• Sonuç bulunamadı

Çalışmamızın bu başlığında İbn Mâcenin ilk bölümünde yer alan"Hulefâ-i Râşidîn'in Sünnetine İttiba" bâb başlığındaki rivayetlerin hadis usulüne terettüp eden kısımlarını ele alacağız. Hadislerin geneli Peygamber'imizin ashabına yaptığı etkili bir vaaz ile ilgilidir. Bu vaazda Peygamber'imiz, ümmetinin ileride yaşayacağı sıkıntılardan ve bunlardan kurtuluş yollarından bahseder.

Müellif yukarıda ilk bölüm diye bahsettiğimiz "Kitabu'l-iman ve Fedâilu's- Sahabe ve İlim" adlı bölüme ilk olarak ِهْيَلَع ُالله ىَّلَص ِ َّاللَّ ِلوُس َر ِةَّنُس ِعاَبِ تا ُباَب َمَّلَس َو"Rasulullah'ın Sünnetine İttiba" bab başlığı ile başlamış, Peygamber'e ittiba etmenin önem ve değerini ifade eden rivayetlerle devam etmiştir. Bu başlığın hemen dört başlık sonrasında َنيِ يِدْهَمْلا َنيِدِشا َّرلا ِءاَفَلُخْلا ِةَّنُس ِعاَبِ تا ُباَب"Hulefâ-i Râşidîn'in sünnetine ittiba" babını açarak, sünnet teriminin kapsamını Hulefâ-i Râşidîn'in de söz ve uygulamalarını içine alacak kadar genişletmek manalarını hatıra getirmiştir.

200 Kâdî Iyâz, age, 62. 201 Buhârî, İlim 18, I/32. 202 İbnu's- Salah, age,128.

68

Bu bölümde inceleyeceğimiz hadisler, farklı tariklerle Tirmizî'de, Ebu Dâvûd'da, Dârimî'de geçmektedir. Fakat bu üç eserden hiç birinde İbn Mâce'deki gibi Hulefâ-i Râşidîn'e atfedilen bir sünnet ifadesiyle bab başlığı açılmamıştır. Tirmizî ُباَب ِعَدِبلا ِباَنِتْجا َو ِةَّنُّسلاِب ِذْخَلأا يِف َءاَج اَم "sünnete uyup bidatlardan sakınma" başlığında, Ebu Dâvûd ِةَّنُّسلا ِمو ُزُل يِف ٌباَب"sünnetin lüzümu" başlığında, Dârimî ِةَّنُّسلا ِعاَبِ تا ُباَب"sünnete ittiba" başlığında bu hadisi zikretmiştir. Hadislerin bab başlıklarındaki manalara karşılık gelmek üzere zikredildiği gerçekliği göz önüne alındığında, müellif İbn Mâcenin diğer müelliflerden farklı olarak Hulefâ-i Râşidînin fiil ve uygulamalarını da sünnet kapsamında değerlendirdiğini düşünmekteyiz. Bizi bu düşünceye sevkeden unsur müellifin bâb başlığıdır. İbn Mâce de diğer müellifler gibi Rasulullah'ın sünnetine dair bâb başlıklarında bu hadisleri zikretseydi bu tespitimiz mesnetsiz olurdu.

3.1. Hulefai Râşidinin Sünnetine İttiba Etme

:َلاَق ٍمِلْسُم ُنْب ُديِل َوْلا اَنَثَّدَح ُّيِقْشَمِ دلا َنا َوْكَذ ِنْب ِريِشَب ِنْب َدَمْحَأ ُنْب ِ َّاللَّ ُدْبَع اَنَثَّدَح َنْبا يِنْعَي ِء َلاَعْلا ُنْب ِ َّاللَّ ُدْبَع اَنَثَّدَح ْلا ُتْعِمَس :َلاَق ،ِعاَطُمْلا يِبَأ ُنْب ىَيْحَي يِنَثَّدَح :َلاَق ٍرْب َز ُالله ىَّلَص ِ َّاللَّ ُلوُس َر اَنيِف َماَق :ُلوُقَي ،َةَي ِراَس َنْب َضاَب ْرِع ُنوُيُعْلا اَهْنِم ْتَف َرَذ َو ، ُبوُلُقْلا اَهْنِم ْتَل ِج َو ،ًةَغيِلَب ًةَظِع ْوَم اَنَظَع َوَف ، ٍم ْوَي َتاَذ َمَّلَس َو ِهْيَلَع :ِ َّاللَّ َلوُس َر اَي َليِقَف ، َةَظِع ْوَم اَنَتْظَع َو :َلاَقَف ،ٍدْهَعِب اَنْيَلِإ ْدَهْعاَف ،ٍعِ د َوُم « َن ْو َرَتَس َو ،اًّيِشَبَح اًدْبَع ْنِإ َو ،ِةَعاَّطلا َو ِعْمَّسلا َو ،ِ َّاللَّ ى َوْقَتِب ْمُكْيَلَع ِ يِدْهَمْلا َنيِدِشا َّرلا ِءاَفَلُخْلا ِةَّنُس َو ،يِتَّنُسِب ْمُكْيَلَعَف ،اًديِدَش اًف َلاِتْخا يِدْعَب ْنِم َروُمُ ْلأا َو ْمُكاَّيِإ َو ،ِذ ِجا َوَّنلاِب اَهْيَلَع اوُّضَع ،َني ٌةَل َلاَض ٍةَعْدِب َّلُك َّنِإَف ،ِتاَثَدْحُمْلا 203

