• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ OTURUM - ÜÇÜNCÜ BİLDİRİ

Belgede EĞİTİM ve AİLE (sayfa 112-118)

EĞİTİM KURUMU OLARAK AİLE

İKİNCİ OTURUM - ÜÇÜNCÜ BİLDİRİ

BAŞKAN- Konuşmacımız Sayın Doç. Dr. Ferhunde Öktem. "Okul Aile İşbirliği" üzerine konuşacaklar. İlk kez, sabahtan bu yana okul kavramına değinmeye başlıyoruz.

Buyurun efendim.

OKUL AİLE İŞBİRLİĞİ

Doç.Dr. Ferhunde ÖKTEM H acettepe Çocuk Ruh Sağlığı Bölümü

Okul aile etkileşimi, benim gözümde, evimizin en değerli esyası olan tarihi duvar saatimizle özdeşlesmisdir. Ortada bir o tarafa (okul), bir diğer tarafa (aile) düzenli aralıklarla giden pandül (çocuk) vardır. Bu işleyiş sırasında kulağınıza gelen ritmik ses size islerin iyi gittiğini söyler. Bu gidiş ge­ lişler ne denli düzenli olursa, saat o kadar doğru çalışır. Ve bu düzenli işleyiş bana hep güven ve umut verir, iste okul ve aile ilişkilerinde de o uyumlu sesin aranması gerekir. Çünkü, çocuğun doğuştan getirdiği özellikler ve yetenekler ana ba­ banın yetiştirme tarzlarıyla biçimlenecek. Okulunda eği­ ticilerin öğretileriyle zenginleşecek ve en üst düzeylerine ula­ şacaktır.

Okul ve aile ilişkilerine değinmeden önce bu birlikteliği oluşturan temel öğelere kısaca bir göz atmakta yarar gö­ rüyorum:

Ana babanın özellikleri

Çocuk eğitimine ilişkin yazıya göz attığımızda, tüm ya­ yınlarda okulun evde başladığına ilişkin bilgiler görürüz. Ger­ çekten de çocuğun ilk öğretmenleri onun ana babasıdır. Ço­ cuklar öğrenmeyi onlardan öğrenecektir. Sorularına yanıt al­ dıkları oranda araştıran, keşfettikçe onurlanan, bilmenin ve yapabilmenin tadını alan bireyler olacaklardır. Ancak ana ba­ baların, bu özellikleri çocuklarına kazandırmada çok başarılı olduklarını söylemek zordur. Geleneksel çocuk yetiştirme tar- zımızın ata erkil, soru sorulmasına izin vermeyen, bas eğici, yeni arayışlara kapalı bireyler yetiştirdiği görüsü be­ nimsenmektedir. Şimdilerde ise, giderek yaygınlaşan bir bi­ çimde, sınırsız, denetimsiz, duygusuz, erken cinsellik ve yoğun şiddetin yaşamlarında temel öge olmaya başladığı sev­ gisiz çocukları yetiştiren ana baba örneklerinin arttığı gö­ rülmektedir.

Günümüzde, çalışan ana babaların sayılarının artması, kent yaşamının zorluklarından ötürü evde çocuklarıyla ge­ çirebilecekleri sıcak, huzurlu saatlerin azalması, ekonomik ve yasam zorları bunu hazırlayıcı nedenler arasında sayılabilir. Ancak daha temel olarak, insanların bu gibi olumsuz ko­ şullarla başetmelerinde yardımcı olacak donanımlarının da olması gerekir. Bu da .ancak eğitimle kazandırılabilir. Çocuk yetiştirme yöntemleri ve sağlıklı çocuğun gelişim dö­ nemlerine, gereksinimlerine yönelik hiçbirşey bilmeyen ana babalar, yaptıkları ya da yapmadıkları şeylerden ötürü neleri yitirdiklerinin de ayrımında olamamaktadırlar. Oysa gelişim dönemlerinde nelerin oluşacağını bildiğimizde, neredeyse her gün yeni bir sürprizle karşılaşır, coşkulanabilirsiniz.

