• Sonuç bulunamadı

2.2. Allah İnancı

2.2.6. Allah’ın Azabı

Şüphesiz ki Rabbimiz kullarının iyiliğini ister ve onlara hep şefkat ve merhametle muamele eder. Nitekim: “… Allah günahlarınızın çoğunu da affeder.” ( Şura 42 / 30 ) Ayetinde de belirtildiği gibi çeşitli vesilelerle günahları affeder. 194 Ancak bazı kimseler günahlarında ısrar eder, hatta Allah’ın emirleriyle alay eder, tehdit edildikleri azabın, bir an evvel gelmesini isterler. İşte böyleleri için azab-ı ilahî vardır. Malumdur ki bir memlekette kralın ekmeğini yediği halde kanunlarını kabul etmeyip ona meydan

       188 Bkz: Tevbe 9/118. 189 Albayrak, s. 152. 190 Albayrak, s. 387. 191 Albayrak, s. 387. 192 Albayrak, s. 152.  193 Yurtbaşı, s. 963.

58

okuyan, “kral da kimmiş, ben bildiğimi okurum, o beni cezalandıramaz.” diyen birisi için kral gerekirse, hususi hapishane kurup onu cezalandırır.

Bunun gibi Yüce Allah’ı hiçe sayarak O’nun emirlerine uymamakta ısrar edenlerin dünyada ve ahirette cezalandırılmasına “azab” denir. 195 Hz. Nûh’un inkârda direnen kavminin tufanda boğulması, Firavun ve Nemrud’un helak oluşları, Âd, Semud ve Lût kavimlerinin başına gelenler; bazı afet ve musibetler dünyevî azaplardandır. Esas azab ise kabir hayatı ile başlayan ahiretteki azabdır. 196 Bunlardan kurtulmak için Allah’ın emirlerine uygun yaşamak günaha düşülünce de hemen tevbe etmek gerekir.

Cenab-ı Hakk’ın isyankârları cezalandıracağı, atasözlerimizde genişçe yer alır. Şimdi onları ve onlara tesir ettiğini düşündüğümüz ayetleri ele alalım.

Allah Günahkârları Hemen Cezalandırmaz

Günah işleyenler hemen cezalandırılsaydı, mesela; yalan söyleyenin dili lâl kesilse, harama bakanın gözü anında kör olsa, zulüm edenin tepesine gökten bir kılıç inse ya da namaz kılmayanın dizleri tutmaz olsa… imtihan sırrı kaybolur, insanın iradesinin elinden alındığı söylenebilirdi. Ama durum böyle değildir. Böyle olması bir yana ekseriyetle Allah günahları setreder. Kullarını insanlar arasında rezil etmez.

Şüphesiz Rabbimiz biz kullarına karşı fevkalade müsamahalıdır. İşlediğimiz günahları cezalandırmakta hiç acele etmez ve tevbe kapısını sürekli açık tutar. Hem de üç gün, beş gün, birkaç ay değil ölene kadar tevbe etmemize fırsat verir. Pişman olup af dileyenleri de bağışlar. Ayrıca Rabbimiz durmadan isyan eden kâfirleri cezalandırmakta da acele etmez.

Israrla işlediği günahlara rağmen kulun başına bir şey gelmiyor, üstelik işleri rast gidiyorsa kul yapıp ettiklerinin görülmediği veya onların kaydedilmediği zehabına kapılmamalıdır. Bilmelidir ki Allah kendisine “mehil” (süre) vermektedir. O’nun için unutma veya ihmal söz konusu değildir. Kul, kendine verilen bu sürede ya günahlarını katmerleyerek azabını çoğaltır ya da hatasını düzeltme iradesini gösterir. Kişinin yapıp

      

195 Yavuz, Yusuf Şevki (1991), “Azap”, DİA, Cilt 4, İstanbul, s. 302-309.

196 Yavuz (1991); Döndüren, Hamdi, “Azâb, Azap”, Şamil İslâm Ansiklopedisi. (Dâru’l-Kitap adlı dijital programdan.)

59

ettikleri bir gün mutlaka karşısına çıkar. Kişi amellerinin sorumluluğundan kurtulamaz.“Allah imhal eder, ihmal etmez.”197 atasözü bunu anlatır.

Bu atasözünün arkasında:“Ben onlara mühlet veririm; fakat vakti gelince Benim

cezalandırmam pek kesin ve şiddetlidir.” ( A’raf 7 / 183 ) ayeti gibi ayet-i kerimelerin

olduğunu düşünüyoruz. Bu ayetten önceki ayet-i kerimenin meali: “Âyetlerimizi yalan

sayanları, farkına varamayacakları şekilde yavaş yavaş helâke yaklaştırırız.” ( A’raf 7 / 182 ) şeklindedir ki bize göre bu ayet de: “Allah’ın çarkı yavaş öğütür ama un ufak eder.” atasözünün meydana gelişini etkilemiş olablir.

