• Sonuç bulunamadı

2.4.2. YERALTI SULARI

Yeryüzünün herhangi bir bölgesinde yeraltı sularının oluşumu, sahanın yapısal, morfolojik ve iklim özelliklerine bağlı olarak gelişim göstermektedir. Özellikle sahanın iklimi ve sahayı oluşturan ana kayanın morfolojik özellikleri yeraltı sularının saha içerisindeki dağılışını, akifer tiplerini, yeraltı su miktarını belirleyen en önemli etkendir.

Çalışma sahasında bulunan yeraltı su kaynaklarını incelerken Devlet Su İşleri Bingöl Şube Müdürlüğü Sondaj ve Yeraltı Suları kayıtlarından faydalanılmıştır (Tablo 7). Tabloda Bingöl şehir merkezi ve yakın çevresinde bulunan bazı sondaj ve kuyuların niteliksel özellikleri verilmiştir. Tabloya bakıldığı zaman özellikle ova tabanına yakın olan kuyularda su seviyesinin yüksek olduğu görülmektedir. Çünkü çevresindeki yüksek alanlardan topografik eğim yardımıyla gelen, genellikle sel karakterli sular, ova tabanında yeraltı sularını beslemektedir.

Ancak bu konuda özellikle belirtilmesi gereken önemli bir nokta da şudur, inceleme sahasında bol miktarda kaçak (ruhsatsız) sondaj ve kuyunun varlığı gözlenmiştir. Özellikle şehrin mücavirinde bulundukları gözlenen tarım arazilerinde çok sayıda ruhsatsız kuyu bulunmaktadır.

57

Tablo 7.- İnceleme Alanında Bulunan Sondaj Kuyuları

Sondaj Yeri Koordinat Derinlik

(m) Zemin Debi (lt/sn) Statik Seviye (m) Dinamik Seviye(m) Ruhsat Merkez 32550 D 03125 K 100 Killi, kumlu, Bazalt 17 36 44 Var Merkez 15500 D 20400 K 70 Bazalt 1 36 55 Var Merkez 30025 D 06550 K 120 Killi, Çakıllı, Bazalt 12 44 55 Var Bayındırlık İl Müd. 30175 D 06625 K

110 Killi, Bazalt 6 42 52 Var

Et Balık Kurumu 33200 D 07675 K 100 Killi, Çakıllı, Bazalt 4 8 56 Var Karayolları 84.Şube 29875 D 05200 K

120 Kil, Bazalt 10 51 58 Var

Bingöl M.Y. O. 29100 D

06750 K

110 Kil, Bazalt 28 17 22 Var

Arıcılık İstasyonu 33500 D 07500 K 100 Bazalt, Kil, Tüf 5 8 51 Var Bingöl Cezaevi 34850 D 07500 K 120 Bazaltik Ofiyolitik 10 6 15 Var Ticaret Lisesi 31050 D 06350 K

100 Çakıl, Bazalt 5 28 30 Var

TEK 29825 D 06175 K 100 Bloklu Kil, Bazalt 5 38 64 Var İ.H. Lisesi 30575 D 52001 K 100 İri Çakıllı Bazalt 0,3 46 62 Var T.O.K.B. İl Müdürlüğü 31025 D 06425 K 120 Bazalt, Bloklu Kil 5 32 51 Var Çocuk Yuvası 30825 D 48747 K

100 Killi Bazalt 24 22 60 Var

Üretme Çiftliği 100 Killi, Çakıllı, 6 2 19 Var

İl Özel İdaresi 32875 D 48743 K 100 Killi, Kumlu, Bazalt 30 5 25 Var Merkez 31250 D 06950 K 50 Killi, Kumlu, Bazalt 10 3 Var Hükümet Konağı 29850 D 05250 K 100 Bazalt 3 55 74 Var TOKİ 22895 D 05000 K

100 Killi, Bazalt 5 21 45 Var

Gümüşlü Köyü X=4292400 Y=6281100 180 Killi Masif, Bazalt 0,5 145 160 Yok Ekinyolu Köyü X=4308100 Y=635800 170 Bloklu Bazalt 8 24 76 Yok Çeltiksuyu Köyü X=4303250 Y=636490

