• Sonuç bulunamadı

GENEL VE ORTAK SORUNLAR İLE ÖNERİLER

F- İşletme Çalışmaları İle İlgili Sorunlar ve Öneriler :

1- Alımlar ve stoklarla ilgili sorunlar ve öneriler : a) Sorunlar :

-Kuruluşların faaliyet hacmindeki ve piyasa şartlarındaki değişikliklere paralel olarak, alım yönetmeliklerinde ve alım organlarında gerekli düzenlemelerin yapılmaması, alımların maliyetini artırmakta veya aksamasına neden olabilmektedir.

-Alım programlarının sağlam verilere dayalı olarak yapılmaması veya üretim programındaki değişikliklerin alım programlarına yansıtılmaması nedeniyle zaman zaman ödeneksiz harcamada bulunulduğu, bazı ek ödenek alımı ve ödenek aktarmalarının ise harcamadan sonra, hatta takip eden yılda yapıldığı görülmektedir.

-Alımlarla ilgili yönetmelik, şartname ve sözleşmeler arasında farklılıklar olması, malın teslimi sırasında ortaya çıkan anlaşmazlıkların çözümünü geciktirmekte, bu durum da zaten girdi ve kaynak sıkıntısı çeken kuruluşların maliyetlerinin artmasına neden olmaktadır.

-Yeterli piyasa araştırması ve duyuru yapılmadan gerçekleştirilen alımlar, rekabet ortamında uygun fiyat oluşumunu etkilediği gibi, kuruluşların belirli firmaların ürün ve hizmetlerine bağlı kalmalarına neden olabilmektedir.

-Kuruluşların içinde bulundukları finansman darboğazı, toplu alımların avantajını ortadan kaldırdığı gibi, üretimde de aksamalara yol açabilmektedir.

-Kuruluşların ihtiyacı olan stok kontrol sistemlerinin kurulmamış olması nedeniyle alım ihtiyaçlarının zamanında tespit edilememesi ve alım prosedürünün zamanında başlatılamaması, alımların ihtiyaç duyulan sürede neticelendirilmesini engellemekte, acil durumlarda gerçekleştirilen ekonomik olmayan alımlar ise maliyetleri olumsuz yönde etkilemektedir.

-KİT’ler arasında gerekli koordinasyonun sağlanmamış olması ve etkin stok kontrol sistemlerinin tamamlanamamış bulunması; kuruluşlar arası işbirliğini güçleştirmektedir. Bazı kuruluşlarda yıllardır hareket görmeyen ihtiyaç fazlası malzemelerin, ihtiyacı olan diğer kuruluşlara gönderilerek değerlendirilmesi imkanı sağlanamamaktadır.

-Özellikle destekleme alımı görevi verilmiş kuruluşlarda, gerçek bir ihtiyaca dayanmamasına rağmen alımların gerçekleştirilmesi, varlıklar içerisinde stokların payının artmasına neden olurken, genel olarak finansman yetersizliği olan ve maliyeti yüksek yabancı kaynak kullanan KİT’lerde karlılığı olumsuz yönde etkilemektedir.

b) Öneriler :

-Kuruluşların alım sürecindeki aksamalardan kaynaklanan maliyet artışlarından ve üretim darboğazlarından kurtarılabilmesi için, piyasalardaki gelişmelerin yakından takip edilerek mevcut yönetmelikler ve organizasyon yapıları kuruluşların ihtiyacına göre düzenlenmelidir.

-İşletme bütçelerinin ve alım ödeneklerinin kontrol fonksiyonunu yerine getirebilmesi için alım programlarının sağlam verilere dayalı olarak hazırlanmasının yanı sıra, üretim programındaki değişikliklerin alım programlarına yansıtılması ve yıl içindeki ödenek kullanımları yakından takip edilerek, ödenek aşımları veya ödeneksiz harcama yapılmamalıdır.

