• Sonuç bulunamadı

İnternet Sitelerindeki Yayınlar Aracılığıyla Kişilik Haklarına

A. Kişilik Haklarının İhlali

4. İnternet Sitelerindeki Yayınlar Aracılığıyla Kişilik Haklarına

Gelişen teknoloji sayesinde, internet kullanımının artması ile birlikte kitle iletişim araçları arasında önemli yer tutan internet arcılığıyla kişilik haklarına internet sitelerinde yapılan yayınlar aracılığıyla tecavüz konusu da gündeme gelmektedir. Örneğin; kişinin özel hayatına ilişkin olayların aktarılması, internet yayınlarında kişinin onur ve saygınlığına tecavüz eden hakaretlerin yer alması, kişinin isminin izni olmaksızın kullanılması gibi, kişinin kişilik hakları internet sitelerinde yer alan yayınlar nedeniyle tecavüze uğrayabilir.

Kişilik haklarına tecavüz edici nitelikte bir açıklamanın internet yayınından sorumlu olan her kişinin genel hükümler çerçevesinde bu açıklama sebebiyle kişilik hakkı tecavüze uğrayana karşı sorumluluğu vardır237.

İnternet sitelerindeki yayınların içeriği yukarıda örneklendiği veya benzeri şekilde kişilik haklarına tecavüz oluşturması ve zarar doğurması halinde içeriği sağlayanlar tazminat sorumluluğu altında olacaklardır238.

İnternet yoluyla kişilik haklarına tecavüz halinde sorumlu olan kişilerin tespiti oldukça zordur. Ancak 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun239 madde 1’de içerik sağlayıcı; “İnternet ortamı üzerinden

237 Sırabaşı, s. 204.

238 Sırabaşı, s. 189.

239 RG 23.05.2007 S. 26530.

kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişiler” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 3. maddesinde de içerik sağlayıcılarının yönetmelikle belirlenen esas ve usuller çerçevesinde tanıtıcı bilgilerini kendilerine ait internet ortamında kullanıcıların ulaşabileceği şekilde ve güncel olarak bulundurmakla yükümlü oldukları açıkça düzenlenmiştir.

Anılan maddeler gereğince içerik sağlayıcının kim olduğu tespit edilebilecek ve internet sayfasının içeriğinden kaynaklanan kişilik haklarına tecavüz halinde bu içerik sağlayıcıların sorumluluklarına başvurulacaktır. Kaldı ki 5651 sayılı Kanunun 4. maddesinde içerik sağlayıcının, internet ortamında kullanımına sunduğu her türlü içerikten sorumlu olduğu da açıkça hükme bağlanmıştır.

Zira, internette bilgi iletişimi bir kişinin tek başına yaptığı bir işlem değildir.

Gönderilen mesajlar ve internet sayfaları dijital formda toplanmakta ve oradan kullanıcılara ulaşmaktadır. Bu nedenle bu aşamalarda üçüncü kişiler, yayın süreci içinde yer almaktadır. Yayın süreci içerisinde yer alan kişilerin tespit edilebilmesi halinde bu kişilerin de kişilik hakkına tecavüz nedeniyle sorumluluğu söz konusu olacaktır240.

Kişilik hakkına tecavüz oluşturan yayının internet sitesinde durduğu zaman boyunca tecavüz devam etmektedir. Bu durumda kişilik hakkı tecavüze uğrayan kişinin ilk yapacağı Medeni Kanun’un 25. maddesinin I. fıkrası hükmü gereğince

240 Sırabaşı, s. 190.

tecavüzün durdurulması davası idi. Ancak 5651 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile aşağıda belirtildiği şekilde yeni bir düzenleme getirilmiştir;

“(1) İçerik nedeniyle hakları ihlal edildiğini iddia eden kişi, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabı bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasını isteyebilir. İçerik veya yer sağlayıcı kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki gün içinde, talebi yerine getirir. Bu süre zarfında talep yerine getirilmediği takdirde reddedilmiş sayılır.

(2) Talebin reddedilmiş sayılması halinde, kişi on beş gün içinde yerleşim yeri sulh ceza mahkemesine başvurarak, içeriğin yayından çıkarılmasına ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasına karar verilmesini isteyebilir. Sulh ceza hakimi bu talebi üç gün içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Sulh ceza hakiminin kararına karşı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir.

(3) Sulh ceza hakiminin kesinleşen kararının, birinci fıkraya göre yapılan başvuruyu yerine getirmeyen içerik veya yer sağlayıcısına tebliğinden itibaren iki gün içinde içerik yayından çıkarılarak hazırlanan cevabın yayımlanmasına başlanır.

