• Sonuç bulunamadı

İSTANBUL’UN FETHİNE DAİR GENEL BİLGİLENDİRME

TÜRK TİYATROSUNDA OSMANLI DEVLETİ

II) İSTANBUL’UN FETHİNE DAİR GENEL BİLGİLENDİRME

İstanbul'un fethi 1453 yılında Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet döneminde gerçekleştirilmiştir. Çocukluğunda babası II. Murat'ın çabaları ile ileri düzeyde bir eğitim alan Sultan Mehmet'in113 batı dilleri, sanatı ve Antikçağ kültürü hakkında iyi bir bilgi birikimine sahip olduğu düşünülmektedir.114 Kaynaklarda, çocukluğunda oldukça şımarık ve derslere ilgisiz bir kişi olduğu söylenen şehzadenin Molla Gürani'nin otoriter yapısı sayesinde düzeldiği yazılıdır.115

Tahta ilk kez babası II. Murat'ın 1444 yılında tahttan kendi isteği ile çekilmesiyle geçen II. Mehmet, on iki yaşında sultan olmuştur. Ancak çocuk yaştaki bu sultan, birçok iç ve dış mesele ile uğraşmak zorunda kalmış özellikle Sadrazam Çandarlı Halil Paşa'nın kendisine yönelik ciddi muhalefetine maruz kalmıştır. II. Murat döneminde elde ettiği nüfuzu kaybetmek istemeyen Çandarlı Halil Paşa, II. Murat'a yönelik muhalefet tarafını oluştururken; Rumeli Beylerbeyi Vezir Şehâbeddin Şâhin, Nişancı İbrâhim, Turhan Paşa ve Zağanos Paşa ise yeni sultanın etrafında kenetlenen isimler olmuşlardır.

113 Nesimi Yazıcı, “Fâtih'in Yetişmesi Üzerine Bazı Değerlendirmeler”, AÜİFD, XLVIII, 2018, s.3.

114 Sevgi Gürtuna, “Sanat Eğitimi Yönünden Fatih'in Çocukluk Defteri Üzerine Düşünceler”, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 1, 2005, s. 3.

115 Emine Sonnur Özcan, “Fâtih Sultan Mehmed'in Hikmete Sığınması Üzerine”, Mukaddime, Sayı 1, 2010, s.23.

56 Osmanlı tahtına çocuk yaşta birisinin geçmesini fırsata çevirmeye çalışan Avrupa, bir haçlı ordusu kurarak Osmanlı üzerine sefer yapma kararı almış kurulan haçlı ordusu 18 Eylül'de Tuna'ya kadar varmıştır. Bu durum üzerine Sadrazam Çandarlı Halil Paşa, II. Murat'tan Edirne'ye gelerek Osmanlı ordusuna komutanlık etmesini istemiştir.

Böylece Halil Paşa, Sultan Mehmet'in bir zafer elde etmesini engellemiştir. Oğlunun mevcut nüfuzunun sarsılmasını istemeyen II. Murat, Varna'da haçlıları bozguna uğrattıktan sonra Manisa'ya dönerek tekrar inzivaya çekilmiştir.116

II. Murat'ın tekrar inzivaya çekilmesi ile Sultan Mehmet, İstanbul'un fethine yönelik planlar yapmaya başlamıştır. Bu süreçte Sultan Mehmet'in Zağanos Paşa'nın etkisi altında kaldığı tahmin edilmektedir. Zağanos Paşa ve taraftarları, başarılı bir fetih ile Çandarlı Halil Paşa ve II. Murat'ın pasifize edilebileceğini düşünmüş olmalıdırlar.117 Yeni padişahın bu fetihçi politikaları başta Bizans'ın ardından Kastamonu ve Karaman beylerine hem telaşa düşürmüş hem de rahatsız etmiştir. Bu isimler Manisa'daki II.

Murat'a başvurarak şikayetlerini dile getirmişlerdir. II. Murat oğlunu ve onu kışkırtan isimleri uyarıp inzivasına devam ederken bir yandan da işlerin yolunda gitmediğine dair bir hisse kapılmıştır. Onun bu hisleri Edirne'de çıkan yeniçeri ayaklanması ile kendini kanıtlamış ve II. Murat yeniden tahta geçerek duruma el koymaktan başka çare olmadığına kanaat getirmiştir. Böylece Sultan Mehmet'in iki yıl süren padişahlığı sona ererken bir yandan da İstanbul'un fethine yönelik planlar daha doğru düzgün uygulamaya geçemeden bir kenara atılmıştır.

