1.5. İSMAİL PAŞA DÖNEMİ (1863-1879)
1.5.1. İsmail Paşa Reformları
İsmail Paşa kendisinden önceki valilerden devraldığı imar ve bayındırlık alanındaki yenileşmelerle işe başlamıştı. Bu kapsamda Mısır hazinesinin elinde bulunan en büyük şans ise aynı dönemlerde Amerika’da patlak veren iç savaş sırasında ham pamuk üretiminin durması ve Mısır’ın başta İngiliz tekstil sanayi olmak üzere dünya pazarının önde gelen pamuk tedarikçisi olarak sahne almasıydı. Ülke ekonomisinde ciddi bir büyümenin gözlendiği 1861-1865 arasını kapsayan bu zaman zarfında Mısır’ın ham pamuk üretim hacmi dört283, ihracatı ise üç kat artmıştı284
. Bu kapsamda 1865’e gelindiğinde yıllık iki milyon kantar ham pamuk üreten Mısır285
on milyon pound dolayında bir gelirin de sahibi olmaktaydı.286 Mısır aynı dönem içerisinde Osmanlı İmparatorluğu’nun diğer vilayetlerine de pamuk tohumu satışına başlamıştı. 1863’ten itibaren Babıâli tarafından çıkarılan iradelerle organize edilen bu satış kapsamında Edirne’den287
Kıbrıs’a288, Hersek289 topraklarına kadar geniş bir alanda Mısır tohumları kullanılmaya başlanmıştı.290
Özellikle pamuk üretiminde ve ihracatında yaşanan bu büyük gelişmenin bir yansıması da Mısır kentlerinde ve limanlarında gözlemlenen ilerleme olmuştu. Ülkenin denizaşırı ihracatının beş kat arttığı süreçte öne çıkan ticari merkezlerden biri İskenderiye Limanı olmuştu. Nitekim 1845’te yılda 62 geminin uğradığı limana 1865’te 1145 gemi uğrar olmuştu. Bu ilerleme sürecinin bir neticesi olarak İskenderiye Limanı 1875’e gelindiğinde dünyanın en büyük uluslar arası limanlarından birisi haline gelecek ve yıllık ortalama iki milyon tonluk yük transferi ile Marsilya Limanı’na rakip olacaktır.291
283
Roger Owen, “Mısır ve Avrupa: Fransız İşgalinden İngiliz İşgaline”, İslam Dünyası ve Batılılaşma, Yöneliş Yayınları, İstanbul, 1997, (Mısır ve Avrupa), s. 132.
284
George E. Kirk, s. 107.
285
Moritz Schanz, Cotton in Egypt and the Anglo-Egyptian Sudan, Taybor, Garnett, Evans Co.&Ltd, Manchester, 1913; E.R.J Owen, “Cotton Production and the Development of the Cotton Economy in the Nineteenth-Century Egypt”, (Ed. Charles Isaawi), The Economic History of the Middle East, University of Chicago Press, Chicago, 1966, (Cotton Production), s. 417.
286 Joseph Rabino, s. 427. 287 BOA, A. MKT. MHM. 257/14. 288 BOA, A. MKT. MHM. 247/74. 289 BOA, A. MKT. MHM. 352/22. 290 BOA, A. MKT. MHM. 324/21. 291 Lutskiy, ss. 149-150.
