sivas kent merkezinde, 11 pafta, 225 ada, 2 parselde yer alır Yapım tarihi: H.670/ M. 1271

Yapan: Bilinmiyor

Yaptıran: Şemseddin Cüveyni

İnceleme tarihi: 30.04.2017/18.07.2018 Tarihçe

Şehir merkezinde Keykâvus Darüşşifası’nın karşısında yer alan medresenin, taç kapısı üzerinde yer alan kitabesinden H.670/ M. 1271-72 yılında İlhanlı Veziri Şemseddin Cüveyni tarafından yaptırıldığı öğrenilmektedir (Denizli, 1998: 104; Demircan, 2003: 30).

Medrese banisine atıfla Vezir Şemseddin Medresesi, Cüveyni Darülhadisi (Hersek, 1993: 130) ve Medrese-i Pervane Bey olarak da adlandırılmıştır (Demirel, 2006: 56).

Bir külliye düzeninde inşa edilen Çifte Minareli Medresenin günümüze yalnızca doğu yöndeki anıtsal taç kapısı ve bu cephenin arkasında yer alan bazı mekânları ulaşabilmiştir.

Medresenin ne zaman yıkıldığı hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte Timur’un 1401 yılında Sivas’ı istilası esnasında pek çok yapıyı tahrip ettiği bilinmektedir (Demirel, 2003: 33,36). Tahrip edilen bu yapılar arasında Çifte Minareli Medresenin de yer aldığı aynı kaynaklarda belirtilmiştir (Demirel, 2000: 18, 70; Demirel, 2003: 36).

Genel Tanım

Bugün sadece ön cephesi ayakta kalabilen medresenin bilinen planı 1963-1965 yılları arasında Haluk Karamağaralı tarafından yapılmış olan kazılarda ortaya

çıkartılan temel izlerinden tespit edilmiştir (Hersek, 2001: 389). Dört eyvanlı, açık avlulu ve iki katlı olarak inşa edilen yapının iki yanında bulunan bina temellerinden bir külliyenin parçası olduğu anlaşılmaktadır (Tuncer, 1986: 24). Bu temellerden etrafında su künkleri ve su ile ilgili başka malzemeler bulunanın bir hamam, diğerinin ise bir imaret (Tuncer, 1986: 24) veya zaviyeye ait olduğu düşünülmektedir (Sözen, 1970: 58).

Ana kütlesi oldukça düzgün dikdörtgen bir plana sahip olan medreseye doğu cephesinin ortasında bulunan bir kapıdan girilmektedir. Girişin tam karşısında ana eyvan, kuzey ve güney kanatların ortasında ise yan eyvanlar yer almaktadır. Avlusu üç yönden revaklarla çevrilidir112.

Duvarlardaki mevcut izlerden sivri beşik tonoz örtülü olduğu anlaşılan giriş eyvanı büyük ölçüde yıkılmış durumdadır. Bununla birlikte eyvanın her iki yanında bulunan ve bir kemer oluşturacak şekilde yükselen kapı sövelerinden bitişik odalarında bu alana açıldıkları anlaşılmaktadır. Bugün giriş eyvanının sağ ve solunda yer alan merdivenler taç kapı üzerinde bulunan minarelere çıkışı sağlamaktadır.

Kısmen ayakta kalmış olan doğu kanatta giriş eyvanın kuzeyinde iki, güneyinde üç oda bulunup bunlardan sadece güneydoğu köşedeki iki oda duvar ve üst örtüleri ile ayakta kalabilmiş bölümlerdir.

Simetrik bir plan düzenine sahip medresenin kuzey ve güney kanadındaki eyvanların her iki yanına ise üçer adet hücre yerleştirilmiştir. Ana eyvanın her iki yanında ise birbirine açılan iki bölümlü birer mekân yer almaktadır.

Malzeme ve Teknik

Yapının ayakta kalan mevcut bölümlerinden medresenin yığma sistemle inşa edildiği anlaşılmaktadır. Doğu cephesi ile mevcut olan mekânların örtüsünde kesme taş, bölme duvarlarında moloz taş kullanılmıştır.

