• Sonuç bulunamadı

6. HADİSLERDE İSRAİLİYYAT

6.1. İsrâîloğullarının Hikâyelerini Rivayet Etme

Kitabu'l ilimlerde İsrâîloğullarının hikâyelerini rivayet etmeye dair müstakil bâb başlıkları vardır. Bu bâblardan birisi Ebu Dâvûd'da öteki de Tirmizî'de yer

425

Harun Savut, İbn Kesir'in İsrâîliyyat Yaklaşımı, Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi,1/132.

426 Veysel Özdemir, İsrâîliyyat Türü Rivayetlerin Hükmünü Belirleme Açısından Vehaddisu an

Beni İsraile Ve La Harece... Hadisi Hakkında Bir Değerlendirme, Fırat Ü. İlahiyat Fak. Dergisi, 13:2/310,312.

150

almaktadır. Ebu Dâvûd'da konuyla ilgili iki rivayet varken, Tirmizî'de bir rivayet vardır. Şimdi öncelikle Ebu Dâvûd'daki rivayetleri ele alarak bu hadisler hakkında açıklamalar da bulunacağız. Birinci Hadis: َمَلَس يِبَأ ْنَع ،و ٍرْمَع ِنْب ِدَّمَحُم ْنَع ، ٍرِهْسُم ُنْب ُّيِلَع اَنَثَّدَح ،َةَبْيَش يِبَأ ُنْب ِرْكَب وُبَأ اَنَثَّدَح :َلاَق ،ََ َرْي َرُه يِبَأ ْنَع ،َة َِّاللَّ ُلوُس َر َلاَق :َمَّلَس َو ِهْيَلَع ُالله ىَّلَص « َج َرَح َلا َو َليِئا َرْسِإ يِنَب ْنَع اوُثِ دَح » 427

Ebû Hureyre'den rivayet olunduğuna göre Peygamber'imiz şöyle buyurmuştur: “İsrailoğullarından (geçmiş devirlere ait haberler) rivayet etmenizde bir sakınca yoktur."

Rasulullah, İslâmî esasların iyice kavranamayıp gönüllere lâyıkıyla yerleşmediği İslâmın ilk yıllarında, karışıklıklara sebep olacağı endişesiyle İsrailoğulları'ndan bir takım kıssaların dinlenmesini yasaklamıştı. Fakat İslâmiyetin yavaş yavaş tamamlanıp kemale ermesi ve gönüllere iyice yerleşmesi ile bu gibi tehlikeler ortadan kalkınca bu yasağı kaldırdı. Onlardan rivayet yoluyla o devre gelebilen olaylardan senetleri itibarıyla doğru olmadıkları anlaşılan haberleri, yanlışlıklarını bilerek ve doğru olduklarına inanmayarak rivayet etmekte ve dinlemekte bir sakınca olmadığını bildirdi. Çünkü artık sahabe İsrailoğullarının kendi kitaplarını tahrif ettiklerini iyice öğrenmişler, kendilerine erişen bir İsrail kıssasının aslı olup olmadığını rahatça kavrayacak bir seviyeye gelmişlerdi. Bu haberlerden İslâm'a uygun olanlarını kabul ediyorlar, uygun olmayanlarını da reddedebiliyorlardı. Bu bakımdan Hz. Peygamber'in, İsrailoğulları'ndan kıssa rivayet edilmesine izin

vermekle, onların asılsız hikâyelerinin kabul edilmesine izin verdiği söylenemez428

Bu konuyla ilgili olarak Hattâbî Maalimü's-Sünen'de şunları söyler: Hz. Peygamber'in İsrailoğulları'nın hikâyelerinin rivayetine izin vermesi, onların asılsız

427 Ebu Davud, İlim,11, V/503.

428Ahmed es-Sehârenfûrî, Bezlü'l-Mechûd fi Halli Ebu Davûd, Daru’l-Kutubu'l-İlmiye, Beyrut