(4) Sulh ceza hakiminin kararını bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine getirmeyen sorumlu kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile

cezalandırılır. İçerik veya yer sağlayıcının tüzel kişi olması halinde, bu fıkra hükmü yayın sorumlusu hakkında uygulanır.”

Anılan düzenleme ile kişiye dava açmadan önce içerik sağlayıcıya başvurarak tecavüz oluşturan yayının internet sitesinden kaldırılmasını talep etme hakkı sağlamaktadır. Getirilen bu düzenleme kanaatimizce; kişilerin, kişilik haklarının daha fazla tecavüze uğramaması ve kişilik hakkının daha etkin korunmasını sağlamıştır.

İnternet kullanımı aracılığıyla zarar verilebilecek bir diğer durum ise, kişilik değerlerine ilişkin verilerin istenmeden yayınlanması keyfiyetidir. Diğer bir zarar durumu ise, bir kimsenin rızası olmadan kişilik değerlerine ilişkin verilerin toplanmasıdır. Bu durum müşterilerin veya internet sitesini ziyaret edenlerin bilgilerinin toplanması biçiminde sıkça karşımıza çıkmaktadır241. Böylelikle internetin hayatın her alanında kullanımı, kişilerin temel hak ve hürriyetleri arasındaki kişisel verilerin gizliliğini ve korunmasını tehdit eden boyutlara ulaşmaktadır. Kişisel verilerin korunması, bu bağlamda özel hayatın gizliliği ile bağdaştırılabilir242.

İnternet aracılığıyla kişilere ait verilerin internet üzerinden herkes için ulaşılabilir olmaları kişilik hakları açısından oldukça önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Özellikle, emniyet teşkilatı, adalet teşkilatı ve sağlık teşkilatı gibi sosyal içerikli olanların dışında; özel kişilerin denetiminde ve kontrolünde olan

241 Kayıhan, İnternet Sigortası, s. 115.

242 Sırabaşı, s. 193.

bankalar, şirketlerce toplanan kredi bilgileri ve iş amaçlı elde edilen kişisel veriler, kişisel verilerin gizliliği açısından önemli bir tehlikeyi haizdir243.

Birçok internet sitesinden faydalanmak, internet üzerinden bankacılık işlemleri yapabilmek için birçok kişisel veri istenilmekte ve kişiler tarafından da bu bilgiler verilmektedir. Bu bilgiler kişinin rızası ile verilmiş olsa da; bu rızanın, verilen bilgilerin başkalarına aktarılmasına izin verildiği yönünde olduğu söylenemez. Aksi takdirde, kişilerin vermiş olduğu bu kişisel verilerin internet aracılığıyla üçüncü kişilere yayılması kişilik hakkına tecavüz oluşturacaktır244.

Avrupa Birliği’nde 24 Ekim 1995 tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nin “95/46/AT sayılı Kişisel Verilerin işlenmesinde Gerçek Kişilerin Korunması Direktifi” kabul edilerek kişisel bilgilerin toplanması ve bu bilgilerin serbest dolaşımı konusunda kişinin korunması hakkında düzenlemeler yapılmıştır.

Bu direktif ile amaçlanan, kişisel verilere gerek kamudan gerekse özel kişi ve kuruluşlardan gelebilecek tecavüzlere karşı önlem alınması ve tecavüz öncesi sistemli bir koruma sağlamaktır. Bu direktif ile birtakım ilkeler saptanmıştır.

Örneğin; amaç sınırlama ilkesine göre, kişisel veri adil ve hukuka uygun toplanmalıdır, kişisel veri haklı sebeplerle toplanmalıdır ve de kişisel veri verinin toplandığı amaca uygun olmayan bir şekilde kullanılmamalıdır.

243 Sırabaşı, s. 195.

244 Sırabaşı, s. 196.

Türkiye’de kişisel verilerin korunmasına ilişkin herhangi bir özel kanuni düzenleme bulunmamakla birlikte; Anayasa, Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu kişilik haklarının korunmasına ve kişiye ait sırlara ilişkin hükümler içermektedir.

Telekomünikasyon Kurumu kişisel veriler hakkında; telekomünikasyon sektöründe kişisel bilgilerin işlenmesi ve gizliliğinin korunmasının güvence altına alınmasına ilişkin usul ve esasları belirleyen “Telekomünikasyon Sektöründe Kişisel Bilgilerin İşlenmesi ve Gizliliğinin Korunması Hakkında Yönetmelik”245 çıkarmıştır.

Avrupa Birliği uyum sürecinde yapılan çalışmalar kapsamında “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu” için tasarı çalışmaları yapılmaktadır.

5. İnternet Yayınlarında Kişilik Hakları Açısından Hukuka Aykırılık