• Sonuç bulunamadı

İfade Özgürlüğü Yerine Sınırlamayı Temellendiren Anlayış : Militan

1. Militan Demokrasi Kavramı ve Ortaya Çıkış Nedenleri

Militan demokrasi kavramı, ilk olarak siyaset bilimci Karl Loewenstein tarafından faşizmin, demokratik rejimleri ve özgürlükleri nasıl tehdit ettiğini ayrıntılı bir biçimde incelediği “Militan Demokrasi ve Temel Haklar” isimli makalede kullanılmıştır.55

Loewenstein’e göre faşizm bir ideoloji değil; iktidarı ele geçirmek için kullanılan siyasi bir tekniktir. Başarısının temelinde,56

kendisini demokratik sürece mükemmel bir şekilde adapte ederek kitlelerin duygularını etkilemesi/harekete geçirmesi ve onların desteğini arkasına alarak demokratik kurumların sağladığı imkânlardan faydalanması yatmaktadır. Bir bakıma demokrasi ve demokratik hoşgörü, kendilerinin ortadan kaldırılmasında araç olarak kullanılmaktadırlar.57 Bu durumun önlenebilmesi adına demokrasinin temellendiren hakikatin keşfine dayanan yaklaşım. Daha ayrıntılı bilgi için Bkz. Keane, John, “Medya ve Demokrasi”, (Çev. Haluk Şahin), Ayrıntı yay., 4. Basım, İstanbul 2010, s. 34-42. 54

Çalışma kapsamında ifade ve kitle iletişim özgürlüklerine mutlak bir koruma sağlanmasının gerekip gerekmediği tartışmasına girilmeyecektir. İfade özgürlüğünü temellendiren tezlerin, tüm ifade kategorilerine her koşulda koruma sağlayamadığı yukarıda yapılan incelemelerde ortaya konulmuştur. İfade ve kitle iletişim özgürlüklerine pozitif hukuk alanında, uygulamada getirilen sınırlamalar ve söz konusu sınırlamaların bu özgürlükler üzerindeki etkileri, AİHS ve 82 Anayasası ile sınırlı olarak çalışmanın ilgili bölümlerinde ayrıntılı olarak incelenecektir.

55 Loewenstein, Karl, “Militant Democracy and Fundametal Rights I”, The American Political Science Review, Vol. 31, No 3, June 1937, s. 417-432.

56

Başarıdan kasıt, iktidarın ele geçirilmesidir. 57

“militanlaşarak”,58

demokratik düzeni koruyacak, hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılmasını engelleyecek yasal önlemleri alması gerekmektedir.59

Hakyemez’e göre militan demokrasi, “faşizm, nasyonal sosyalizm, komünizm ve benzeri özgürlükçü demokratik düzeni açıkça tehdit eden ve ortadan kaldırmayı amaçlayan totaliter akımlar karşısında, kendi demokratik değerlerini korumak amacıyla bu tür yıkıcı akımları savunan bireylerin ve grupların ifade ve örgütlenme özgürlüklerini kısıtlayan ve bunlara karşı hukuksal, siyasal ve toplumsal alanda aktif bir tutum içerisine giren, klasik (liberal) demokrasinin 1930’lardan sonra siyasal ve toplumsal koşullarının ortaya çıkardığı farklı bir

yorumudur.”60

Fakat militan demokrasi anlayışı çerçevesinde yapılacak önleyici düzenlemelerin, hak ve özgürlüklerin kullanım alanlarının aşırı şekilde sınırlanmasına yol açma tehlikesi de bulunmaktadır.61

Bu nitelikteki sınırlamalar, özgürlükçü demokratik düzen ile de bağdaşmayan sonuçların ortaya çıkmasına neden olabilir. Militan demokrasi anlayışının ağırlıklı olarak ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü üzerinde etkili olduğu belirtilmektedir.62

Aşağıda, militan demokrasinin sadece ifade özgürlüğü üzerindeki etkileri incelenecektir.

