• Sonuç bulunamadı

مزاح درم لاثم و مزح ىنعم

ديرپ رد ىمزح هب رخآ ىوس اي ديرگنب نانيلوا لاحب اي

10515-Ya evvelkilerin, gelip geçmiş kavimlerin, haline bakınız; yâhut hazm ve ihtiyat ile uçunuz.

طابخ زا تسا رود هك ىريگ نآ ود زا طايتحا ريبدت ود رد دوب هچ مزح

10516-İhtiyat nedir? İki tedbirden hangisi sükûttan ve tehlikeden âzâde ise onu tatbik etmektir.

زوس ىاپ گير تسه و بآ تسين زور تفه هر نيا رد ديوگ ىكي نآ

10517-Biri sana; gideceğin yolda yedi günlük mesafede su yoktur, ancak ayakları yakan kum vardır, dese.

ناور ىنيب ىا همشچ بش ره هب هك نارب نيا تسا غورد ديوگ رگد نآ

10518-Diğeri de; bu söz yalandır. Her gece akan bir çeşmeye tesâdüf edersin.

باوص رب ىشاب و سرت زا ىهر ات بآ وت ىريگرب هك دشاب نآ مزح

10519-İhtiyat odur ki, yanına su alır, susuzluk korkusundan kurtulur ve doğru hareket etmiş olursun.

زيتس درم رب ىاو دشابن رو زيرب ار نيا بآ هار رد دوب رگ

10520-Eğer yolda su varsa taşıdığın suyu döker, tazesini içer ve doldurursun. Eğer geçilen çölde su yoksa vay o inatçı kimsenin haline!

دينك ىداعيم زور رهب مزح دينك ىداد ناگداز هفيلخ ىا

10521-Ey halîfe-i İlâhiyye olan Âdem’in oğulları! Adâlet edin de, Kıyâmet günü için ihtiyatlı bulunun.

ديشك نييلع ز شنادنز ىوس ديشك نيك ناتردپ زك ىيودع نآ

10522-O düşman yok mu, o düşman... Atanıza da kin güttü de O’nu, memmû’ ağacın meyvesinden yemeğe teşvik ederek, bulunduğu yüksek makâmından zindana çekti.

درك تافآ ى هرخس شتشهب زا درك تام ار لد جنرطش هش نآ

10523-O gönül satrancının şahı olan Hz. Âdem’i mat etti, Cennetten çıkarıp bir çok âfete mârûz bıraktı.

درز ىور شدنكف رد ىتشك هب ات دربن ردنا تفرگ شدنب اج دنچ

10524-Birkaç yerde, Âdem ile savaşa girip, oyunlar yaptı, nihâyet onu yüzü sararmış bir halde güreşte yendi.

نارگيد ىا ديرگنم شتسس تسس ناولهپ نآ اب تس هدرك نينچ نيا

10525-Şeytan, Âdem gibi bir pehlivana böyle yaptı. Ey başkaları, Âdem evlâdı! Şeytan’ı gevşek ve kuvvetsiz bir şey sanmayın.

دوبر ىكلاچ هب هياريپ و جات دوسح نآ ار ام ىاباب و ردام

10526-O hasetçi şeytan; babamızın ve anamızın başlarındaki tâcı ve üstlerindeki elbiseyi el çabukluğuyla, hile ile kaptı.

راز راز مدآ تسيرگب اهلاس راوخ و راز و هنهرب اج نآ ناشدرك

10527-Onları çıplak ve hor, hakîr bir hale getirdi de, Âdem Aleyhisselâm yıllarca hıçkıra hıçkıra ağladı.

تبث تسل ى هديرج ردنا ارچ هك تبن دييور وا مشچ كشا ز هك

10528-Hz.Âdem, âsiler defterine kaydedildim diye o kadar ağladı ki, akan göz yaşlarının tesiriyle bir takım nebâtât bitti.

ار شير وز دنك رورس نانچ هك ار شيرارط ريگ ىسايق وت

10529-Sen şeytanın yankesiciliğini ve el çabukluğunu şundan kıyas et ki, Hz.Adem gibi bir ulu bile, onun hilesi yüzünden saçını, sakalını yoldu.

شرس ردنا دينز ىلوح ل غيت شرش زا ناتسرپ لگ ىا رذحلا

10530-Ey çamura tapanlar, ey cesede bağlı olanlar! Şeytanın şerrinden sakınınız ve onun kafasına “Lâ havle” kılıcını vurunuz.

نيه دينيب ىمن ار وا امش هك نيمك زا ار امش دنيب ىمه واك

10531-O sizi, kurduğu pusudan görür. Siz ise onu göremezsiniz.

اغد ناهنپ و دشاب اديپ هناد اه هناد دزير دايص امياد

10532-Avcı dâima dâne döker. Dâneler meydanda hile ve tuzak ise gizlidir.

رپ و لاب وت رب ماد ددنبن ات رذحلا ىديدب هناد اجك ره

10533-Her nerede böyle bir dâne görecek olursan sakın ki o dâne, senin kolunu, kanadını bağlamasın.