62 Mısır’ın gerek ihracat gerekse ithalat noktasında kıtalararası ticarette ön plana çıkan bir ülke haline gelmesi 19. yüzyılın ikinci yarısında ülkede yaşayan Avrupalı nüfusunda da genel nüfus artış hızı içerisinde292
gözle görülür bir artışın yaşanmasına neden olmuştu.293
Örneğin 1835’te 50-60 bin civarında olan nüfusun 1865’te 160 bini geçtiği İskenderiye’de294, 1871 Mısır Salnamesi’nin verilerine göre 14 bin İtalyan295, 10 bin Fransız, 4500 İngiliz ve 3000 Avusturyalı yaşamaktaydı.296
Ülke genelinde bakıldığında ise yine aynı veriler esas alındığında Avrupalıların daha çok Kahire, İsmailiye, İskenderiye, Süveyş ve Port Said gibi ticari merkezlerde mukim oldukları; ticaretle uğraştıkları, komisyonculuk, simsarlık, gazetecilik gibi işlerle iştigal ettikleri anlaşılmaktadır.297
Mısır hazinesinin pamuk ihracatı vasıtasıyla elde ettiği muazzam gelirin kullanıldığı başlıca alanlardan bir tanesi bayındırlık hizmetleri idi. Ülke çapında yeni fabrikalar, şeker rafinerileri, köprüler inşa edildi. Bunlara ek olarak bu dönemde telgraf vb. posta hizmetleri ülkenin en ücra noktalarına kadar ulaştırılmıştı.298 Örneğin, 1863’e dek 582 km. civarında olan toplam telgraf hattı uzunluğu 1872’ye gelindiğinde 6540 km’ye ulaşmıştı. Keza demiryolu hattında da ciddi bir ilerleme
292
Mısır nüfusu 1821’de 2,5 milyon kişi olarak hesaplanmış; 1882 sayımında ise 6,8 milyon kişi olarak ilan edilmiştir. Bkz. Charles Isaawi, “Population and Wealth in Egypt”, The Millbank Memorial Fund Quarterly, Vol. 27, No: 1, 1949, (Population and Wealth), s. 99; Gabriel Baer, “Mısır’da Şehirleşme: 1820-1907”, Ortadoğu’da Modernleşme, (Ed. William Polk), Richard Chambers, İnsan Yayınları, İstanbul, 1999, (Mısır’da Şehirleşme), ss. 218-219; Mısır Salnamesi 1871, Yayına Hazırlayanlar: Mustafa Öztürk ve Sevda Özkaya Özer, Fırat Üniversitesi Basımevi, Elazığ, 2005, s.4. Joseph Rabino ise 1888’de hazırladığı istatistikte nüfusu 6,5 milyon olarak vermektedir. Bkz. Rabino, s. 419. Osmanlı nüfus sayım sistemi ve 19 yüzyıla ait bazı veriler için ise bkz. Stanford J. Shaw, “The Ottoman Census System and Population, 1831-1914”, International Journal of Middle East Studies, Vol: 9, No: 3. (Oct., 1978), (Census System), ss. 325-338.
293
Mısır’ın yanı sıra genel itibarıyla Osmanlı nüfusu hakkında 1882 sayımı ve sonrası için bkz. Kemal Karpat, Osmanlı Nüfusu, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2003, (Nüfus); Kemal Karpat, “Ottoman Population Records and the Census of 1881/82-1893”, International Journal of Middle East Studies, Vol. 9, No. 3. (Oct., 1978), (Ottoman Population), ss. 237-274.
294
Robert İlbert, “İskenderiye Kozmopolit Bir Kent miydi?”, Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, (Ed. Paul Dumont, F. Georgeon), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1999, s. 155. İskenderiye’nin bir kent olarak tarihsel ve sosyolojik açılardan mercek altına alındığı bir çalışma için bkz. Geçici Bir Hoşgörü Modeli: Cemaatler ve Kozmopolit Kimlik: İskenderiye 1860-1960, Yay. Haz. R.Ilbert, I. Yannakis, J. Hassoun, İletişim Yayınları, İstanbul, 2006.
295
19.asır boyunca Kahire ve İskenderiye’de ikamet etmiş İtalyan nüfusun yaşantıları, çalışma ve üretim şekilleri hakkında yapılmış bilimsel bir araştırma için bkz. Elizabeth H. Shala, Mediterranean Migration, Cosmopolitanism, and the Law: A History of the Italian Community of Nineteenth Century Alexandria, Egypt, Doktora Tezi, Georgetown Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, 2009.
296
Mısır Salnamesi 1871, s. 21.
297
Mısır Salnamesi 1871, s. 2.
