• Sonuç bulunamadı

İdeal Dindarı Yetiştirmek İçin Gerekli Olan

B. NURETTİN TOPÇU’DA DİNDARLIK ÇEŞİTLERİ

3. İdeal Dindarı Yetiştirmek İçin Gerekli Olan

Topçu eserlerinde benimsediği ve benimsemediği dindarların özelliklerini verdiği gibi ideal dindarın yetiştirilmesi için gerekli olan din eğitiminin nasıl olması gerektiği hususunda da bilgiler vermekte, şekilci dindarların şekilciliklerinin yanlış bir din eğitimi sonucunda ortaya çıktığını anlatmaktadır. Topçu’nun fikir dünyasında eğitim ve öğretimin özellikle de din eğitiminin ve öğretiminin önemi büyüktür.

Dini bağnazlık ve hurafeler, kaliteli objektif, bilimsel ve modern pedagojik esaslara dayanmayan; normatif bilgi yığınları arasında sıkışmış ezberci, şekilci, yüzeysel, telkinci, kişileri mezhebci normlar ve dogmalar etrafında endoktrine etmeye yönelik, otoriter bir din eğitiminin sonucunda ortaya çıkar.259

Topçu’ya göre; din terbiyesinin yokluğu çocuklarımızı kendine yeter bir iradeymiş gibi yetiştirerek gençlikteki her türlü feragatı boğucu gurura sürükler, çocuklarımızı sade kendi istikbalini düşünen, kendi kibir ve menfaatini okşayarak putlaştıran hodgam bir hale sokar. Bu yüzden dini terbiye ilkokul çağlarında başlamalıdır.260 İlkokul çocuğun kalbini temiz bir maya ile yoğurmak içindir. Bu dönemde dindeki aşk ideali çocuğun kalbine damla

258 Nurettin Topçu, İslâm ve İnsan – Mevlâna ve Tasavvuf, s.122

259 Ünver Günay, “Türkiye’de Toplumsal Değişme ve Tarikatlar”, İslâmiyat, C.5, S.4, Ankara, 2002, s.162 260 Nurettin Topçu, Ahlâk Nizamı, s.18

damla verilmelidir. Din eğitimi bütün kültür derslerinin içinde, felsefe, tarih ve edebiyat dersleri içinde verilmelidir.261

İdeali; zekaya ve duyguya tam tatmin verebilen tasavvurlar olarak açıklayan Topçu, idealleri; hakikat, sanat, ahlâk ve din idealleri olarak dörde ayırır. Onun fikir dünyasında din ideali diğer üç ideali kapsamaktadır. Bu yüzden de din öğretimi insan ruhunun ulaşmak istediği bütün ideal sokaklarında yapılmalıdır. Dini kültür muayyen mevzulara ve yalnız bir dersin sınırları içersine hapsedilmemelidir. Aksi takdirde köksüz ve hayattan mahrum, hakikat değerleriyle alakasız bir kültür haline gelir.262 Din ve Ahlâk eğitimi varlığımızın her sahasına nüfuz etmesi gereken ve bütün hareketlerimizde yaşaması gereken bir eğitimdir.263

Topçu’ya göre din eğitimi her şeyden önce bir kalp eğitimidir. Onun beden hareketleriyle söz ve ses maharetleriyle ele almak dini sihre yaklaştırmak anlamına gelir.264 Gerçek din terbiyesi müminin ruhunda dua halini sürekli hale getirmeye çalışmaktır.265

Din terbiyesi bir şahsiyet terbiyesidir. Çok bilgi sahibi olmak, hikayeler ve öğütler insanı dindar yapmaz. Din terbiyesi damarlara yapılan aşı halinde bir aşk terbiyesi ile verilir. Din eğitimi bir hayat terbiyesidir, merhamet terbiyesidir. Hürmet terbiyesidir. İnsana, eşyaya, toprağa ve bütün varlıklara hürmet edenin bu hali, hiç durmadan içimize dolan merhamet dalgalarıyla beslendikçe Allah’ın bu emanetlerine kendimizden geçerek, menfaatsiz, garazsız, karşılıksız hizmet etmek Allah’a ibadet demektir. Din eğitimi bu eğitimi vermeye çalışmalıdır.266

