• Sonuç bulunamadı

İtikâf sözlükte, alıkoymak, hapsetmek, yerleşmek, bir yere bağlanıp kalmak, beklemek, yalnız durmak, oturmak ve her şeyden ilişkiyi kesmek anlamlarında kullanılmaktadır.266 Terim

olarak itikâf, camide ibadet amacıyla belirli şekilde kalmaktır.267 Bir diğer ifadeye göre,

263 İbn Âbidîn, Hâşiye Reddü’l-muhtâr, IX, 76; Düviş, Ahmed b. Abdürazzak, Fetva el-Lecne ed-Daime, XIV,104.

264 Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, https://kurul.diyanet.gov.tr/Cevap-Ara/275. 265 Bakara, 2/173.

266 Şener, Mehmet “ İtikâf” XXIII, 457-459; Şahin, Ahzü’l-mâl alâ a’mâli’l-kureb, s.323.

267 Züheyli, Vehbe, el-Fıḳhü’l-İslâmî ve edilletüh, II, 692; Cezîrî, el-Fıkh ale'l-mezâhibi’l-erbaa, I, 529; Seyyid Sâbık, Fıkhu’s-sünneh, s. 315.

56

cemaatle namaz kılınan bir camide belirlenen zamanı oruçlu olarak ve itikâfa girme niyetiyle geçirmektir.268

İtikâfa girmenin meşru olması Kur’an ve sünnet ile sabittir. Yüce Allah “Mescidlerde iʿtikâfta bulunduğunuz zaman kadınlara yaklaşmayın”269 demektedir. Hz. Âişe de Hz.

Peygamber’in (s.a.v.) itikâfı hakkında şu bilgiyi rivayet etmiştir: “Resûl-i Ekrem Ramazanın son on gününde itikâfa girerdi. O bu uygulamasına vefatına kadar devam etmiştir. Vefatndan sonra onun yerine hanımları itikâfa girmiştir”270 Bunun dışındaki bazı ayet ve hadisler de buna delalet etmektedir.

Hüküm itibariyle itikâf, vacip, sünnet ve nafile olmak üzere üç kısma ayrılmıştır.271 Bedeni ibadetlerden olan itikâf, diğer ibadetler gibi sünnete uygun olarak yalnızca Allah Teâlâ’nın rızasını kazanma amacıyla yapılmalıdır. İbadetin karşılığı ancak Allah’tan bekleneceği için, bir ibadet mukabilinde ücret almak veya ibadeti gösteriş amacıyla yapmak o ibadeti eksik hâle getirir.272

Fakihler itikâfın ücret karşılığında sahih olup olamayacağı konusunda, ücret alınan itikaf ibadetini iki kısma ayırmaktadırlar. Biri hayatta olan kişinin yerine ücretli itikâfa girmek, diğeri de vefat eden kişinin yerine ücret karşılığında itikâfa girmektir.

a) Hayatta olan kişinin yerine ücretle itikâfa girmek: Hayatta olan kişinin yerine ücret

karşılığında itikâfa girmenin caiz olmadığı konusunda fakihlerin görüş birliği nakledilmektedir.273 Zira itikâf ibadeti bedeni ibadetlerdendir ve beden ile yapılan ibadetlerde

esas olan niyabetin caiz olmamasıdır. Niyabet ile yapılması kabul edilmeyen ibadetlerin, başkası tarafından ücret karşılığında yapılmasının caiz olmayacağı da bir ilke olarak kabul edilmiştir.274

İcâre-i âdemîde, ücreti verene bir menfaatin dokunması esastır. Hâlbuki itikâfın ücret karşılığında yapılması, karşı tarafa bir fayda veremez. Çünkü itikafta bulunan kişinin yapmış olduğu amelin sevabı, yapan kişinin kendisine ait olur. Ücret karşılığında yapacağı şeyi, yaptırana verme imkânı bulunmamaktadır. “Kim iyi bir işi yaparsa kendi lehinedir”275 ve

268 Kasanî, Bedâʾiʿu’s-sanâʾi, III, 3; İbn Kudâme, el-Muğnî, IV, 455. 269 Bakara, 2/187.

270 Buhari, “İtikâf”, 1.

271 Cezîrî, el-Fıkh ale'l-mezâhibi’l-erbaa, I, 529; Züheyli, Vehbe, el-Fıkhü’l-İslâmî ve edilletüh, II, 700; İbn Kudâme, el-Kafî, I, 454.

