• Sonuç bulunamadı

2. İŞYERİNİN KAPANMASI KAVRAMI

2.2. İŞYERİNİN TAMAMEN KAPATILMASI

2.2.4. İşyerinin İdarece Kapatılması

Ülkelerin sanayileşmesine paralel bir biçimde işçilerin sağlık ve güvenlik içinde çalışmasının sağlanması çözümü gereken en önemli sorunlardan biri olarak ortaya çıkmıştır. Toplumun tüm bireylerinin yararlandığı sanayileşmenin ve teknolojik gelişmelerin bedelini çalışanlara ödetmeme kaygısı çağdaş toplumların başlıca amaçlarında birini oluşturur. Bu nedenle iş hukukunun en önemli amacı, her şeyden önce işçilerin yaşamlarını ve beden bütünlüklerini korumak olmuştur. Dünya da ilk iş yasaları işçilerin iş sağlığını ve güvenliğini sağlamak amacıyla getirilmiş ve iş hukuku ilk önce işçilerin sağlını ve beden bütünlüğünü koruma hukuku olarak gelişmiştir60. Önemli olan, sağlıklı çalışanın, çalışma ortamında Sağlık Dengesinin bozacak olan nedenlerin bir bir ortaya çıkarılması ve ortadan kaldırılması veya minimize edilmesidir61. Avrupa Normlarından yararlanılarak yapılan yasa çalışmaları yanında ülkemiz bilim adamlarının deneyimlerinden de yararlanarak ihtiyaca ve gerekliliklere uygun düzenlemeler yapılması işyerlerinin idarece kapatılmasını engelleyecektir.

İşçi-İşveren ilişkilerinde Devletin rolü ve müdahalesi söz konusudur.1945 yılında kurulan Çalışma Bakanlığı, 1983 yılı sonunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adını almıştır.3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri hakkında kanun, 2. maddesinde bakanlığın görevlerini saymıştır. Bakanlığın en önemli görevleri, çalışma barışının sağlanması, çalışma hayatının düzenlenmesi ve denetlenmesidir.

Çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın uygulanmasını izleme ve denetleme görevi devletindir. Devlet bu görevini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı teşkilatları ve kısmen de belediyeler eli ile yerine getirmeye çalışmaktadır62.

İş hayatının denetimi ile ilgili hükümler İş Kanunun 91-97 maddelerinde yer almaktadır. Deniz - İş Kanunun 49. maddesi ile Basın - İş Kanunun 24. maddesi iş Teftişi

60 Süzek, S.: İşçilerin İş Sağlığı ve Güvenliği Konusunda Hakları ve Yükümlülükleri, Legal İş Hukuku

ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Haziran 2005, sy. 610.

61 Sabuncu, H.: Yasalarda Risk Kavramı, İş Sağlığı Veri Tabanı ve Risk Değerlendirmesi, Legal İş

Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, Haziran 2005, sy. 635.

konusunda İş Kanunun ilgili hükümlerine atıfta bulunmaktadır. İş Teftişine ilişkin ayrıntılı kurallar ise İş Teftişi Tüzüğünde yer almaktadır. Ayrıca, “Askeri işyerleri ile Yurt emniyeti için Gerekli Maddeler İmal olunan İşyerlerinin Denetim ve Teftişi Hakkında Tüzük”de bulunmaktadır.

Ülkemiz, LO’nun 81 sayılı Sanayi ve Ticarette iş Teftişi Hakkındaki Sözleşmesi onaylamıştır.

İş Hayatının denetimi esas itibari ile Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığınca görevlendirilmiş iş müfettişleri vasıtası ile yapılır. Bu amaçla Bakanlıkta İş Teftiş Kurulu ve Taşra Teşkilatında İş Teftiş Grup Başkanlıkları kurulmuştur. Kurula bağlı iş Müfettişlerinden bir bölümü işin yürütümü, diğer bir bölümünde işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında denetim yapar. Uygulamada, işin yürütümünü denetleyenlere “Sosyal İş müfettişi”, ve diğerlerine ise “Teknik İş Müfettişi” denilmektedir. Teknik müfettişler, meslek itibari ile Tıp doktoru, mühendis, eczacı gibi kişilerden oluşur. Halen teknik iş müfettişlerinin çoğu mühendistir.

İlgili kanun ve tüzük hükümlerine göre, İş Müfettişleri görevlerini yaparken, işin normal seyrini, işleyişini zorunluluk olmadıkça aksatmamak ve durdurmamakla yükümlüdürler. Müfettişin görevini kötüye kullanması, kendisine veya başkasına yarar sağlamak ya da işverene zarar vermek kastı ile hareket etmesi halinde Türk Ceza Kanunun hükümlerine göre cezalandırılması söz konusu olur63.