Topçu’ya göre ideal dindarı yetiştirecek din eğitimi, haccın erkanını ve abdestin şartlarını öğreterek değil, dostluğa açılan kalbin kapısından Allah sevgisi sokularak yapılmalıdır. Din eğitimi gençlere verilirken; din adamlarının, cennet cehennem tellallığı yapan tehditlerinden çok uzaklarda kitapta yeri gösterilmeden ve din kelimesi hiç kullanılmadan dini ruh her adımda gençlere sunulmalıdır. Onlara iyiliğin kolay bir şey olduğu anlatılmalıdır, iyiliği sudan, güneşten, rüzgardan ve bir yapraktan öğrenebilecekleri inancı verilmelidir.267 Gençlerimize namazın ve her ibadetin harici erkanı değil ibadetlerin hikmeti, onda insanlığın uluhiyetle olan alışverişi anlatılmalıdır.268

261 Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası, s.166 262 Nurettin Topçu, a.g.e., s.131

263 Nurettin Topçu, a.g.e., s.140 264 Nurettin Topçu, a.g.e., s.150 265 Nurettin Topçu, Var Olmak, s.84

266 Nurettin Topçu, İslâm ve İnsan – Mevlâna ve Tasavvuf, s.80,81 267 Nurettin Topçu, Kültür ve Medeniyet, s.129

Topçu’nun fikir dünyasında din eğitiminde felsefenin yeri çok büyüktür. Felsefe ve din eğitimi adeta ayrılmaz bir bütündür. Topçu’ya göre Kur’an’ı daha iyi anlamanın yolu felsefeden geçer. Kur’an Allah’ın kitabıdır. Felsefe ise bizim onu anlayacak olan şahsiyetimizin örgüsüdür. Bizim düşünüş tarzımızdır. Felsefi görüşümüz olmadan Kur’an’ı hakkıyla anlayamayız, sadece ezbere okuruz. Ezbere okuya okuya doktorun reçete kağıdını batırdığı bardağın suyunu içmekle tedavisini uman hastanın haline benzeriz. İşte bu felsefesi olmayanların Kur’an anlayışıdır. Felsefesiz yaşamakla kalbimiz yabancı inançlarla harap olur.269

Felsefe dini inanışlarımızın üstadıdır. O olmazsa din adı altında halka sunulan her efsaneyi dini inanış yaparız. Din adamı diye ibadet hareketleri yapan herkesin arkasından gideriz. Ancak felsefe sayesinde kalbimiz yaşadığı dini aklımıza telkin eder, kalp inanır, ona itimat eden akıl da onu takip eder; beğenir ve takdir eder, hayran olur. Hareketlerin taklidi ile değil de kendi iç dünyasında derinleşme yoluyla Allah’a kavuşabileceğini anlar.270 Felsefe olmazsa dindarlık bir uyanık rüya, bir vehim,bir hastalık sanılır. Katlanılan külfetler, ibadetler, dualar ve dilekler manasız kalır. Din yaşama korkusunun yarattığı bir vehim, ahiret simsarlığı veya bir cimrilik sayılır. Mezheplerin her biri dini bir cemaat tarafından kullanılabilen felsefî anlayış tarzıdır. Her biri bir din felsefesidir.271

Topçu’ya göre felsefe, insanın kainat görüşüdür. Felsefe bir milletin benliğinden çıkarak, kainatın her tarafına doğru uzanan iradesinin sistem halinde ifadesidir.272