272 Birgivî, “İnkâzü’l-hâlikîn”, s. 56; İbn Abidin, “Şifâu'l-alil”, I, 178. 273 Şeyhzâde, Mecmeʿu’l-enhur, I, 307; Behûtî, Keşşâfu’l-kınâ‘, III, 465.

274 Aynî, el-Binâye, X, 278; Şeyhzâde, Mecmau’l-enhur, I, 307; İbn Âbidîn, “Şifâu'l-alîl”, I, 106. 275 Fussilet, 41/46.

57

“İnsan için ancak çalıştığı vardır”276 ayetleri buna işaret etmektedir. Dolayısıyla, girilmiş olan

itikâfın karşılığında ücret alınması, tıpkı kılınan namaz veya tutulan orucun karşılığında ücret almak gibidir ve caiz değildir.277

b) Vefat eden kişinin yerine ücret karşılıklı itikâfa girmek: İkinci kısım, itikâfa

girmeye niyet edip (yani nezredip) itikâf ibadeti kendisine borç (vâcip) haline geldikten sonra vefat etmiş kişinin yerine, ücret karşılığında başkasının niyabeten itikâfa girip giremeyeceği meselesidir.

Bir Müslüman söz gelimi “bir işi hallolursa beş gün itikâfa gireceğini” dediği zaman, bu iş gerçekleştiğinde bu adağını/nezrini yerine getirmesi vacip olur. Üzerinde itikâfa girme borcu olup vefat etmiş kişinin itikâf borcunu niyabeten ücret karşılığında yerine getirmenin hükmüyle ilgili olarak fakihler arasında iki farklı görüş bulunmaktadır.278

1. Caiz gören görüş: Bu görüş bir rivayette Şafiiler, mezhepte sahih sayılan görüşe göre

Hanbeliler ve ayrıca Zahirilere nispet edilmiştir.279 Verilen görüşte itikâfa girmek, kılınması nezrolunan namaz veya oruca benzetilmiştir. Buna göre, “Yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır” 280 ayeti kerimesi ve Hz. Peygamber’in (s.a.v) : “Allah’a olan borcunu öde, onun

hakkını ödemek daha uygundur”281 hadisinden istidlalle, ücretin alınmasına caiz demektedirler.

Diğer bir delil ise, “Annem vefat etti ve üzerinde itikâf borcu var?” sorusuna, “ (Yerine) oruç tut ve itikâfa gir”282 hadisi ile cevabıdır.283

2. Caiz görmeyen görüş: Bu görüş Hanefiler ile Malikiler başta olmak üzere, bir görüşte

Şafiler ile Hanbelilere de nispet edilmiştir. Bunlar itikâfın karşılığında ücret almayı mutlak olarak caiz görmemektedirler.284 Temel gerekçeleri, itikaf ibadetinin niyabet kabul etmemesidir. Bu sebepten dolayı üzerinde itikâfa girme borcu olan kişinin itikâfa girmeden vefat etmesi halinde, onun yerine itikâf borcunu başkasının ücret karşılığında yerine getirmesi caiz değildir.285 İtikâf ibadeti aynen namaz ve oruç gibi bedeni bir ibadet olduğu için, bunlara

276 Necm, 53/39.

277 Mevsili, el-İhtiyâr, II, 59; Behûtî, Keşşâfu’l-kınâ‘, III, 465. 278 Şahin, Ahzü’l-mâl alâ a’mâli’l-kureb, s. 331.

279 Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, II, 442; Zerkeşî, Şerhu’z-Zerkeşî ʿalâ Muhtasari’l-Hıraki, VII, 226, İbn Hazm, el- Muhallâ bi’l-âsâr, VII,15-16.

280 Nisa, 4/11.

281 Buhâri, “Eymân ve'n-nuzûr”, 30. 282 Abdürrezzâk, el-Musannef, IX, 58. 283 İbn Hazm, el-Muhallâ bi’l-âsâr, IV, 420;

284 Şeyhzâde, Mecmau’l-enhur, I, 307; İbn Âbidîn, “Şifâu'l-alîl”, I, 106; Sahnûn, el-Müdevvenetü’l-kübrâ, I, 233; Nevevî, Ravdatü’t-tâlibîn, II, 381, Şahin, Ahzü’l-mâl alâ a’mâli’l-kureb, s.332.

58

benzer hüküm verilmiştir. Namaz ve oruç borcunda olduğu gibi, üzerinde itikâf borcu olan kişinin bu borcu karşılığında da fidye verilmesi caizdir.286