• Sonuç bulunamadı

İfade özgürlüğünü temellendiren diğer tezleri üç başlık altında toplayabiliriz. Bunlar: hoşgörüye dayanan tez, sosyal psikoloji ile temellendirilen tezler ve iktidara güvensizliğe dayanan tezdir. Tüm bu tezler, yukarıda incelen üç tezin değişik sürümleri olarak değerlendirilebilir.43

Hoşgörüye dayanan tezin temelinde bulunan hoşgörü ilkesi uyarınca, ifade özgürlüğü toplum için bir kendi kendini ıslah görevi görmektedir. Farklı görüş ve düşüncelerin özgürce dile getirilmesinin, toplumda hoşgörünün, farklı görüşlere saygının ve çoğulculuğun gelişebilmesi adına gerekli olduğu, bu tez kapsamında ileri sürülmektedir.44

Hoşgörüye dayanan tezde ifade özgürlüğüne duyulan gereksinim, konuşmacıdan izleyiciye/dinleyiciye doğru kaydırılmıştır.45 Söz konusu tez, ifadenin değerliliği üzerinde devletin bir değerlendirmede bulunamayacağını, aksi takdirde yalnız ifade özgürlüğünün değil, aynı zamanda din ve vicdan özgürlüğünün de ihlal edilmiş olacağını iddia etmektedir. Bu kapsamda, nefret söylemine ve aşırı siyasi ifadelere koruma sağlayan tez, kendi kendini yönetme sürecini temel alan demokrasiye dayanan teze, içerik yönünden 41 Beydoğan, a.g.e., s. 83. 42 Şahin, s. 237. 43 Şahin, s. 288. 44 Şahin, s. 289. 45

Bollinger, Lee, “The Tolerant Society”, Oxford University Press, (1988), s. 134’ten aktaran Sadurski, s. 39.

katkı sağlamaktadır.46

Hoşgörüye dayanan tez, uygulamada ifade özgürlüğüne demokrasiye dayanan tezin getirdiği korumadan daha fazla bir koruma sağlamamaktadır. Karşıt fikirlerin işitilmesinin toplumdaki hoşgörüyü arttıracağı ve çoğulculuğu sağlayacağı düşüncesi, teoride iyi bir önerme gibi gözükse de, uygulamada özellikle nefret söylemi ve ırkçılık içeren ifadelere bu gerekçeyle koruma sağlanması mümkün gözükmemektedir.

Sosyal psikoloji ile temellendirilen tezlerden ilki, yasaklamanın ters sonuç doğuracağına ilişkin tezdir. Tezin temeli, insan doğasında yasaklanan şeylere karşı bir ilginin bulunduğu ve düşünceyi ya da ifadeyi yasaklamanın, yasaklanan düşünce veya ifadeye karşı ilgiyi arttıracağı argümanına dayanmaktadır.47

Söz konusu tez, ifade özgürlüğüne mutlak bir koruma sağlamamaktadır. Ancak, ifadenin yasaklanmasıyla elde edilmek istenen sonuç belirsiz bir nitelikte ise, ifadenin serbest olmasının daha üstün bir yarar sağlayacağını ileri sürmek için iyi bir gerekçe sunmaktadır. Sosyal psikoloji ile temellendirilen ikinci tez, istim boşaltma48

tezidir. Bu teze göre ifade özgürlüğü, toplumda yönetim politikasını beğenmeyenlerin, kendilerini mağdur hissedenlerin fikir ve itirazlarını beyan ederek siyasi yönetim sürecine katılmalarını sağlayacaktır. Böylece, farklılıklardan kaynaklanan düşünce ihtilaflarının şiddete dönüşmeden ve toplumu bölmeden ifade edilebilmesi sağlanmış olur.49

İktidara güvensizliğe dayanan tez, Schauer tarafından ortaya konulan bir tezdir. Faydalardan çok zararlar üzerine ışık tutarak, iktidarın ifade özgürlüğünü sınırlamasının doğuracağı olumsuz sonuçlar üzerine odaklanmaktadır. İlgili tez, ifade özgürlüğünün denetlenmesinin, diğer hak ve özgürlüklerin denetlenmesinde ortaya çıkmayan özel zararlara ya da özel tehlikelere yol açabileceğini ileri sürmektedir.50

Tarih boyunca, şimdi hata/yanlış olarak değerlendirilen birtakım uygulamaların, iktidarlar tarafından yapıldığını belirten Schauer, iktidar sahiplerinin prestij, para, misyon gibi kaybedecek çok fazla şeyleri olduğu için

46

Şahin, s. 289-290. 47

Şahin, s. 294.