298
63 kaydedilmiş ve 1860-1875 yılları arasında 1590 km yeni hat inşa edilmişti.299
Aynı dönemde su kanallarının da ekim yapılan tüm arazilere ulaşmasına çalışılmış; 1875’e gelindiğinde ülke genelindeki sulama kanallarının uzunluğu 13.500 km’ye ulaşmıştı.300
Mısır’da Kahire’den başlamak üzere kentlere modern anlamda su ve gaz şebekelerinin bağlanması ve kanalizasyon hattının döşenmesi İsmail Paşa dönemine denk gelmektedir.301 Bu altyapı hizmetlerini Mısır hükümeti adına üstlenen Batılı firmalar ise dikkat çekmektedir. Örneğin, 1865’te Kahire Su ve Gaz İşletmesi’nin kuruluşunu müteakip Charles Lebon’un şirketi gaz borularının döşenmesi işini devralırken daha önce benzer hizmeti Fransız kentlerine sağlamış olan M.Cordier’e de Kahire ve İskenderiye’nin su şebekesinin hazırlanması görevi verilmişti.302
İsmail Paşa döneminde eğitim alanında ise oldukça önemli yeniliklere gidilmişti. Mehmed Ali Paşa’nın eğitim alanındaki en büyük yardımcılarından birisi nasıl Tahtavi idiyse, İsmail Paşa’nın bu alandaki müşaviri Tahtavi ekolünden gelen Ali Mübarek idi.303
Tahtavi gibi Fransa’da öğrenim gördüğü yılların ardından döndüğü ülkesinde hükümet tarafından görevlendirilmek suretiyle tekrar Paris’e giden, burada 1867-68 Uluslar arası Paris Sergisi’ni ziyaret eden304, Fransız eğitim sistemini inceleyip ülkesine döndüğünde eğitim ve bayındırlık bakanlığı görevini yürüten Mübarek’e göre, Fransa’nın iktisadi ve toplumsal gelişmişliğinin sebebi
299
Lutskiy, s. 150.
300
Mohammed Chaichian, s. 28; Bowen, Conflict, s. 24.
301
İsmail Paşa döneminde adeta yeniden imar edilen Kahire için bkz. Ahmed Heba Farouk, Pre- colonial modernity: The State and the Making of Nineteenth-Century Cairo’s Urban Form, Doktora Tezi, California Üniversitesi-Berkeley, 2001, ss. 99-146.
302
Janet Abu-Lughod, “Tale of Two Cities: The Origins of Modern Cairo”, Comparative Studies in Society and History, Vol: 7, No: 4, 1965, s. 438; André Raymond, Cairo, Harvard University Press, 2000, (Cairo), s. 309-311.
303
Mehmed Ali Paşa döneminde Avrupa’ya gönderilen öğrenci kafilelerinden bir tanesinde yer almak suretiyle 1844-1849 yılları arasında Paris’te bulunan Ali Mübarek burada askerlik ve mühendislik alanlarında eğitim almıştı. Abbas Paşa’nın öğrenci seferlerine son vermesi üzerine Mısır’a geri dönmek durumuna kalan Mübarek İsmail Paşa’nın ilk yıllarında bayındırlık alanında istihdam edilmişti. İsmail Paşa’nın özel önem atfettiği yeni şehir İsmailiye’nin inşasından sorumlu olmanın yanı sıra Kahire’ye Baron Haussmann’nın Paris modelini kazandırmak gibi görevler üstlenmişti. 1867’de Paris’e tekrar gidip gelişinin ardından ise eğitim alanında hizmet vermeye başlamıştı. Bkz. Abu-Lughod, ss. 440-441. Ali Mübarek’in düşünce dünyasına ait kapsamlı bilgi için bkz. Robert Hunter, Egypt Under the Khedives 1805-1879: From Household Government to Modern Bureaucracy, Cairo American University Press, 1999, ss. 123-138.
304
Paris Uluslar arası Sergisi’nde Mübarek’in yanı sıra Mısır’ı temsilen İsmail Paşa’da bulunmuştu. Bkz. Charles Edmond, L’Egypte a L’Exposition universelle de 1867, Dentu, Paris, 1867, ss. 1-19. Aynı etkinlikte Lesseps de Süveyş Kanalı’na ilişkin çalışmalarını gösteren bir tablo sergilemesi sebebiyle ödüle layık görülmüştü. Bkz. İrtem, s. 39.
64 düzenlilik, disiplin ve üretkenlik idi.305
Dolayısıyla Mısır da benzer yoldan disiplinli bir şekilde ilerlemeli ve üretmeyi öğrenmeliydi.
