• Sonuç bulunamadı

V. CERH VE TA’DÎL İLMİNİ ORTAYA ÇIKARAN TEMEL FAKTÖRLER

1.1.4. İlmi Durum

1.1.4.1. Rey’de İlmi Tartışmalar

Ehl-i Hadîs: Yukarıda değinildiği gibi Rey şehrinde Ehl-i hadîs düşüncesine

mensup birçok âlim yaşamıştır. Tarihte Ehl-i Hadîs olarak bilinen bu mezhebin en

248 Cerir b. Abdilhumeyd, işittiği hadisleri yazar ve sadece kitapta rivayette bulunurdu. Başta Ebû Hatim olmak üzere bir çok âlim tarafından sika kabul edilmiştir. H. 188 tarihinden vefat etmiştir. Geniş için bkz: ez-Zehebî, Mîzânu’l-İ’tidâl, II, 119-120.

249 Hişâm b. Ubeydillah Dönemin meşhur fakihlerinden olup İbn Şihâb ez-Zuhrî, Mâlik b. Enes, İbn Ebe Zi’b ve Hammâd b. Zeyd gibi âlimlerden hadis rivayet etmiştir. Kendisinden başta Ebû Hatim olmak üzere birçok ulema rivayette bulunmuştur. Ebû Hatim: “Beldemizde Hişâm b. Ubeydillah’tan daha çok saygı gören bir âlim yoktur” demiştir. Ayrıca Kutub-i Sitte müellifleri kendisiden tahricte bulunmuşlardır. 221/836 tarihinde vefat etmiştir. Bkz. Zehebî, Tezkiretu’l-

Huffâz, I, 284.

250

Birçok ulema tarafından övülmüş ve ريبكلا ظفاحلا “büyük hafız” olarak nitelenmiştir. Buhârî, Müslüm, Ebû Dâvud, Ebû Zu’a ve en-Nesâî kendisinden rivayette bulunmuştur. 230/845’ta vefat etmiştir. Bkz. İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta‘dîl, II, 82.

251 Lakabı دحولِا ظفاحلا Künyesi Ebû Cafer’dir. Mu’temir b. Süleyman, İbn Uyeyne ve İsa b. Yûnus gibi âlimlerden rivayet etmiştir. Kendisinden el-Buhâri, Müslüm, Ebû Dâvud ve Ebû Zur’a gibi birçok âlim rivayette bulunmuştur. Horasan’ın şeyhi olarak da anılan Muhammed b. Mihran, 239/854 tarihinde vefat etmiştir. Fevzi, İbn Ebî Hâtim, s. 23.

252

Künyesi Ebû Abdillah olan Muhammed b. Humeyd’in hakkında münekkid ulema tarafından farklı değerlendirmeler yapılmış, bazıları sika bazıları ise zayıf olarak nitelendirmiştir. Ahmed b. Hanbel kendisiyle ilgili şöyle demiştir: “Muhammed b. Humeyd hayatta olduğu sürece Rey’de ilim tükenmez.” Kendisi başta İbnu’l-Mubârek ve Cerîr olmak üzere birçok kişiden rivayette bulunmuştur. Kendisinden de Ebû Dâvud, Tirmizî, İbn Mâce ve Muhammed b. Cerîr el-Beğavî gibi birçok hadis rivayet etmiştir. Vefat tarihi 248/863 olarak tarih kitaplarından yer almaktadır. Bkz. Zehebî Tezkiretu’l-Huffâz, II, 85.

253 Yahya b. ed-Dureys Rey’de kadılık yapmış, Zehebî onu hafız ve mutkin olarak nitelendirmiştir. Kendisi İbn Cüreyc, Muhammed b. İshak, Süfyan b. Zâide ve onların tabakalarından rivayet etmiştir. Kendisinden de Yahya b Maîn, İbn Rahuveyh gibi ulema rivayette bulunmuştur. Ebû Hâtim’in “Yahya ed-Dureys’in yanında Hammâd’dan gelen on bin hadis vardır” demesi hadis ilmindeki konumunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Yahya ed-Dureys h. 203/819’te vefat etmiştir. Bkz. Zehebî Tezkiretu’l-Huffâz, I, 253-254.

254

Sehl b. Zancele Süfyan b. Uyeyne, Ebu Muaviye, Hafs b. Giyas, Ebu Bekir b. Ayyâş, Cerîr b. Abdilhamid gibi o dönemin âlimlerinden rivayet etmiştir. Kendisinden İbn Mâce, İbrahim b. el- Harbî, Ebû Ya’la el-Mûsilî ve başkaları rivayette bulunmuşlardır. Başta Ebû Hatim olmak üzere birçok muhaddis tarafından sika kabul edilmiştir. Ayrıca kendisine ait birçok eserin varlığından söz edilmiştir. Zehebî, Tezkiretu’l-Huffâz, II, 30.