48 Tez birden çok isimle anılmaktadır. Tezin değişik adlandırmaları için bkz. Schauer, s. 114 ve Şahin, s. 296.

49

Şahin, s. 297. 50

otoritelerine karşı çıkan bireylerin/kesimlerin düşünce ve ifadelerini sansürlemeye meyilli olduklarını iddia etmektedir.51

Bu nedenle, iktidarların ifade özgürlüğü üzerindeki kontrolleri asgari düzeyde tutulmalı ve iktidarın müdahale sınırları açıkça belirlenmelidir.52

Bu tez de, yukarıda incelenen diğer tezler gibi ifade özgürlüğüne mutlak, sınırsız bir koruma sağlayamamaktadır.

İfade özgürlüğünü temellendiren tezler, bazı ifade kategorilerine belli bir koruma sağlasalar da, tüm ifade kategorileri bakımından kuşatıcı bir koruma ortaya koyamamaktadırlar. Gerçekliğe dayanan tez, bakış açısına dayalı ifadelere herhangi bir koruma getirmemektedir. Ayrıca yanlış veya hatalı olduğu için değil, başkalarının haklarını korumak, kamu düzenini ve/veya devletin güvenliğini sağlamak gibi amaçlarla sınırlandırılan ifadeler hakkında da tez bir çözüm üretememektedir.

Demokrasiye dayanan tez, siyasi/kamusal meselelere ilişkin ifadeler bakımından güçlü bir koruma gerekçesi ortaya koysa da, kapsayıcılık bakımından tartışmalara yol açmakta, uygulamada da kamusal ifade – özel ifade ayrımının yapılmasındaki sıkıntılar nedeniyle kuşatıcı bir koruma sağlayamamaktadır. Bireysel özerkliğe ve kendi kendini gerçekleştirmeye dayanan tez ise, ifade özgürlüğünün evrensel niteliğini ortaya koyma yönünden başarılı olsa da, iktidarın diğer özgürlükleri sınırlarken kullandığı nedenleri, ifade özgürlüğünü sınırlarken neden kullanamayacağı hususunda ortaya ikna edici bir gerekçe koyamamaktadır. İfade özgürlüğünü temellendiren ve bu üç tezin değişik sürümleri olan diğer tezler de ifade özgürlüğüne mutlak, sınırsız bir koruma sağlamaktan oldukça uzaktır. Kitle iletişim özgürlüğü de, gerçeğin keşfi, demokratik sürecin sağlıklı biçimde yürütülmesi veya bireylerin kendilerini gerçekleştirmelerinin bir aracı olması gerekçeleriyle, yukarıdaki tezler tarafından desteklenebilir.53

Ama ilgili 51 Schauer, s. 117. 52 Şahin, s. 298. 53

Kitle iletişim özgürlüğünün alt dalı olan basın özgürlüğü, Keane’e göre geçmişten günümüze şu dört sava/yaklaşıma dayanılarak savunulmuştur/savunulmaktadır: (1) Devlet sansürünü Tanrı’nın insanlara ihsan eylediği akıl adına eleştiren Teolojik yaklaşım, (2) Basın özgürlüğünü bireylerin doğuştan sahip olduğu doğal haklar doktrini çerçevesinde temellendiren yaklaşım, (3) Kamuoyu üzerindeki devlet sansürünü istibdata verilmiş açık bir kart olarak gören ve yönetilenlerin mutluluğunun en üst düzeye çıkarılması ilkesine aykırı bulan faydacı yaklaşım, (4) Basın özgürlüğünü, hakikate vatandaşlar arasındaki kısıtlamasız tartışma yoluyla ulaşacağı gerekçesiyle

tezlerin, kitle iletişim özgürlüğüne de mutlak bir koruma sağlamayacağı açıktır.54

Bugün uygulamada gerek ulusal gerekse uluslararası hukuk alanında, ifade ve kitle iletişim özgürlüklerine belli nedenlerle sınırlama getirilebileceği kabul edilmektedir. Bu doğrultuda, “özgürlüğü yok etme özgürlüğü olamaz” ilkesi üzerine temellendirilen militan demokrasi kavramı ve onu ortaya çıkaran nedenler aşağıda incelenecektir. Ardından, militan demokrasi anlayışına dayanan tezin ifade özgürlüğü üzerindeki etkileri değerlendirilecektir.

E- İfade Özgürlüğü Yerine Sınırlamayı Temellendiren Anlayış: Militan