• Sonuç bulunamadı

2.2. Allah İnancı

2.2.2. Gayb – İlm-i İlahî

Allah’ın ilmi sonsuzdur, bütün varlığın “cüz’ü”nü de “küllü”nü de ihata eder. O’nun bilmediği, O’na gizli kalan hiçbir şey olamaz. Bütün varlık meşhud ve gayr-ı meşhud ( görünen ve görünmeyen ) olarak ikiye ayrılır. Görünmeyen âleme “gayb âlemi” de denilir. Kur’ân-ı Kerim özellikle “gayb”a ait bilgilerin yalnızca Allah’a ait olduğunu ısrarla vurgular. 105

Şimdi gaybla ilgili atasözlerimizi ve onları etkilediğini düşündüğümüz bazı ayetleri inceleyelim.

Gayb’ı Allah’tan Başka Kimse Bilemez

İnsanların duyu organları ve tecrübeleri vasıtasıyla algılayabileceği alan âlem-i şehâdet yani görünenler âlemidir. Bunların dışında kalan alana ise âlem-i gayb yani görünmeyenler âlemi denir. İnsan sınırlı kapasitesiyle bu âleme muttali olamaz. Bu alan sadece Allah’ın bildiği ve dilediği kullarına dilediği kadar kısmını bildirdiği bir alandır. Nitekim şu ayette bu açıkça beyan edilmiştir: “O bütün gaybı bilir. Fakat gayblarına

kimseyi vakıf etmez. Ancak, bildirmeyi dilediği bir elçiye bildirir…” (Cin 72 / 26 -27)

106 Yüce Allah bildirmedikten sonra o sahaya kimse giremez. Kıyametin ne zaman

kopacağı, cennet ve cehennemin ahvali, geçmiş kavimlerin haberleri, istikbalde meydana gelecek hâdiseler, kişinin rızkının ne kadar olacağı, kişinin ne zaman ve nerede öleceği gayba ait bilgilerdendir. 107 Bunlar hakkındaki kesin ve gerçek bilgiyi yalnızca Allah bilir. Gaybı değiştirmek ve bunlara müdahale etmek kimsenin yapabileceği bir iş değildir.

“Gaybı yalnız Allah bilir.”108 “Gaybı Allah’tan başka kimse bilemez.” 109 “Gayba hükmolunmaz.” 110 atasözleri insana durması gereken yeri göstererek gayb bilgisinin

sadece Allah’a ait olduğunu bildirmekte ve tamamen Kur’ân ekseninde bir hüküm

      

105 Ünal, Ali (2003), Kur’ân’da Temel Kavramlar, Nil Yayınları, İstanbul, s. 420.

106 Ayrıca bkz: Âl-i İmran 3/179.

107 Gayb konusuyla ilgili geniş bilgi için bkz: Eren, Şadi (1995), Kur’ân’da Gayb Bilgisi, Işık Yayınları, İzmir.

108 Albayrak, s. 460.

109 Albayrak, s. 462.

38

ortaya koymaktadır. “Gaip bilinse, yerden mal çıkarılır.” 111 atasözü de gayb

konusunda insanın ne kadar âciz olduğunu ifade eder.

Bu atasözlerinin Kur’ânî düşüncenin mahsulü olduğu ortadadır. Zira manaları aşağıdaki ayet-i kerimelerle birebir örtüşmektedirler: “De ki: ‘gerek göklerde gerek yerde

olanlardan hiç kimse gaybı bilemez, gaybı yalnız Allah bilir.’ Dolayısıyla, onlar ne zaman diriltileceklerini de bilemezler.” ( Neml 27 / 65 ) Bu ayet, müşriklerin

Efendimize (sas) kıyamet vaktini sormaları üzerine nâzil olmuştur. 112 Buradan da anlaşıldığına göre Allah bildirmedikten sonra gaybı peygamberler bile bilemezler. Dolayısıyla bilinmesi murad edilmeyen bu bilgilerin peşine düşmek boşuna kürek çekmektir. Zaten o bilgilerin öğrenilmesi insanların yeryüzündeki vazifeleri için yararlı ve gerekli de değildir. Öyle olsaydı Allah kullarına onları açıklardı. 113 Gayba ait bazı bilgiler de onlar için birer imtihan mevzuudur; görmediğine inanacak mı, inanmayacak mı? Aklının almadıkları hususlarda vahye îtimat edecek mi, etmeyecek mi? Oysaki gayb perdesi ancak ahirette açılacak ve insanlar ihtilafa düştükleri meselelerin aslını orada göreceklerdir. Müminlere düşen, Allah’ın bildirdiği gayba ait bilgilere iman

etmekten ibarettir. “O müttakiler ki görünmeyen âleme (gayba) inanırlar.” (Bakara

2/3)ayet-i kerimesi bunu gerektirmektedir.

Yanlış anlamalara mahal vermemek için belirtmek gerekir ki gayba iman etmek ilmî çalışmaları engellemez. Bilakis gaybdaki gizlilikle insan fıtratındaki merak hissi birleşince ilmî gelişmelerin önü açılmıştır. İnsanoğlu böylece denizlerin diplerini, uzayın sınırlarını daha bir dikkatle incelemiş ve Yaratıcının ilim, kudret ve sanatını gösteren birçok yeni bilgiye ulaşmıştır. 114 Tabi bu araştırmalardan elde edilen sonuçlar “mutlak gayb”a ait bilgilerden değil, “izafî gayb” denilen bilgilerdendir. Bunlar ise “mutlak gayb”a ait bilgiler gibi Canab-ı Allah’ın zâtına has kılmayıp araştıranlara zaman, imkân ve yetenekleri nispetinde lütfettiği türden bilgilerdir. 115

Gaybla ilgili atasözlerine kaynaklık ettiğini düşündüğümüz ayetlerden biri de şudur: “Bilinmeyen nice hazineler ve görünmeyen gayb âleminin anahtarları O’nun

      

111 Albayrak, s. 460. 

112 Taberî, Neml 26/65. Ayetinin tefsirinde.

113 Kutub, Neml 26/65. Ayetinin tefsirinde.

114 Kutub, Neml 26/65. Ayetinin tefsirinde.

115 Özalp, Ahmet, “Gayb, Gayb Âlemi”, Şamil İslâm Ansiklopedisi. (Dâru’l-Kitap adlı dijital programdan.)