Mübarek’in tavsiyeleri doğrultusunda bu dönemde Mısır’da eğitime ayrılan bütçe on katına çıkarılmış; ilk ve orta dereceli okullarda müfredat genişletilmiş, teknik ve meslek okulları açılmıştı. Mısır maarifine Mübarek döneminde İdare ve Yabancı Diller Okulu, Araştırma ve Muhasebe Okulu, Eski Mısır Dili Okulu, Çizim Okulu gibi yeni kurumlar kazandırılmıştı. Bunlara ek olarak, halka açık ders verebilmek için bir amfitiyatro ile bir öğretmen okulu da hizmete açılmıştı.306
Bu çalışmalar sırasında Ali Mübarek yalnız bırakılmamış; Batılı uzmanlardan yararlanma geleneği sürdürülmüştü. Bu dönemde Mısır’a gelerek eğitim alanındaki çalışmalarda görev alan uzmanlardan bir tanesi de Berlin Üniversitesi’nin önde gelen hocalarından biri olan Prof. Brugsch idi. Bizzat İsmail Paşa tarafından davet edilen Brugsch, Kahire’de modern anlamda bir üniversite kurulması projesinde görev almış, bunun yanı sıra bu kurum bünyesinde kurulan dil ve edebiyat bölümü başkanlığını da yürütmüştü.307
1875’te İngiliz finans uzmanı Stephen Cave’in hazırladığı rapora göre, Mısır genelinde eğitim verilmekte olan okul sayısı 4817’ye yükselmişti. 1863’te bu sayının sadece 185 olduğunu hesaba kattığımızda Ortadoğu’nun modernleşme sürecinde söz konusu artışın okullaşmanın yaygınlaşması bakımından hiç de azımsanmayacak bir düzeyde olduğu söylenebilir. Bu okullarda görev yapan 6048 öğretmen 140,997 öğrencinin eğitiminden sorumluydu.308
Modern Mısır’da eğitimde reformu başlatan ve Batı tarzını kendine rehber edinen Mehmed Ali Paşa zamanında bir ölçüde konjonktürün bir ölçüde de her şeye yeni başlıyor olmanın etkisiyle eğitimin öncelikli hedefi Mısır ordusuna nitelikli asker ve teknisyen yetiştirmek olarak belirlenmişti. İsmail Paşa döneminde ise eğitimde yine ciddi bir atılımın içerisine giriliyor ve bu defa asker yetiştirmekten ziyade modern Mısır’a modern vatandaş/modern Mısırlı yetiştirilmesi amaçlanıyordu. Kısaca eğitim içerik itibarıyla sivilleşiyordu.309
305 Mitchell, s. 123-125. 306 Mitchell, s. 126. 307
American Annual Cyclopedia and Register of Important Events of the Year 1869, Cilt: IX, D. Appleton and Company, New York, 1870, s. 234.
308
“Report by Mr. Cave on the Financial Condition of Egypt”, Egypt. No. 7 (1876).
309
65 Yüz bin dolayında öğrencinin eğitim aldığı okullar arasında en önemlisi 1872’de açılan Dar’ul Ulûm’du. Bu kurumdan mezun olanlar ilk ve orta dereceli okullarda görevlendirilmek üzere Arapça öğretmeni olarak yetiştirilecekti. Dar’ul Ulum mezunları arasından bu amaca yönelik çalışanlar olduğu gibi din eğitimi veren okulların yanı sıra diğer devlet okullarında görev yapan öğretmenler yetiştirilmişti. Ayrıca modern Mısır mahkemelerinde görev alan hukukçular arasında da bu kurum mezunları yer almaktaydı.310
Buna ek olarak, Mehmed Ali Paşa döneminde açılan Yabancı Diller Okulu Kahire Hukuk Fakültesi’ne dönüştürülerek burada Fransızca temelli hukuk eğitimi verilmeye başlandı. Buradan yetiştirilecek olan hukukçular ilk başta devlet hizmetinde istihdam edilecekti. Bunların yanı sıra yine bu dönemde gerçekleştirilmekte olan eğitim reformuna kaynaklık etmek üzere Kahire’de modern bir milli kütüphane kurulmuş; Coğrafya Derneği ve Mısır Ulusal Müzesi açılmıştı.311 Tüm bu yeniliklerin ötesinde bir adım vardı ki, sadece Mısır için değil tüm Ortadoğu adına bir devrim niteliğindeydi. İsmail Paşa’nın valiliğinden itibaren Mısırlı kızlar da artık okullara alınmaya başlanmıştı. Erkek öğrenciler gibi kız öğrenciler de eğitim olanaklarından eşit bir şekilde yararlanmaya başlamışlardı. Kız öğrenciler için ilk okul 1873’te Kahire’de Paşa’nın eşi Prenses İffet tarafından eğitime açılmıştı.312
Hıdiv İsmail’in Avrupa kurumlarını ülkesine getirme politikasında en önemli yer tutan yeniliklerden biri 1866’da kurulan Şura-yı Nüvvab’ın ihdas edilmesi olmuştu. Batılı anayasal monarşilerde yer alan temsilciler meclisi benzeri bir yapıya sahip olan Şura-yı Nüvvab genel manada Mısır’da girişilen reform hareketlerinde danışma ve denetleme mercii olarak görev yapacaktı. Bütçeyi inceleme hakkı da bulunan bu meclis üç yıllığına seçilen Kahire, İskenderiye, Dimyat gibi kentlerin ileri gelenlerinden oluşmaktaydı. Mısır’ın idaresinde doğrudan bir etkiye sahip olmayan,
310
Donald M. Reid, “Educational and Career Choices of Egyptian Students, 1882-1922”, International Journal of Middle East Studies, Vol: 8, No: 3, 1977, s. 353.