Olması gerekenler olmadığı takdirde ise nedenini araştırıp erken önlemler alabilmek yine bilmekle mümkündür.

Bu konudaki eğitim açığımızın ikinci boyutu disiplin ko­ nusunda karsımıza çıkmaktadır. Dayağın' çocuk eğitiminde ne denli yanlış bir yol olduğu artık büyük bir çoğunluk ta­ rafından bilinmektedir. Ancak dayak yine de devam et­ mektedir. Ya da ana babalar dayağı aratacak yöntemlerle çocuklarını eğitmeye başladılar. Çocuklarına uygulayacakları sağlıklı disiplin yöntemlerini bilemeyen bir grup ana baba ise sınırsız ve disiplinsiz çocuklarıyla ne yapacaklarını bilemez ol­ dular. Buna basın yayın kuruluşlarındaki sınırsızlık ve di­ siplinsizlik de eklenince sorunun boyutları giderek bü­ yümektedir. Hızlı nüfus artısının olumsuz etkisi en çok bu grupta gözlenmektedir.

Bu konuda bir önlem olarak ana baba okulları öne­ rilmektedir. Amaca uygun ve ehil kişiler tarafından ha­ zırlanan eğitimin yararı araştırmalarla da gösterilmiştir. Ancak bilinçsiz programların ana babaların insiyatiflerini olumsuz şekilde etkilediği, iyi anneliği bozduğu ileri sü­ rülmektedir.

Ana babalara, ana babalık yaparken yardımcı olacak, çö­ zümler sunacak, destek olacak programların hazırlanarak, çocuklarıyla sağlıklı ilişkiler kurmalarına yardımcı olmak önemle ele alınması gereken bir konudur.

Çocuk:

Çocuklar dünyaya yüzlerce özellikle gelir; bunların bir­ birleri ve çevreyle etkileşimleriyle de binlerce özellik oluşur. Daha birkaç saatlik bebekleri bile izlediğiniz zaman, onlarının

kiminin uyanık, kiminin sessiz, kiminin çok ağlayan kiminin çok uyuyan bebekler olduğunu görürüz. Hepsi sevgi, ilgi ve bakım bekler. Çocuklar, onlara gösterilen özünde sevgi, ilgi ve tutarlılık olan güzel ilişkilerle biçimlenecek ve kişiliği gelişecektir. Doğuştan getirdikleri bazı özellikler ana babanın çocuklar ilişkilerinin şekillenmesinde önemli roller de taşıyacaktır. Bu yüzden çocukların özelliklerine göre eğitim biçimlerinde az çok değişiklikler ya da yöntem farkları oluşacaktır. Çocuğunu ve özelliklerini tanımak ana babalar için hem zenginlik hem de kolaylık kaynağıdır. Buna ek olarak çocukların büyürken geçirdikleri bazı gelişim dönemlerini bilmek ana babalara davranışlarına yönelik çok yararlı ipuçları verecektir. Örneğin; iki yaşında çocuklar kişiliklerinin ve kendilerinin farkına vardıkları bir dönem geçirirler. Şaka yollu "Korkunç iki yas" olarak anılan bu dönemde çocuklar, tutturan, yaramazlaşan, hep kendi bildiğini yapmak isteyen bir inat abidesi görünümü sergilerler. Bu dönem çocuğun bu özelliklerini gözönünde tutarak disiplin uygulamalarının da oturtulmaya başlandığı bir, dönem olmalıdır. Bu konuda bilinçli olmayan ana babalar çocuklarının inatçılığı ve söz dinlenemezliğini değişmez bir olgu olarak kabullenmekte ve anlatmaktadır. Okula hazırlık ve başlama çocukların yaşamında önemli bir kilometre tasıdır. Çocukların neredeyse tümünde bir ürküntü olur, ancak, bazıları daha coşkulu, bazıları korkak ve isteksizdir. Çocuğun bu döneme iyi hazırlanması onun bütün eğitim geleceğini etkileyecektir. Ergenlik dönemi, duyguların uç noktalarda yaşanması ve dengesizliği ile bilinmesi, tanınması ve uygun yaklaşımlarla yaşanması gereken bir dönemdir.

yetilerini de etkileyecektir. Bu da onun ana babası ya da öğretmenlerinin ona karsı tutum ve davranışlarını da etkileyecektir. Örneğin, zihinsel ve bedensel özürlü çocuklar ya da Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar aileleri daha çok zorlayan, yardım gereksinimi doğuran çocuklardır.

