• Sonuç bulunamadı

Koç ve Dikici (2003) tarafından yapılan “Eğitimde Dramanın Bir Yöntem Olarak Kullanılması” adlı çalışmada eğitimde drama kavramı kuramsal bir şekilde açıklanmaya çalışılmış ve bir kavramın, bir ders konusunun, bir metnin daha iyi kılınması, bireyce ve grupça daha iyi özümsenip içsel yaşantıya dönüşmesi, gözden geçirilerek üzerinde düşünülerek dışa vurulması olarak tanımlanmıştır. Eğitimde drama yönteminin kullanılmasının önemini, bir iletişim yöntemi toplum yaşamına uyum sağlamada önemli bir rolü olması ve çocuğun yakın çevresindeki olayları somut şekilde yaşantıya dönüştürebilmesi ve öğrendiği birçok şeyi uygulama fırsatı bulmasına katkıda bulunduğu vurgulanmıştır. Ayrıca “eğitimci öğrenciye ne öğretmek?” istiyor sorusu da geniş bir şekilde cevaplandırılmıştır.

Yağız’ın (2007) aktardığına göre Tüzün (2007), çalışmasında örgün eğitim ortamlarında bilgisayar oyunlarını öğrenme amaçlı kullanmanın önemli noktalarını ve zorluklarını araştırmıştır. Kıtalar ve ülkeler, ilkyardım ve bilgisayar donanımı ve çevre birimleri konuları ilköğretim, ortaöğretim ve üniversite öğrencilerine QA(Quest Atlantis: Çok kullanıcılı sanal oyun ortamı) kullanılarak öğretilmeye çalışılmıştır. Araştırmada veri olarak gözlem notları, öğrenci ve öğretmen görüşmeleri, örgenci çalışmaları ve yansımaları toplanmıştır. İlköğretim 4. ve 5. sınıf seviyesinde okul idaresi tarafından seçilen 24 öğrenci (12 kız, 12 erkek), ortaöğretim 9. Sınıf seviyesinde zorunlu olarak sağlık eğitimi dersi alan 22 öğrenci (13 kız, 9 erkek) ve 31 üniversite öğrencisi (16 kız, 15 erkek) çalışma grubunu oluşturmuştur. Çalışmada ilköğretim öğrencileri kıtalar ve ülkeler konusunu, ortaöğretim öğrencileri ilkyardım konusunu, üniversite öğrencileri ise bilgisayar donanımı ve çevre birimleri konusunu oyun ortamında öğrenmişlerdir. Öğrenme sürecinin gözleminden ve yapılan görüşmelerden elde edilen veriler ile derslerde bilgisayar oyunu kullanmanın zorlukları ortaya konulmuştur. Tüzün (2007)’ün çalışması yine QA ortamını kullanan Lim ve arkadaşlarının (2006) çalışmasına benzer sonuçlar içermektedir. Tüzün, 3B sanal öğrenme ortamlarının zorluğu olarak tasarım zamanının fazlalığını, konu ile ilgili hikaye ile oyun ortamının uyumunun zorluğunu ticari amaçlı oyunlar ile karşılaştırarak öğrencilerin çok yüksek beklentilerinin olduğunu, QA ortamının kendine özgü bir sistemi olduğu için uyum sürecinin gerekliliğini ve tasarımın dersin kavramsal

çerçevesini kısıtladığını tespit etmiştir. Araştırmada öğrencilerin bilgileri ders boyunca araştırdıkları, oyundaki ipuçlarını buldukları ve problemleri çözmeye çalıştıkları gözlemlenmiştir. Öğrenciler birbirlerinin bilgisayarlarını ziyaret edip is birliği yapmışlardır. Ortamdaki konumsa pencereleri işbirliği amaçlı kullanılmıştır. Öğrenciler açık bir biçimde oyun-tabanlı ortamda öğrenmeyi eğlenceli bulmuşlardır.