151

haberlerinin doğru gibi anlatılmasını mubah kılma anlamına gelmez. Ancak bu ruhsatın manası, tarihin aydınlatamadığı İsrailoğulları'nın tarihiyle ilgili hâdiseleri imkânların elverdiği nispette nakledilebileceğini gösterir. Çünkü bunların aslını rivayet etmenin her zaman mümkün olmadığı, dolayısıyla onların bu anlayışla nakledilmesinde bir sakınca bulunmadığı anlamına gelir. Ayrıca bu hadis sened zincirine riayet etmeden Hz. Peygamber'den hadis rivayet etmenin câiz olmadığına

da delâlet etmektedir.429

Hadisin sonundaki " َج َرَح" kelimesinin de hadisin bütünlüğü için iyi

anlaşılması gerekmektedir. Bu kelimeyle ilgili olarak şerhlerde, birkaç görüş olduğundan bahsedilir. Bu görüşler şunlardır:

1- Onlardan duyacağınız bazı garip şeyler sizin gönlünüze ve kalbinize bir sıkıntı vermez.

2- Onlardan duyacağınız haberleri nakletmemenizde bir sakınca yoktur. Bu görüş, "rivayet ediniz" emrinin farziyet ifade etmediğini göstermek için söylenmiştir.

3- Onlardan doğru haberler nakletmenizde bir sakınca yoktur. Fakat asılsız

haberler nakletmeyiniz

.

430 İkinci hadis: ِدْبَع ْنَع ، َناَّسَح يِبَأ ْنَع ،َََداَتَق ْنَع ،يِبَأ يِنَثَّدَح ،ٌذاَعُم اَنَثَّدَح ،ىَّنَثُمْلا ُنْب ُدَّمَحُم اَنَثَّدَح :َلاَق ،و ٍرْمَع ِنْب ِ َّاللَّ « َناَك ُي ىَّتَح َليِئا َرْسِإ يِنَب ْنَع اَنُثِ دَحُي َمَّلَس َو ِهْيَلَع ُالله ىَّلَص ِ َّاللَّ ُّيِبَن ٍَ َلاَص ِمْظُع ىَلِإ َّلاِإ ُموُقَي اَم َحِبْص » 431

Abdullah b. Amr'ın şöyle dediği rivayet olunmuştur: Peygamber'imiz sabaha kadar İsrail oğullarının kıssalarını anlatırdı. Namazın büyüğüne kadar (bu sohbetten) kalkmazdı.

Bir önceki rivayetin manasını destekleyen bu ikinci rivayet Peygamber'imizin ashabına İsrailoğulları'nın hikâyelerini geç saatlere kadar anlattığını ifade ediyor. Bir önceki hadiste bu hikâyelerin rivayetine izin verilirken burada Peygamber'imizin

429 Hattâbî, Mealimu's-Sünen, I87. 430Azîmâbâdî, age, 1663.

152

ashabını bu rivayetlerle ne derece meşgul ettiği konu edilmektedir. Yani İsrailoğulları'ndan anlatılan bu meselelerin herhangi bir kıymeti olmasaydı ya da bunlar yanlış bilgiler olsaydı Peygamber'imiz geç saatlere kadar ashabını bu iş ile meşgul etmezdi.

Burada şu konuya da dikkat edilmeli ki: Peygamber'imiz, yatsıdan sonra hemen yatmak sünnet-i seniyyelerinden idi. Ümmetine de yatsıdan sonra hemen yatmalarını tavsiye ederdi. Bu bakımdan Hz. Peygamber'in sabah namazına kadar bütün bir geceyi sohbet ederek geçirdiği düşünülemeyeceğinden, bu durum şöyle anlaşılmalıdır: "Eğer sohbete teheccûd namazından önce başladıysa teheccûd namazını kılıncaya kadar bu sohbete devam ederdi. O zamana kadar İsrailoğul- ları'ndan ibretli ve hikmetli kıssalar anlatırdı. Eğer sohbete teheccüd namazından sonra başlayacak olursa bu sohbet sabah namazına kadar devam ederdi ve o zamana

