• Sonuç bulunamadı

1.5. Çocuklarda Görülen Bazı İstenmeyen Davranışlar

1.5.2. Saldırganlık

1.5.6.2. İnatçılığın Nedenler

- Çocuğun temel ihtiyaçlar ının ve gereksinimlerinin zaman ında

karşılanmaması, davranışlarının, isteklerinin nedensiz olarak yasaklanmas ı ve engellenmesi ya da çocu ğun fazla şımartılarak, isteklerinin ve heveslerinin her zaman karşılanması.

- Çocuğun haks ızlığa u ğradığı dü şüncesi ve yeti şkinlerden öç alma duygusu ile çocuğa karşı gösterilen fazla yumuşak veya çok sert eğitim yöntemi.

- Yetişkinlerin her konudaki ısrarcı tutumlar ı ve isteklerini çocu ğa zorla ve baskı ile yaptırmak istemeleri.

- Gergin ana-çocuk ili şkileri, çocuklar aras ında k ıyaslamaların ayr ımların yapılması ve çocuğun kardeşini ve arkadaşını kıskanması.

- Çocukların ba ğımsız bir birey olduklar ının fark ına varmaya ba şlamaları ve dünyayı keşfetme merakları.

- Çocuğun sinirli ve öfkeli anında onunla tartışılması ve caza verilmesi.

- Çocuğa temizlik, tuvalet ve düzen al ışkanlığının kazand ırılmasında, yemek konusunda yetişkinlerin çok katı ve ısrarcı tutumları.

- Organik bozukluklar, duyu organlar ının görevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirememesi, aşırı beslenme.

- Dürtülere hakim olacak ve istekleri engelleyecek gücün yetersiz olu şu (Yörükoğlu, 1997; Gövsa, 1999; Evirgen, 2002; Aydın, 2003; Kartal, 2005).

1.5.7. Kayg ı

Kaygı bedensel olarak denge bozuklu ğuna neden olan, tehlikelere kar şı geliştirilen ya da bozulan dengeyi düzeltme çabas ındaki ba şarısızlık sonucu ortaya çıkan, ki şinin gerilimin nedenini tan ımlamada güçlük çekti ği, korkunun da içinde olduğu, kontrol edilemeyen kar ışık tepki davran ışı olarak tan ımlanabilir (Erol ve Öner, 1999). Ayr ıca ki şinin kayna ğı d ışarıda olmayan, kendi içinde ve bilincinde olan, hayali olarak belli belirsiz bir korku hissetmesi ve bu korkunun devaml ı olması durumudur. Kaygının yeteri kadar üzerinde durulmaz ve geçece ği düşünülür. Ayrıca çocuklar yoğun endişelerini saklarlar (Cook ve Cook, 2005: 561). Korku ise; ki şinin gerçek bir tehlike kar şısında kendisini korkutan şeyin ne olduğunu bilerek gösterdiği anlık tepkidir (Evirgen, 2002; Topba ş, 2003; K ırkıncıoğlu, 2003; Dirim, 2003). Uzmanlar kaygının, çocukların ve yetişkinlerin yüzleştiği en yaygın duygu olduğunu belirtmişlerdir (Cook ve Cook, 2005: 561).

Tüm çocuklar çok korkulu ve kayg ılı devrelerden geçerler ve geli şme

ark.,1998; Swedo ve Leonard, 2000). Çocuk konu şmaya ba şladığı andan itibaren birçok şeyi dü şünüp örne ğin, ya ğmurun ya ğacağına, ate şinin ç ıkacağına, güvenliğinin tehlikede oldu ğuna kayg ılanabilir. Küçük çocuklar ın güvenlik konusunda büyüklere oranla daha fazla kayg ılanmaları normaldir. Daha büyük çocuklar ise okuldaki performanslar ı ve toplumdaki imajlar ı konusunda kayg ı yaşarlar (Swedo ve Leonard, 2000:106). Bu kayg ılar normal olarak ya şanan, sürekli olmayan ve a şırı stres ve huzursuzlu ğa yol açmayan ayr ıca tüm ki şiler aras ı ilişkilerden do ğabilecek do ğal bir ifade olan kayg ılardır (Swedo ve Leonard, 2000; Kırkıncıoğlu, 2003; Dirim, 2003). Bunun yan ında kayg ı ısrarlı bir şekilde yayg ın olarak görülüyor, çocu ğun gücünü azaltacak, normal faaliyetlerini engelleyecek ve ciddiye alınacak boyutlarda stres yarat ıyorsa, günlük ya şamı olumsuz etkiliyorsa ve bir çok olumsuz belirtiyi yan ında getiriyorsa art ık normal kayg ı boyutundan ç ıkmış ve yayg ın kayg ı bozuklu ğuna, ayr ılık kayg ısına, sosyal fobiye, kaç ınma bozukluğuna, obsesif kompulsif bozuklu ğuna dönmü ş olabilir. Bu durumda çocuk beceriksiz, isteksiz ve kayg ılı bir ya şamı al ışkanlık haline getirir (Dirim, 2003; Kırkıncıoğlu, 2003). Bu kayg ı bozukluklar ından ayr ılık kayg ısı ve a şırı kayg ı bozukluğu çocuklu ğa özgüyken di ğerleri çocukluk ve yeti şkinlikte ortak olan kayg ı bozukluklarıdır. Yaygın kaygı bozukluğu, en az altı ay devam eden yoğun ve mantık dışı kaygılardır. Çocuk yapt ığı ve yapmad ığı, yapacağı ve yapamayaca ğı her şeyden kaygılanır. Ayr ılma kayg ısının bebeklik ve okula yeni ba şlama dönemlerinde görülmesi normalken, be ş-altı ya şını geçti ği halde çocu ğun sevdiklerine zarar gelmesinden, eve dönemeyece ğinden korkmas ı ayr ılık kayg ısı bozuklu ğu olarak adlandırılır. Eğer çocuk toplum önünde yemek yemekten, konu şmaktan kaygılanırsa, bu da sosyal fobinin içine girer. Sosyal kayg ı, uyumsuz sosyal davran ışların gelişmesinde rol oynar ve sosyal geri çekilmenin ya da akran faaliyetlerine