      

112 Kazılarda kuzey ve doğu kanatlarının ortak köşesine yakın bir noktada bir sütun kaidesi bulunmuş ve bu veriler doğrultusunda medresenin kuzey, güney ve doğu yönden revaklarla çevrili olduğu tespit

Taç kapıda farklı volkanik özellikte kireç taşları ve mermer, beden duvarları ve köşe kulelerinde ise kireç taşı kullanılmıştır (Yar ve Küçük, 2014: 96). Kazılar sonucunda giriş eyvanı, revak koridorları ve avlunun düzgün kesme taş döşeli olduğu tespit edilmiştir (Hersek, 1993: 135). Tuğla ve çini minare kaide ve gövdesinde kullanılmıştır.

Süsleme

Yapının ayakta kalabilen doğu cephesi yoğun bir süsleme programına sahiptir. Taç kapının iki tarafında pencere ve süslemelerde bir simetri anlayışına bağlı kalınmamış, farklı yüksekliklerdeki pencereler ve onların etrafını çeviren bezemeli bordürlerin hepsinde değişik bir süsleme kompozisyonu uygulanmıştır. Özellikle cephenin en sağında kalan pencere Konya İnce Minareli Medrese taç kapısına benzerlik gösteren süslemesiyle dikkat çeker.

Genel olarak süsleme kompozisyonlarında bitkisel ve geometrik motifler kullanılmıştır. Geometrik ve bitkisel süslemenin uyumla kullanıldığı bordürlerde belli seviyelerde süsleme kompozisyonun değiştiği görülmektedir.

Medresenin giriş eyvanında bulunan tonoz ayakları ile avlu duvarlarının köklerinde tespit edilen süslemeli bölümler yapı içinde de süslemeye yer verildiğini gösterir.

Minarelerin kaide, pabuç ve gövde bölümlerinde farklı tuğla örgüler ile firuze ve patlıcan moru renk çinilerle oluşturulan düzenlemeler yer almaktadır. Minare gövdesinde tuğla ve çinilerin farklı dizilişleriyle geometrik bir süsleme oluşturulmuştur. Pabuç ve kaide bölümlerinde farklı panolar içinde yazılı, bitkisel ve geometrik süslemelere yer verilmiştir.

Yapılan Restorasyon Çalışmaları ve Müdahaleler

Günümüze yalnızca doğu yöndeki anıtsal taç kapısı ve bu cephenin arkasındaki bazı mekânlarına ulaşabilen Medresenin Osmanlı dönemindeki durumu ve geçirdiği onarımlarla ilgili bilgiler oldukça sınırlıdır.

Onarımlarla ilgili ilk bilgileri Sivas Beylerbeyi ve Kadısına gönderilen Evahir-i Zilhicce 1331 (M.1719) tarihli belgeden öğrenmekteyiz. Bu belgede “ Sivas’ta vakıf Sahibiye ve Pervane medreseleri ve cami-i şerifleri ve minareleri113” harabe

olmasından dolayı zikredilen vakıflarla tamire uygun durumda olduğundan bahsedilmektedir(Erdoğan, 1968: 187).

Ancak tayin edilen mütevellilerin bu görevi yerine getirmediklerinden dolayı ezan-ı şerifin okunamadığı belirtilerek minarelerin tamir edilmesi istenmiştir (Erdoğan, 1968: 187). Bahsedilen onarımın gerçekleşmediği veya yeterli olmadığı yirminci yüzyılın başında minare külah ve şerefelerinin yıkık olduğunu gösteren eski fotoğraflardan anlaşılmaktadır (Fotoğraf 305,306).

Ayrıca Defter-i Evkâf-ı Rûm’a göre Sivas’ta medreselerin binaları ve çeşmeleri her sene tamire muhtaç durumdadır(Demirel, 2000: 70). Çifte Minareli Medresenin vakfiyesinin kayıp, binasının harap olduğu belirtilmekte ve eğitimin yapılamadığı kaydedilmektedir(Demirel, 2000: 70). 1835-36 yıllarında Sivas Vakıf Sayım Defterlerinde de adının yer almaması medresenin uzun yıllar kullanılmadığını göstermektedir (Hersek, 1993: 153).