II. Mehmet'in yeniden tahta geçmesi 3 Şubat 1451 tarihinde babası II. Murat'ın ölümü ile gerçekleşmiştir. Bu süreç içinde İstanbul'un fethinin Sultan Mehmet'te bir takıntı haline geldiği tahmin edilmektedir. Tahta geçen Sultan Mehmet ilk iş olarak babasının Venedik, Ceneviz Cumhuriyeti, Macaristan ve Sırp Despotluğu ile yapmış olduğu antlaşmaları yenilerken bir yandan da İstanbul'un fethine yönelik hazırlıklar yapmaya başlamıştır. II. Mehmet'in tecrübesiz bir padişah olduğu yanılgısına kapılan Karaman beylikleri ayaklanınca Sultan Mehmet Anadolu'ya geçerek bu isyanı bastırmıştır.118

116 Halil İnalcık, “Mehmed II”, TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt 28, 2003, s.396.

117 Ali Kuşat, “Fatih Sultan Mehmet'in Kişiliği ve Fetihteki Rolü (Psikanalitik Bir Yaklaşım)”, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 14, 2003, s.135.

118 Kolektif (Mualla Uydu Yücel, Aysel Dıngın Ilgın), Geçmişten Günümüze Türkistan Tarihin Bilinmeyenleri, Ötüken Yayınları, İstanbul, Ekim 2017, s.256.

57 Bu sırada Roma İmparatoru Konstantinos'un Şehzade Orhan için istediği ödeneğin arttırılması isteğini kabul eden II. Mehmet119, Edirne'ye döndüğünde Orhan için ayrılmış olan ödeneğe el koyarak İstanbul'un ablukaya alınmasını istemiştir.

Anadolu Hisarı karşısına Rumeli Hisarı'nın yaptırılma emrini veren Sultan Mehmet böylece İstanbul'a gelebilecek olan yardımları önlemeyi ve Osmanlı askerlerinin karşı tarafa güvenle geçebilmesini hedeflemiştir. Rumeli Hisarı'nın yapımına başlanmasıyla İmparator Konstantin tedirgin olmaya başlamış ve kendisinden izin alınmadığı gerekçesiyle inşaatın durdurulmasını istemiştir. Bizans elçilerini iki kez reddeden Sultan Mehmet, kararlılıkla hisarın yapılmasını sağlamıştır. Bir yandan da güçlü Bizans surlarını aşmanın yollarını arayan Sultan Mehmet, Erdelli Urban ismindeki bir top döküm ustasından, Bizans surlarını yıkabilecek güç ve büyüklükte toplar üretmesini istemiştir. Kara ordusunun yanında güçlü bir donanmanın şart olduğunu düşünen sultan, 400 parçadan oluşan bir Osmanlı donanması hazırlatmıştır.

İstanbul kuşatmasının yaklaştığını anlayan Bizans ise surlarını güçlendirip Haliç'i zincir ile kapatmıştır. Kuşatma için Papa'dan ve İtalya'dan yardım isteğinde bulunan Konstantin, bu yardım isteklerinden beklediğini bulamamıştır. Konstantin’in yardım isteklerine dair kayda değer tek gelişme Cenova'nın Giovanni Giustiniani komutasında göndermiş olduğu ve içinde 700 asker taşıyan Ceneviz kadırgaları olmuştur.

6 Nisan 1453 tarihinde başlayan kuşatma elli dört gün kadar sürmüştür. Bu kuşatma aralıklarla devam etmiş ve 29 Mayıs günü Osmanlı devletinin zaferi ile sonuçlanmıştır.