girmemenin nedeni olabilir (La Greca ve Stone, 1993; Wenar, 1994). Kaç ınma bozukluğu da, aile üyeleri ve tan ıdıklarla ileti şim kurabilirken bilmedi ği insanlara yönelik sürekli isteksiz ve bu ki şilerle ili şki kurmaktan dolay ı a şırı çekinmedir. Bu davranışlar çocu ğun sessizce sosyal ortamdan geri çekilmesi anlam ına gelir. Bu özellikler kal ıtımla ba ğlantılı ve sosyal kayg ının göstergesidir (La Greca ve Stone, 1993; Warren, Umylny, Aron ve S ımmens, 2006). Bunlar ın yan ı s ıra çocu ğun kaygıları kirlenme ya da mikrop kapmayla ilgiliyse obsesif kompulsif bozukluk göz

önünde bulundurulabilir. Obsesif kompulsif bozukluk çocu ğun kontrolü d ışındaki kaynaklardan ortaya ç ıkan, kar şı konulmaz ve genellikle mant ık d ışı olan bir bozukluktur ve ba şlangıcı 9-16 ya şlar aras ındadır (Wenar, 1994:104). A şırı kayg ı bozukluğu da kişilerarası değerlendirme kaygısını yansıtan belirtiler içerir (La Greca ve Stone, 1993:17) Normal popülasyon içinde % 8-9 oran ında kaygı bozuklu ğunun görüldüğü ve yeti şkinlikte görülen kayg ı belirtilerinin ço ğunun 15 ya şından önce başladığı ara ştırmalar sonucu ortaya ç ıkmıştır (Wenar, 1994; Swedo ve Leonard, 2000). Cook ve Cook’ da (2005: 561) e ğer ailede kayg ı bozukluklar ı varsa çocukta kaygının görülme oranının 5 kat daha fazla olacağını belirtmiştir.

Psikoanalitik kuram da kayg ı kavram ını ele alm ış, çocu ğun ebeveynin

cezalandırması ve sevgisini geri çekmesi tehdidi sonucunda sosyal olarak kabul görmeyen davran ışını bast ıracak kadar güçlü bir kayg ı ya şadığını ve kayg ının ac ı vericiliğinden kurtulmak için de savunma mekanizmalar ını kulland ığını belirterek nevrotik belirtilerin davran ışın görünen özelli ğinin ötesinde simgesel bir anlam ı olduğunu öne sürmü ştür. Savunma mekanizmalar ı kat ı, yayg ın ve a şırı hale geldiğinde gelişim açısından zararlıdır (Wenar, 1994; Evirgen, 2002; Morgan, 1998). Kaygı yaratan durumlarda çocuklar ın geli ştirdikleri savunma mekanizmalar ı şunlardır:

1- Gerileme: Altını ıslatma gibi yaşandan küçük davranışları gösterme. 2- Ret ve Bast ırma: Kaygılandırıcı durumun varl ığını kabul etmemek ya da

olmuş bir olay hakk ındaki bildiklerini tümüyle unutmak, bilinçalt ına itmek.

3- Yansıtma: Kayg ılandırıcı kabul edilmeyen durum ya da duygunun başkasının üzerine atılarak suçluluk duygusundan kurtulmak.

4- Yer değiştirme: Zararsız bir nesneye y ıkıcı ve abart ılı bir güç yüklenerek korku nesnesi durumuna getirme (Wenar, 1994; Evirgen, 2002; Morgan, 1998).

Davranışçı kuram ise gerçek bir tehdit kar şısında gösterilen kayg ı tepkisini bir uyum davran ışı olarak, herhangi bir tehlike olmadan ortaya ç ıkan kaygı tepkisini

ise psikopatolojik olarak de ğerlendirir ve kayg ının ö ğrenme ya şantıları boyunca ortaya ç ıkmasında kar şılaşılan durumlar ın etkisinin oldu ğunu savunur. Kayg ı bozukluklarının ortaya çıkmasında geleneksel ö ğrenme ilkelerinin yani model alarak öğrenmenin rol aldığı ve peki ştirmenin davranışın azalması ya da artmas ında önemli olduğu davranışçılar tarafından belirtilir (Wenar, 1994; Morgan, 1998).

Çocuklar kayg ı ve huzursuzluklar ıyla gerek kendi ba şlarına gerekse başkalarının yard ımıyla ba şa ç ıkmayı ö ğrenirler. Ancak baz ı çocuklar vard ır ki bu çok kayg ılı durumlar ından kurtulmak için bir çare dü şünmezler. Onlar daima, kendilerinin veya aile bireylerinden birinin ba şına gelebilecek korkulu şeyler düşünürler. Gerçek ya şam ile kendi uydurduklar ı hayali ya şam aras ındaki fark ı ayırmada zorluk çekerler (Lasher ve ark.,1998:19-20).