-Alım şartname ve sözleşmeleri yönetmeliklere uygun olarak hazırlanmalı, alım sürecinde yönetmelik, şartname ve sözleşmeler arasındaki farklılıklardan ortaya çıkan belirsizlikler ortadan kaldırılmalıdır.

-Alımlarda yeterli piyasa araştırılması yapılmalı ve ihalelere mümkün olan en çok satıcının katılımı sağlanmalıdır.

-Toplu alımların avantajından faydalanılabilmesi için kuruluşların ihtiyaç duydukları finansman zamanında temin edilmelidir.

-Kuruluşlarda etkin stok kontrol sistemleri kurularak, ihtiyaçlar zamanında tespit edilmeli ve alım prosedürünün zamanında başlatılması sağlanmalıdır.

-Etkin stok kontrol sistemlerinin KİT’ler arasında koordinasyon sağlanacak şekilde kullanılması suretiyle, başta ilk madde ve malzeme stokları olmak üzere diğer KİT’lerin ellerinde bulunan hareket görmeyen stokların değerlendirilmesine çalışılmalıdır.

-Destekleme alımı görevi verilmiş kuruluşlarda finansman sorununun çözümüne yönelik tedbirler alınmalıdır.

-Önceki yıllarda geçekleştirilen alımlardan kaynaklanan ve kullanılma alanı olmayan stokların, sürekli olarak stoklama giderlerine neden olduğu hususları da dikkate alınarak, bu stoklar hakkında bir karar verilmelidir.

2- Üretimle ilgili sorunlar ve öneriler:

a) Sorunlar:

-Devletçilik uygulamasının ağır bastığı 1930’lu yıllarda kurulmaya başlanan KİT’lerin sahip oldukları tesislerin önemli bir kısmı teknolojik bakımdan eskimiştir. 1980’li yılların başından bu yana genel olarak modernizasyon yatırımları yapılmayan bir çok KİT, teknolojilerinin eski olması nedeniyle serbest piyasa koşullarında rekabet edebilir kalite ve maliyette ürün üretememektedirler.

İthal ikamesi politikasına göre kurulan ve diğer ülkeler karşısında mukayeseli üstünlüğü olmayan ürünleri üreten bazı KİT’ler, 1980’li yıllardan sonra dışa açılan ekonomide, gümrük birliği sürecinin de etkisiyle, ithal ürünlerle kalite ve fiyat yönünden rekabet edememektedirler.

Bazı KİT’lerde daha kuruluş aşamasında yapılan fizibilite hataları, kuruluş yeri tercihlerinin ekonomik gereklere uygun olmaması, yatırım kararı ve teknoloji transferlerinde yapılan yanlışlıklar ile yatırım süresinin çok uzaması gibi etkenler rekabet gücü zayıf tesislerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

-KİT’lerde araştırma-geliştirme faaliyetlerine yeterince kaynak ayrılmamış, dizayn mühendisliği, üretim planlaması, kalite kontrol, sistem analizi, değer analizi vb. verimi artıracak tekniklerle ürün geliştirme konularında yeterli gelişme sağlanamamıştır. Teknoloji geliştiremeyen ve know-how üretemeyen KİT’lerin, teknolojilerini sürekli olarak geliştiren şirketlerle serbest piyasa koşullarında rekabet imkanı giderek azalmaktadır.

-Özelleştirme kapsam ve programına alınan KİT’lerde özelleştirme sürecinin uzaması nedeniyle ortaya çıkan yetişmiş personel kaybı, çalışanlarda işi benimseme eksikliği, kısa sürede getiri sağlayacak küçük idame yatırımlarının yapılamaması vb. sorunlar, kapasite kullanımından, ürünün kalitesine kadar üretimin her aşamasını olumsuz yönde etkilemektedir.

-Bir çok KİT’de finansman darboğazı nedeniyle modernizasyon ve rehabilitasyon yatırımları bir yana yeterli idame yatırımları dahi yapılamamaktadır.