53

bariz özelliği, akaid konusundaki nassları tevil etmeden zahiriyle amel etmektir. Bu görüşü benimseyenler başta Allah’ın sıfatları konusu olmak üzere birçok kelamî meselede Ahmed b. Hanbel’in görüşlerine tabi olmaktadırlar. Zira Ahmed b. Hanbel bu görüşün kurucusu ve temsilcisi kabul edilmektedir.255

Rey’de bu görüşün toplum tarafından benimsenmesinde oradaki meşhur hadisçilerinin tedrisatlarının etkili olduğunu söylemek mümkündür.

Mutezile: Rey’de var olan mezheplerden birisi de Muteziledir. AncakRey’de

bulunan Mutezilenin iki kola ayrıldığı görülmektedir. Onlardan birisi Neccâriye diğeri Za’farânîlerdir. Neccâriye mezhebi ismini Hüseyin b. Neccâr’dan almaktadır. Neccârîler her ne kadar bazı meselelerde Mu’tezile mezhebinden farklı düşünseler de temel meselelerde onlardan ayrılmamaktadır. Neccârîler, Mu’tezilenin temel düşüncelerinden biri olan Kur’an’ının mahlûk olduğunu iddia ederek hadis ehline muhalefette bulunmuşlardır. Şehristânî’nin(ö. 548/1153) ifade ettiğine göre o dönemde Rey’de bulunan Mutezilenin çoğu Naccârî koluna mensuptur.256

Za’farânîler ise Kur’an’ın mahlûk olup olmaması konusunda tevakkuf etmişlerdir.257

Ancak kaynaklara bakıldığında Za’farânîlerin, Kur’an’ın mahlûk mu gayrı mahlûk mu olduğu konusunda birbiriyle çelişen ifadelerine rastlamak mümkündür. Zira “Allah’ın kelamı Allah’tan gayrıdır, Allah’tan gayrı olan her şey mahlûktur” demektedirler. Böyle demelerine rağmen Kur’an’ın mahlûk olduğunu iddia edenlerin dinden çıktığını savunmaktadırlar.258

Neccâriye ve Za’farânîyenin fıkıhta Hanefi oldukları belirtilmektedir.259

Şia: Yakût’un verdiği bilgilere göre Rey şehrinde Şia düşüncesinin var

olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle de Şii olan Ahmed b. Hasan el-Mâredânî, Rey’e hâkim olunca Şia düşüncesini izhar etmiş ve Şii olanlara saygı ve ikramda bulunmuştur. Ayrıca o dönemin âlimlerinin, Ahmed b. Hasan’a kitap ithaf ettiği nakledilmektedir. Daha önce geçtiği gibi İbn Ebî Hâtim er-Râzî’nin de Ehl-i Beytin

255

Fevzi, İbn Ebî Hâtim, s.30-31. 256 Şehristanî, el-Milel ve’n-Nihel, I, 87. 257 Makdisî, Ahsenu’t-Takâsîm, s. 266. 258

Şehristanî, el-Milele ve’n-Nihel, II, 87. 259 Makdisî, Ahsenu’t-Tekâsîm, s. 266.

54

fazileti hakkında kendisine bir kitap ithaf ettiği bilinmektedir. 260

Aynı şeklide İbn Ebî Hâtim’in yaşadığı dönemde Zeydîlerin Rey’e hâkim olması orada Şia’nın var olduğuna dair açık bir delildir.261

Fıkhî ve Kelâmî Mezheplerin Mücadelesi: İslam dünyasında hem kelam

hem de fıkhî mezhepler arasında sürekli bir mücadelenin söz konusu olduğu görülmektedir. Bu mücadele, İbn Ebî Hatim’den önceki dönemde olduğugibi onun döneminde de yaşanmıştır. O dönemde yapılan tartışmaların genellikle Mu’tezile ile Hadis Ehl-i ve Hadis Ehl-i ile Re’y Ehl-i arasında cereyan ettiği bilinmektedir.

Şüphesiz Mu’tezile ile Hadis Ehl-i arasındaki mücadele, İbn Ebî Hâtim’den önce başlamış olan bir durumdur. Bu mücadele Halife Me’mûn’un (197-217/813- 833), Mu’ tezile’nin temel ilkelerini benimseyip halkı da buna kabule zorlaması ile zirveye ulaşmıştır. Özellikle de Mu’tezile ile Hadis Ehl-i arasındaki tartışma, halku’l- Kur’an meselesi etrafında yoğunlaşmıştır. Kur’an’ın mahlûk olduğunu reddedenler, halife tarafından işkenceye tabi tutulmuştur. Bu dönemde meydana gelen olaylar, İslam Tarihinde “Mihne” adıyla anılmıştır.262

Ahmed b. Hanbel’in (ö. 241/855) Kur’an’ın mahlûk olduğu düşüncesini reddetmesi ve bu fikrinden dolayı mihne olayına tabi tutulması herkesçe bilinen bir husustur.263