Yılmaz’ın (2006) aktardığına göre Güzel (2001) tarafından yapılan “ İlköğretim 6. Sınıf Fen Bilgisi Dersinde Dramatizasyon Yönteminin Başarıya Etkisi” adlı araştırmada ilköğretim 6.sınıf fen bilgisi dersinde dramatizasyon yönteminin kullanımın bu dersteki akademik başarıya, öğrencilerin fen bilgisi dersine karsı tutumlarına ve hatırlamaya etkisinin olup olmadığını araştırmıştır. Ayrıca öğrencilerin fen bilgisi dersindeki başarısına ailenin sosyo-ekonomik durumu, annelerin eğitim durumu, babaların eğitim durumu, öğrencilerin ders çalışma alışkanlıkları ve öğrencilerin cinsiyeti ne kadar etkilediği incelenmiştir. Sonuç olarak 6. sınıf fen bilgisi dersinde dramatizasyon yöntemiyle ders anlatımı öğrencilerinin fen bilgisi dersine karsı olan tutumlarını olumlu yönde etkilediği ve öğrendiklerini hatırlamayı kolaylaştırdığı; ancak öğrencilerin akademik başarısına etkisinin klasik yöntemle ders işleyen öğrencilerin başarısından farklı olmadığı gözlenmiştir. Aynı zamanda 6. sınıf fen bilgisi dersindeki başarı ailelerin sosyoekonomik durumuna göre değişmekte (gelir durumu yüksek olan öğrenciler gelir durumu düşük olan öğrencilere göre fen bilgisi dersinde daha başarılı), fakat annenin ve babanın eğitim durumuna, öğrencilerin ders çalışma alışkanlıklarına ve cinsiyetlerine göre değişmediği sonucuna varılmıştır.

Ay (1997), “Yabancı Dil Öğretiminde Dramanın Kullanımı” konulu yüksek lisans tezinde, yabancı dil öğretiminde drama nedir ve sınıf içinde etkili olarak nasıl uygulanır sorularına yanıt aramıştır. Tarama modelinde betimsel olarak yapılan araştırmada İngilizce dersinde eğitimde dramanın yöntem olarak kullanımına iliksin örnekler vermiş ve bu örneklerin öğrencilerin dil becerilerini geliştirmedeki yeri incelemiştir. Sonuç olarak eğitimde dramanın, yabancı dil öğretiminde öğrencilerin dil becerilerini geliştirmedeki etkililiği vurgulanmıştır.

Ay (2005) tarafından yapılan araştırmada ilköğretim hayat bilgisi öğretiminde yaratıcı drama ve geleneksel yöntemlerin öğrenci başarısı ve hatırada tutma düzeyi üzerindeki etkileri incelenmiştir. Araştırma 2004 – 2005 eğitim-öğretim yılı bahar

yarıyılında Denizli Raşit Özkardeş İlköğretim okulunda okuyan 68 üçüncü sınıf örgencisi üzerinde yapılmıştır. Bu öğrencilerden 36’sına yaratıcı drama, 32’sine geleneksel yöntem ile Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ünitesi işlenmiştir. Araştırmacı tarafından hazırlanan başarı testi, uygulama öncesi, uygulamanın hemen bitiminde ve uygulama bitiminden bir süre sonra her iki grupta yer alan öğrencilere ayrı ayrı uygulanmıştır. Sonuç olarak yaratıcı drama yönteminin öğrenci başarısı ve hatırda tutma üzerinde olumlu etkileri olduğu bulunmuştur.