Öğretmen :

Ben bu konuşmayı hazırlarken ilkokul ikinci sınıfta okuyan yeğenim de öğretmenler günü için öğretmeninin verdiği şiiri ezberliyordu :

Sanki ana baba oldun Sevgi şefkat bağı kurdun Ara sıra kulak vurdun Helal olsun öğretmenim.

ilk tepki kızımdan geldi. "Keşke ara sıra da olsa kulak vur- masaydı." Ben oldukça gerçekçi! buldum bu dizeleri ve ana babalara verilmesinde yarar gördüğümüz çocuk gelişimi ve eğitimi ile ilgili bilgi donanımı konusunun öğretmenler için de geçerli olduğunu düşündüm.

Çocuklarımız, evde ana babalarıyla geçirdikleri zamandan çok, okulda öğretmen ve arkadaşlarıyla birlikte oluyorlar. Ai­ leden aldıklarını okuluna, sınıfına taşıyor, bir özellikler ve ge­ lenekler mozaiği meydana getiriyorlar. Öğretmenler kendi ki­ şilikleri ve bilgileri ile bu mozaiğin önemli bir parçasını oluş­ turuyorlar. Bunun bir karmaşa değil, bir zenginlik ve uyum olabilmesinde en büyük pay öğretmenin kuşkusuz. Bu ne­ denle öğretmenlik sevmeden yapılabilecek bir meslek de­ ğildir. Ancak bu mesleğin hak ettiği konuma gelebilmesi için

yalnız öğretmenlerden öz veri beklemek acımasızlık olur. Ka­ labalık sınıflarda, araç gereç sıkıntısı çekerek, uygulanamaz müfredat programları ile eğitim vermeye çalışan öğ­ retmenlerden daha fazlasını beklemenin ne denli gerçekçi ol­ duğunu tartışmak gerekir. Öğretmenlerin ekonomik güç­ lükleri nedeniyle kendilerini geliştirecek etkinliklere ka­ tılamadığı pekçok öğretmen tarafından dile getirilmektedir.

Öğretmen yalnız bilgi aktaran kisi değildir. Çocuklar okula başlayana dek genellikle ana babalarının mesleklerini se­ çeceklerini söylerler. Ancak okula başladıktan sonra öğ­ retmen olacağını söylemeyen çocuk yok gibidir. Bu nedenle öğretmenin kişiliği ile de çocuklara örnek olması gerekir. Bir­ likte yasamanın kurallarının en yoğun olarak yaşandığı yer olan okul, demokrasi, hak ve özgürlük, saygı ve hoşgörü gibi değerlerin sınanması ve yerleşmesi için esi bulunmaz bir or­ tamdır. Öğretmenin en temel görevlerinden biri öğrencilerini düşünen ve düşünceye saygılı olan bireyler haline ge­ tirmektir. Yine kendinin öğrenmeyi sevmesi ve bunu ço­ cuklara aşılaması en büyük katkılarından olacaktır.

Bunları yapabilmesi için kişiliğinin yatkınlığı kadar, bu ko­ nudaki bilgi ve deneyimlerinin de yeterli olması ge­ rekmektedir. Öğretmenler de çocukların gelişim özelliklerini, yapabilecek ya da yapamayacakları şeyleri bildikleri takdirde beklenti ve aktarılarını bu düzeylere göre düzenleye-bileceklerdir. Belki bu şekilde çocuklar, ödevlerin çok­ luğundan bezginliğe kapılmayacak, çantalarının ağırlığı al­ tında ezilmeyecek, kurslarda çocuklarını unutmayacak, okula mutlu ve istekli gideceklerdir.

Belgede EĞİTİM ve AİLE (sayfa 112-118)