Ahmed b. Hanbel bu davranışı ve cesaretiyle, Ehl-i Hadis’in görüşünü savunmuş ve onların öncüsü olmuştur. Daha sonraki dönemlerde halku’l-Kur’an meselesi Ehl-i Hadis için temel bir ilke ve ölçü haline gelmiştir. Bu ilkeden dolayı, Kur’an’ın kendisi veya lafzının mahlûk olduğunu savunan veya bu konuda herhangi bir görüş belirtmeyip tevakkuf edenler, Ehl-i Hadis tarafından ciddi bir şekilde tenkit edilmişlerdir. Ebû Hatim (ö. 277/890) ve Ebû Zur’a da(ö. 264/878) bu konuda saflarını belli etmiş; Kur’an’ın mahlûk olmadığını savunup Ahmed b. Hanbel başta olmak üzere Ehl-i Hadis’in görüşünü benimsemişlerdir. İbn Ebî Hâtim de babasının ve hocası Ebû Zur’a’nın görüşünü savunup duruşunu ortaya koymuştur. Bundan dolayı Ebû Hâtim, Ebû Zur’a ve İbn Ebî Hâtim, halku’l-Kur’an meselesi sebebiyle birçok râviyi tenkit etmiş ve onlardan

260 Yâkût, Mu‘cemu’l-Buldân, III, 122. 261 Fevzi, İbn Ebî Hâtim, s.32.

262

Geniş bilgi için bkz. Hayrettin Yücesoy, “Mihne”, DİA, XXX, 26-28, İstanbul 2005. 263 Zehebî, Siyeru A’lâm, XI, 238.

55

hadis rivayetini terk etmişlerdir.264 Ayrıca Makdisî’nin de belirttiği gibi Rey, Kur’an’ın mahlûk olup olmadığı mevzusunda Hadis Ehl-i ile Mu’tezilî olan en- Neccâriye ve ez-Za’farânîye arasında büyük tartışmalara sahne olmuştur.265

Rey’de var olan diğer bir mücadele de Ehl-i Hadis ile Ehl-i Re’y arasındadır. Hadis Ehl-i’nin düşüncesini savunanların başında Ebû Zur’a, Ebû Hâtim ve İbn Vâre(ö. 270/884) gelmektedir. Nitekim Ebû Zur’a’nın Ehl-i Re’y düşüncesini benimseyen Muhammed b. Mukâtil er-Râzî’nin görüşlerini ret etmek için söylediği şu söz, mücadelenin ne boyutta olduğunu ortaya koyan açık bir delil konumundadır:

“İbn Mukâtil cuma akşamı sohbetini bitirdikten sonra ertesi günün sabahı kendisine reddiye yazıyordum.”266

Rey’deki kelamî tartışmalardan birisi de Şia kelamcıları ile filozoflar arasında olmuştur. Özellikle de Şia’nın önde gelen âlimlerinden olan Ahmed b. Hamdân er- Râzî’nin yazmış olduğu “A’lâmü’n-Nübûvve” adlı eserinden sonra kendisi ile filozof olan Ebû Bekir er-Râzî (ö. 313/925) arasında büyük bir görüş ayrılığı kendini göstermiştir.267

Bütün bu mezhep ve ekollerin varlığı Rey’de ilmin vardığı seviyenin göstergesidir. Makdisî’nin Rey’deki cami, meclis, kütüphane ve medreselerin varlığından söz etmesi268

oradaki ilmi düzeye bir işarettir. Bu ilmi hareketliliğin başta İbn Ebî Hâtim olmak üzere birçok kişinin üzerinde etki bıraktığını söylemek mümkündür.269

Ayrıca birçok âlimin Rey’e nispet edilmesi veya orada vefat edip defnedilmesinin tesadüfî bir durum olmadığı da ortaya çıkmaktadır.270 Dolayısıyla

264 İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta‘dîl, II, 417; VI, 251; VII, 259. 265 Makdisî, Ahsenu’t-Tekâsîm, s. 267.

266

İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta‘dîl, I, 282. 267 Fevzi, İbn Ebî Hâtim, s.36.

268 Makdisî, Ahsenu’t-Tekâsîm, s. 261. 269

Fevzi, İbn Ebî Hâtim, s.36.

56

İbn Ebî Hâtim’in, Rey’deki bu durumu fırsat bilip bundan yararlanmaya çalıştığını ve oraya gelen birçok âlimden istifade ettiğini söylemek mümkündür.271

İbn Ebî Hâtim’in yaşadığı dönemde Rey’deki siyasi, iktisadi, sosyo-kültürel ve ilmi durum özet bir şekilde sunulduktan sonra şimdi de İbn Ebî Hâtim’in hayatı ve ilmi kişiliğinden söz edilecektir.

271

Dickinson, The Development of Earyl Muslim Hadiht Criticism: The Taqdima of Ibn Abi

57

1.2. HAYATI ve İLMİ KİŞİLİĞİ

Benzer Belgeler