-Çevre konusunun yeterince önemsenmediği yıllarda faaliyete geçen kuruluşlarda çevre kirliliğini önleyici yatırımların yapılmaması ve daha sonra yapılan arıtma tesislerinin yeterli etkinlikte olmaması veya kirlilik yükünün değişmesi gibi nedenlerle bazı kuruluşlar atık su ve baca gazlarıyla çevreyi kirletmektedirler.

-Türkiye’nin giderek artan elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla, özel sermayenin katkısının sağlanması için “yap-işlet-devret”, “yap-işlet” ve “işletme hakkı devri” gibi yeni modeller geliştirilmiş, ancak bu modellerde yaşanan ve hala devam eden hukuki sorunlar nedeniyle özel sektör katkısı beklenen seviyede olmamış ve enerji üretimi ağırlıklı olarak kamu kuruluşlarında kalmıştır. Elektrik enerjisi sektörüne tahsis edilen kaynakların yetersizliği ve yaratılan kaynakların önemli bir bölümünün özel üretici kuruluşlardan yüksek fiyatla alınan enerji için harcanması, üretimin ve üretim kapasitesinin artırılması hususunda darboğaz yaratmaktadır.

b) Öneriler:

-Gümrük birliği sonrası serbest piyasa koşullarında rekabete dayalı karlı ve verimli çalışma olanağı bulunmayan eski teknolojili, küçük ölçekli, üretim ve pazarlama sorunları olan, sosyal ve ekonomik etkinliğini yitirmiş işletmeler kısa zamanda özelleştirilmeli ve/veya tasfiye edilmelidir. Yine aynı şekilde KİT’lerin temel faaliyet konuları dışındaki

üretimleri durdurulmalı ve bu tür tesisler de özelleştirilmeli veya tasfiye edilmelidir.

-KİT’lerde tüketim tercihlerine uygun, rekabet edebilir üretim olanakları araştırılmalı, verimliliği artırıcı çalışmalara ağırlık verilmeli, araştırma ve geliştirme çalışmaları için yeterli kaynak sağlanmalıdır.

-Özelleştirme kapsam ve programına alınan KİT’lerin en kısa sürede özelleştirilmesi sağlanarak, özelleştirme çalışmalarının uzaması nedeniyle sorunların ağırlaşmasına yol açılmamalıdır.

-Kamu işletmesi olarak faaliyetlerini sürdürmesinde yarar görülen kuruluşlar tespit edilerek, bu kuruluşlara ait tesisler, bir program dahilinde ve bir an önce modernizasyon ve rehabilitasyona tabi tutulmalı, kalite ve maliyet sorunları çözümlenerek, toplam kalite ilkesinden hareketle hammaddeden nihai ürüne kadar kalite kontrol sistemleri geliştirilmeli, iç ve dış pazarlarda rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulmalıdır.

-Atık su, baca gazı ve diğer atıklarıyla, “Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği”, “Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği” ve diğer ilgili yönetmeliklerde öngörülen limitlerin üstünde kirlilik yaratan tesislerin çevreye olan olumsuz etkilerinin giderilmesi amacıyla gerekli yatırımlar yapılmalı, kurulan tesislerin işletilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.

-Elektrik enerjisi ihtiyacının zamanında ve daha güvenilir bir şekilde karşılanabilmesi için; projesi hazır olan santraller yatırım programına alınmalı, orta ve uzun dönem üretim planlamasında yerli kaynaklara dayalı projeler üzerinde önemle durulmalı, mevcut santrallerde üretim artışını amaçlayan rehabilitasyon çalışmaları hızlandırılmalı, santrallere yeterli miktar ve kalitede kömür verilmeli, santrallerde çevre sorunlarını önleyici gerekli yatırımlar yapılmalı ve yatırımlar için yeterli miktarda kaynak ayrılmalıdır.