2. Militan Demokrasi Anlayışının İfade Özgürlüğü Üzerindeki Etkileri

Militan demokrasi anlayışı, ifade özgürlüğü üzerinde olumsuz etkilere yol açma riski taşımaktadır. Militan demokrasi, yukarıda da belirtildiği üzere, özgürlük düşmanlarına özgürlük tanınamayacağı gerekçesiyle temellendirilen bir

58

Avrupa’da faşizan akımların yıkıcılığına karşı direnmek amacıyla, 1930’lu yıllarda ortaya çıkan militan demokrasi anlayışı aslında ilk olarak, Avrupa’daki kadar güçlü olmasa da, 1917’de Rusya’da gerçekleşen Bolşevik Devrimi’nin ardından ortaya çıkan devrimci/komünist akımlara karşı alınan önlemler doğrultusunda ABD’nde görülmüştür. Avrupa’da da aynı dönemlerde devrimci/komünist hareketlere karşı alınan önlemler, totaliter bir anlayış olan faşizmin güçlenmesi sonucunu doğurmuştur. Bu doğrultuda militan demokrasi anlayışı Avrupa’da, ABD’den çok daha güçlü bir şekilde yerleşmiştir. Bkz. Hakyemez, Yusuf Şevki, “Militan Demokrasi Anlayışı ve 1982 Anayasası”, Seçkin Yayınları, 1. Baskı, Ankara, 2000, s. 31.

59

Loewenstein, s. 430-431; Sajo, Andras, “Militant Democracy and Emotional Politics”, Constellations, Vol. 19, No 4, 2012, s. 562 60 Hakyemez, a.g.e., s. 33-34. 61 Sajo, a.g.m., s. 562. 62 Hakyemez, s. 35.

anlayıştır. Fakat demokrasiyi, diğer rejim biçimlerinden ayıran en önemli özelliği, mevcut sisteme karşı olan görüş ve düşüncelerin savunulmasına izin vermesidir. Başka bir deyişle, demokratik bir toplumda herkesin düşüncesini açıkça ifade edebilmesi, demokrasinin temel ilkelerinden biridir.63 Mevcut demokratik düzeni koruma argümanıyla mücadeleci bir demokrasi anlayışı öneren militan demokrasi kavramı, 1789 Fransız Devrimi sonrasındaki Jakoben akıma benzerliği ile dikkat çekmektedir. Temel amacı Cumhuriyet’i güçlendirmek olan Jakobenizm, bu doğrultuda ihanet yuvası olarak görülen her türlü muhalefetin susturulmasını hedefler.64

Militan demokrasi anlayışı çerçevesinde ifade özgürlüğüne getirilecek sınırlamaların, sansür niteliğinde uygulamalara yol açma tehlikesi bulunmaktadır.65

Militan demokrasi anlayışının, ifade özgürlüğü üzerinde yaratabileceği bir diğer olumsuz etki ise, düşünce suçu olarak kategorize edilebilecek uygulamalara olanak sağlama potansiyelidir.66

Tanör’e göre batı demokrasilerinde ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamalar başlıca dört kategoride toplanmaktadır. Bunlar: (1) Başkalarının kişilik haklarına, haysiyet ve şerefine, özel hayatın gizliliğine yapılan hakaret, sövme, iftira gibi saldırılar nedeniyle getirilen sınırlamalar, (2) Kamu düzeninin korunması gerekçesiyle getirilen sınırlamalar, (3) Suça kışkırtmanın ya da yasanın suç saydığı eylemlerin övülmesi nedeniyle getirilen sınırlamalar ve (4) Devletin varlığının ve ülkenin iç ve dış

63

Şahin, s. 317. 64 Hakyemez, s. 31-32. 65

Şahin bu tehlikeyi şöyle açıklamaktadır: “İfade özgürlüğü hakkı, eğer yalnızca toplum

