• Sonuç bulunamadı

HUKUKİ SONUÇLAR

B- KÖTÜYE KULLANMA SAYILABİLECEK DAVRANIŞLAR

4- İndirim Sistemleri:

Serbest piyasa içerisinde teşebbüsler, üretimde ve fiyat belirlemede olduğu gibi indirimler uygulamakta da serbesttirler. Teşebbüslerin tüketicileri kazanma gayreti içerisinde yapmış oldukları indirimler ticaretin gereği olup, rekabet piyasasında canlandırıcı etkiye sahiptirler. Ancak bu indirimlerin çok uzun süreli olmamaları, alıcıyı daha çok almaya özendirmemeleri ve herkese eşit şekilde ve eşit koşullarda uygulanmaları gerekmektedir192.

Ayrıca bu indirimleri yapan teşebbüslerin hakim durumda bulunmaları, durumda farklılık meydana getirmektedir. Çünkü hakim durumda bulunan bazı

teşebbüsler rakiplerini zor durumda bırakmayı ya da onları piyasa dışına itmeyi amaç edinebilmektedir. Bundan dolayı indirimi uygulayan teşebbüslerin hakim durumda bulunmaları halinde durum daha detaylı olarak mercek altına alınmalı, indirimin altında başka gaye bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.

Gerek Avrupa Birliği gerekse de Türk rekabet hukukunda hakim durumda bulunan bir teşebbüsün yapmış olduğu indirimlerin altında yatan amaç, rakiplere zarar vermek, onları piyasa dışına çıkarmak veya müşterilere yapılan indirim karşılığında başka mal almaya zorlamak ise bu halde hakim durumun kötüye kullanılması söz konusu olacaktır. İndirimler uygulamada genellikle sadakat indirimi ve hedef indirimi olarak karşımıza çıkmaktadır.

a- Sadakat İndirimi

Sadakat indirimleriyle kötüye kullanım hallerinde hakim durumda bulunan teşebbüsler, müşterilerine bir başkasından mal almamaları karşılığından mali menfaatler temin ve vaad etmektedirler. Bu sayede de müşterilerinin kendilerine bağlanmalarını amaç edinmektedirler. Bu tip anlaşmalar bağlama sözleşmeleri olarak da adlandırılmaktadır193. Ancak bu durum, rekabet hukuku kapsamında kötüye kullanım

teşkil etmektedir. Çünkü aynı şartlar altında başka teşebbüslerden de mal alan küçük teşebbüsler bu uygulamadan ötürü dezavantajlı duruma düşeceklerdir194. Gerek Türk

rekabet hukukunda gerekse de Avrupa Birliği rekabet hukukunda sadakat indirimleri, hakim durumda bulunan teşebbüsler tarafından müşteri konumundaki teşebbüsleri

193 TEKİNALP, “ ATAD Kararları Işığında Hakim Durumun Kötüye Kullanılması Haller,” s. 78. 194 ASLAN, s. 191.

bağlamak veya rakipleri piyasanın dışına itme gayesi ile gerçekleştiriliyorsa kötüye kullanım olarak değerlendirilmektedir.

Rekabet Kuruluna göre sadakat indirimleri esasen bir fiyat ayrımcılığı türüdür. Fiyat ayrımcılığının başarılı olabilmesi için de firmanın belirli bir güce sahip olması gerekmektedir. Sadakat indirimleri buna muhatap müşterilerin başka teşebbüslerden mal almalarını büyük ölçüde kısıtladığından ve rakiplerin rekabet edebilme imkanını azalttığından dolayı bir kötüye kullanım hali olarak nitelendirilmektedir. Sadakat indiriminin iki açık etkisi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, pazara yeni girecek rakiplere yönelik olarak önemli bir giriş engeli oluşturması, ikincisi ise pazarda varolan rakip teşebbüsleri piyasa dışına itecek etkiler doğurmasıdır.

Sadakat indirimini diğer miktar indirimlerinden ayıran temel farklılık, satıcının indirimi alıcının kendi rakiplerinden mal almaması koşuluyla yapmasıdır. Diğer taraftan sadakat indirimi ürünü tanıtıcı indirimlerden de farklıdır. Zira tanıtıcı indirimler ürünün pazara sürülmesi aşamasında kısa süreli uygulanmakta ve rakipten mal almama koşuluna bağlı olarak verilmemektedir. Hakim durumun kötüye kullanılması açısından alıcının sadakat indirimine rıza göstermesi veya bunu bizzat talep etmesinin bir önemi yoktur195.