-Araştırma geliştirme, teknoloji üretimi ve transferi ile hizmet içi eğitim konularına gereken önemin verilerek uygulamaya konulmalıdır.

3-Pazarlama İle İlgili Sorunlar ve Öneriler : a) Sorunlar :

-KİT ürünlerinin kalitesini iyileştirici çalışmaların yetersizliği ve bu konuda yeterli önlem alınmaması, öte yandan pazarlanan mal ve hizmetlerin alıcıların taleplerindeki değişmelere zamanında ve yeterince uygunluk gösterememesi, KİT satışlarının azalmasına ve bu nedenle pazar payının küçülmesine sebep olmaktadır.

-KİT pazarlama birimlerinde bu konuda; bilgili, deneyimli ve yabancı dil bilen yeterli sayıda nitelikli personel bulunmaması, uygulanan mevcut ücret sisteminin de nitelikli personel çalıştırmaya olanak tanımaması, bu birimlerin yetersiz kalmasında etkili olmaktadır.

-KİT’lerde reklam ve tanıtım araçlarının tam etkili olmaması, pazar araştırması, dağıtım kanalları, garanti verilmesi gibi konularda modern pazarlama teknik ve yöntemlerine ağırlık verilmemektedir.

-KİT’lerin üretimlerini talebe bağlı olarak değiştirememeleri, yeni teknolojileri getirememeleri, esnek üretime geçebilen ve yeni teknolojileri uygulayan özel sektör ile rekabet edilememesine neden olmaktadır.

-Sektör yapıları itibariyle, tam zamanında üretim/sıfır stokla üretim sistemine geçebilecek KİT’lerin bu sisteme geçememeleri, geçenlerin ise sistemi uygulamada tam başarılı olamamaları, birim maliyetlerin düşürülmesini engellemekte, bu ise stok maliyetlerinin artmasına neden olarak birim maliyetlerin yükselmesine sebep olmaktadır. Bu durumun sonunda ise hem KİT ürünlerinin satış fiyatları yükselmekte hem de bu ürünlerin rakip ürünlerle rekabet şansı azalmaktadır.

-KİT’ler ürün maliyet artış hızını azaltıcı, piyasayı yakından izleyerek satış fiyat ve şartlarına esneklik kazandıracak, bayi satışlarında peşin sistemi uygulayacak, kampanyalı satışları doğru zamanlama ile yapacak önlemleri uygun zamanda alamamaktadırlar.

-Özellikle demir-çelik ve petrol ürünlerinde görüldüğü gibi, Doğu Avrupa, Bağımsız Devletler Topluluğu Ülkeleri ve Kuzey Irak’dan sınır-kıyı ticareti yoluyla ya da dampingli fiyatlarla belli bir kalite ve standarda tabi olmadan yurda giren mallar haksız rekabet ortamı yaratarak KİT’lerin yurt içi satışlarını olumsuz yönde etkilemektedir.

-KİT iç ve dış pazarlama birimlerinin bu pazarlarda oluşan değişiklikleri ve taleplerdeki gelişmeleri zamanında ve yeterli düzeyde izleyecek etkinlikte olmamaları, diğer taraftan esnek üretim sistemi ile mamul çeşitlendirme politikalarının oluşturulamaması KİT’lerin pazarlamada karşılaştığı önemli sorunlardan biri olmuştur.

-Serbest Pazar ekonomisine geçilmesiyle birlikte ithalat rejiminde yapılan düzenlemelerle ithalattaki bazı sınırlandırmaların kaldırılması, gümrük vergileri ve ithalattan alınan fonların azaltılması, KİT’leri yeni rekabet koşulları ile karşı karşıya bırakmıştır. Bu rekabet koşullarına hazır olmayan KİT’ler, ithal ve yeni teknoloji ile üretilmiş yeni mamuller karşısında bir pazarlama darboğazı ile karşılaşmışlardır.

