• Sonuç bulunamadı

2.2 PSİKOSOMATİK BOZUKLUKLARIN TANIMI

2.2.3 İ lişkili Diğer Bozuklukların Sınıflandırılması

Psikosomatik bozukluklardan ayrı olarak, DSM—IV’te yer alan ‘bedende görülen’ diğer bir hastalık grubu da somotoform bozukluklardır. Bu hastalık grubunun altında, somatizasyon bozukluğu, konversiyon bozukluğu, hipokondriasis

gibi bozukluklar bulunmaktadır. Kaygının neden olduğu bedensel (somotoform) bozuklukların herhangi bir fizyolojik neden olmadan kendini göstermesi durumudur (Cüceloğlu, 2000:444).

Somotoform Bozukluklar, temelde bir tıbbi hastalığın varlığını

düşündürebilecek fiziksel yakınmaların ön planda olduğu, ancak yapılan muayene, tetkik ve araştırmalarda bu tür bedensel yakınmaları açıklayacak nitelikte herhangibir fiziksel ya da tıbbi hastalığın söz konusu olmadığının belirlendiği bir grup psikiyatrik bozukluktur. Yakınmalar çeşitli bedensel bölgelerle ilşkili olduğundan ve kişi organik bir hastalığı olduğunu düşündüğünden, yakınmalarıyla ilgili olduğunu düşündüğü branşlarla ilgili hekimlere başvururlar (Tunçer,2005:154).

Somotoform hastalık grubunun altındaki hipokondriasis, konversiyon ve somatizasyon bozukluğu psikosomatik bozukluklarla karıştırılmamalıdır. Bu bozuklukların aksine, psikosomatik bozukluklar bedende hasarların olduğu gerçek hastalıklardır. Duygusal faktörlere bağlı olduğu düşünülen psikosomatik hastalıklarda, hastalık durumu hayali değildir (Davison ve Neale, 2004). Psikosomatik bozukluklarda bedensel bir bozukluk vardır.

Somotoform Bozukluklar içinde yer alan “somatizasyon bozukluğu” kavramını da psikolojide yaygın olarak kullanılan “somatizasyon” kavramından ayrı tutmak gerekir. Somatizasyon (bedenselleştirme) terimi değişik anlamlarda kullanılmaktadır. Örneğin depresyonda ruhsal acının bedensel olarak anlatılması, konversiyonda beden diliyle anlatılması , psikosomatik hastalıklarda ruhsal acının somatik bozukluk yaratması gibi anlamları karşılamak amacıyla kullanılır (Öztürk, 1997:308).

Somatizasyon Bozukluğu, eski den Briquet sendromu veya histeri adı altında ele alınan, belirgin psikolojik stres faktörleriyle birlikte görülen, yineleyen çok sayıda fiziksel ya da bedensel yakınmaların söz konusu olduğu, ancak bu yakınmaları açıklayacak herhangi bir organik etkenin ya da tıbbi bir hastalığın saptanamadığı, 30 yaş öncesi başlayan, kronik seyirli bir bozukluktur. Hastanın

bedeninin değişik bölgelerin de, çeşitli organ sistemlerinde, herhangi bir tıbbi hastalığın varlığı ile açıklanamayan çok sayıda yakınmasının bulunması karakteristiktir. DSM-IV kriterlerine göre, bu tanının konulabilmesi için bedenin en az dört ayrı bölgesinde ağrı semptomu (baş ağrısı, sırt ağrısı, karın ağrısı, göğüs ağrısı, eklemler de ağrı, kol ve bacaklarda ağrı), ağrı dışında en az iki gastroentestinal sistemle ilgili semptom (bulantı, kusma, gaz, şişkinlik, hazımsızlık, diyare gibi), cinsel organlarla ya da üreme sistemiyle ilgili en az bir semptom (cinsel işlev bozukluğu, mens düzensizlikleri, cinsel isteksizlik, gebelik süresince kusma gibi), enaz bir psödonöroljik belirti (koordinasyon ve denge bozuklukları, soluk almada güçlük, yutma güçlüğü, gibi motor fonksiyonlarla ilgili, çift görme, histerik körlük, sağırlık, dokunma ve ağrı duyuları kaybı gibi duyu sistemiyle ilgili konversiyon semptomları) gibi semptomlar bulunmalıdır (Tunçer,2005:158).

