• Sonuç bulunamadı

İkinci Araştırma Sorusuna İlişkin Tartışmalar ve Öneriler

5. Bölüm

5.2. İkinci Araştırma Sorusuna İlişkin Tartışmalar ve Öneriler

Araştırmanın ikinci sorusu “Kurs sürecinde yapılan gözlemlerde dikkat çeken noktalar ve öğretmenlerin kurs sürecinde belirttikleri görüş ve düşünceleri nelerdir?” şeklinde

belirtilmiştir. Bu sorunun irdelenmesi için teorik haftaların (ilk 6 hafta) sonunda öğretmenlere hafta ile ilgili formlar dağıtılmış ve elde edilen veriler analiz edilmiştir. Uygulamaların yoğunlaştığı son dört haftada ise araştırmacı tarafından gözlemler yapılmıştır. Anlaşılabilirlik açısından bu haftalara yönelik tartışma ve önerilere teorik haftalara ayrılarak alt başlıklar şeklinde verilmiştir.

5.2.1. Birinci eğitim (bilimsel okuryazarlık) haftasına ait tartışmalar ve öneriler.

Birinci eğitim haftasından sonra dağıtılan formlar sonraki hafta toplanmıştır. Öğretmenlerin bu hafta ile ilgili görüşleri dört ana kategoride incelenmiştir. Bunlar beklentiler, zorluk çekilenler, öğrenilenler ve eksik hissedilenlerdir. Beklentiye yönelik görüş bildiren 10 öğretmen bulunmaktadır. Öğretmenlerin bu haftaya yönelik en çok kendini geliştirme beklentisi içinde olduğu görülmüştür. 7 öğretmenin bu yönde ifade bildirdiği belirlenmiştir.

Zorluk çekilenler kategorisinde ise 8 öğretmen görüş bildirmiştir. Beş öğretmen ortamın fiziki olanaklarının zorluk çekilen en önemli nokta olarak belirttiği görülmektedir. İlk hafta sınıfta projeksiyonun çalışmaması, sınıf ortamının sıcaklığının yeterli olmaması ve oturma düzeni öğretmenleri bu görüşe yönlendirdiği düşünülebilir. Bu haftada slaytlar fotokopi şeklinde basılarak öğretmenlere verilmiştir. Sonraki haftalarda projeksiyon sıkıntısı çözülmüştür. Öte yandan üç öğretmen bireysel olarak yeterliliğin düşüklüğüne vurgu yapmıştır. Üniversitedeki lisans eğitiminde aldığı eğitim üzerinden uzun zaman geçen öğretmenlerin bu kavramları unutmuş olması bu görüşün ortaya çıkmasına sebep olduğu düşünülmektedir. Bu açıdan öğretmenlerin kavramlara sürekli taze kalması için kendilerini geliştirmeleri ve gelişmeleri takip etmeleri gerekli olduğu söylenebilir. Görüş bildiren öğretmenlerin hepsi bilimsel okuryazarlık ve seviyeleri hakkında bilgi edindiklerini belirtmişlerdir. Öte yandan bilimsel

okuryazarlığın fen bilimleri öğretim programının temeli olduğunun farkına varılması, bilimsel okuryazarlığın soru yazmadaki önemi ve soru yazmanın emek istediği öğrenilen noktalar olarak belirtilmiştir. Bir öğretmen ise bilimsel okuryazarlığın hayata geçirilmesinde rol almadığını belirterek bu konuda daha çok çaba sarf edeceğini söylemiştir. Öğretmen ifadelerinden olumlu bir ilk hafta geçirildiği sonucuna varılabilir. Bu hafta programında bulunan etkinliğin yapılması için yeterli zamanın kalmadığından dolayı iki öğretmen süre sıkıntısına değinmiştir. Buna yönelik olarak sonraki hafta etkinlik sınıfta tamamlanmıştır.

Bilimsel okuryazarlığın desteklenmesi için yapılması gerekenler sorusuna yönelik olarak öğretmen eğitiminin önemine dikkat çekilmiştir. Bunun dışında okullarda deney ağırlıklı derslerin yapılması, konularda daha çok etkinlik örnekleri olması ve sorgulamanın önemine değinilmiştir. Okullarda bilimsel okuryazarlığı desteklemek için laboratuvar ve uygulama ortamlarının bulunması gerektiği ayrıca üniversiteler ve okullar arası iş birliği ağının

bulunması dikkat çeken diğer ifadelerdir. Bu konularda sürdürülebilir eğitimler ile öğretmen alışkanlıklarının ve ders işleme süreçlerinin olumlu yönde değiştirilmesi öğretmen ifadelerine göre gerekli görülmektedir.