-Bazı KİT’ler satışlardan doğan alacaklarını yeterli teminata bağlamamakta, mali ve hukuki işlemleri satışlar sırasında eksiksiz yapamamakta ve fiyat ayarlamalarını zamanında gerçekleştirememektedir.

b) Öneriler :

-Pazarlama faaliyetlerine gereken önem verilerek, ürün kalitesinin iyileştirilmesi, pazarlama birimlerinin nitelikli personel ile takviye edilmesi, iç ve dış pazarlarda pazar payının arttırılması, yeni pazar bulma ve ürün çeşitlendirme stratejileri geliştirilmelidir.

-Müşteri taleplerini karşılamak için esnek üretime geçilmesi, üretim ve pazarlama birimleri arasında işbirliği yapılarak alıcı taleplerine uygun üretim yapılmalıdır.

-En elverişli maliyet düşürme yöntemi olan tam zamanında üretim sistemine geçmek suretiyle asgari stokla çalışmanın avantajlarından yararlanılmalıdır.

-Maliyetleri düşürücü önlemlerin alınmasının yanı sıra, pazarlardaki gelişmeler yakından izlenerek satış fiyatı ve şartlarına esneklik kazandıracak önlemlere başvurulmalıdır.

-Serbest Pazar ekonomisine geçişin gereği olarak ithalattaki bazı sınırlamaların kaldırıldığı da dikkate alınarak, ihracatı özendirici önlemlerin alınmasının yanı sıra, sınır-kıyı ticareti ile ülkeye giren damping fiyatlı, kalite ve standart yönünden haksız rekabet yaratan mallar kontrol altına alınmalı, girdi maliyetleri yüksek ürünlerde koruma ve teşvik uygulanmalıdır.

4- Mali kuruluşlar ile sorunlar ve öneriler : a) Sorunlar :

-Bankaların aktif kalitesinin önemli bir göstergesi olan takipteki alacakların (brüt) 1999 yılında %129 oranında artması, sektörün donuk alacaklar sorununun ağırlaştığını göstermektedir.

Bankaların net takipteki alacakları %56,5 oranında artarak 886 trilyon liraya, KİT bankalarının takipteki alacakları

%160 oranında artarak 396 trilyon liraya yükselmiştir. Bu durumda sektördeki net takipteki alacakların %44,7’si KİT bankalarına aittir.

1999 yılında takipteki alacaklar (Brüt)/toplam krediler rasyosunun; T.C.Ziraat Bankası A.Ş.’de 0,7 puan yükselerek

%6’ya, T.Halk Bankası A.Ş’de 4,2 puan yükselerek %12,6’ya, T.Emlak Bankası A.Ş.’de 20,2 puan yükselerek %25,8’e ulaşması takipteki alacakların tahsil ve tasfiyelerine verilmesi gereken önemi daha da artırmıştır.

-Firmaların yurt dışından temin ettikleri kredilerin garantisi olarak bazı KİT bankalarınca verilen Dövize Natık Teminat Mektupları ve aval kredileri, firmaların dış kaynaklı kredilerinin ana para veya dönem faizlerini ödememeleri nedeniyle banka kaynağına dönüşerek tazmin edilmişlerdir. Bu durum, bankaların takipteki alacaklarının hızla artmasına, döviz pozisyonlarının olumsuz etkilenmesine ve TL üzerinden alınan teminatların yetersiz kalmasına neden

olmuştur.

Özellikle yurt dışından nakdi kredi teminine yönelik garantilerin vadeleri 1999 ve 2000 yılında yoğunlaşmış, vadeleri geldiği halde borçluları tarafından ödenmeyenlerin bir kısmı tazmin edilmiş, bir kısmı ise vadelerinin uzatılması sonucu risk ileriki yıllara ertelenmiştir.