kadar İsrailoğulları'na ait hikmetli kıssalar anlatırdı.432

Üçüncü Hadis: ُدْبَع َوُه َناَب ْوَث ِنْبا ْنَع ، َفُسوُي ُنْب ُدَّمَحُم اَنَثَّدَح :َلاَق ىَيْحَي ُنْب ُدَّمَحُم اَنَثَّدَح َناَّسَح ْنَع ،َناَب ْوَث ِنْب ِتِباَث ُنْب ِنَمْح َّرلا َُّاللَّ ىَّلَص ِ َّاللَّ ُلوُس َر َلاَق :َلاَق ،و ٍرْمَع ِنْب ِ َّاللَّ ِدْبَع ْنَع ،ِ يِلوُلَّسلا َةَشْبَك يِبَأ ْنَع ،َةَّيِطَع ِنْب :َمَّلَس َو ِهْيَلَع « يِ نَع اوُغِ لَب ينب ْنَع اوُثِ دَح َو ًةَيآ ْوَل َو ِراَّنلا َنِم ُهَدَعْقَم ْأ َّوَبَتَيْلَف اًدِ مَعَتُم َّيَلَع َبَذَك ْنَم َو َج َرَح َلا َو ليئارسإ « :» ٌنَسَح ٌثيِدَح اَذَه ٌحي ِحَص » َأ ْنَع ،َةَّيِطَع ِنْب َناَّسَح ْنَع ،ِ يِعا َز ْوَلأا ِنَع ، ٍم ِصاَع وُبَأ اَنَثَّدَح :َلاَق ٍراَّشَب ُنْب ُدَّمَحُم اَنَثَّدَح َةَشْبَك يِب ُه َوْحَن َمَّلَس َو ِهْيَلَع ُ َّاللَّ ىَّلَص ِ يِبَّنلا ِنَع ،و ٍرْمَع ِنْب ِ َّاللَّ ِدْبَع ْنَع ،ِ يِلوُلَّسلا « ٌحي ِحَص ٌنَسَح ٌثيِدَح اَذَه َو » 433

Abdullah b. Amr (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Benden bir ayet kadar bile olsa başkalarına aktarınız. İsrailoğulları'ndan da ibretli şeyleri aktarmanızda bir sakınca yoktur. Ancak kim bilerek benden olmayan bir şeyi bana ait imiş gibi söyler ve aktarırsa Cehennem’deki yerine hemen hazırlansın.”Tirmizî: Bu hadis hasen sahîhtir. Muhammed b. Beşşâr, Ebû Âsım vasıtasıyla Evzâî’den, Hassân b. Atıyye’den, Ebû Kebse es Selulî’den ve Abdullah b. Amr’dan bu hadisin bir benzerini bize aktarmıştır ki bu hadis hasen sahîhtir.

432Ahmed es-Sehârenfûrî, age, 348. 433 Tirmîzî, İlim,13, IV/402.

153

Hadiste işlenen üç vurgu vardır. Birincisi Peygamber'imizden bir şeyler tebliğ etmek. Burada bir ayet bile olsa kaydı düşülerek önemli ve değerli olan bu işten bir ayet dahi olsa hisse almak telkin edilmiştir. Bu durum rivayet etmenin, tebliğ etmenin önemini vurgulaması adına mânidardır. Peygamberimizin kendisinden rivayette bulunulmasını teşvik eden hadislerini rivâyetü'l-hadis başlığı altında incelemiştik.