Yahyâ b. Ebi Muta' dedi ki, Irbaz b. Sariye'yi şöyle derken işittim: Rasulullah bir gün bizim aramızdayken kalktı ve çok beliğ bir vaaz îrâd etti. Kalpler o vaazdan titredi, gözler ıslandı. Ona denildi ki, ya Rasulallah vedâ konuşması gibi vaaz ettin, bize neler yapmamızı tavsiye edersin: Rasulullah dedi ki: Size Allah'tan sakınmayı ve başınızda Habeş'li bir köle bile olsa ona itaat etmeyi tavsiye ediyorum. Benden sonra şiddetli ayrılıklar göreceksiniz. Benim sünnetime ve benden sonra gelen râşid, mehdi halifelerin sünnetine uymanız gerekmektedir. Bunlara sımsıkı sarılın. Sonradan ortaya çıkan şeylerden sakının, sonradan ortaya çıkan her şey bid'attır, her bid'at da delalettir.

69

Bu konudaki ikinci rivayet birinci rivayetten az bir farklılıkla şu şekilde geçer: َّرلا ُدْبَع اَنَثَّدَح : َلااَق ،ُقا َّوَّسلا َميِها َرْبِإ ُنْب ُقاَحْسِإ َو ، ٍروُصْنَم ِنْب ِرْشِب ُنْب ُليِعاَمْسِإ اَنَثَّدَح ِنَمْح َةَيِواَعُم ْنَع ٍ يِدْهَم ُنْب َنْب َضاَب ْرِعْلا َعِمَس ُهَّنَأ ،ِ يِمَلُّسلا و ٍرْمَع ِنْب ِنَمْح َّرلا ِدْبَع ْنَع ،ٍبيِبَح ِنْب ََ َرْمَض ْنَع ،ٍحِلاَص ِنْب :ُلوُقَي ،َةَي ِراَس ْتَف َرَذ ًةَظِع ْوَم َمَّلَس َو ِهْيَلَع ُالله ىَّلَص ِ َّاللَّ ُلوُس َر اَنَظَع َو َّنِإ ،ِ َّاللَّ َلوُس َر اَي :اَنْلُقَف ، ُبوُلُقْلا اَهْنِم ْتَل ِج َو َو ،ُنوُيُعْلا اَهْنِم :َلاَق ؟اَنْيَلِإ ُدَهْعَت اَذاَمَف ،ٍعِ د َوُم ُةَظِع ْوَمَل ِهِذَه « اَه َّلاِإ يِدْعَب اَهْنَع ُغي ِزَي َلا ،اَه ِراَهَنَك اَهُلْيَل ِءاَضْيَبْلا ىَلَع ْمُكُتْك َرَت ْدَق ، ٌكِل َّرلا ِءاَفَلُخْلا ِةَّنُس َو ،يِتَّنُس ْنِم ْمُتْف َرَع اَمِب ْمُكْيَلَعَف ،ا ًريِثَك اًف َلاِتْخا ى َرَيَسَف ْمُكْنِم ْشِعَي ْنَم اَهْيَلَع اوُّضَع ،َنيِ يِدْهَمْلا َنيِدِشا اَمَّنِإَف ،اًّيِشَبَح اًدْبَع ْنِإ َو ،ِةَعاَّطلاِب ْمُكْيَلَع َو ،ِذ ِجا َوَّنلاِب َداَقْنا َديِق اَمُثْيَح ، ِفِنَ ْلأا ِلَمَجْلاَك ُنِمْؤُمْلا 204