170 Killi Bazalt 10 28 62 Yok

58 Genel anlamda inceleme sahasını oluşturan Bingöl şehir merkezi ve yakın çevresi su kaynakları açısından yeterli sayılabilecek bir konumdadır. Hem mevsimlik akarsuların hemde sürekli akarsuların varlığı, yeraltı su potansiyelinin mevcudiyeti saha üzerinde yaşayan canlıların içme ve kullanma su ihtiyacını karşılayabilecek konumdadır. Ancak nüfusun sürekli artması, ovada sulu tarımın yaygınlaşması gibi nedenlerden dolayı şehrin su ihtiyacı sürekli olarak artmaktadır. Bu nedenle alternatif su kaynaklarına yönelinmelidir.

2.4.3. KAYNAKLAR

Araştırma sahasının hidrolojik durumu incelenirken üzerinde durulması gereken konulardan birisi de doğal su kaynaklarıdır. Su kaynakları genel bir ifadeyle “yeraltı suyunun toprak yüzeyine çıktığı, boşaldığı yer” olarak tanımlanabilir. Herhangi bir yapay etki olmaksızın yeraltındaki suyun yeryüzü seviyesine kavuşup, havayla temas ettiği alanlar olan kaynaklar, zeminin yapısına bağlı olarak farklı özelliklere sahip olabilmektedirler.

İnceleme alanında çok sayıda su kaynağı bulunmaktadır. Bingöl şehir merkezi ve yakın çevresinin bölge geneline oranla yoğun yağış alması, çok sayıda akarsuyun mücavir saha içerisinde akış göstermesi ve sahanın zemin özellikleri, su kaynakları açısından inceleme alanının verimli bir bölge olmasına neden olmaktadır.

Doğal su kaynakları, genel olarak sahanın güneydoğu ve kuzeybatı bölümlerinde yoğunlaşmaktadır (Harita 10). Sahanın güneydoğusunda bulunan Çeltiksuyu, batıdaki Yukarı Akpınar ve sahanın kuzey bölümünde bulunan Kurudere köyü civarında çok sayıda su kaynağı görülmektedir.

Bingöl ovasının orta kesimlerinde yer alan alüvyon zemin üzerinde sınırlı sayıda doğal su kaynağı bulunduğu gözlenmiştir. Bingöl ovasında yaygın olarak kil, silt, kumlu kil vb. ince taneli tortular mevcuttur. Bu tortulardan meydana gelen alüvyon, kısmen yağışlara bağlı olarak sızan su ve çoğunlukla çevresindeki nehirlerden sürekli olarak beslenmektedir. Yapısal olarak su tutma kapasitesi yüksek olan alüvyon zemin üzerinde biriken su, yer yer yanal ve düşey yöndeki kalınlık vb. değişim noktalarından serbest halde taşma şeklinde yeryüzü yüzeyine çıkmaktadır. Ayrıca zeminin bazı bölümlerinde sızma kaynağı olarakta suyun yüzeye çıktığı gözlenmiştir.

Su kaynaklarının Solhan volkanitleri üzerinde yaygın olarak gözlendiği alanlar yüksek dağlık – tepelik kesimlerde yer almaktadır. Solhan volkanitleri ise miktar olarak

59 az fakat kaliteli su içermektedir. Özellikle inceleme sahasının kuzeyinde yer alan Zımme Tepe ve Kurudere köyleri arasında çok sayıda doğal su kaynağının varlığı gözlenmiştir. Kaynaklar, yüksek dağlık – tepelik alanlar olan bu bölgelerde volkanik

malzeme arasındaki kırık çatlakların yayılışına bağlı olarak yüzeye çıkmaktadır.