Büyük müfessir Fahreddin Râzî’nin belirttiği gibi inkârcılar ne zaman bir suç işleseler, Allah onlara çeşitli rızık kapıları açar, işleri hep yolunda gider. Onlar da şımarıp yoldan iyice çıkarlar. Günahlarını derece derece artırırlar. Sonra da Cenab-ı Kahhar, onları hiç beklemedikleri bir zamanda ansızın yakalayıp cezalandırır. Hz. Ömer (ra) kendisine İran Kisra’sının hazineleri getirilince “Allahım, adım adım helâke girmekten sana sığınırım. Çünkü ben senin, ‘Âyetlerimizi yalan sayanları, farkına varamayacakları şekilde yavaş

yavaş helâke yaklaştırırız.’ dediğini işittim.” demiştir. 198

Kanaatimize göre şu ayet-i kerimeler de sözünü ettiğimiz atasözlerinin oluşmasına tesir etmiş olmalıdır: “Eğer Allah insanları işledikleri günahlar yüzünden cezalandıracak

olsaydı, dünyada tek bir insan bile bırakmazdı; ama Allah onların cezasını belirlenmiş bir vâdeye kadar erteler. O vâdeleri geldiği vakit hükmünü yerine getirip onları cezalandırır. Çünkü Allah kullarını tamamen görmektedir ( Fâtır 35 / 45 ) “O kâfirler kendilerine mühlet vermemizin kendileri hakkında hayır olduğunu sanmasınlar. Onlara mühlet vermemiz, günahlarının artması içindir. Onlara zelil ve perişan eden bir azap vardır.” ( Âl-i İmrân 3 / 178 ) “Sen, o zalimlerin işlediklerinden, sakın Rabbinin habersiz olduğunu zannetme! O, sadece onların, dehşetinden gözlerinin donup kalacağı bir güne ertelemektedir.” ( İbrahim 14 / 42 )

Allah Kerimdir, Kuyusu Derindir

Cenab-ı Allah kullarına karşı çok cömerttir. Onlara her şeyi karşılıksız verir, hazinelerini sonuna kadar onların istifadelerine sunar. Nimetleri sağanak sağanak

      

197 Albayrak, s. 142.

60

yağdırır. Aynı zamanda O, kullarına karşı çok bağışlayıcıdır. Ancak ayetlerini ve elçilerini getirdikleri delillere rağmen yalanlayanlara, emirlerine uymamakta ısrar edenlere karşı azabı çok şiddetlidir. İslâm’ın, Cenab-ı Hakk hakkındaki bu inancı atasözlerimize:“Allah kerimdir, kuyusu derindir.” 199 şeklinde geçmiştir. Yani O’nun salihlere karşı keremi, şefkati, merhameti, affı ve mağfireti ne kadar geniş ise hak edenlere karşı cezası da pek şiddetlidir, elinden kimse kurtulamaz.

Bu atasözü, hemen hemen aynıyla şu ayetlerden iktibas edilmiş gibidir: “Bilin ki

Allah’ın cezası şiddetlidir; ama aynı zamanda O, gafurdur, rahîmdir (affı ve merhameti boldur).” (Mâide 5 / 98 ) “Kullarıma haber ver ki (günahları örten) gafur, (ihsanı bol olan) rahîm Ben’im. Bununla beraber azabım da elîm mi elîm!” ( Hicr 15 / 49- 50 )

Aslında bu ayetler bizi dengeye çağırıyor. Allah’ın Cemal ve Celâl’ini birlikte hatırlatıyor. Terğib ve terhibde bulunuyor. Yani O’nun azabı sizi ümitsizliğe düşürmesin, rahmeti de sizi ibadeti terk edecek kadar ümitlendirmesin. Ne günahlarınızdan dolayı karamsarlığa kapılın ne de ibadetlerinizle mağrur olun. Havf ile recâ arasındaki sırat-ı müstakimi yol edinin denilmektedir. 200

“Allah kerimdir, kuyusu derindir.” atasözü görüldüğü üzere zikrettiğimiz ayetlerin

neredeyse meali gibidir. Bu söz bize, Cenab-ı Hakk’ı tıpkı Kur’ân’ın bildirdiği gibi tanıtmaktadır. Atalarımız bunu Türkçe’nin imkânlarını kullanarak söylemesi ve ezberlemesi hem kolay hem zevkli bir söz kalıbına dökmüşlerdir.