DSM’de hastalık sınıflandırması, temelde, rahatsızlıkların oluşum nedenleri göz önüne alınarak yapılmıştır. Belirtiler veya rahatsızlıklar şu şekilde üç grup içinde ele alınabilir (Davison ve Neale, 2004:138):

a) Fizyolojik veya biyolojik nedeni olan rahatsızlıklar,

b) Ruhsal etkenlerin rol oynadığı aynı zamanda fiziksel değişimi de içeren rahatsızlıklar,

c) Tamamen ruhsal nedeni olan ve herhangi bir fiziksel değişiklik içermeyen rahatsızlıklar.

Bu sınıflamadaki birinci grup, tıbbın konusu olan ve çalışma alanı içinde yer alan hastalıkları içermektedir. İkinci grupta yer alan rahatsızlıklar, bu araştırmanın konusu olan psikosomatik rahatsızlıklardır. Üçüncü grup ise, somatoform olarak adlandırılan hipokondriasis v.b gibi rahatsızlıkları kapsamaktadır.

Çelebi ve Altunhalka (1995) ’ya göre, bazen aynı rahatsızlık veya belirtiye bu üç grupta da rastlanabilmektedir. Diğer bir deyişle; aynı belirtiye fizyolojik nedenler yol açabilmekteyken, bazı durumlarda fiziksel değişim bulunamaz ve bu belirtinin tamamen ruhsal etkenlerden kaynaklandığı görülebilir veya fiziksel değişim

gözlenebilir ve rahatsızlığın alevlenmesinde, ruhsal etkenlerin rolü olduğu görülebilmektedir.

Bu konuda örnek olarak verilebilecek bir belirti, baş ağrısıdır. Baş ağrısı, bazı vakalarda yapısal bozukluğa bağlı olabilir ya da fizik, toksik, metabolik nedenlerden kaynaklanan baş ağrıları bulunmaktadır. Bu durumda baş ağrısı birinci grup rahatsızlıklar içinde yer almaktadır. Fakat bazı baş ağrılarında (örn; migren, gerilim tipi baş ağrısı v.b.) ruhsal etkenler, otonom sinir sistemi aktivitesi ile ilişkili olarak baş bölgesinde damarsal, kassal veya biyokimyasal farklılaşmalar ortaya çıkarmaktadır. İşte, migren veya gerilim tipi baş ağrıları, hem ruhsal faktörler ve hem de fiziksel değişimler söz konusu olduğu için, ikinci grup rahatsızlıklar içine dahil edilmektedir. Yani, bunlar, psikosomatik rahatsızlıkların örneklerindendir.

Ağrıya sebep olacak hiçbir fizyolojik bulguya rastlanamayan ve tamamen ruhsal faktörlerden kaynaklandığı düşünülen baş ağrısı vakaları ise, üçüncü grup rahatsızlıklar yani somatoform rahatsızlıklar içine dahil edilmelidir. Görüldüğü gibi, belirti veya rahatsızlığa bakarak, bu rahatsızlığın, fizyolojik, psikosomatik veya somatoform özellikte olup olmadığını anlamak her zaman kolay değildir. Çünkü, örnekteki görüldüğü gibi, aynı belirti bazen psikosomatik bazen psikojenik bazen de tamamen fizyolojik olabilmektedir. Bu rahatsızlık gruplarının, özellikle de psikosomatik veya somatoform rahatsızlıkların ayrımını yapabilmek, başa çıkabilmek için önemlidir (Çelebi ve Altunhalka, 1995:19) .

Çalışmada psikosomatik bozukluğu ölçmek amacıyla kullanılan ve ilerki bölümlerde ayrıntılı açıklanan Kısa Semptom Envanteri’nin somatizasyon alt ölçeği, somatizasyon bozukluğunu değil, bireyin sıkıntısını bedenselleştirme (somatizasyon) eğiliminin derecesini diğer bir deyişle psikosomatik belirtilerini ölçmektedir.