Uzun süre bakımsız kalan yapı 19. Yüzyıldan itibaren cephanelik olarak kullanılmıştır (Demirel, 2006: 56). 1853 tarihinde tamamen harabe haline gelen yapının arta kalan taşları Hacı İzzet Paşa (Osman Paşa) Cami inşaatında kullanılmıştır(Demirel, 2006: 56). 1882 yılında harap durumda olduğu için medresenin doğu cephesi hariç ayakta kalan diğer bölümleri ise Sırrı Paşa tarafından yıktırılmıştır (Uzunçarşılı ve Edgürer, 2014: 172,173; Demirel, 2009: 312).

      

Daha sonra medresenin yıkılan bölümüne hastane yaptırılmış ve 1908 yılında Sivas Askeri Rüştiyesi’ne dönüştürülmüş, 1933 yılından itibaren de İsmet Paşa İlkokulu olarak kullanılmıştır (Kuran, 1969: 115).

Medreseden geriye kalan taç kapının bulunduğu cephe Halil Edhem Bey’in çabalarıyla yıkımdan kurtarılmış ve istinat duvarları yapılarak sağlamlaştırılmıştır(Uzunçarşılı ve Edgürer, 2014: 173). Bahsedilen istinat duvarlarının giriş eyvanının her iki yanında bulunan merdivenler ile yanlarda yer alan destekler olduğu anlaşılmaktadır (Fotoğraf 326).

Halil Edhem ve Max Wan Berchem tarafından gerçekleştirilen çalışmada medresenin istinat duvarları yapılmadan önceki durumu verilmiştir (Fotoğraf 306) (Berchem ve Edhem, 1917).

Bu dönemde ayakta kalabilen doğu cephenin kuzey bölümü alttaki pencere seviyesine kadar yıkık durumdadır (Fotoğraf 305). Minarelerin külahı ve şerefe parapet duvarları yıkılmış, doğu cephe pencere açıklıkları örülerek kapatılmıştır (Fotoğraf 305-308).

Sonraki dönemlerde onarımı yapılmayan minarelerden güneydekinin şerefe üstü bölümü tamamen yıkılmıştır (Fotoğraf 309). Ayrıca bu dönemde taç kapının kuzeyinde yer alan duvarın yıkılan bölümleri eğimli bir duvar ile tamamlanarak günümüzdeki görünümünü kazanmıştır (Fotoğraf 309).

Daha sonra 1946 yılında minarelerin yıkılan külah bölümü ve şerefeleri onarılmıştır (Fotoğraf 310) (Hersek, 1993: 140). Medresenin güneydoğusunda yer alan oda duvarları onarılmış ve üst örtüsü kiremit ile kaplanmıştır (Fotoğraf 310).

Kısmi onarımlardan sonra yapıda 1963-1965 yılları arasında Haluk Karamağaralı tarafından kazı çalışması gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalarda medresenin yıkılan bölümleri ve güneyinde yer alan zaviyenin temelleri tespit edilmiştir (Çizim 79/Fotoğraf 311, 312).

Medrese kuzeydoğu köşesi temellerinde hamamlarda görülen türde, aralarında sıcak dumanın dolaşmasına elverişli tuğla ayaklar ve su kanalları bulunmuştur(Hersek, 1993: 133). Ayrıca çalışmalarda kuzeydoğu köşede yer alan hamam mekânı ile güney eyvanının arka duvarında zaviye olarak düşünülen bitişik yapıya doğru açılan kapı izlerine rastlanılmıştır (Hersek, 1993: 132).

1972 yılında yıldırım düşmesi sonucu gövdesi çatlayan minare Vakıflar Genel Müdürlüğünce onarılmıştır(Yasak ve Kaleli, 1986: 62). Güneydeki minare gövdesine ve güneydoğu köşe kulesinin üst bölümüne metal kenet uygulanmıştır (Fotoğraf 313,314).

Medrese güneydoğu köşe kulesinin desteksiz kalan bölümleri geriye doğru yatmaya başladığı için bu bölümde yer alan oda duvarı yükseltilip kule desteklenmiştir (Fotoğraf 314).

Uzun bir süre kendi haline bırakılan yapıda 2901-08.11.2001 tarih ve nolu kurul kararı kapsamında bazı onarımlar gerçekleştirilmiştir114. Aynı yıl İnşaat

teknikeri Seyfullah Kılınç tarafından Kayseri Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna sunulan 07.09.2001 tarihli raporda yapılacak onarımların kapsamı öğrenilmektedir.

