• Sonuç bulunamadı

İnaçlı İşlemden Farkı

İnançlı işlem yeni Türk Borçlar Kanununda ve eski Borçlar Kanununda düzenlenmemiştir. Ancak doktrinde ve uygulamada inançlı işlemin varlığı kabul edilmektedir. İnançlı işlemin doktrinde yapılan tanımına göre; bir hakkı bir şahıstan devren iktisap eden kimsenin (itimat olunan-mutemet), bu hakkı devredenle aralarında kararlaştırılan amaca göre kullanmayı ve gerektiğinde, bu hakkı kendisine devretmiş olana (itimat edene) veya bir üçüncü şahsa nakletmeyi taahhüt etmesi ve itimat edenin de bu taahhüde güvenerek hakkı devretmiş olması halinde, bir inançlı muameleden veya daha yerinde bir ifade ile inançlı temlik ‘den bahsedilebilir181.

177 Esener, Muvazaalı Muameleler, s. 29, 30, Eren, Genel Hükümler, s. 382. Karahasan, s. 265.

178 Eren, Genel Hükümler, s. 382.

179 Özkaya, s. 222, Eren, Genel Hükümler, s. 381.

180 Eren, Genel Hükümler, s. 381.

181 Oğuzman, Öz, s.133.

72 İnançlı işlemde, “teminat için mülkiyetin naklinde”, “tahsil için alacağın temlikinde” veya “çekin teminat amacıyla temlik cirosuyla devredilmesinde” olduğu gibi, hak (mülkiyet hakkı veya alacak hakkı) karşı tarafa devredilir. Fakat taraflar arasında bir inanç anlaşması ile hakkı devralan kimsenin bu hakkını nasıl kullanacağı ve hangi şartlarla iade edeceği tespit edilir182. Taşınmazlara ilişkin inanç anlaşma-larının geçerliliği, ilke olarak resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Ancak Yargıtay uygulamada farklı bir görüşü benimsemiştir. Yargıtay’a göre, taşınmazlara ilişkin inanç anlaşmaları da bir şekle bağlı olmaksızın geçerlidir. Sadece ispat yönünden şekle bağlı olmayan anlaşmalarda yazılı delil gerekir183. İnançlı işlemin gerçekleşebilmesi için taraflar arasındaki güven ilişkisinin üst düzeyde olması gerekir.

İnançlı işleme örnek verecek olursak A, C’den olan alacağına ilişkin olarak C’den tahsil edip tekrar kendisine temlik etmesini içeren inanç anlaşması ile alacak hakkını B’ye temlik etmesidir. Buna kısaca inançlı temlik denir. Bunun yanında A’nın mallarını ya da hisse senetlerini belli bir süre idare edilmesi için B’ye devretmesi de bir inançlı devirdir184. Diğer bir örnek olan teminat naklinde temel amaç mülkiyetin devri değil, fakat alacaklının alacağını garanti etmektir. A, B’den aldığı 300.000,00 TL karşılığında taşınmazının mülkiyetini B’ye devretmiştir.

Aralarındaki inanç anlaşmasına göre, B bir yıl içinde taşınmazın mülkiyetini kimseye nakletmeyecek ve A bir yıl içinde B’ye 300.000,00 TL ödediği takdirde, B taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkını tekrar A’ya devredecektir185.

Muvazaa ile İnançlı işlem birçok yönden birbirine benzemektedir. Bu benzerliklerden ilki, her iki işlemde de tarafların dış dünyaya veya üçüncü kişilere karşı görünürde işlem meydana getirmek istemeleridir186. İkincisi ise, hem inançlı işlemde hem de muvazaalı sözleşmede devredilen kişi, devir olunan şey üzerinde dışa karşı malikin tüm hak ve yetkilerini taşıyan kişi görünümündedir187. Üçüncü benzerlik ise iç ve dış ilişkide görülür. Muvazaada iç ilişki muvazaa anlaşması iken

182 Ergun Özsunay, Türk Hukukunda ve mukayeseli hukukta inançlı muameleler, İstanbul, 1968, s.

443, Reisoğlu, s. 114.