Tabanlı’nın (2008) aktardığına göre Wang ve Reeves (2007) web destekli öğrenme ortamlarının öğrencilerin güdülenmesi üzerindeki etkisini araştırmıştır. Uygulamada 10. sınıf öğrencisi 2 sınıftan toplam 27 kişi yer almıştır. Web destekli uygulama 3 oturumda gerçekleşmiştir. Öğrenen güdünün ölçülmesinde ölçek, görüşme ve sınıf gözlemlerinden yararlanılmıştır. Farklı ölçme araçlarından yararlanılmasının nedeni olarak akademik birlikteliğin öğrencinin o derse ilişkin güdülenmesini göstermede tek bir ölçme aracının her zaman yeterli olmaması belirtilmiştir. Bu doğrultuda Newmann’ın (1992) güdünün göstergelerine yönelik uygulamalara katılım, öğrencinin konsantrasyon yoğunluğu, gayreti ve gösterdiği ilgisi, ve gösterdiği özen derecesi değişkenleri dikkate alınmıştır. Newmann’ın tanımları doğrultusunda güdünün ölçümü için 3 madde belirlenmiştir. a) gözlemlenebilir davranışsal tepkiler b) öğrenme sürecinde yer alan örtülü bilişsel etkinlikler c) ilgi. Bu belirlenen özelikler temel alınarak veri toplama araçları şekillendirilmiştir. Uygulama süresince sözel olarak ifade edilemeyen güdünün kanıtı durumların belirlenmesi için öğrenme süreci gözlemlenmiş ve kağıda geçirilmiştir. Uygulama sonunda ise uygulamaya ilişkin öğrencilerle 20’ser dakika, öğretmen ile ise 1 saat süresince görüşme yapılmıştır. Ayrıca her katılımcı uygulamaya iliksin 15 maddeden oluşan motivasyon ölçeğini doldurmuştur. Uygulamaya katılan 27 öğrenci öğretim sürecinde yer alıp uygulama formunu doldurmuştur fakat, sınıf gözlemleri ve öğrenci görüşmeleri her sınıftan 6’sar öğrenci olmak üzere toplam 12 öğrenci üzerinde yoğunlaşmıştır. Ölçekten elde edilen verilerin çözümlenmesi ile web destekli uygulamaya ilişkin öğrenenlerin güdülendiği bulgulanmıştır. Görüşme sorularında aracın kullanımına ilişkin güdü ve ilgi, benzer uygulamalara yönelik beklenti bulgulanmıştır. Gözlemlerle öğrenme sürecinde özerklik, uygulamaya yönelik merak, bilişsel süreç içerisinde kalma isteğine ilişkin belirtiler, konsantrasyon ve zorluklarla bas etme çabası, derinlemesine bilgi edinme için gayret ve süreç içerisindeki dikkat öğrenen davranışlarında güdülenmeyi tanımlar davranışlar

olarak belirlenmiştir. Bu bulgular ışığında web ile gerçekleştirilen bir öğretim uygulamasının öğrenenlerin derse ilişkin güdülenmelerini olumlu yönde etkilediği bulgulanmıştır.

McNaughton (2004) ‘Eğitimi Güçlendirmek için Drama’ adlı çalışmasında 10 veya 11 yasındaki üst sınıflardaki ilköğretim öğrencileri sınanmıştır. Çalışmanın merkezi drama derslerinin verildiği deney grubudur. Bu derslerin amacı genç insanlara bilgi ve birikimlerini genişletmede yardımcı olmak, pozitif tutuma sahip olmalarını sağlama, kişisel hayat tarzlarını belirlemede yol gösterme, günlük hayatta kullanabilecekleri becerileri kazanmalarını sağlama olarak belirtilmiştir. Çalışma İskoçya eğitim sistemini kapsamaktadır. Birçok anahtar bilgi dersin öğretim ve değerlendirme aşamasında kaydedilmiştir. Bunlar öğretmenin ders esnasında aldığı notlar, öğrencilerin çalışmaları ve öğrenmelerini ölçen testler, öğretmenin ve izleyicilerin gözlemleri, öğrenciler ve izleyiciler ile yapılan anketler ve ders anlatılırken çekilen video, teyp görüntüleridir. Bütün bu bilgiler değerlendirildiğinde açıkça görülmüş ki; drama öğrencilerin derste verilenleri başarılı bir şekilde öğrenmesinde çok etkili bir araçtır. Dramanın da etkili bir şekilde kullanılması için öğrencilere iletişim kurarken, işbirliği yaparken, görüş ve fikirlerini ifade ederken gerekli ortamın sağlanması gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca seçilen hikayelerde öğrencilerin çevrede olup bitenleri tanımasında ve olayın içindeki insanlara nasıl davranacağı konusunda da yardım edebilecek nitelikte olması gerektiği belirtilmiştir. Bazı durumlarda öğrencilerden kendi baslarına konuyla ilgili oyun yazmaları istenerek onların yaratıcılıklarının gelişmesine katkıda bulunabileceği açıklanmıştır.