Bu rapora göre medrese beden duvarları üzerinde biten otların temizleneceği, 1970’li yıllarda girişin solunda ve iki minare arasındaki duvarların üzerine yapılan beton harpuştanın sökülerek, harpuşta altındaki moloz taş duvar tamamlanıp kesme taşla kapatılacağı öğrenilmektedir115.

Ayrıca girişin sağında üzeri açık olan duvarın üzerine kesme taş kapatılacağı ve çürüyen minare külahlarının kurşun kaplama yapılarak onarılacağı belirtilmiştir116. 2002 yılında gerçekleştirilen bu onarımların yanı sıra medrese       

114 2901-08.11.2001 Kayseri Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurul Kararı

115 İnşaat teknikeri Seyfullah Kılınç tarafından Kayseri Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna sunulan 07.09.2001 tarihli rapor. 

cephesinde çürüyen taşlar yenilenmiş, güneydoğudaki odanın üzeri beton kaplama yapılmıştır (Fotoğraf 315-319). Taç kapının güneyinde kalan duvarın üzerine düzgün yonu taşı korniş ve çörten yapılmıştır (Fotoğraf 318, 319).

Daha sonra 14.12.2006-264 nolu kurul kararı ile Sivas Vakıflar Genel Müdürlüğü denetiminde zemin tespiti için araştırma kazısı yapılmasına karar verilmiştir117. Kazı sonrası hazırlanan rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri

26.12.2007-722 tarih ve nolu kurul kararı ile onaylanmıştır118.

Onaylanan proje doğrultusunda 2007-2010 yılları arsında Medrese kapsamlı bir onarım geçirmiştir. Onarımlara öncelikle yapı malzemesi analizleri ve malzemede oluşan bozulmaların belirlenmesiyle başlanmıştır. Bu kapsamda Sivas Çifte Minareli Medrese Yapı Malzemeleri Arkeometrik Çalışmaları Ankara Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren iki farklı birimde gerçekleştirilmiştir119.

2006 yılında hazırlanan restorasyon projesi kapsamında yapılması planlanan ve gerçekleştirilen onarımlar şunlardır120;

1. Hazırlanan proje kapsamında özgün planı vurgulayacak nitelikte olmak üzere mevcut temel duvarları ile mevcut ve muhtemel kolon ayakları belli bir kot düzleminde 120 cm yükseltilerek ziyaretçilerin yapıya ait plan şemasını algılamaları sağlanmıştır (Çizim80/Fotoğraf 332). Ayrıca duvarların üstünde yürünmemesi için üst yüzeyleri pürüzlü bırakılmıştır. Hamam kalıntısı kazı yapıldıktan sonra mevcut şekliyle korunmuştur.

2. Yapının avlusunda kazı sonrasında ortaya çıkarılacak zemin kaplamaları korunurken kaplamaları kaybolmuş olan bölümler özgün sal taşı malzeme ile aynı

      

117 14.12.2006-264 tarih ve sayılı Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Kararı 118 26.12.2007-722 tarih ve sayılı Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Kararı

119 V.G.M., Kimyasal analizler, Ankara Üniversitesi, Başkent Meslek Yüksekokulu Restorasyon - Konservasyon Programı’nda, Petrografik analizleri Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nde gerçekleştirilmiştir. (Çifte Minareli Medrese, A Proje Mühendislik Mimarlık Müşavirlik İnşaat San. Tic. A.Ş. Rölöve-Restitüsyon ve Restorasyon Projesi Raporu, 2006)

120 V.G.M., (Çifte Minareli Medrese, A Proje Mühendislik Mimarlık Müşavirlik İnşaat San. Tic. A.Ş. Rölöve-Restitüsyon ve Restorasyon Projesi Raporu, 2006)

cins taşla tamamlanmıştır. Yapıda gerekli yağmur suyu drenajı yapılmış, elektrik tesisatının verilecek fonksiyona göre yapılacağı belirtilmiştir.