Hadisteki ikinci unsur, İsrailoğulları'nın kıssalarının rivayet edilebileceği vurgusudur. Peygamberimiz benden İsrailoğulları'ndan da rivayet edebilirsiniz derken, kendisinin İsrailoğulları'yla ilgili anlattıklarını kastetmekte ve bunların başkalarına aktarılmasına izin vermektedir. Hadisin sonundaki haraç kelimesi beni israilden rivayet edilmesi konusunda bir sıkıntı veya günah olmayacağını ortaya koyan ifededir. Buradaki rivayet etme ruhsatı ile "onlardan gelenlerle çok meşgul olmamak gerek" şeklindeki tavsiye arasında şöyle bir uygunluk vardır: Rivayetinde ruhsat olan kısım ibret ve ders alınacak kıssalar, Kuran'daki kıssaların tafsilatlarıdır. Meşgul olunmaması gereken kısım ise onların bozulmuş ve tahrif olmuş ya da hükmü ortadan kaldırılmış şeriâtlerdir. Yine rivayetine ruhsat verilen kıssalar çok abartılı ve aslı olmayan kıssalar değildir. Zira bu

türden kıssaları ne Peygamber'imiz ne de ashabı anlatmamıştır, rivayet etmemiştir.434

Tirmizî'nin şerhlerinden Ârızatu'l-ahvezi'de bu konuyla ilgili şunlar ifade edilir: Bu rivayette Peygamber'imizin İsrailoğulların'dan anlattığı ibretli, öğut veren kıssaların rivayet edilmesine izin verdiği görülür. Allah da kendi kitabında onların kıssasından bahsetmektedir. Ancak burada rivayetine izin verilen kıssalar, Kuranda geçen kıssalar değil, Peygamber'imizin anlattığı kıssalardır. Ancak Bu hadisten onları kitaplarını okuyunuz anlamı çıkmamalıdır. Çünkü İmam Mâlik'in Muvatta'da ifade ettiği bir rivayette

Peygamber'imizin buna kızdığı ifade edilmektedir435

Hadisteki son unsur da meşhur "men kezzebe" tehdidir. Bu tehditle Peygamber'imiz kendisine yalan isnâdını yasaklamıştır. Yani Peygamber sanki şu manayı hatıra getirmiştir: "benden bir ayet bile olsa tebliğde bulununuz, hatta ayet değil İsrailoğlu kıssası bile rivayet edebilirsiniz, ama bunu yaparken benim söylemediğim bir şeyi söylemeyiniz.

434 Mubârekfûrî, age, 432,433. 435 İbnu'l Arabî el-Mâliki, age, 137.

154

Bu kısımda incelediğimiz rivayetlerden şu genel sonuçlara ulaşabiliriz: Bu rivayetler İsrailiyyat'ın İslam dinindeki hükmünü ortaya koyma ve sınırlarını çizme bakımından oldukça önemli rivayetlerdir. Ayrıca bu rivayetler, ihtiva ettiği anlam ve İsraili rivayetlerin naklinin cevazı konusunda taşıdığı ehemmiyet yüzünden müsteşriklerin de ilgisini çekmiştir. İsrailiyyat'ın rivayet edilmesini câiz görenler tarafından delil olarak gösterilen bu hadisler ve diğer delillerin (ayetlerin ve hadislerin) ışığında; İsrailiyyat'ın kısımlarının, hükmünün ve sınırlarının neler olduğu konusunu maddeler halinde şu şekilde özetleyebiliriz:

1- İçeriği İslam dinine uygun olan İsrailiyyat türü rivayetler kabul edilmiş ve nakledilmelerinde bir sakınca görülmemiştir.

2- İslam dinine uygun olmayanlar reddedilmiş, aleyhine delil olarak kullanılması dışında, rivayet edilmesi yasaklanmıştır.

3- İslam dinine uygun olup olmadığı bilinemeyenler ise "Doğrudur" ya da "Yanlıştır" şeklinde hüküm verilmemiş; üzerinde tevakkuf edilmiştir. Bu guruptaki haberleri de rivayet etmek serbest bırakılmıştır. Zira bu guruptaki bilgiler, akâid ve

ahkâma dair olmayıp; kıssalar ve ahbâr gibi cüz'i konulardadır.436