دروخ ريوزت ىب ىارحص زا هناد درك هناد كرتب واك ىغرم هكنا ز

10534-Tuzak yemi olan dâneden sakınan ve onu terk eden bir kuş;

tezvîri, tuzağı olmayan bir kırdan yer, karnını doyurur.

تسبن ار شلاب و رپ ىماد چيه تسج ماد زا و دش عناق نادب مه

10535-Böyle tehlikesiz bir kırda bulunduğuna kanaat eden ancak tuzaktan kurtulur; hiçbir tuzak onun kolunu ve kanadını bağlamaz.

تسبب ىماد ى هناد ىوس هديد تسشن ىراويد قوف ىغرم زاب

10536-Bir kuş, bir duvarın üstüne konar. Bir tuzağın üstündeki dâneye nazar eder.

درك شيلاخ درخ زا ىناهگان درك شيلاچ رظن نآ اب رظن نيا

10537-Dâneye olan bu bakışı, ovaya olan bakışı ile mücâdelede bulunur ve gâlip gelirse akıldan,ihtiyattan hâlî bırakır ve onu tuzak tarafına sevkeder.

تشامگ ارحص رب و دنك رب رظن نآ ز تشاذگ ار ددرت ناك ىغرم زاب

10538-Yine bir kuş, ona mı gideyim, buna mı gideyim diye tereddüdü bırakır, tuzaktaki dâneden sarf-ı nazar eder ve gözünü kır tarafına çevirir.

وا دش نادازآ هلمج ماما ات هل اخب وا لاب و رپ داش

10539-İşte, onun kolu, kanadı şâd ve âzâdeler zümresine imam olur. Ne mutlu ona!

تسشن ىدازآ و نما ماقم رد تسرب دزاس ادتقم ار وا هك ره

10540-Ona iktida eden ve onun gibi yapan da kurtulur, emniyet ve hürriyet makamına oturur.

شلزنم دش نمچ و ناتسلگ ات شلد دمآ نامزاح هاش هكنا ز

10541-Çünkü onun kalbi, ihtiyatkâr olanların şahı olduğu için menzili gülistan ve çemen olmuş; emîn ve Emân-ı ilâhiyyeyi bulmuştur.

مزع و ريبدت ىنك رگ نك نينچ نيا مزح ز ىضار وا و ىضار وا زا مزح

10542-İhtiyatı ondan razı, o da ihtiyatından razıdır. Sen de bir tedbir ve azimde bulunursan böyle yap.

ىا هداد نديرب رد ار دوخ قلح ىا هداتفا صرح ماد رد اهراب

10543-Ey hırslı kimse! Çok kere hırs tuzağına düşmüş, boğazını kesilmeğe vermişsin.

درك داش ار امش و تفرذپ هبوت درك دازآ فطل باوت نآ تزاب

10544-Sonra tevbe etmişsin, tevbeleri kabul edici olan Allâh(C.C.), tevbeni kabul eylemiş, seni ve senin gibileri cezâdan âzâd eylemiştir.

ازجلاب لاعفلا انجوز نحن اذك اندع اذك متدع نإ تفگ

10545-Cenâb-ı Hakk buyurdu ki: Şerre avdet ederseniz, biz de cezâya avdet ederiz. Biz fiilere cezayı çift eyledik.

مرجل هناود شتفج نآ ديآ مروآ دوخ رب ار ىتفج هك نوچ

10546-Çünkü bir çiftin tekini kendi nezdime getirirsem onun çifti de şüphesiz koşarak gelir.

رگد ىتفج دسر ىتفج دسر نوچ رثا اب ار لمع نيا ميدرك تفج

10547-İnsanların amellerini cezâya çift ettik. Çiftin biri gelince diğeri de gelir.

ىوج ىوش وا سپ ديآ ىم تفج ىوش تفج زا ىتراغ ديابر نوچ

10548-Birisi gelip; bir çiftin kocasını yakalayıp götürecek olursa, karısı da onun arkasından gelir.

ديدز هبوت ى هديد ردنا كاخ ديدمآ ماد نيا ىوس رگيد راب

10549-Bir defa daha bu tuzağa geldiniz, günah işlediniz ve tevbe gözüne toprak saçtınız.

هنم وس نيا ىور زيرگب نيه تفگ هرگ نآ داشگب باوت نآ تزاب

10550-Tevvâb ve Rahmân olan Allâh(C.C.) tekrar o düğümü çözdü de:

Kendine gel, bu tarafa gitme! dedi.

ديشك شتآ بناج ار ناتناج ديسر نايسن ى هناورپ نوچ زاب

10551-Tekrar pervâne gibi size bir unutma geldi de canınızı ateşe doğru sürükledi.

ىكي وت رگنب هديزوس رپ رد ىكش و نايسن هناورپ ىا نك مك

10552-Ey pervâne gibi Cehennem ateşine koşan insan! Unutma ve şüphe etme... Bir kere yanmış kanadına bak!

چيپ چيپ ىرادن هناد نآ ىوس چيه هك دشاب نآ ركش ىديهر نوچ

10553-Günah tuzağından bir defa kurtulunca, onun şükrü, bir daha o tuzak etrafından dolaşmamaktadır.