Tabanlı’nın (2008) aktardığına göre Kayabaş (2007) tarafından yapılan “İşbirliğine dayalı ve bireysel bilgisayar destekli öğretimin öğrencilerin başarısına ve öğrenilenlerin kalıcılığına etkisinin karşılaştırılması” adlı araştırmada Ortaöğretim 9. sınıf bilgisayar derslerinde; işbirliğine dayalı bilgisayar destekli öğretim yöntemi ile bireysel bilgisayar destekli öğretim yöntemi aracılığıyla verilen eğitimin öğrencilerin başarısına ve öğrenilenlerin kalıcılığına etkisini karşılaştırarak, test edilmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini 2006 – 2007 eğitim – öğretim yılında Ankara ili Gölbaşı ilçesi Anadolu Meslek ve Endüstri Meslek Lisesi 9. sınıfta örgenim görmekte olan 58 kişilik öğrenci grubu oluşturmaktadır. Çalışmada ön test, son-test, kalıcılık testi kontrol gruplu deneme modeli kullanılmıştır. Uygulama grubunda yer alan

deney ve kontrol grupları araştırmacı tarafından rastgele ayrılmıştır. Araştırma sürecinde deney grubundaki öğrencilere işbirliğine dayalı bilgisayar destekli öğretim yöntemiyle eğitim verilirken, kontrol grubu öğrencilerine bireysel bilgisayar destekli öğretim yöntemiyle araştırmacı tarafından geliştirilen “Elektronik Tablolama” ünitesi özel ders yazılımı ve çalışma yaprakları kullanılarak altı hafta boyunca eğitim verilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak 40 sorudan oluşan kalıcılık testi kullanılmıştır. Test her iki gruba da uygulama öncesinde, sonrasında ve kalıcılığın belirlenmesine yönelik uygulamanın sona erdiği tarihten dört hafta sonra tekrar uygulanmıştır. Deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin son test ve kalıcılık puanlarının 0.05 anlamlılık düzeyindeki analizi, ilişkisiz örneklemler için t-testi ile yapılmıştır. Araştırma sonucunda deney grubu ile kontrol grubunun başarıları arasında anlamlı bir fark bulunmazken, deney grubunda öğrenilenlerin kalıcılığıyla, kontrol grubunda öğrenilenlerin kalıcılığı arasında deney grubu lehine anlamlı bir fark bulgulanmıştır.

Yukarıdaki çalışmaların gösterdiği gibi, çağdaş eğitim anlayışının yeni öğretim elemanı olan drama yönteminin farklı derslerdeki etkisi araştırılmıştır. Aynı zamanda gelişen dünyanın öncüsü olan, bilgisayarın, derslerdeki öğretiminin daha etkili olabilmesi için farklı öğretim yöntemleri kullanılmıştır. Ancak yapılan alan yazın araştırmasında drama yöntemi ile Bilişim teknolojileri dersi hiç ilişkilendirilmemiştir. Bu araştırma, bu özelliği bakımından bir ilk olmayı hedeflemektedir.

Benzer Belgeler