3. Yapının çatı örtüsü olmadığından, doğu cephesi duvar üstüne örtü yapılmıştır. Ancak bu örtü geç dönemde yapılmış olup saçağı yeteri kadar geniş olmadığından yağmur sularından kaynaklanan nemlenmeler ve buna bağlı taşlarda bozulmalar görülmektedir. Bu nedenle duvar üzerindeki örtü ahşaptan, üstü ise kurşundan kaldırılabilir şekilde yapılarak onarılmıştır.

4. Yapı üzerinde tarihi süreç içinde sonradan farklı malzeme ve teknik kullanılarak yapılmış olan derzler, metal örtüler, eklenti kapı ve pencere elemanları kaldırılacağı belirtilmiştir (Çizim 81,82/Fotoğraf 316,317). Bu doğrultuda özgün olmayan taşlar sökülüp, aslına uygun malzeme ve teknikle yeniden örülmüştür. Pencerelerde bulunan taş dolgu malzeme kaldırılarak ahşap kepenk yapılmıştır (Fotoğraf 337,338). Çimento harçlar temizlenmiş, boşalan derzler hidrolik kireç harcıyla doldurulmuştur.

5. Yapının güneydoğu kısmında yer alan odalar mevcut planıyla korunmuş olup beton kaplama olan çatı kaplaması kaldırılarak kesme taş kaplama yapılmıştır (Fotoğraf 332). İç kısmında özgün olmayan ekler sonradan açılan pencereler kaldırılmış, duvarlarda sıva temizliği yapılıp özgün duvar ortaya çıkarılmıştır (Fotoğraf 333). Deforme olan taşlar yenilenerek ve hidrolik kireç harçlı derz dolgu yapılmış, ahşap kapılar takılmıştır (Fotoğraf 333-336).

6. Yapının güney kulesindeki ayrılmalar fazla olmasından dolayı buradaki duvar taşlarının numaralandırılarak sökülüp aynı malzeme ve teknikle yeniden yapılacağı belirtilmiştir (Fotoğraf 316). Projede öngörülen payanda sökümleri ve güney destek kulesinin sökümünün yapıya zarar vereceği gerekçesiyle sökülmemesi, 03.09.2008 tarihinde Ali Osman Ayan ve Keriman Dursun tarafından Bölge Müdürlüğü Makamına yazılan raporda belirtilmiştir121.

7. Kuzey kulesinde ise çatlakların onarımında iki bileşenli enjeksiyon reçineler kullanılarak sağlamlaştırılmıştır (Çizim 83/Fotoğraf 338). Bu kulelerin devamı alan yan duvarlar projesine uygun olarak, payanda amaçlı yonu taşından yapılacağı belirtilmiş fakat yapılmamıştır.

8. Taç kapıda bulunan kapı boşluğu için ahşap kapı yapılmış, taşlarda parça kayıpları olan kısımlarında imitasyon yapılarak tamamlanmış, çok deforme olan taşlar çürütülerek yerine yenisi konulmuştur (Fotoğraf 339,340).

9. Payanda amaçlı ve minarelere ulaşmak için kullanılan sonradan yapılmış olan merdiven kaldırılıp, restitüsyon projesine uygun olarak yeniden yapılacağı belirtilmiştir. Raporda belirtilen bu imalattan vazgeçilip eski payandalar korunmuştur.

10. Yapı cephesinde meydana gelen bitki ve çiçeklenmeler temizlenmiştir. Cephede meydana gelen kirlenmeler mikro kumlama yöntemiyle temizlenmiştir (Fotoğraf 320-325).

11. Yapının batısında, eyvan ile mevcut yol arasında kot farkı bulunması ve yolun yapıya çok yakın olarak düzenlenmesi nedeniyle buraya taş kaplamalı istinat duvarı önerilmiştir. Çevre düzenlemesinde ise önerilen duvar yapılmıştır.

12. Minarelerde mevcut duruma göre koruma önlemleri alınması, tuğla malzemede meydana gelen erime ve deformasyonlar için çürütme tekniği kullanılarak aynı malzeme ve teknikle yenilenmesi önerilmiştir(Çizim 83,84).

13. Ayrıca çinili yüzeyler, özgün haliyle korunarak, özgün olmayan sıvaların kaldırılacağı, minare gövdelerinde bulunan yok olmuş çiniler, mevcut çinilerle aynı özellikte, aynı teknik ve benzer malzeme ve renklerde tamamlanacağı projede belirtilmiştir.