Sahanın orta kesimlerinde bulunan Bingöl formasyonu daha iri taneli tortul malzemelerden oluşmuş, iyi su tutabilme kapasitesine sahip bir yapıdadır. Hem kayaç boşluklarından hemde katılaşmış bu tortul malzemelerin kırık ve çatlaklarından yerçekimine bağlı olarak hareket edip, yamaçlardan sızan çok sayıda doğal su kaynağının, yüzeye çıktıktan sonra yakınındaki nehirleri beslediği görülmektedir.

60

2.5. TOPRAK ÖZELLİKLERİ

İklim, topografya ve litoloji nedeniyle Bingöl ilinde çeşitli büyük toprak grupları bulunmaktadır. Bu etkenlerin yanı sıra araştırma alanı ve yakın çevresindeki toprakların oluşumunda yükselti, eğim, bakı, drenaj durumu ve ana kaya da önemli birer faktördür. Bütün bu etkilere bağlı olarak çalışma sahasında ova tabanları, plato yüzeyleri ve dağlık alanlarda farklı toprak tiplerine rastlanmaktadır.

Sahada görülen toprak tipleri kırmızımsı kahverengi topraklar, kahverengi orman toprakları, kestane rengi topraklar, kalkersiz kahverengi orman toprakları, kalkersiz orman toprakları, alüvyal topraklar ve kolüvyal topraklardır (Harita 11).

Toprak özellikleri herhangi bir bölgede yapılması planlanan tüm planlama ve projelendirme çalışmaları için son derece önemlidir. Kırsal alan ve kentsel alan planlamalarında, uygulamaya sahne olan ana materyal topraktır. Ayrıca her türlü tarımsal ve zirai faaliyette, ağaçlandırma ve arazi kullanım çalışmalarında toprağın türü etkilidir. Bu nedenle inceleme alanında yapılması planlanan tüm çalışmalarda ana materyal olan toprağın türü dikkate alınmalıdır.

2.5.1. TOPRAĞIN OLUŞUMUNDA ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER

Toprak; tüm canlılar için vazgeçilmez nitelikteki bir ihtiyaçtır. Bütün canlıların yaşamları dolaylı veya dolaysız yoldan toprakla ilişkilidir. İnsanoğlu içinde toprak aynı derecede önemlidir. Milyonlarca yıldan beri insan eliyle yapılan tüm üretim araçları, gıda, barınma, tarımsal faaliyetler ve planlamalar toprak kökenlidir. Bu nedenle yeryüzünde tüm canlılar gibi insan – toprak ilişkisi de detaylı olarak incelenmesi gereken bir konudur.

Toprak, üretilmesi – imal edilmesi mümkün olmayan ve canlılar için yaşamsal öneme sahip olan bir nesnedir. Toprağın oluşumu son derece zor ve zaman alıcı bir süreçtir. Ancak mevcut toprağın özellikle erozyon yardımı ile aşınmaya uğrayıp, tahrip edilmesi ve dolayısıyla kullanılamaması mümkün olmaktadır. Bu nedenle doğal ortam – insan ilişkisi irdelenirken, sürdürülebilir bir gelecek için toprağın önemi bir kat daha artmaktadır.

Toprağın oluşumunda genel olarak asıl önemli olan etkenler iklim(özellikle su, sıcaklık, oksijen ve karbondioksit), ana kaya, toprağın oluştuğu alanda bulunan bitki ve hayvan çeşitliliği, yeryüzü şekli (özellikle yükselti) ve zamandır.

61 İnceleme alanında saha gözlemleri ve ilgili kaynakların irdelenmesi neticesinde toprağın tam olarak gelişmemiş, gelişimini tamamlamamış bir morfolojik yapıda olduğu tespit edilmiştir. Bu durumun ortaya çıkmasında volkanizma, tektonizma, eğim ve reliefin büyük etkisi vardır. Özellikle yüksek alanda son zamanlarda yaşanmakta olan bitki örtüsü tahribatının da toprağın oluşum ve gelişimde gelecekte büyük etkisi olacağı gözlenmiştir.