Haliç'i kapatan zincirin karadan yürütülen gemiler ile atlatılması savaşın kaderini etkileyen en önemli gelişmelerden biri olmuştur. Kuşatma sürecinde Sultan Mehmet'in fetih hareketine yönelik muhalefetini sürdüren Çandarlı Halil Paşa, Sultan Mehmet'e birkaç defa teslim olmasını tavsiye etmiştir. Bizans tarafında ise İmparator Konstantin, batıdaki devletlerin ve Latinlerin desteğini almak üzere kiliselerin birleşmesini esas alan bir âyinde bulunmuştur. Ancak imparatorun bu hamlesi, beklenen desteği görmediği gibi Bizans halkının da öfkelenmesine neden olmuştur. Georgios Scholarios ve Lukas Notaras, bu karara en büyük tepkiyi veren isimler olmuşlardır. Notaras'a ait olduğu düşünülen "Latin külâhı görmektense Türk sarığı görmek evlâdır" sözü, bu

119 Selâhattin Tansel, Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmet’in Siyasî ve Askerî Faaliyeti, TTK Basımevi, Ankara, 1953, s.34.

58 görüşte olanların birer parolası haline gelmiştir.120 Yine Konstantinos'un, ordusunun büyük bir kısmının komutanlığını Latin olan Giustiniani-Longo'ya vermesi, taraflar arasında çatışmaya neden olmuştur.

Fethin başarı ile sonuçlanmasıyla İstanbul'a giren Sultan Mehmet, Ayasofya'ya giderek burada namaz kılmış ve yeni tahtının artık İstanbul olduğunu söylemiştir.

Şehir, Bizans tarafının teslim olma teklifini reddetmiş olmasından ötürü İslami usuller esas alınarak Osmanlı askerlerince üç gün boyunca yağmalanmıştır.121 Her ne kadar Sultan Mehmet, bu yağma girişimlerini önlemeye çalışsa da bunda yeterince başarılı olamamıştır. İmparator Konstantin'in akıbetinin ne olduğu ise bir tartışma konusudur.

Bazı kaynaklarda imparatorun cesedinin bulunamadığı bazılarında ise bulunarak bir tören ile defnedildiği yazmaktadır. Keşiş kılığında İstanbul'dan kaçmaya çalışan Şehzade Orhan ise yakalanarak idam edilmiştir.

Çandarlı Halil Paşa'nın, Sultan Mehmet'i barışa ikna etmesi karşılığında rüşvet aldığına dair dedikodular, onun azledilmesine kadar giden sürecin en önemli etmenlerinden biri olmuştur. Aslında Sultan Mehmet'in fethe ve kendisine yönelik muhalefeti nedeniyle Halil Paşa'yı azledeceği bellidir. Ancak onun hakkında çıkan bu iddialar, Halil Paşa'nın önce 1 Haziran 1453'te azledilmesine ardından 10 Temmuz'da idam edilmesine neden olmuştur. Bu idam, Osmanlı devletindeki ilk sadrazam idamı olarak tarihe geçmiştir. İstanbul'un fethinden padişahı yeni bir haçlı ordusu tehlikesini gerekçe göstererek vazgeçirmeye çalışan Halil Paşa'nın bu düşüncesinde samimi olup olmadığı ve gerçekte Bizans'tan rüşvet alıp almadığı hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır.122

İstanbul'un fethi ile II. Mehmet'in otoritesi büyük ölçüde artarken devletin başkenti de İstanbul'a taşınmıştır. İstanbul, batıya yönelik seferler için Osmanlı devletine büyük bir avantaj sağlarken on bir asırlık Bizans İmparatorluğu ise tarihe karışmıştır.123

120 Ebru Altan, “İstanbul'un Fethi Sırasında Şehirde Yaşananlar ve Psikolojik Durum”, Tarih Dergisi, Sayı 66, 2017/2, s.67.

121 Mehmet Yavuz, “İstanbul’un Fethi ve Akşemseddin”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 1 Sayı 26, 2017, s.196.

122 Münir Aktepe, “Çandarlı Halil Paşa”, TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt 8, 1993, s.213.

123 Ahmet Gündüz, “İstanbul’un Osmanlılar Tarafından Fethi, Türk- İslam ve Avrupa Açısından Önemi”, Karadeniz Araştırmaları, Cilt 5 Sayı 17, Bahar 2008, s.61.

59 III) FETHİ KONU EDİNEN TİYATRO ESERLERİNİN

DEĞERLENDİRİLMESİ