14. Minarelerin hidrolik kireç harçlı derz onarımı yapılıp, metal elemanlara korozyona karşı koruyucular sürülmüştür. Külahın kurşun kaplaması yenilenerek minarelerin ahşap kapıları yeniden takılmıştır.

15. Kapı eşik kotu bulunana kadar kazı yapıldıktan sonra bu kot esas alınarak çevre kazısı gerçekleştirilmiştir. Eşik seviyesine göre çalışmalarda mevcut yol kotu düşürülmüştür (Fotoğraf 347).

Restorasyon projesine göre medresenin güney bölümünde depo ile güney eyvan arasında 3 adet hücre yer almaktadır. Payandaların sökümü ve minare payandalarının çevresindeki dolgunun zemine kadar alınamaması sonucu depo önündeki ilk odaya giriş kapısı yapılamamıştır. Bu nedenle ara duvarlar projede belirtildiği gibi yapılmayıp 2 hücre odası birleştirilmiştir (Fotoğraf 332)122.

Restorasyon projesinde şu an çay ocağı olarak kullanılan bölümün kapısının üstten kemerli olacak şekilde tasarlanmış olmasına rağmen, kapı formu onarım öncesi halindeki gibi bırakılmıştır (Fotoğraf 331)123.

Restitüsyan projesinde medrese açık avlulu dört eyvanlı ve iki katlı olarak tasarlanan yapıda taç kapının bulunduğu cephenin üst kısmı dendanlı olarak verilmiştir124. Restorasyonlarda rekonstrüksiyona yönelik bir çalışma yapılmayıp

temeller 120 cm kadar yükseltilip mevcut bölümler onarılmıştır.

Ayrıca bu proje ile Çifte Minareli Medrese yapısının Sivas’ın zengin yapı kültürüne ait Fotoğraf, maket ve benzeri görsel dokümanların sergilendiği bir açık hava müzesi olarak düzenlenmesi fikri geliştirilmiştir.

Fakat 28.07.2011 ve 2471 sayılı karar ile açık çay bahçesi şeklinde fonksiyon verilerek korunması ve yaşatılması sağlanmıştır125. Daha sonra medresenin avlu

bölümüne demonte kışlık mekânlar oluşturulmuştur (Fotoğraf 331).

      

122V.G.M., Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı tarafından yürütülen soruşturma neticesinde Şenol Bakır, Arif Doğan ve Haldun Uçkan’a inceleme raporu hazırlatılmıştır. 22.12.2014- 11 tarih ve nolu raporda Çifte Minareli Medrese 2008-2009 yılı onarımları incelenmiştir.

123  V.G.M., Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı tarafından yürütülen soruşturma neticesinde Şenol Bakır, Arif Doğan ve Haldun Uçkan’a inceleme raporu.  124 Daha önce Buruciye Medresesine ait olduğu bilinen dendanlar, Haluk Karamağaralı tarafından Çifte Minareli Medreseye ait olduğu belirtilmiştir (Aktaran: Hersek, 1993: 127).

Yapının çini restorasyonu Art Restorasyon Kültür Sanat ve Araştırmacılık Tic. Ltd. Ştd tarafından 2007 yılında gerçekleştirilmiştir126. Onarımlarda minarelerin

yüzeyinde bulunan atmosfer kirliliği AB 57 formülü, amonyum bikorbanat ve su kullanılarak temizlenmiş, çimento harç kullanılan kısımlarda çimentolar mekanik temizliği yapılmıştır (Yar ve Küçük, 2014: 99,100).

Daha önce dökülmüş ve kazılarda bulanan çini parçalar yerleri tespit edilerek yapıştırılmış, orijinal desenleri tespit edilen süslemeli bölümlerde eksik olan çiniler dolgu ve boya ile tamamlanmıştır (Fotoğraf 341) (Yar ve Küçük, 2014: 101,102). Çinilerin tamamen döküldüğü bölümlerde renkli sır tekniğinde ve özgün ölçülerde yeni çiniler yaptırılmış, çinilerinin bir bölümü kayba uğrayan alanlarda ise orijinal çini boyutlarında polfilla dolgu yapılmıştır (Fotoğraf 341) (Yar ve Küçük, 2014: 102). Dolgu yapılan yüzeyler daha sonra su bazlı asit içermeyen boyalar ile boyanarak motifler anlaşılır hale getirilmiştir (Fotoğraf 344,345) (Yar ve Küçük, 2014: 102).