İş Müfettişleri, yaptıkları denetim sonucunda öğrendikleri işyerlerine ait bilgileri gizli tutmakla, bilgilerine başvurulan veya ihbarda bulunan işçilerin ve diğer kişilerin adlarını açıklamamakla yükümlüdürler. Müfettişler, görevlerini yaparken, tarafsız olmak zorundadırlar.

Eşlerine, üçüncü dereceye kadar olan kan sıhri hasımlarına ait olan veya bunların yönetimindeki işyerlerinde denetim yapamazlar.

İş Müfettişleri görevlerini yapmak üzere, gündüz herhangi bir saate gece ise ancak çalışılan saatte işveren veya vekiline haber vermeksizin ve izin almaksızın işyerine, bölüm ve eklentilerine girme yetkisine sahiptirler. İşveren, işçiler ve konu ile ilgili kimseler, müfettişlerin sorularını cevaplamak, gerekli bilgileri vermek zorundadırlar. Müfettişler,

işyeri defter ve kayıtlarını inceleyebilir, örnek ve suret alabilirler. İşçilere işverenin telkinde bulunarak, gerçek durumu saklayacak davranışlara zorlaması, ifade veren işçilere kötü davranması, cezai müeyyidelere bağlanmıştır.

İş Müfettişlerin denetimleri yazılı bir belge haline getirilir. Bu belgeler aksi ispatlanana kadar kesin delil sayılırlar (İş Kanunu m. 92). Teftiş sonucu Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğüne iletilir.

Hukuki ve cezai yaptırımlardan farklı olarak idari yaptırımların uygulanabilmesi için, her hangi bir yargı kararına ihtiyaç yoktur. İdari yaptırımları uygulama yetkisi, tamamen idareye tanınmış bir yetkidir. İdari yaptırımlar, işin durdurulması, işyerinin kapatılması, işçilerin çalışmaktan alıkonulması ve idari para cezası uygulanmasıdır.

İşyerinin kapatılabilmesinin ilk koşulu o işyerini kurma izni ve işletme belgesine tabii bir işyeri olmasıdır. 3572 sayılı yasa getirdiği hükümlerle kurma izni ve işletme belgesine tabii işyerlerinin sayısını azaltmış, böylece kapatma yaptırımına konu olabilecek işyerlerinin alanını daraltmıştır64.

İşyerinin kapatılmasının diğer koşulu, bu işyerini kurma izni ve işletme belgesi alınmadan açılmış olması veya geçici işletme belgesi alındığı halde, ikinci derecedeki verilen süre içinde yerine getirmemiş bulunmasıdır (İş Kanunu m. 75/B).

04 Aralık 2009 tarihinde yayınlanan işletme belgesi alınması hakkında yönetmelik gereğince, İşletme belgesi almak isteyen işveren veya işveren vekili, EK-1’de yer alan başvuru ve beyan formu ile bölge müdürlüğüne bizzat, posta yoluyla veya elektronik ortamda müracaat eder. Başvuru ve beyan formu esas alınarak başkaca bir işleme gerek kalmaksızın bölge müdürlüğü tarafından EK-2’de gösterilen işletme belgesi düzenlenerek ilgiliye aynı gün içinde verilir veya gönderilir. İşletme belgesi verilen işyerleri, yine aynı gün ilgili iş teftiş grup başkanlıklarına bildirilir. Açıldığında bu Yönetmelik kapsamına girmemekle birlikte, daha sonra Yönetmelik kapsamına giren işyerleri için işletme belgesi alınması zorunludur. Bu durumda işveren veya işveren vekili, bu yükümlülüğün başladığı tarihten itibaren en çok otuz iş günü içerisinde EK-1’de yer alan başvuru ve beyan formu ile bölge müdürlüğüne bizzat, posta yoluyla veya elektronik ortamda müracaat eder.

64 Süzek, S.: İşyerinin Kurulması, Faaliyetinin Durdurulması ve Kapatılması, Prof. Dr. Nuri Çelik’e

İşletme belgesi verilen işyerleri, iş müfettişlerince işletme belgesi talebinden en geç üç ay içerisinde teftiş edilir. İşyerinde yapılan teftişte, iş sağlığı ve güvenliği açısından başvuru ve beyan formunda belirtilen hususlar incelenir. Aykırılığın giderilmesi için işveren veya işveren vekiline üç ayı geçmemek üzere süre verilir. Verilen süre sonunda aykırılıkların giderilmemesi durumunda işyerinin işletme belgesi iptal edilir.