Irbaz b.Sâriye şöyle diyordu: Rasûlullah bize, kalplerin titrediği gözlerin yaşla dolduğu bir hitapta bulundu. Dedik ki; Yâ Rasûlallah! Bu vazınız vedâ vazına benziyor. Bize son olarak ne tavsiye edersiniz? Rasûlullah şöyle buyurdu: “Ben sizi bembeyaz, aydınlık bir din üzere bırakıyorum. Gecesi de gündüz gibi parlaktır. Benden sonra bu dinden sapan mutlaka helak olur, sizden ömrü olan pek çok ihtilaflar görecektir. Benim sünnetimden bildiklerinize, hidayet üzere olan râşid halifelerimin yoluna tâbi olun. Sımsıkı sarılın, başınızda Habeşli bir köle de olsa itaat edin. Mü’min ne yöne çekilse boyun eğip giden burnuna ip takılan uysal deve gibidir.

Bu rivayet senet ve metindeki farklılıklarla beraber bir önceki rivayet ile aynı manâları ihtivâ etmektedir. Birinci hadisin senedi ile ikinci hadisin senedi Irbaz dışında tamamıyla birbirinden farklıdır. Metin de ise bir önceki rivayette geçen bidat ve bunlardan uzak durulması gerektiğini ifade eden ibareler bu hadiste yoktur. Yine bu rivayette geçen "mü'min burnuna ip takılan mûnis deve gibidir nereye çeksen oraya gider" ibareleri birinci rivayette yoktur. Bu gibi bir iki farklılığın dışında bizim ele aldığımız Peygamber'imizin ve Hulefa-i Râaşidîn'in sünnetinin kurtuluşa götüreceği teması ikinci hadiste de aynen zikredilmiştir.

Hadisin zahir manasında en çok dikkat çeken unsurlardan biri Peygamber'imizin vefatından sonra ortaya çıkacak olan şiddetli ihtilaflar ve bunlardan kurtuluş yolarıdır. Bu yollar Peygamber'imizin ve râşid halifelerin yolu

olarak ifade edilmektedir. Burada sıkıntılardan kurtulmak konusunda

70

peygamberimizin sünneti raşit halifelerin sünneti ile denk tutulmuştur. Şerhlerde bununla ilgili olarak şunlar ifade edilir:

Halifelerin sünneti Rasulullah'ın sünnetine mukabildir. Çünkü

peygamberimiz, halifelerin kendi sünnetinden farklı ve hatalı bir sonuca

ulaşmayacaklarını biliyordu.205

Hulefâ-i Râşidîn Rasulullah'ın sünnetinden başka bir şeyle amel etmiyorlardı. Sünnetin Hulefâ-i Râşidîne isnâdındaki maksat onların ihtiyar ve istinbatta sünnetle amel etmelerindedir. Şevkânî demiştir ki: Bu konu hakkında ilim ehli çok geniş şekilde açıklama ve izahlarda bulundu, onlara güvenmek gerek, onlarla amel edilmelidir. Dil açısından buradaki sünnet yol anlamındadır. Yani peygamberimiz kendi yolundan ve Hulefâ-i Râşidîn'in yolundan gidilmesini istemiştir. Hulefâ-i Râşidîn'in yolu peygamberimizin yolunun kendisidir. Onlar, insanlar arasında sünnete uymak konusunda en titiz olanlardan oldukları gibi sünnete muhalif davranmaktan da en fazla sakınanlardır. Onlar Allah'ın kitabında ve Rasulullah'ın sünnetinde bir delile yöneldiklerinde araştırma, inceleme ve istişare sonucunda kendilerine zahir olana göre amel ederlerdi. Ancak bu delillerin olmadığı bir durumda kendi reyleri ile amel ederlerdi ki bu da sünnet gibidir. Muaz hadisinde Muaz'ın Allah'ın kitabından, peygamberin sünnetinden sonra kendi reyime

başvururum demesi ve Rasulullah'ın bundan razı olması buna delildir.206

Hadiste ayrıca halife-i râşidinin yolunun tutulmasına dair bir teşvikte vardır. Çünkü onlar Peygamber'in yolunu tutmuşlar, onun dışına sapmamışlardır. Onların yol göstermesi ancak sünnetle olmuştur. Kim onlara uyar ve onların sakındırdığından sakındırırsa sünnet yolu üzeredir. Kim onlaradan yüz çevirirse delalet ve azgınlıktadır. Ayrıca bu hadisten şu sonuçta çıkarılır: Eğer sahabe ve Hulefâ-i Râşidînin kavilleri arasında bir muhalefet olursa Hulefâ-i Râşidînin kavli tercih edilir.207