-1999 yıl sonu itibariyle öz kaynakların aktif toplamına oranı T.C.Ziraat Bankası A.Ş.’de ve T.Halk Bankası A.Ş.’de

%2,4 , T.Emlak Bankası A.Ş.’de %3,7 oranında belirirken, sektörde bu oran %2,7 düzeyindedir. Sektördeki oranın 1998 yılındakine göre 3,1 puan gerilemesi, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kapsamındaki bankaların yüksek tutarlı zararlarından kaynaklanmıştır.

Ödenmiş sermayenin aktif toplamına oranı ise sektörde %4,4 iken, T.C.Ziraat Bankası A.Ş.’de ve T.Halk Bankası A.Ş.’de %1,2 , T.Emlak Bankası A.Ş.’de 1,9 düzeyinde olmuştur.

Bu durum, KİT bankaları ödenmiş sermayelerinin aktif toplamına oranlarının yetersizliğini ortaya koymaktadır.

-Yürürlüğe konulan İstikrar Programı çerçevesinde gerçekleştirilen yapısal reformlar ve mali sisteme yönelik düzenlemeler enflasyonun düşürülmesine elverişli bir ortam yaratmıştır. Düşük enflasyon sürecinde bankacılık sisteminde önemli gelişmeler yaşanacaktır.

Buna göre, devlet iç borçlanma senetlerinin cazibesi azalacak, bu durum kaynakların başta bireysel olmak üzere kredilere yönlendirilmesine neden olacak, sektörde rekabet artacak, bankaların kar marjlarında daralma gözlenecek, toplam gelirlerinde azalma meydana gelecek, kaynak maliyetinin önemi daha da artacak, açık pozisyonun cazibesini yitirmesi ile bankalar açısından yabancı para kaynağın avantajı azalacak, enflasyona göre belirlenen yeniden değerleme oranlarının düşmesi öz kaynak artış hızını zayıflatacak, yüksek enflasyon döneminde üzerinde durulmayan işletme giderlerinin toplam giderler içindeki payı belirgin şekilde artacağından sabit giderlerin azaltılması ve risk yönetimi önem kazanacaktır.

Bütün bu gelişmelerden doğal olarak KİT bankaları da önemli ölçüde etkilenecektir.

-Bankaların personel başına yaptıkları ortalama personel gideri 1999 yılında 4.751 milyon liradan 8.180 milyon liraya yükselmiştir. Aynı yılda personel başına gider T.C.Ziraat Bankası A.Ş.’de 5.418 milyon lira, T.Halk Bankası A.Ş.’de 5.286 milyon lira ve T.Emlak Bankası A.Ş.’de 5.755 milyon liradır.

1999 yılında personel giderlerinin toplam giderlere oranı T.C.Ziraat Bankası A.Ş.’de %3,8, T.Halk Bankası A.Ş.’de

%5,3 ve T.Emlak Bankası A.Ş.’de %5,8 oranlarında gerçekleşmiş olup, sektördeki 81 banka içinde T.Emlak Bankası A.Ş. 75, T.C.Ziraat Bankası A.Ş. 77, ve T.Halk Bankası A.Ş. 78. sıradaki konumları ile son sıralarda yer almışlardır.

KİT bankaları, kamu bankası olarak personelinin ücret rejimi yönünden 657 sayılı Kanun ile 399 sayılı KHK’ya tabi olması nedeniyle nitelikli eleman çalıştırılmasında zorlanmıştır.

Kamu bankalarının yeniden yapılandırılarak özelleştirilmesine ilişkin 4603 sayılı yasanın getirdiği imkanlardan yararlanarak, bugünkünden daha az, ancak etkin ve nitelikli kadro oluşturulması önem arz etmektedir.

-Tarımsal ve mesleki kredilerden kaynaklanan gelir kayıplarının 2000 yılı başından itibaren Hazine’ce karşılanması ile görev zararı alacaklarına yürütülen ve gerektiğinde değiştirilebilen faiz oranları T.C.Ziraat Bankası A.Ş. ve T.Halk Bankası A.Ş.’nin karlılıklarına doğrudan etki yapar hale gelmiş olup, bu durum bu bankaların faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesini engellemektedir.