Çiniler ile sır tabakası arasında oluşan kabarma ve çatlaklara %20 oranında Primal AC 33 enjekte edilerek sağlamlaştırılmıştır(Yar ve Küçük, 2014: 100). Çiniler ve taşıyıcı veya tuğla ve taşıyıcı arasına Malta 6002 ve hidrolik kireç harcı enjekte edilmiştir(Bkz. Yar ve Küçük, 2014: 101).

24.11.2012-569 tarih ve sayılı kurul kararında medresede paratoner (yıldırımsavar) sistemin yenilenmesine ilişkin, yapının ön cephe görünümüne olumsuz bir etki etmeyecek şekilde, mevcut ankrajları kullanarak uygulamanın yapılabileceğine karar verilmiştir127.

Bozulmalar ve Nedenleri

Çifte Minareli Medrese Timur’un 1401 yılında Sivas’ı istilası esnasında tahrip olan yapılar arasında yer almaktadır(Demirel, 2000: 18, 70; Demirel, 2003: 36).

      

126 http://www.artrestorasyon.net/tamamlanm-projeler/147-2017-03-28-09-20-46.html. Erişim tarihi: 18.09.2018

İnşaasından bir asır sonra yapıda savaş sebebiyle tahribatın başladığı daha sonraki dönemlerde de onarıma muhtaç olduğu arşiv belgelerinden öğrenilmektedir(Erdoğan, 1968: 187).

Uzun yıllar bakımsız kalan yapıdan geriye kalan bölümler ise bilinçsiz kullanım sonucu yok edilmiştir. 1853 tarihinde tamamen harabe haline gelen yapının taşları önce Hacı İzzet Paşa (Osman Paşa) Cami inşaatında kullanılmış, daha sonra 1882 yılında doğu cephesi hariç diğer bölümleri yıkılarak yerine hastane yapılmıştır(Demirel, 2006: 56; Uzunçarşılı ve Edgürer, 2014: 172,173).

Doğu cephesi devamında yer alan bölümlerin yıkılması ve yağmur sularının yapıdan uzaklaştırılamaması sonucu ayakta kalan bölümün statik dengesi bozulmuştur. Bu durum özellikle güneydoğu köşe kulesi ve taç kapının güneyindeki duvarın geriye doğru bel vermesi şeklinde sonuçlanmıştır (Fotoğraf 346).

Zemin kotunun yükselmesi ve yapı etrafında drenaj sisteminin olmaması ayakta kalan bölümlerde neme bağlı bozulmalar oluşturmuştur. Topraktan kapiler etki ile taş malzemeye taşınan nem derzlerin boşalmasına ve özellikle köşe kulelerinde erimeye sebep olmuştur (Fotoğraf 316,317, 346).

Sivas’ın sert iklim koşulları ve bakımsızlık sonucu özellikle minarelerde çiniler dökülmüş, minarelerin külahları yıkılmıştır (Fotoğraf 305,306). Daha sonraki dönemlerde bakımı yapılmadığı için güneydeki minarede bozulma süreci devam etmiş ve şerefe bölümüne kadar yıkılmıştır (Fotoğraf 309). 1946’da yapılan onarımlarda yıkılan bölümler tamamlanmış fakat yoğun olarak çimento harç kullanılmıştır.

Çevresi açık ve korumasız bulunan medresenin ayakta kalan bölümleri uzun süre olumsuz iklim koşullarına maruz kalmıştır. Derz aralarına giren sular donma çözünme döngüleriyle taşların dağılmasına, tuğla ve çini parçaların dökülmesine neden olmuştur (Fotoğraf 315,342,343).

olmadığı dönemlerde otsu bitkiler büyümüş ve bu nedenle hareketlenen taşların bir kısmı düşmüştür.

Yapıda gerçekleştirilen analizlerinde taş, tuğla ve harç malzemenin yapısal ve

Benzer Belgeler