Hafız İbn Recep Camiü'l-Ulûmu ve'l-Hikem'de " َنيِدِشا َّرلا ِءاَفَلُخْلا ِةَّنُس َو ،يِتَّنُسِب ْمُكْيَلَعَف َنيِ يِدْهَمْلا" ile ilgili şunları söyledi: Bu kısmın öncesinde, benden sonra çok ihtilaf

205

Şeyh Ahmed Abdurrahman el-Benna es-Saati, Buluğu'l- Emani min Esrari'l-fethu'r-Rabbani, Beytü'l-Efkar'd-Düveliye,1420, I,108.

206 El-Mubârekfûrî, age, VII,440-441.

71

yaşayacaksınız ibaresi geçer. Bu ifade peygamberden sonra onun ümmetinin dinin usul ve furuunda çok ihtilaf yaşayacağını gösterir. Bu ihtilaflar sözlerde, fiillerde ve inançta olacaktır. Bu rivayet, "ümmetim yetmişiki fırkaya ayrılacak bunlardan biri

kurtulacak gerisi cehennemde olacak"208 hadisine de muvafıktır. Burada kurtulacak

olan fırka da ancak Peygamber'imiz ve onun ashabının yolu üzere olanlardır. Burada Peygamber'imiz ihtilaflar esnasında kendisinin ve Hulefâ-i Râşidînin sünnetine uymamızı istiyor. Sünnet bir yoldur ki Peygamber'imizin ve Hulefâ-i Râşidînin itikat,

amel ve sözlerini kapsar. Bu kâmil manada bir sünnettir.209

Şerhlerde görüldüğü gibi müellif Hulefâ-i Râşidîn'in sünnetine ittiba etmek bâb başlığı ile Peygamber'imizin sünnetini Hulefâ-i Râşidînin sünneti ile bir görmektedir. Buna sebep olarak da halifelerin Peygamber'imizin sünnetine çok bağlı olup onun dışında herhangi bir yola sapmadıklarını delil göstermektedirler. Ancak bu salahiyeti bütün halifelere vermeyip, halifeliğin otuz yıl devam edeceğini ifade eden hadisten dolayı bu alanı daraltmaktadırlar.

Usûl kitaplarından sahabenin adâleti, fazîleti, efdâliyet sıralaması, sahabenin uygulama ve kavillerinin hangi durumlarda Peygamber'e isnâd edilebileceğinden uzun uzun bahseden bölümler vardır. Ancak burada sahabelerin geneli değil de daha özel bir alandan, râşid halifelerin sünnetinden bahsetmektedir. Ancak her ne kadar hadisin metni halifeleri belirli bir dönem için sınırlandırmayıp râşid ve mehdî olanlar şeklinde bir derece mutlak olarak zikretse de şârihler, buradaki halifeler, Allah Rasulüne kavli, fiili ve ameli olarak uyan beş halifedir, şeklinde yorumlamışlardır. Yani Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan'dır ki bunların hilafetine, "halifelik

benden sonra otuz senedir"210 şeklindeki rivayet uygun düştüğü için raşit halifelerden

maksat bu isimlerdir. Ehl-i sünnet âlimlerinden bir kısmı bunu, Peygamber'imizin siretinden olan bütün âlimler, imamlar ve halifeler içindir, diyerek genişletmiştir.

Ömer b. Abdulaziz gibi.211

208

Ahmed b.Hanbel, 145.

209 Et-Tahavi, Şerhu Müşkilu'l Asar, Muessesetur-risale, Beyrut 1994, III,223. 210 Ebu Davut, Sünnet,8; Tirmîzî, Fiten, 48; Ahmed b.Hanbel 4/272; 5/220.221. 211 Raid b.Ebi Ulfe, age, 70.

72

Bizim, konumuz itibariyle daha çok sünnetin kapsamının huleifa-i râşidinin uygulama ve fiilleriyle genişletilmesi yönünü ele aldığımız bu rivayet, daha çok gaipten haber vermek, ümmetin ihtilafı, bidat gibi tartışmalı konularda mevzu bahs edilmiştir. Bu rivayetin sıhhati ile ilgili uzun tartışmalar yapılmış güvenilirliği ile ilgili farklı düşünceler ortaya konulmuştur.