311
Cleveland s. 109; Goldschmidt&Lawrence, s. 251.
312
The Last Khedive of Egypt: Memoirs of Abbas Hilmi II, s. 40. Mısır’da bu gelişmeler yaşanırken, Osmanlı İmparatorluğu’nun geneline bakıldığında maarif politikası açısından 1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesi sonrasında vilayetlere verilen sıbyan okullarının ıslahı ve iptidailerin açılması görevinin 1876’ya dek beklendiği ölçüde yerine getirilmediği müşahade edilmeltedir. 1876 öncesinde memalik-i Osmanî’deki iptidai sayısının iki yüzden az olması adeta bunun kanıtı gibidir. Bilhassa ilköğretim siyasetinde daha olumlu ve işlevsel adımların atıldığı dönem ise II. Abdülhamid devri olacaktı. Bkz. Bayram Kodaman, Abdülhamid Devri Eğitim Sistemi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1999, s. 77.
66 danışmanlar meclisi niteliğindeki Şura-yı Nüvvab Mısır siyasi tarihi açısından bir ilk özelliği taşımaktaydı.313
Hıdiv İsmail döneminin idari ve hukuki çerçevedeki bir diğer yeniliği ise 1875’te biraz da yabancı devletlerin telkinleri neticesinde kurulan Karma Mahkemeler idi. Mısır hukuk sistemi içerisinde yepyeni bir uygulama olan bu mahkemeler bilhassa Mısır’da ticaret yapmakta olan yabancıların hukuki haklarını koruma vazifesini bu topraklarda bulunan yabancı konsolosluklarından elinden almayı amaçlıyordu. Uzun yıllar İngiltere ve Fransa gibi büyük güçlerle devam eden müzakereler ancak 1875 sonunda neticelenebilmiş; ilk mahkeme 1 Şubat 1876’da çalışmaya başlamıştı. Bundan böyle Mısır’da bulunan yabancı tüccarlar gerek Mısırlılar gerekse yabancılarla olan sorunlarını bu mahkemeler kanalıyla çözüme kavuşturabilecekti. Mahkeme heyetleri ise Mısırlı ve Avrupalı hukukçulardan oluşturulmaktaydı.314
1.5.2. Babıâli ile İlişkiler
“Mısır’ı Babıâli’nin hâkimiyetinden büsbütün kurtarmak suretiyle müstakil hale getirmek veya hiç olmazsa daha geniş muhtariyet haklarına ulaştırmak isteyen”315
İsmail Paşa’nın takip ettiği yol dedesi Mehmed Ali Paşa gibi savaşmak değil aksine uzlaşmak yönünde olmuştu. Zaman içerisinde Babıâli’den olabildiğince imtiyaz koparmanın peşinde olan İsmail Paşa bu konuda önüne çıkan fırsatları değerlendirerek, Hicaz İsyanı, Eflak ve Boğdan olayları sırasında Osmanlı kuvvetlerine destek sağlamak suretiyle Babıâli’nin takdirini kazanma yolunu tercih etmişti.316
İsmail Paşa’nın uzlaşma politikasında ilk dönemler itibarıyla başarılı olduğu söylenebilir. Zira Sultan Abdülaziz ve Sadrazam Fuad Paşa İsmail Paşa’nın valiliğinden ziyadesiyle memnun görünüyordu. Bunun en önemli göstergesi ise hiç şüphe yok ki Sultan Abdülaziz’in Nisan 1863’te yanına veliaht şehzadeler Murad,
313
Lutskiy, s. 154; Kızıltoprak, İngiliz İşgali, s. 21; Ramazan Balcı, Kuşatılmış Vatan, Yitik Hazine Yayınları, İstanbul, 2011, s. 32.