Kurul bu ifadeleri Coca-Cola ile ilgili başlatılmış olan soruşturmada yapmış olduğu incelemede kullanmıştır. Söz konusu inceleme; “Alıcılara düşük fiyatla Coca-

Cola satışının Turkuaz markalı suların pazarlanması şartına bağlanması suretiyle rakip su üreticilerinin pazara girişinin engellendiği”ne ilişkindir. Kurul olayla ilgili olarak, Turkuaz Su'nun piyasaya yeni girmeye çalışan bir marka olduğu ve bundan bahisle düşük fiyatlarla pazarlandığı ve Coca- Cola bayiilerinin yalnızca % 4 'ünün Turkuaz Su sattığı kanaatine varmış ve olayda sadakat indirimi veya bağlayıcı anlaşma kavramını destekler somut bulgular olmamasından dolayı Coca-Cola aleyhinde yapılan şikayeti reddetmiştir.

Genel tanımlarda belirttiğimiz üzere, Avrupa Birliği rekabet hukukunda da hakim durumda bulunan teşebbüsler tarafından gerçekleştirilen sadakat indirimleri altında yatan amaç itibariyle, müşteri konumunda olan teşebbüsleri bağlamak veya rakiplerine zarar vermek suretiyle onları piyasa dışına çıkarmak maksadıyla gerçekleştirildiği için kötüye kullanım hali teşkil etmektedir.

Avrupa Birliği'nde sadakat indirimleri vasıtasıyla kötüye kullanıma örnek olarak, British Plaster Boards davası gösterilebilir. British Plaster Boards İngiltere'de alçı üretimi sektöründe faaliyet gösteren bir teşebbüstür. British Plaster Boards müşterilerine yalnızca kendilerinden mal tedarik etmeleri koşuluna bağlı olarak indirimler uygulamıştır. Komisyon bu konuda BPB'nin İngiltere içerisinde yapmış olduğu uygulamanın, İspanya ve Fransada alçı sektöründe faaliyet gösteren diğer teşebbüslerin ilgili piyasaya girişine engel olduğu kanaatine varmış ve bunu bir kötüye kullanım hali olarak değerlendirmiştir196.

Avrupa Birliği uygulamasında, Komisyon ve ABAD'nın vermiş olduğu kararlardan çıkan ortak sonuç; piyasalara hakim teşebbüslerin bulunduğu pazarlarda gerçekleştirilen sadakat indirimlerinin, rekabet ortamı açısından son derece tehlikeli sonuçların doğabileceğidir.

Esas olarak sadakat indirimi uygulamasının dışlayıcılık etkisi, ayrımcılık etkisinden daha büyüktür. Bununla birlikte her iki olumsuz durum da genelde birlikte bulunur. Diğer taraftan, hakim teşebbüsün yaptığı indirimin başka teşebbüsleri hedef aldığı durumlarda bu uygulamanın yıkıcı fiyat uygulamasından ayırt edilebilmesi de teknik olarak güçleşmektedir197.

b- Hedef İndirimleri

Hedef indirimleri belirli bir ürünün aylık veya yıllık bazlarda belirlenen süreler içerisinde satışının gerçekleştirildiği takdirde yapılan indirim türüdür. Normal şartlar altında belirli miktarda satışı gerçekleştiren firmaya indirim yapılması serbest piyasa ve ticaret düzeni içinde olağan bir durumdur ve kötüye kullanım teşkil etmez. Ancak yapılan bu indirim müşteri olan teşebbüslere göre farklılık göstermeye başladığı takdirde kötüye kullanmadan söz edilebilmektedir.

Faaliyette bulundukları sektör içerisinde hakim konumda olan teşebbüslerin, mal veya hizmet sundukları müşterilerine karşı sergiledikleri ticari yaklaşımlar arasında farklılık bulunmamalıdır. Örneğin, A firmasının mal veya hizmet tedarik ettiği

197 Ümit GÖRGÜLÜ, Hakim Durumun Kötüye Kullanılması Kapsamında Fiyat Ayrımcılığı, Rekabet Kurumu Uzmanlık Tezi, Ankara, 2003, s. 29.

teşebbüsten bir yıllık hedeflenen kotaya ulaştığı takdirde alacağı indirim miktarı ile B firmasının bir yıllık kotaya ulaştığı takdirde alacağı indirim miktarı birbirinden farklı olmamalıdır. Aksi bir uygulamanın varlığı halinde, ortaya çıkan durum bir kötüye kullanım hali olarak değerlendirilebilecektir.

Hedef indirimleri, müşteri teşebbüsleri alışverişe teşvik edici etkiler taşıdığından dolayı sıkça uygulanan bir yöntemdir. Ancak hedef indirimleri yolu ile kötüye kullanma hali sık biçimde ihtilaflara konu olan bir durum değildir. Bu konuda müşteri teşebbüsler ile sağlayıcı teşebbüsler arasında doğan ihtilafların çözümü yargıdan ziyade ticari anlaşmalar ile sağlanmaktadır.