ودع فوخ ىب و ماد ىب ىزور وا دشخب ىيوگ ركش نوچ ارت ات

10554-Tuzaktan halâs olma nimetine karşı şükredersen, Allâh(C.C.) sana tuzaksız ve düşman korkusu olmayan bir nîmet verir.

درك داي ديابب ار قح تمعن درك دازآ نات هك تمعن نآ ركش

10555-Sizi o tuzaktan âzâd etmesi en büyük bir nîmettir. Hakk’ın o nimetini yâd ile şükretmek lâzımdır.

ادخ ىا هد اهر مماد زا ىتفگ لب رد و اهجنر ردنا دنچ

10556-Hastalıklarda ve belâlarda; Yâ Rabbî, şu tuzaktan beni kurtar!

diye ne kadar duâ etmiş.

منز ناطيش ى هديد ردنا كاخ منك ناسحا منك تمدخ نينچ ات

10557-Hizmet ve ibâdette bulunayım, şeytanın gözüne toprak saçayım demiştin.

“KÖPEKLEİN HER KIŞ: “BU SENE YAZ GELİNCE KENDİMİZE MUHKEM BİR EV YAPALIM” DİYE AHDETMELERİNİN HİKÂYESİ”

ميزاس هناخ ديايب نوچ ناتسبات نيا هك ناتسمز ره ناگس ندرك رذن تياكح ار ناتسمز رهب زا

شنانچ دنادرگ درخ امرس مخز شناوختسا ددرگ عمج ناتسمز گس

10558-Kış geldi mi köpek ezilir, büzülür. Kışın soğuğu onu perişan bir hale kor.

مندرك دياب گنس زا ىا هناخ منم هك نت ردق نياك ديوگب واك

10559-Der ki: Mâdem ki bu kadar bir tenim var, onu iskân için taştan bir yuva yapayım.

گنس ز مزاس ىا هناخ امرس رهب گنچ هب نم ديايب ناتسبات هك نوچ

10560-Yaz gelince kış için ellerimle taştan bir ev yapayım.

داش تسوپ ددرگ نهپ اهناوختسا داشگ زا ديايب ناتسبات هك نوچ

10561-Yaz gelince harâretin tesiriyle kemikleri ısınıp, derisi hoşlanır.

ايك ىا مجنگ هناخ نيمادك رد ار شيوخ دنيب تفز نوچ وا ديوگ

10562-O kendisini kocaman görürde: İyi ama, bu vücutla ben hangi yuvaya sığarım? der.

ىا هيار دوخ ىرغ ىريس ىلهاك ىا هياس رد دشك اپ ددرگ تفز

10563-Semirir; tembel tembel, karnı tok, sırtı pek, kendisine güvenmiş bir halde, bir gölgeye çekilir.

وگب مجنگ ىك هناخ رد وا ديوگ ومع ىا زاس ىا هناخ لد شديوگ

10564-Kalbi ona: Gel, bir ev yap, derse de o; bu kalıpla hangi eve sığarım, söyle, der.

درون رد ددرگ درخ ديآ مهرد درد تقو رد وت صرح ناوختسا

10565-Sen de bir belâ, bir musibete düştün mü, hırs kemiğin büzülür, toplanır, hurdahaş olur.

ىا هناتسا مدشاب ناتسمز رد ىا هناخ مزاسب هبوت زا ىيوگ

10566-Tövbeden bir ev yapayım ki, kışın bana melce olsun, dersin.

تفر وت زا هناخ ىادوس گس وچمه تفز صرح نآ تدش و درد دشب نوچ

10567-Fakat dertten kurtuldun da hırsın büyüdü mü, köpek gibi senden ev yapmak sevdası gider.

دور تمعن ىوس ىك هراب ركش دوب تمعن زا رتشوخ تمعن ركش

10568-Nimete şükretmek, nimetten daha hoştur. Şükrü seven kimse şükrü bırakı da nasıl nimet tarafına gider?

تسود ىوك ات ارت درآ ركش هكنا ز تسوپ وچ تمعن و تمعن ناج ركش

10569-Şükretmek, nimetin canı mesâbesindedir. Nimet ise ceset gibidir.

Çünkü nimet seni dostun nezdine kadar götürür.

هاش ركش ماد هب نك تمعن ديص هابتنا ركش و تلفغ درآ تمعن

10570-Nimet, gaflet; şükr,uyanıklık getirir.Allâh(C.C.)’ın şükür tuzağıyla nimeti avla.

ريقف راثيا تمعن دص ىنك ات ريم و مشچ رپ دنك تركش تمعن

10571-Nimete şükretmek, seni doyurur ve tok gözlü eder de, fakirlere yüzlerce nimet verirsin.

قد و ىراوخ مكش وت زا دور ات قح لقن و ماعط زا ىشون ريس

10572-Allâh(C.C.)’ın taâmından ve yemişinden doyuncaya kadar yersin;

senden oburluk, şunun bunun kapısını çalıp ihtiyacını arzetmek zilleti zâil olur.

“MÜNKİRLERİN NEBİLERİ NASİHATTEN MEN’ETMELERİ VE CEBRÎLER