Kurma izni ve işletme belgesi almayan veya geçici işletme belgesi alındığı halde, verilen önel içinde eksikliklerini tamamlamayan işyerleri diğer koşullarında varlığı hallinde kapatılır.

İşyerinin kapatılmasının (veya işin durdurulmasının) bir diğer koşulu işyerinde işçiler için bir yaşamsal tehlikenin olmasıdır (İK75/B). O halde işyerinde iş güvenliği açısından herhangi bir tehlikenin varlığı yeterli değildir. Bu yaptırımın uygulanabilmesi için örneğin makine koruyucusunun bulunmaması, eskimiş buhar kazanının her an patlayabilecek durumda olması, metan gazının yüksekliği nedeni ile gruzu patlaması olasılığının yüksek bulunması gibi işçilerin yaşamında mal olabilecek önemli bir iş güvenliği tehlikesinin varlığı gereklidir.

İş Kanunun 79. maddesinde ve işyerlerinde “İşin Durdurulmasına ve İşyerlerinin Kapatılmasına dair Tüzük”te düzenlenmiştir. İşin durdurulması, çalışma hayatının denetimi sonucunda uygulanan en etkili idari yaptırımlardan birisidir. Çünkü işveren, işi durdurma nedenini ortadan kaldırmadıkça, işyeri üretim faaliyetine yeniden başlayamaz. Bu durumda işveren iş mevzuatına aykırı tutuma son verecektir.

Bir işyerinin tesis ve tertiplerinde, çalışma yöntem ve şekillerinde, makine ve cihazlarında işçilerin yaşamı için tehlikeli olan bir husus tespit edilirse, bu tehlike giderilinceye kadar işyerlerini iş sağlığı ve güvenliği bakımından denetlemeye yetkili iki müfettiş, bir işçi ve bir işveren temsilcisi ile Bölge Müdüründen oluşan beş kişilik bir komisyon kararıyla, tehlikenin niteliğine göre iş tamamen veya kısmen durdurulur veya işyeri kapatılır. Komisyona kıdemli iş müfettişi başkanlık eder. Komisyonun çalışmaları ile ilgili sekretarya işleri bölge müdürlüğü tarafından yürütülür. Komisyona işçi temsilcisi olarak, bölge müdürlüğü görev alanı içinde her işkolu için, kendisine mensup işçi sayısı en yüksek olan işçi sendikaları konfederasyonu yönetim kurulunca bir asil, bir yedek üye seçilir.

İşçi ve işveren temsilcilerinden ölüm, çekilme gibi sebeplerle ayrılanların yerlerini yedekleri alır. Yedekleri yoksa, bölge müdürünce yapılacak bildirim üzerine altı iş günü içinde yenileri seçilir. Süresinin bitiminden önce görevinden ayrılanların yerlerine gelenler, ayrılanların sürelerini tamamlar.

Askeri işyerleri ile yurt emniyeti için gerekli maddeler üretilen işyerlerindeki komisyonun yapısı, çalışma şekil ve esasları Milli Savunma Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca birlikte hazırlanacak bir yönetmelikle belirtilir. Bu maddeye göre verilecek durdurma veya kapatma kararına karşı işverenin yerel iş mahkemesinde altı iş günü içinde itiraz etmek yetkisi vardır. İş mahkemesine itiraz, işin durdurulması veya işyerinin kapatılması kararının uygulanmasını durdurmaz.

Mahkeme itirazı öncelikle görüşür ve altı iş günü içinde karara bağlar. Kararlar kesindir. İşyerlerinde işin durdurulmasına veya işyerlerinin kapatılmasına dair tüzük işyerinin kapatılması kararının nasıl uygulanacağını 14. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, Bölge Çalışma Müdürü, Komisyonun aldığı işyerini kapatma kararını bizzat kendi uygulamaz. Bir yazı ile mülki amire gönderir. Mülki amirin emri üzerine, işyeri güvenlik güçlerince, çalışmadan alıkonulacak tedbirler de alınarak kapatılır ve mühürlenir. Eğer işveren kapatılan işyeri için kurma izni ve işletme belgesi almışsa, bu durum Bölge Çalışma Müdürlüğünce mülki amire bildirilir. Mülki amirin işyerini açılması için emir vermesi üzerine, güvenlik güçlerinde mühür sökülerek işyeri yeniden açılır.

Bir işyerinde çalışan işçilerin yaş, cinsiyet ve sağlık durumları böyle bir işyerinde çalışmalarına engel teşkil ediyorsa, bunlar da çalışmaktan alıkonulur.