Öğretmenlerin programın uygulayıcıları olarak en önemli yapı taşları olduğu düşünülebilir. Yaşam temelli açık uçlu sorulara geçişte öğretmen direnci faktörü önemli görülmektedir. Öğretmenlerin eğitim fakülteleri ile daha yakın olmasıyla bu direncin

azaltılabileceği düşünülmektedir. Ancak akademisyenlerin de bu konuda yeterli yardımlarda bulunması bu alanda gelişimi tetikleyecek bir durum olabilir. Eğitim fakültelerinin bir amacının da öğretmenleri geliştirmek ve yardımcı olmak olduğu düşünülmelidir.

Yapılan gözlemler sonucu öğretmenlerin, öğrencilerin PISA ve PISA tarzı soru

çözemeyecekleri ön yargısına sahip oldukları anlaşılmıştır. Ancak bu ön yargı kenara bırakılıp öğrenciler bu yönde teşvik edilir ve bu sorularla karşılaştırılırsa bu sorulara alışkanlık

kazanacaklardır. Uluslararası düzeyde ülke başarısı açısından bu durumun öneminin büyük

olduğu düşünülmektedir. Gözlemler sırasında katılımcı öğretmenlerden birisi PISA sorusunun çözülememesinin nedenleri arasında öğrencilerin hızlı ve aceleci olduklarını söylemiştir.

Sınav sistemindeki kısıtlı zamanlardan dolayı öğrenciler bir soru üzerinde vakit harcamayı, analiz yapmayı ve düşünmeyi lüks olarak gördüğü söylenebilir. Ancak PISA ve benzeri sorular üst düşünme becerilerini gerektirdiğinden uygulama-analiz-sentez ve soru üzerinde düşünme gereklidir. Ayrıca okuma alışkanlığı sorulardaki bağlamı dikkatli okumak açısından önemlidir. Öğrencilerin okuma alışkanlığı kazanması için okuma saati ve bu sorulara

alıştırılması için özel çalışmalar yapılmasına yönelik ders saati olması önerilebilir. Bununla birlikte deney ve etkinlik bir başka ifade ile yaşantıya dayalı ders işlenmesi çok önemlidir.

Çünkü PISA soruları yaşantı içerisinden gelmektedir. Öğretmenlerden birisi deney-etkinlik yapıldığında sınıflarda ders işlenmiyormuş havası oluştuğunu ve velilerden eleştiriler geldiğini belirtmiştir. Sınav sisteminden dolayı velilerin daha çok soru çözümünü istediği eklenmiştir. Sınav sistemi yaşantı içerisinden sorulardan oluştuğunda ve veliler de bu konuda bilgilendirildiğinde bu sorunun aşılabileceği düşünülmektedir.

Tekbıyık ve Akdeniz (2010), bağlam temelli sorular üzerine yapmış oldukları bir çalışmalarında öğrencilerle yaptığı görüşmelerde bir öğrenci bağlam temelli soruların sınavlarda olmadığı gerekçesiyle bu tarz sorularla uğraşmanın zevkli ve ilgi çekici olmadığı ayrıca ilgi çekici olsa bile bunun öneminin olmadığına; bununla birlikte zaman kaybına da değinmiştir. Öğrencinin düşüncelerine yönelik olarak sınavlarda bağlam temelli sorular çıkarsa öğrencilerin bu tarz soruları benimsemesinin daha kolay olacağı düşünülebilir. Bu açıdan tüm oklar sınavlarda sorulan soruların ve eğitim-öğretimin ortak ve bağlam temelli olması gerektiğini göstermektedir.

5.2.2. İkinci eğitim (program ve kazanım okuryazarlığı) haftasına ait tartışmalar ve öneriler. İkinci eğitim haftasından sonra dağıtılan formlar sonraki hafta toplanmıştır.

Öğretmenlerin bu hafta ile ilgili görüşleri dört ana kategoride incelenmiştir. Bunlar

beklentiler, zorluk çekilenler, öğrenilenler ve eksik hissedilenler olarak ayrılmıştır. Ayrıca öğretmenlere yenilenen fen bilimleri öğretim programı hakkındaki düşünceleri sorulmuştur.

Bununla birlikte süreç içerisinde araştırmacı tarafından gözlemler yapılarak araştırmacı günlüğüne notlar tutulmuştur. İkinci haftada beklentilerle ilgili görüş bildiren altı

öğretmenden üçü program kazanımları hakkında bilgi edinmeyi beklediğini belirtmiştir. İki öğretmen ise Bloom’un sınıflamasını daha ayrıntılı öğrenmeyi beklediğini ifade etmiştir.