Bingöl şehir merkezi ve yakın çevresindeki toprağın derinliği ana kayanın özellikleri ve relief koşullarına bağlı olarak değişmektedir. Ova tabanından dağlık alanlara gidildikçe toprağın derinliği azalmaktadır. Sahanın özellikle kuzey ve kuzeybatı kesimlerindeki dağlık alanlarda toprak derinliği yer yer 10–15 cm. ye kadar düşerken, ova tabanında toprak derinliğini 150 -200 cm arasında değişmektedir. Saha çevresindeki bazı bölgelerde, özellikle eğime bağlı olarak dağ yamaçlarında toprak örtüsünün son derece düşük olduğu hatta tamamen çıplak kayalık alanlarla karşılaşılmıştır. Bu alanlarda ana kaya yeryüzüyle temas halinde olup, yüzeyde çıplak gözle görülebilmektedir.

Toprağın oluşumu üzerinde etkili olan iklim elemanları daha çok sıcaklık ve yağıştır. Bunlardan yağış, toprakların yıkanmasında ve bitki örtüsünün yetişmesinde etkili olmaktadır. Sıcaklık ise, topraktaki organik maddelerin ayrışmasını ve nem yeterli olduğunda kimyasal ayrışma olaylarını tayin etmektedir. Bu iki iklim elemanı bir araya gelerek ya da ortak etki yaparak toprağın oluşumu etkilemektedir (Atalay,1997).

İnceleme sahası ve yakın çevresinde iklim ve toprak oluşumu arasındaki irdelendiğinde şu sonuçlara ulaşılmaktadır. Bingöl şehri ve yakın çevresinde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve yağışlı bir hüviyete sahiptir. Yağışların az olduğu veya hiç olmadığı kurak ve sıcak yaz mevsiminde topraktaki ayrışma, farklı materyallerin birbirine karışma faaliyetleri zayıflamaktadır. Buna karşılık toprağın nemli olduğu kış aylarında toprak nemi fazla olmasına rağmen don olayının sık görülmesi nedeniyle toprağın oluşumunda bir yavaşlama görülmektedir. Bütün bu nedenlerden ötürü çalışma sahasında toprağın oluşumunun en yoğun yaşandığı mevsimler, yağış ve nemin bol olduğu, don olaylarının görülmediği ve yeterli sıcaklığa sahip ilkbahar ve sonbahar mevsimleridir.

İnceleme alanı olan Bingöl şehri ve yakın çevresi genel olarak orman alanlarıyla kaplı, zengin bir bitki örtüsü varlığına sahiptir. Ancak özellikle son yıllarda bitki örtüsü ve ormanlık alanlarda çeşitli nedenlerle meydana gelen tahribatlardan dolayı toprak

62 oluşumu yavaşlamaktadır. Sahanın bazı bölgelerinde görülen erozyon nedeniyle yüksek alanlardaki toprakların ova tabanına doğru taşındığı gözlenmiştir.

Araştırma sahasında toprağın oluşumu üzerinde etkili olan diğer faktörlerde eğim, yükselti, topografya ve drenaj durumundaki farklılıklardır. Saha, düz bir yapıya sahip olan ova tabanı ve bu ünite etrafında sıralanmış yüksek dağ sıralarından oluşmaktadır. Şehir merkezinin de içinde bulunduğu Bingöl Ovasının ortalama yükseltisi 1000–1100 m. arasındadır. Ancak ovayı çevreleyen yüksek dağlık alanlarda yükselti 1800–1900 m. lere kadar çıkmaktadır. Yükseltide görülen bu farklılıklar iklim ve iklim elemanlarının (sıcaklık, yağış, vb.) yanı sıra toprağın toprakta da bir kuşaklaşma meydana getirmektedir.

2.5.2. ARAŞTIRMA SAHASINDAKİ TOPRAK TİPLERİ

İnceleme alanında yer alan toprak tipleri sınıflandırılırken T.C. Başbakanlık Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün hazırladığı “Bingöl İli Arazi Varlığı” (2001) ve Toprak Su Genel Müdürlüğünün hazırladığı “Bingöl İli Toprak Kaynağı Envanter Raporu”(1978) adlı çalışmalardan faydalanılmıştır (Tablo 8). Ayrıca değerlendirmeler sırasında saha gözlemleri de dikkate alınmıştır. Sahada bulunan toprak tipleri sınıflandırılırken klasik toprak sınıflandırma sistemi dikkate alınmış, sahada mevcut olan topraklar zonal ve azonal toprak tipleri olarak değerlendirilmiştir (Grafik 20).