çoğunluğunun onayladığı görüşlere ya da rejimi onaylayan ve övenlere tanınacaksa, bu durumda bağımsız bir ifade özgürlüğü hakkını savunmanın bir anlamı da olmayacaktır. Bu hak her şeyden önce, yönetime ve yönetimi elinde bulunduran çoğunluğa karşı savunulabildiği ölçüde bir insan hakkı olma niteliğini koruyacaktır. Kurulu düzenden rahatsız olan ya da düzenin değişmesini isteyen kişilerin bu düşüncelerini açık etmelerinin sınırlandırılması siyasal düşüncenin sansür edilmesi anlamına gelmektedir. Burada belirli görüş ve düşünceler önceden belirlenmek suretiyle yasaklanmış (cezai yaptırıma bağlanmış) olduğu için teknik anlamda bu bir sansürdür. Komünist ya da dine dayalı bir rejimi savunan kişilerin görüşleri kategorik olarak önceden sınırlanmış olduğundan; ancak ağır cezai yaptırımları göze alanlar böyle bir savunuya kalkışacaktır.” Bkz.

Şahin, s. 317-318.

66 “Düşünce suçu” kavramından, “bir dünya görüşünü, bir ideolojiyi, bir doktrini ya da herhangi

bir fikri savunup yaymanın, başkalarına aşılamaya çalışmanın suç sayılmasını anlamak gerekir.”

Bkz. Papadatos, A. P., “Le delit politique”, Geneve 1955, s. 146-147’den aktaran Tanör, Bülent, “TCK 142. Madde Düşünce Özgürlüğü ve Uygulama”, Forum Yayınları, İstanbul 1979, s. 72.

güvenliğinin korunması amacıyla getirilen sınırlamalardır.67

Fakat söz konusu sınırlama nedenlerine dayanılarak ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamalar, savunulan veya yayılan düşüncenin içeriği nedeniyle getirilmemektedir. Düşüncenin/ifadenin açıklanış biçimi, yöneldiği kitle, somut ve suç sayılan eylemlere çağrıda bulunması gibi unsurlar göz önüne alınarak, kamu düzeni veya devletin iç ve dış güvenliği bakımından açık ve mevcut bir tehlike yaratan durumlarda ifade özgürlüğüne sınırlama getirilmektedir.68

Özgürlük düşmanlarına, “özgürlüğü yok etme özgürlüğü tanınamayacağı” gerekçesiyle temellendirilen militan demokrasi kavramı, demokratik düzenin korunması adına totaliter akımlara karşı mücadeleci bir demokrasi anlayışı öngörmektedir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra, pozitif hukuk alanında da “hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılması yasağı” bağlamında yasal dayanağa kavuşan militan demokrasi anlayışı çerçevesinde yapılan uygulamalarda, özellikle ifade özgürlüğünün sınırlanması söz konusu olduğunda getirilecek sınırlamalarda, düşüncenin içeriği değil; yapılan açıklamanın toplum düzeninde yarattığı etki, şiddeti teşvik edip etmediği, nefret söylemi oluşturup oluşturmadığı gibi hususlar yani kısacası, açıklanan düşüncenin/ifadenin yarattığı somut sonuçlar dikkate alınmalıdır.69

Aksi takdirde, demokrasiyi koruma iddiasıyla ortaya çıkan militan demokrasi anlayışı, uygulamada çoğulcu demokratik düzen ile bağdaşmayan sonuçlar doğurabilir. 67 Tanör, “TCK 142. Madde…”, s. 73. 68 Tanör, “TCK 142. Madde…”, s. 73-74. 69

Tanör’e göre, “Uluslararası antlaşmaların ve Hak bildirilerinin “özgürlüğün kötüye

kullanılmasının önlenmesi” anlayışı altında düzenledikleri kurallarla kastedilen de düşünce özgürlüğü değil, yıkıcı eylemlerdir.” Bkz. Tanör, “TCK 142. Madde…”, s. 80.

III. İfade Özgürlüğünün Kullanımında Kitle İletişiminin Rolü