Zorluk çekilenler kategorisinde görüş bildiren beş öğretmenden ikisi etkinlikteki soruların bilimsel okuryazarlık ve bilişsel seviyelerine karar vermede zorlandıklarını bildirmişlerdir.

Yine iki öğretmen soruların seviyesini analiz etmede kendilerini eksik gördüklerini belirtmişlerdir. Yapılan gözlemlerde de bazı öğretmenlerin soruların bilişsel seviyelerini belirlerken zorluk çektikleri ve taksonomiye yabancı kaldıkları görülmüştür. Bu açıdan öğretmenlere taksonominin daha detaylı anlatılması amacıyla kapsamlı ve bu alana özgü eğitimler verilmesi önerilmektedir. Taksonomiye yönelik çalışmalarda da öğrencilerin düşünce sistemlerini harekete geçirecek sorular sorabilmek için öğretmenlerin kendilerini geliştirmelerinin gerektiği belirtilmektedir. Etkili soru yazma konusunda ne kadar fazla alıştırma yapılırsa buna yönelik becerilerin o kadar gelişeceği düşünülmektedir. Öğretmen yetiştirmede taksonominin öneminin üzerinde durulmalı ve öğretmen adaylarına taksonomi bilinci kazandırılmalıdır. Öğretmenler ise hizmet içi kurslarla bu yönde geliştirilmelidir.

Kitaplar üst düzey sorular içermeli ve öğretmenler bu soruları uygulamaya özen

göstermelidir. Not verme gözetilmeksizin merkezi olarak üst düzey soruları da içeren sınavlar yapılarak öğrencilerin bu sorulara aşinalığı sağlanmalıdır (Koray, Altunçekiç, & Yaman, 2005; Ayvacı & Türkdoğan, 2010). Bunlar dışında öğrenilenler kategorisinde görüş bildiren sekiz öğretmenden üçü bloom taksonomisini daha detaylı öğrendiğini ve eski bilgilerini hatırladığını belirtmiştir. İki öğretmen ise 2004’ten beri olan programların temelinin aynı

hedefte olduğunu öğrendiğini belirtmiştir. Programların temelde hedefi bireyleri fen okuryazarı yapmaktır (Ayas & Çepni, 2015; MEB, 2017a).

Yenilenen fen bilimleri müfredatı ile ilgili görüş bildiren katılımcı öğretmenlerin düşünceleri incelendiğinde en fazla olarak yeni müfredatın güncel, yaşamla ilişkili, eğlenceli, uygulama-etkinlik temelli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Müfredat bu açıdan olumlu olmakla birlikte öğretmenlerin müfredata uyumunun asıl önemli olan nokta olduğu belirtilmektedir.

Bunun dışında müfredattaki STEM ve deneysel etkinlikler gibi yaşam temelli uygulamaların yapılabilmesi için okul donanımlarının iyileştirilmesi önerilmektedir. Ek olarak bir

öğretmenin de belirttiği gibi program değişikliklerinin etkili olabilmesi için öğretmenler, veliler ve öğrenciler bu konuda eğitilmeli ve yeterlilikleri artırılmalıdır.

Yapılan gözlemlerde katılımcı bir öğretmenin ifadelerine göre eski öğretmenlerin 5E gibi görece yeni ve yapılandırıcı öğretim modelleri hakkında yeterli seviyede olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca yeni programların daha çok yaşam temelli etkinlik ve

uygulamalar üzerinde durması nedeniyle öğretmenlerin gelişimini sağlamak için öğretmenlere bu yönde öğretim modellerinin tanıtımı amacıyla daha sık eğitimler verilmelidir. Bu açıdan gelişmiş ülkelerdeki hizmet içi öğretmen eğitimlerinin uygulanışı ve öğretmen yetiştirme modelleri araştırılarak ülkemiz adına sonuçlar çıkarılabilir. Ek olarak yeni programlarda fen, mühendislik ve girişimcilik uygulamaları dikkat çekmektedir. Buna yönelik derslere zaman zaman mühendislerin davet edilmesi disiplinler arası yaklaşım sağlayarak öğrenci dikkatini çekme açısında önemli görülmektedir.

5.2.3. Üçüncü eğitim (PISA fen okuryazarlığı) haftasına ait tartışma ve öneriler.

Üçüncü eğitim haftasından sonra dağıtılan formlar sonraki hafta toplanmıştır. Öğretmenlerin bu hafta ile ilgili görüşleri dört ana kategoride incelenmiştir. Bunlar beklentiler, zorluk çekilenler, öğrenilenler ve hafta ile ilgili diğer düşünceler olarak ayrılmıştır. Ayrıca öğretmenlerden ülkemizdeki sorular ile PISA sorularını karşılaştırmaları ve düşüncelerini