• Sonuç bulunamadı

2. KORUMA KAVRAMI VE ENDÜSTRİ MİRASININ KORUNMASI

3.4. Uygun İşlev Seçimini Etkileyen Faktörler

Yapıya uygun işlev seçimi, yapının mimari değerine, konumuna, işlevsel kurgusuna, mekansal ve hacimsel boyutlarına bağlı olarak şekillenmektedir. Bu bölümde uygun işlev seçimini etkileyen faktörler irdelenecektir.

3.4.1. Yapının Mimari Değeri

Yapıları farklı işlevler vererek yeniden kullanma düşüncesi, yapının tarihi özelliklerini, kültürel miras kapsamında gelecek kuşaklara aktarma biçimidir. Yapıya müdahale yapının tarihi değerine saygılı olmalı, yapının detayları yok edilmemelidir.

İşlev seçiminde yapının yasal statüsü, koruma altına alınıp alınmadığı, koruma altındaysa hangi grup içinde yer aldığı müdahaleyi belirlediğinden ilk analiz edilmesi gereken faktördür. Yapının yasal statüsü müdahale oranını belirleyeceğinden, işlev türünün seçiminde de rol oynar.

Toplumun dini, sosyal, ekonomik ve kültürel ortak gereksinimlerini karşılayan, yapıldıkları dönemin mimari ve sanat anlayışını yansıtan, simgesel, anı, anıtsal, izlenim gibi değerleriyle korunması gereken yapılar, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 1999 yılındaki 660 numaralı ilke kararı uyarınca I. grup yapı sayılmaktadır. Bir diğer deyişle cami, han, hamam, kilise, tapınak vb. anıtsal nitelikli ve tüm toplum tarafından kullanılan yapılar bu grupta yer almaktadır. Kent ve çevre kimliğine katkıda bulunan ve yöresel yaşam biçimini yansıtan korunması gerekli yapılar II. grup yapı sayılırlar. Bir diğer deyişle;

çoğunlukla özel mülkiyette bulunan geleneksel konutlar, dükkânlar vb. küçük ölçekli yapılar bu grupta yer almaktadır (URL7).

Tarihi yapıya ihtiyaç doğrultusunda verilecek yeni işleve bağlı olarak uygulanabilecek değişikliklerin miktarı, tarihi yapının eskilik değeriyle ve buna bağlı olarak değişen tarihi belge niteliği ve estetik bütünlüğüyle paralel doğrultuda ilerler. Dolayısıyla yeniden işlevlendirilen tarihi yapıların tarihi belge ve estetik değerlerinin, yeniden işlevlendirmede tasarımı sınırlandırdığını ve biçimlendirdiğini söylemek mümkündür (Ersen, 1992).

3.4.2. Yapının Konumu

İşlevini yitirmiş olan yapının konumu, yeni işlev seçiminde önemli faktörlerden biridir. Yapının bulunduğu bölgenin tarihsel değeri, bölgede yaşayan toplumun sosyo-kültürel yapısı, bölgenin fiziki ve coğrafi şartları ve bölgenin ekonomik koşulları işlev seçimine etki etmektedir. Bölgenin tarihsel değeri analiz edilerek, yapılara bu değere uygun işlevler verilmesi ile yapının korunması sağlanabilir.

Yapının konumunun fiziki ve coğrafi şartları işlev seçimini etkiler. Konumun deniz ya da su kenarında bulunması, dağlık bir bölgede bulunması, şehir merkezi içinde olması yahut şehrin dışında kırsal bir alanda olması gibi durumlar işlevi belirler. Örneğin, Haliç etrafındaki endüstri yapıları zamanla şehrin içinde kalmış ve atıklarıyla çevre kirliliğine yol açmıştır. Buradaki endüstri yapılarının bazıları işlevsel kalmış, bazıları ise taşınmıştır. Bölgenin su kenarında olması buranın rekreasyon alanları olarak belirlenmesine yol açmış, parkların, kültür ve sanat merkezlerinin, eğitim alanlarının olduğu bir bölge olarak işlevlendirilmesine yol açmıştır.

Yapının bulunduğu bölgedeki ekonomik koşullar da yeni işlev seçimi için belirleyicidir. Örnek olarak, düşük seviyeli gelir grubunda yer alan kişilerin yaşadığı bir bölgede lüks bir restoran ya da alışveriş merkezi açmak, kendisinden beklenen

performansı veremeyecek ve yeni işlev doğru performansı ortaya koyamayacaktır. İşlev seçiminde bölgede yaşayan insanların ekonomik koşulları doğru analiz edilmelidir. Ayrıca toplumsal durumların ve kültürel yapının da işlev seçiminde belirleyici olduğunu söylemek mümkündür.

3.4.3. Yapının Mekansal Kurgusu

Yapının mekansal oluşumu, verilmesi planlanan yeni işlevle yakından ilgili olan en önemli faktörlerden biridir. Yapı tek bir hacimden ya da tekrarlanan hacimlerden oluşabileceği gibi, kompleks bir plan şemasına da sahip olabilir.

Tek hacimli ya da birbirini tekrarlayan hacimlerden oluşan ya da kompleks bir plan şemasına sahip olan yapı için planlanacak işlevler, birbirinden farklı olmak durumundadır. Yapının bu farklı oluşumları yeni işlev verilirken yapıya müdahalenin miktarını belirler. Esnek olmayan, rijit yapılarda müdahale oranı artacaktır. Başka bir deyişle; yapı tekrarlanan mekanlardan oluşuyorsa, tek mekan gerektiren bir tiyatro, sinema, konser salonu gibi bölüntüsüz, tek hacme ihtiyacı olan işlevlere dönüştürülmesinde, yapıda büyük müdahaleler yapılması gerekecektir. Bu da yapının kimliğinin büyük oranda kaybolmasına neden olacaktır.

Mekansal oluşum özelliğiyle karşılanabilen bir işlev, mekan boyutlarının işleve uygun olmaması nedeniyle karşılanmayabilir. Bu nedenle öncelikle özgün mekanın doğru ve detaylı analizi gerekmektedir (Altınoluk, 1998). Kullanıcı ihtiyaçlarına bağlı olarak gerekli boyutlar ve verilmesi planlanan işlevin gereksinim duyduğu boyutlar belirlenmeli, tasarımın çok boyutlu olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Özgün yapıdaki oranlar, özgün yapının tüm boyutları ile beraber ele alınmıştır. Dolayısıyla mekansal kurguya müdahale yapılırken tüm oranların değişime uğrayacağı bilinmelidir.

Tarihi yapının yeniden işlevlendirme yapılırken, yapının özgün işlevi ile yeni işlevi arasında benzer özellikler olması beklenir. Verilmesi planlanan her işlev mekansal düzeyde ve çeşitli mekanlar arasındaki ilişkilerde duyusal koşulların

tamamı ele alınarak irdelenmesi gerekmektedir. Yapının özgün işlevi ile verilecek olan yeni işlev arasında bağlantı olmaması halinde çeşitli sorunlarla karşılaşmak mümkündür.

İşlevini yitirmiş yapının yeniden kullanımı için yapının yeni işlevinin oluşturulmasında strüktürel sistemde önemli bir faktördür. Seçilen yeni işlevin gereksinimlerinden dolayı eklenen bölücü elamanlar, asma katlar gibi elemanlar ile iç mekân niteliklerinin etkilenmesinin yanında strüktürel sistem de zarar görmektedir. Bu sebeple mevcut strüktürel sisteme aşırı yük bindirecek müdahalelerden kaçınılmalı ve mekanik sistemlerin strüktüre zarar vermesi engellenmelidir.

Benzer Belgeler