İş mahkemelerinin, işin durdurulması kararlarının kaldırılmasına dair kararları bölge müdürünce yerine getirilir; işyerinin kapatılması kararlarının kaldırılmasına dair kararları ise bölge müdürlüğünce mülki amire intikal ettirilir. Mülki amirin emriyle işyeri güvenlik kuvvetlerince açılır. İşin durdurulması veya işyerinin kapatılması sebebiyle işsiz kalan işçilere işveren ücretlerini ödemeye veya ücretlerinde bir düşüklük olmamak üzere meslek veya durumlarına göre başka bir iş vermeye zorunludur.

İşveren ya işsiz kalan işçilerin ücretlerini ödemeye devam edecek, ya da işçilere yeni bir iş verecektir. İş K. m. 79 uyarınca işin durdurulması ya da kapatılması halinde, işveren hukuken temerrüde düşmüş alacaklı olarak kabul edilmiştir. İşçilerin ücretlerini

ödemeye devam etme yerine, bu işçilere başka bir iş verme yolunu seçerse, bu durumda verilen yeni işin işçilerin işçilik haklarında ve çalışma koşullarında olumsuz yönde bir değişikliğe yol açmaması gerekir.

İşin durdurulması halinde, işçinin meslek ve durumuna uygun bir iş verilmelidir. Değişikliğin işçi tarafından kabul edilmemesi halinde işverenin iş sözleşmesini bu nedene dayanarak fesh edemez. İşin durdurulması veya kapatılmasından dolayı hiçbir kusuru olamayan işçi cezalandırılmış olacaktır. İşveren ücret ödeme yerine, yeni bir iş verme yoluna gittiğinde, bu yeni işin, iş şartlarında esaslı değişiklik yapıldığı gerekçesi ile işçi tarafından kabul edilmemesi durumunda artık ücret ödeme zorunda olmadığını ileri süremez.

Yargıtay’ın 2007 yılında ele aldığı bir olayda; kanun yoluyla kapatılan işyerlerinde çalışan işçilerin değişik işkolunda başka bir işyerine nakledilmeleri halinde, kapatılan işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin farklı iş kolundaki işyerine nakledilen işçilere uygulanmaya devam edip edilmeyeceğine ilişkindir65. Yüksek Mahkemeye göre işveren değişmiştir. Ancak toplu iş sözleşmesi bu nedenle sona ermez. Davacı işçi toplu iş sözleşmesinden, yeni işyerinde uygulanan Toplu İş Sözleşmesi olan üye olduğu tarihe kadar yararlanır. Aksi halde toplu iş sözleşmesini koruyan normatif hükümleri çiğnemiş olur. İşçilerin çalıştığı işyeri bir kanun ile kapatılmış ve işçilerde farklı işkollarındaki çeşitli belediyelere aktarılmıştır. 2821 sayılı Sendikalar Kanunun 25/5 hükmü gereği farklı bir işkolundaki işyerine nakledilen işçilerin sendika üyeliği sona ermiştir. Yargıtay kararında yer alan “2821 sayılı kanunun önceliği yoktur. Sumer’e göre, “25 madde burada uygulanamaz” görüşüne katılmak mümkün değildir66. Uyuşmazlık konusu olayda toplu iş sözleşmesi sona ermemiş, işçilerin işkolu değişmesi nedeni ile toplu iş sözleşmesinden yararlanmaları ortadan kalkmıştır. Yargıtay’ın görüşünü bir an için yerinde olduğunu kabul ettiğimizde bir başka sorun daha ortaya çıkmaktadır. İşçilerin nakledildiği işyerinde, yürürlükte bulunan bir toplu iş sözleşmesinin bulunması halinde, aynı dönemde aynı işyerinde birden çok toplu iş sözleşmesi geçerlilik kazanacaktır. Oysa bu durum Anayasanın 53. ve 2822 sayılı kanunun 3. maddesinde yer alan “Aynı işyerinde

65 Y.9.H.D. 5.12.2007, E: 2007/5989 K: 2007/37055.

66 Sumer, H.H.: Toplu İş İlişkileri Açısından Yargıtay’ın 2007 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi,

aynı dönem için birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamaz ve uygulanamaz” hükmüne aykırılık teşkil eder.

4857 sayılı iş kanununda yazılı olan idari para cezaları o yerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürü tarafından verilir. Verilen idari para cezalarına dair kanunlar, ilgililere 11.02.1959 tarihli ve 7201 sayılı tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşılık en geç 7 gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu kanuna göre verilen idari para cezaları 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulu Kanun hükümlerine göre tahsil olunur. (İş Kanunu m. 108)

Deniz - İş Kanunu ve Basın - İş Kanundaki cezalarda 06.05.2003 tarihinde yayınlanan 4854 sayılı kanunla idari para cezasına dönüştürülmüştür.

Benzer Belgeler