39

yanındadır. Onları Kendisinden başkası bilemez. Karada ve denizde ne varsa hepsini O bilir. …” ( En’âm 6 / 59 )

Allah Herkesin İçini Bilir

İnsanlar bir işi yaparken veya bir sözü söylerken asıl niyetlerini diğer insanlardan gizleyebilir, onları kandırabilirler. Ama Allah’tan hiçbir şey gizlenemez. O, kandırılamaz. Çünkü O, kullarının sadece bedenî yapılarını, yeri ve göğü bilmekle kalmaz, herkesin zihninde tasarladıklarını, kalbinden geçirdiklerini de bilir. Bu inancımız dilimizde şöyle vücut bulmuştur: “Herkesin içyüzünü Allah bilir.” 116 “ Allah herkesin kalbini bilir.” 117 Bu atasözleriyle insanlara özü sözü bir olmaları, ya oldukları gibi görünmeleri ya da göründükleri gibi olmaları tavsiye edilmiştir. Çünkü kişi herkesi aldatsa da Allah’ı aldatamaz. Gizli tuttuğu her şey, en geç hesap gününde karşısına çıkar. Bu atasözleri haksız yere suçlanan kişilerin uzun uzun izahat vermek yerine gücenerek arkasına sığındıkları birer sığınak durumundadır. Bu sipere girenlerin niyetleri artık sorgulanmaz. Çünkü artık hesap Allah’ın ezelî ilmine havale edilmiştir! Bazı insanların su-i zannı mucip bazı söz ve davranışları karşısında hüsn-ü zannımızı muhafaza için de aynı atasözlerini kullanırız.

Günlük hayatta sıklıkla kullandığımız bu atasözlerinin kaynağında şu ayet-i kerimelerin olmadığını kimse ileri süremez: “... Allah bütün kalplerin künhünü bilir.” ( Âl-i İmrân 3

/ 119 ) Bu ayet Müslümanları görünce “inandık” diyen, kendi aralarında kalınca da

Müslümanları yok etmek için fırsat kollayan, kâfirleri görünce “biz Müslümanlarla alay ediyoruz” diyerek kinlerini kusan münafıklar için nâzil olmuştur. Onlar gizli saklı yaptıkları inkârın kimse tarafından bilinmediğini sanıyorlardı. Ancak Yüce Allah “bütün kalplerin künhünü” bildiğini haber vererek zanlarının yanlış olduğunu bildirdi. Yani; sizin gizlice yapıp söylediklerinizi Allah’ın haber vermesine niye şaşırıyorsunuz ki? Ben şüphesiz onlardan daha gizlisini bilirim, o da kalplerinizde saklayıp da söze ve icraata dökmediklerinizdir. 118

Ele aldığımız atasözlerinin oluşmasında şu ayet-i kerimenin de tesirinden bahsedebiliriz: “Sözünüzü ister içinizde gizleyin, ister açığa vurun, hepsi birdir. Zira

      

116 Albayrak, s. 528.

117 Albayrak, s. 142. 

40

Allah gönüllerin künhünü dahi bilir.” ( Mülk 67 / 13 ) Müşrikler, Peygamberimize dil

uzatıyorlardı. Allah Teâlâ da onların söylediklerini Efendimize haber veriyordu. Mekkeliler bu duruma şaşırıp “…artık gizlice konuşalım da Muhammed'in ilahı duymasın..." diyerek yeni tedbirler almaya kalkışıyordu. İşte Cenab-ı Allah kendisinin ilmi karşısında alınacak bütün gizlilik önlemlerinin boş olduğunu ifade için bu ayeti indirdi. 119 Râzî, ayetin diğer bir manasının bütün insanlara olduğunu belirterek şu izahta bulunur:

“Konuşmalarınız da davranışlarınız da, ne şekilde olursa olsun, Allah'ın bunu bilmesi açısından durum değişmez. Bu yüzden açıkça günaha girmekten kaçındığınız gibi, gizlice girmekten de kaçınınız. Çünkü günahı açık ya da gizli işlemeniz, Allah'ın ilmine tesir etmez. Yüce Allah, hem açık hem gizli şeyleri bildiğini bildirdiği üzere, kalplerde saklananları da bildiğini izah etmektedir." 120

Evet, Allah’ın ilmi için gizli- açık, gece- gündüz, büyük- küçük fark etmez. Çünkü O, her şeyi Yaratandır. “O yarattığı mahlûkunu hiç bilmez olur mu?”( Mülk 67 / 14 ) Yukarıda verdiğimiz atasözleri ve ayetler arasında mana bakımından oldukça büyük bir yakınlığın olduğu açıkça görülmektedir. Bu durum Türklerin tarih boyunca Kur’ân’la iç içe yaşadıklarının ve onun düsturlarını sadece hayatlarına değil, dillerine de nakış nakış işlediklerinin parlak bir numunesidir.

İlm-i ilahî ile ilgili bazı atasözlerini ve ilgili olduklarını düşündüğümüz ayetleri “Kader İnancı” bahsi altında ele alacağız.