Tablo 8.- Araştırma sahasındaki toprak tipleri ve kapladığı alanlar

TOPRAK TİPİ ALAN(km2) %

Kalkersiz(Kireçsiz) Kahverengi Orman Toprakları 88.1 58,7

Kalkersiz(Kireçsiz) Kahverengi Topraklar 42,1 28,1

Irmak Yatağı 4,5 2,9

Alüvyal Topraklar 12.4 8,3

Kolüvyal Topraklar 2.8 1,9

Kahverengi Orman Toprakları 0.1 0,1

Toplam 150 100

Kaynak: Bingöl İli Toprak Kaynağı Envanter Raporu(1978) ve Bingöl İli Arazi Varlığı(2001) den

63

Toprak Tipleri

%8 %3 %28 %59 %2 %0

Kalkersiz(Kireçsiz) Kahverengi Orman Toprakları Kalkersiz(Kireçsiz) Kahverengi Topraklar

Irmak Yatağı Alüvyal Topraklar

Kolüvyal Topraklar Kahverengi Orman Toprakları

Grafik 20.- Araştırma sahasındaki toprak tiplerinin kapladığı alanların oransal dağılışı

Araştırma sahasında en yoğun görülen toprak tipidir. İyi gelişmiş profil özelliğine sahip bu takımdaki topraklar, toprağı oluşturan aktif faktörlerden iklim ve vejetasyon, toprak oluşumuna etkili olmuş ve toprak üzerine hâkim damgasını vurmuştur (Atalay,2006;246).

Zonal Topraklar

İnceleme sahasında bu toprak grubundan Kalkersiz Kahverengi Orman Toprakları, Kahverengi Orman Toprağı, Kalkersiz Kahverengi Topraklar gibi örneklerine rastlanmaktadır (Harita11).

A (B) C profiline sahip topraklardır. A horizonu iyi teşekkül etmiş gözenekli yapı arz eder. A horizonundaki organik madde genellikle asit karakterli olup mineral kısımdan ayrı veya çok az bir karışma gösterir.

Kalkersiz(Kireçsiz) Kahverengi Orman Toprakları

(B) horizonu zayıf teşekkül etmiş kahverengi veya koyu kahverenginde granüler veya yuvarlak köşeli blok yapıdadır. B horizonundaki kil birikmesi yok veya çok azdır.B horizonunun baz saturasyonu (doygunluk), ortadan yavaşa doğru değişmektedir

64 (% 60 dan az). Profilin aşağılarına doğru gidildikçe pH değer 6.0 dan daha düşüktür veya yüzeyde daha düşüktür. Horizonların sınırları geçişli ve tedricidir (Bingöl İli Toprak Kaynağı Envanteri Raporu,1978;10).

Bu sınıftaki toprakların derinlikleri 40–70 cm. arasındadır. Doğal vejetasyon alanı esas olarak yaprağını döken orman ağaçları olan bu sınıftaki topraklar araştırma alanında yoğun olarak meşe formasyonu altında yayılım göstermektedir. Sahanın hemen her bölgesinde sıklıkla görülen bu toprak çeşidine yoğun olarak Bingöl Ovasının doğusunda Gökçeli mevkiinde, sahanın batısında yüksek dağ sıralarında ve kuzeydoğuda Gözeler, Ağaçyolu, Çukurca, Sancaklı köyleri çevresinde rastlanmaktadır. Saha genelinde 88.1 km2 lik bir alan kaplayan kalkersiz kahverengi orman toprakları sahanın bütününün yaklaşık olarak % 59’ unu kapsamaktadır (Foto 10, Tablo 8, Grafik 20) (Harita11).