183 Reisoğlu, s. 115-116.

184 Aydınlı, Muvazaa Sorunu, s. 97.

185 Reisoğlu, s. 115.

186 Esener, Muvazaalı Muameleler, s. 153, Özsunay, s. 221, Eren, Genel Hükümler, s. 386.

187 Kenan Tunçomağ. Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, 1972, s. 209. (Borçlar Hukuku)

73 inançlı işlemde iç ilişki inanç anlaşmasıdır. Her iki işlemde dış ilişki bakımından sınırsız tasarruf yetkisi mevcutken iç ilişkide bu tasarruf yetkisi sınırlandırılmıştır.

Çünkü muvazaa anlaşmasında taraflar görünürdeki işlemin geçersiz olduğu üzerinde anlaşırken, inanç anlaşmasında buradaki devrin her ne kadar geçerli olsa bile belli bir süre veya amacın gerçekleşmesi ile sınırlı olduğunu kararlaştırmaktadır188. Bu nedenle her iki işlemde de malı ya da hakkı muvazaalı işlemle ya da inançlı işlemle devralan karşı taraf belli şartlar altında devraldığını geriye devretmekle karşı karşıya kalmaktadır189.

Muvazaa ile inançlı işlem arasında yukarıda açıkladığımız benzerlikler bulunmasına rağmen muvazaalı işlemler ile inançlı işlemler arasında açık bir nitelik farkı vardır. İlk farkta muvazaalı işlemlerden farklı olarak, inançlı işlemler tarafların gerçek niyetlerine uygun olan ve bu sebeple geçerli hukuki sonuçlar doğuran işlemlerdir190. Yani muvazaa kurumunda olduğu gibi irade ile beyan arasında bir uyumsuzluk yoktur. Federal mahkemeye göre inançlı işlemde taraflar bir hakkı üçüncü şahıslara karşı kayıtsız olarak inanılana geçirmek isterler. Bu nedenle inançlı işlemlerde üçüncü kişileri aldatma kastı yoktur. Sonuç olarak inançlı işlemler muvazaalı işlemlerin aksine hukuken geçerli işlemlerdir191. İkincisi ise, Muvazaanın daha geniş bir kavram olmasıdır. İnançlı işlemler sadece tasarruf işlemlerinde yapılabilirken, muvazaa hem tasarruf işlemlerinde hem borçlandırıcı işlemlerde192 hem de ulaşması gerekli tek taraflı hukuki işlemlerde yapılabilir193. Üçüncüsü ise, muvazaa kurumunda özellikle nisbi muvazaa da bulunan gizli işlem de taraflar aralarında görünürdeki işlemin geçerli olmadığı noktasında anlaşmaktadırlar. İnançlı işlem de böyle bir gizli sözleşme yoktur ve inanç anlaşması ile yapılan devir işlemi birbirini tamamlar niteliktedir. Dördüncüsü ise, muvazaa ve inançlı işlem de devreden malik olan kişinin dava açma süresi farklıdır. Muvazaanın ileri sürülmesi itiraz olup her zaman ileri sürülebileceği gibi kural olarak bir süreye bağlanmamıştır.

Ancak inançlı işlemde inanç konusu şeyi isteme hakkı kişisel bir hak olduğundan

188 Esener, Muvazaalı Muameleler, s. 153, Özkaya, s. 999, Eren, Genel Hükümler, s. 386.

189 Eren, , Genel Hükümler, s. 387, Esener, Muvazaalı Muameleler, s. 152-153.

190 Reisoğlu, s. 253, Uygur, Borçlar Kanunu, s. 748, Oğuzman, Öz, s. 112, Eren, Genel Hükümler, s.

387.

191 Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, s. 124, Eren, Genel Hükümler, s. 387.

192 Karahasan, s.265. Kurtaran, s. 13-14, Eren, Genel Hükümler, s. 387.

193 Tunçomağ, Borçlar Hukuku, s. 209. Kurtaran, s. 14, Eren, Genel Hükümler, s. 387.

74 yeni Türk Borçlar Kanunun 146. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir194.