-Yedinci ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarında, nüfusu 100 bini aşan belediyelerde, alt yapı ile proje ve inşaat işlerinin yürütülmesini teminen su ve kanalizasyon idarelerinin kurulmasının öngörülmesine karşın, bunun gerçekleştirilememesi nedeniyle İller Bankası’nın yatırım programında yer alan projelerin önemli bölümü, nüfusu 100 bini aşan belediyelere ait olup bu durum diğer küçük belediyelerin Banka faaliyetlerinden yararlanma olanaklarını önemli ölçüde azaltmaktadır.

b) Öneriler :

-Takipteki alacaklar (Brüt)/ toplam krediler rasyosunun bazı KİT bankalarında önemli oranda yükseldiği dikkate alınarak, büyük bölümü ticari kredilerden kaynaklanan takipteki alacakların tahsil ve tasfiyelerine etkinlik kazandırılması yanında, konjonktür ve kredilendirilen sektörler yakından izlenmeli, kredilendirme aşamasında titiz olunmalı, istihbarat ve risk emniyetine önem verilmeli, gayrimenkullerin gerçek değerleri üzerinden ipotek alınarak risk-teminat dengesi sürekli şekilde gözetilmelidir.

-Firmaların yurt dışından sağladığı kredilerin garantisi olarak bazı KİT bankalarınca verilen Dövize Natık Teminat mektuplarının, firmalarca kredilerin anapara ya da faizlerinin zamanında ödenmemesi nedeniyle tazmin edilerek önemli tutarlara ulaştığı göz önünde bulundurularak, gayri nakdi kredilerin kullandırılmasında çok titiz ve hassas olunmalı, vade uzatımı suretiyle risklerin ileriki yıllara ertelenmesinden kaçınılmalıdır.

-KİT bankaları ödenmiş sermayelerinin aktif toplamına oranının yetersizliği dikkate alınarak, öz kaynaklarının güçlendirilmesini teminen ödenmemiş sermayelerinin ödenmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.

-KİT bankaları bilanço yapılarının düşük enflasyonlu ekonomiye uyum sağlayacak yönde değiştirilmeye çalışılması, gelir-gider dengesine yönelik olarak faiz dışı giderleri azaltma, faiz dışı gelirleri artırma ve kaynak maliyetini düşürme yönünde önlemler geliştirilmesi ile sektörde büyük önem kazanan bireysel ürün ve hizmetlere daha fazla ağırlık verilmelidir.

-Kamu bankalarının yeniden yapılandırılarak özelleştirilmesine ilişkin 4603 sayılı Kanunun getirdiği imkanlardan yararlanılarak, finans sektörünün gelişen, değişen esnek ve dinamik yapısına uyum sağlanması için gerekli tedbirler alınmalı, bu bankaların daha az ancak daha etkin ve nitelikli bir kadroya kavuşturulmaları sağlanmalıdır.

-Kamu bankaları karlılıklarının, görev zararı alacakları için Hazinece verilen Devlet İç Borçlanma Senetlerine uygulanacak faizlerden ziyade, gerçekleştirilecek verimlilik ile bankacılık faaliyet ve işlemlerinden elde edilecek gelirlere dayandırılmasına çalışılmalıdır.

-İller Bankası faaliyet alanı ve görevleri günün koşullarına göre yeniden belirlenmeli, bankanın kaynak yaratabilen dinamik bir yapıya kavuşturulması amacıyla köklü ve kapsamlı değişikliğe gidilmeli, yerel yönetimlerin merkezi idareye bağımlılıkları azaltılmalı ve özellikle nüfusu 100 binin üzerinde olan belediyeler İller Bankasının görev alanından çıkartılmalıdır.

G-İştiraklerle İlgili Sorunlar ve Öneriler :

Benzer Belgeler