314
Lutskiy, s. 154; Kızıltoprak, İngiliz İşgali, s. 21; Ramazan Balcı, s. 32.
315
Karal, Osmanlı, Cilt: VII, s. 39.
316
İsmail Paşa’nın Mısır’ı 1864-1865’deki Hicaz İsyanı’nda 4500 kişilik bir kuvveti Osmanlı emrine tahsis ederken, 1866 Eflak ve Boğdan olayları sırasında da 8000 kişilik birlikle İstanbul’un yardımına koşmuştu. Bkz. Karal, Osmanlı, Cilt: VII, s. 41.
67 Abdülhamid, Mehmed Reşad ve Yusuf Efendiler ile başta Fuad Paşa olmak üzere Osmanlı kabinesi üyelerini alarak Mısır’ı ziyaret etmesiydi.317
1863 yılında Said Paşa döneminde yapımına başlanmış olan saltanat vapurunun tamamlanması üzerine İsmail Paşa bunu Sultan Abdülaziz’e sunmak niyetiyle İstanbul’a bir ziyaret gerçekleştirmişti.318
Bunun ardından memnuniyetini göstermek ve İsmail Paşa’nın Mısır’a davetine icabet kabilinden Sultan Abdülaziz Mısır’a gitmeye karar vermişti. Mısır’ı fetheden Yavuz Sultan Selim’den bu yana ilk kez bu topraklara ayak basan Osmanlı padişahı olan Abdülaziz bu ziyaretinden son derece memnun kalmış; ilk kez bir Osmanlı Sultanını karşılarında gören Mısırlıların319
kendisine gösterdiği sevgi ve bağlılıktan ziyadesiyle mutlu olmuştu.320 Abdülaziz’in kendisine gösterilen teveccühü “ben burada ancak Mısır Valisi’nin
misafiriyim ve öyle kalacağım” diyerek cevaplamış; bu durumu kendi hesabına
istismar etmeyerek bir anlamda İsmail Paşa’ya olan desteğini belli etmişti.321
İsmail Paşa’nın valiliğinin ilk yıllarında Mısır’da uygulanmakta olan ve 1841 tarihli fermana dayanan veraset sistemi üzerinde bir tartışma yaşanmıştı. Söz konusu tartışmayı başlatan ise Mısır’da resmi varislerden olan Mustafa Fazıl Paşa idi. Hazineler Meclisi Reisliği yaptığı dönemde Mısır valiliğinin kendi hakkı olduğu iddiasından hareketle Sultan Abdülaziz’e dek ulaşacak şekilde İsmail Paşa aleyhinde girişimlerde bulunmuş ancak beklediği ilgiyi görememişti. Zira daha önce de değindiğimiz üzere, merkezi idare İsmail Paşa’dan hayli memnundu. Mustafa Fazıl Paşa’nın bu girişimi Sultan Abdülaziz’i rahatsız etmiş olmalı ki, çok geçmeden kendisi Avrupa’ya sürgün edilmişti.322
Ortaya çıkan veraset tartışmasını fırsat bilen İsmail Paşa ise Babıâli’ye başvurarak Mehmed Ali Paşa zamanını kastederek, eskiden yaşanan problemlerin bir daha yaşanmasının önünü almak adına 1841 tarihli Veraset Fermanı’nın
317
Karal, Osmanlı, Cilt: VII, s. 40. Sultan Abdülaziz’in bu seyahatini konu alan özel bir çalışma için bkz. Ali Kemali Aksüt, Sultan Aziz’in Mısır ve Avrupa Seyahati, Ahmet Saitoğlu Kitabevi, İstanbul, 1944.