Din öğretimi yapan okullarda en fazla sayıda ve esas ders olarak felsefe dersi okutulmalı ve bu okullar birer münakaşa mabedi olmalıdırlar.273 Felsefesiz bir din eğitimi verildiği takdirde ruh ve imanından şüpheli bir cemaat ortaya çıkar.274 Dini sapkınlıkların sebebi din eğitiminin, dinin mahiyeti hakkında fikir ve felsefe dünyasında hiçbir görüşe sahip olmadan gelişi güzel yapılmasıdır.275 Bunun için de din eğitimi bir takım cemaatler ve zümreler tarafından değil devlet tarafından yapılmalıdır. Devlet programıyla yapılacak olan bu eğitim ülkede tek başına hakim olmalıdır. Kurslar halinde de fertlerin ve zümrelerin verdiği yarım ve şuursuz eğitime son verilmelidir. Devlet dini değerleri gözden düşüren

269 Nurettin Topçu, Yarınki Türkiye, s.54 270 Nurettin Topçu, a.g.e., s.59

271 Nurettin Topçu, a.g.e., s.60

272 Nurettin Topçu, Kültür ve Medeniyet, s.16,17

273 Nurettin Topçu, İslâm ve İnsan – Mevlâna ve Tasavvuf, s.54 274 Nurettin Topçu, Yarınki Türkiye, s.106

çalışmaları büyücü, bakıcı ve kalpazan şeyhlerin, hac ticaretçilerinin genel olarak ifade etmek gerekirse şekilci dindarların varlığına son vermelidir.276

İdeal dindarı yetiştirebilmek için kültürlü din ve ilim adamları birlikte öğretim yapmalıdırlar. Bu da yine devletin işidir ve yine devlet eliyle yapılmalıdır.277

Dönemindeki din istismarcılığının bir sebebini de laiklikle ilintilendiren Topçu devletin laik değilken dinin bu kadar istismar edilmediğini söylemektedir. Bu din istismarını da seçim listelerine imam, vaiz ve müftülerin isimlerinin yazılmasıyla örneklendirir.278

Ona göre devlet laiklik rejimini benimsedikten sonra halkın dini hayatını idameye mecbur olduğunu hisseder. Lakin rejimin dini hayatı aşağı tabakanın, cahillerin istediği, hem de büyücü, bakıcı zihniyetine sahip sinsi ve cahil istismarcıların istediği tarzda idareye mecbur olması Topçu’ya göre laiklik rejiminin pek acıklı bir halidir.279 Topçu’ya göre bu memlekette ideal bir eğitim, din eğitimi verilseydi dini ticaret vesilesi yapan mevlitçi, duacı gibi şekilci dindarlar yetişmezdi.280

Nurettin Topçu’nun kendi dönemiyle ilgili tespit etmiş olduğu bu problemler günümüzde de devam etmektedir.Devletin din eğitimini ihmal etmesi, din eğitiminin yetişen gençlere devlet eliyle sağlıklı bir biçimde verilememesi sonucunda, bireylerde fıtri bir ihtiyaç olan din eğitimi bir takım cemaatler, dernekler tarafından verilmeye başlanmış ve sonucunda istismarcı dindar tipler türemeye başlamıştır.Toplumdaki sahte şeyh ve hocaların sayısı artmıştır.Bunun önüne geçilebilmesi ancak çocuğa erken dönemde başlamak suretiyle tüm eğitim hayatı boyunca verilecek sağlıklı bir din eğitimiyle mümkündür.Dini bilgisi yetersiz olan bir gencin dini konularda kendisinden daha bilgili olduğuna inandığı bir hoca veya şeyhe aklını kiralamasına şaşmamak gerekir.Din eğitimi bireyleri özgürleştiren bir eğitim olduğu için yeterli dini bilgisi olan bireyler dini yaşantılarını devam ettirme hususunda herhangi bir mürşit ve kurtarıcıya ihtiyaç duymamaktadırlar.

276 Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası, s.141

277 Nurettin Topçu, İradenin Davası – Devlet ve Demokrasi, s.167,169,174 278 Nurettin Topçu, Kültür ve Medeniyet, s.83

279 Nurettin Topçu, İslâm ve İnsan – Mevlâna ve Tasavvuf, s.79 280 Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası, s.99

C. NURETTİN TOPÇU’NUN “TAŞRALI” ESERİNDE GEÇEN DİNDAR

Benzer Belgeler