318
Ahmed Cevdet Paşa, Maruzat, s. 73.
319
The Times, 22 Nisan 1863.
320
“Bu kerre Zat-ı hazret-i hilafet-penahi Mısır’a teşrifince bunca vakitten beri bu şerefe nail
olmamış olan ahali-i mısriyyeye fart-ı inbisat ile bir başka hal gelerek Zat-ı hümayun’u gördükleri gibi samt u sukuta sabr u kararları kalmayıp savt-ı bülend ile duay-ı şahanelerini sokaklarda ila ve ilan etmişler idi”. Bkz. Ahmed Cevdet Paşa, Tezakir, 13-20, s. 264.
321
Karal, Osmanlı, Cilt: VII, s. 40.
322
Roderic Davison, Osmanlı İmparatorluğu’nda Reform 1856-1876, Cilt: I, Papirüs Yayınları, İstanbul, 1997, (Reform), ss. 217-218; Karal, Osmanlı, Cilt: VII, s. 41.
68 değiştirilmesini talep etmişti. İsmail Paşa’nın böyle bir talepte bulunuyor olması Sadrazam Mehmed Emin Ali Paşa’nın tepkisini çekmişti. İngiltere’nin İstanbul Sefareti’nden 8 Mayıs 1866 tarihinde merkeze gönderilen Lord Lyons imzalı belgede Ali Paşa ile bu konu üzerinde yapılan bir görüşmeden bahsedilmektedir. Buna göre, Ali Paşa, İsmail Paşa’nın isteklerini zararlı bulmaktaydı. İsmail Paşa öteden beri uygulanmakta olan ve İslami kaidelere dayanan babadan oğula geçen klasik veraset yöntemini Avrupai usullerle değiştirmek niyetinde idi. Buna ek olarak, Ali Paşa söz konusu değişikliğin yaşama geçirilmesi her ne kadar Mısırlılar için olumlu bir hareket olsa da imparatorluğun diğer Müslüman topluluklarının tepkisini çekebileceğinden endişe etmekteydi. Belgede aktarılan görüşme notlarına göre, Ali Paşa mevcut veraset yöntemini ki 1841 tarihli uluslar arası bir anlaşmanın ürünüdür, en doğru yöntem olarak görmekte ve değiştirilmesini lüzumsuz bulmaktadır.323
Mehmed Ali Paşa döneminde yaşanan ağır krizi unutmayan Babıâli, Ali Paşa’nın muhalefetine rağmen Sultan Abdülaziz’in muvafakati neticesinde İsmail Paşa’ya olan desteğini sürdürerek veraset düzeninin tadili talebini kabul etmiş; 27 Mayıs 1866’da324
yeni bir ferman ile bunu ilan etmişti.325 Buna göre, Mısır Osmanlı
323
“Lord Lyons to the Earl of Clarendon, Constantinople, May 8, 1866”, 1878-79 (C.2395) Egypt. No. 4. (1879). Firmans granted by the sultans to the viceroys of Egypt, 1841-1873; with correspondence relating thereto.
324
Veraset sistemi değişikliği her ne kadar 27 Mayıs’ta resmen ilan edilmiş olsa da İngiliz diplomatik yazışmaları içerisinde yer alan bir belge bu kararın iki hafta öncesinden, 12 Mayıs tarihinde İngilizlere haber verildiğini ortaya koymaktadır. 13 Mayıs 1866’da İngiltere’nin İstanbul Sefareti’nden Londra’ya gönderilen Lord Lyons imzalı bir yazışmada, sefir bir önceki gün Ali Paşa ile görüştüğünü ve Paşa’nın kendisine Mısır’da veraset düzeninin değiştirilmesine yönelik olarak İsmail Paşa’dan gelen talebin kabul edildiğini bildirdiğinden söz etmektedir. Ali Paşa’nın aktardığına göre, İsmail Paşa yıllık vergisini artırmayı ve Rumeli bölgesinde İstanbul’un hizmetinde olmak üzere askeri birlik göndermeyi taahhüt etmekteydi. Lord Lyons’un yazısına düştüğü bir nottan öğrendiğimize göre Ali Paşa henüz ferman resmen ilan edilmediği ve hazırlığı sürdüğü için kendisinden bu haberi şimdilik