• Sonuç bulunamadı

1.3. Örgütsel Adaletin Boyutları

1.3.2. İşlem Adaleti

İşlem adaleti üzerine genel kanı, bu adalet türü konusundaki çalışmaların başlangıç noktası olarak bir sosyal psikolog olan Thibaut ile hukuk profesörü olan Walker ve meslektaşlarının (1975-1978) çalışmaları ile tarihlendirildiği kabul edilmektedir. Dağıtım kararlarının nasıl verildiği ve aynı zamanda nesnel ve öznel durumlarla ilgili bir kavram olan (Konovsky, 2000: 492) işlem adaleti, örgütsel çıktıların nasıl dağıtılacağına karar verilmesi sürecinde bu sürece müdahale etme olanağı tanınan bireylerin çıktıların ve dağıtımın dengesizliği halinde dahi bu durumu kabullenebilecekleri düşüncesini öngörmektedir (Cropanzano vd., 2011: 23; DeConinck ve Bachmann, 2005: 876).

Dağıtım adaleti örgütsel çıktıların dağıtımındaki adilliğin derecesi olarak kabul edilirken işlem adaleti ise bu çıktıların dağılımı ile ilgili kararların alınmasındaki adilliğin derecesi ile ilgidir (Hauenstein vd., 2001: 39 ve Kim vd., 2004: 268).

İşlem adaleti, karar alma süreçlerinin tutarlılığını, önyargıların bastırılıp bastırılmadığını, karar alma sürecinin doğru, denetlenebilir, düzeltilebilir ve etiğe uygun olup olmadığını ifade etmektedir (Elovainio vd., 2005: 2501).

İşgörenin, örgütsel kazanımların ne şekilde dağıtılacağına ilişkin kararlarda kullanılan yöntemler, işleyiş ve süreçlerin adilliğine ilişkin algısı olan işlem adaletini

23 (Folger ve Cropanzano, 1998: 26) sağlayabilmek için örgütlerde dağıtım kararlarının nasıl verileceği konusunda bazı ilkeler bulunmaktadır. Tablo 3’te bu ilkeler ve anlamları ile kurala desteği olan yazarlar yer almaktadır.

Tablo 3 : İşlem Adaleti İlkeleri

İşlem Adaleti Kuralları Yazar Kuralın İçeriği

Kararların Kontrolu Thiabut ve Walker, 1975 Uygulayıcıların kararları etkileme ve kontrol yeteneğine sahip olması.

Karar Alma Sürecinin Kontrolu

Thiabut ve Walker, 1975

Folger, 1977

Karar alma prosedürleri, nihai karardan önce çalışanların fikirlerinin

alınmasına olanak sağlayacak yapıda

olmalıdır.

Tutarlılık Kuralı Leventhal, 1980 Dağıtım sürecindeki tüm

kurallar zamana ve kişiye göre değişmeksizin istikrarla uygulanmalı, tüm çalışanlara aynı prosedürler

uygulanmalıdır.

Önyargılı olmama Kuralı Leventhal, 1980 Karar vericiler önyargılı olmamalı, prosedürler önyargıdan uzak olmalıdır.

Doğruluk Kuralı Leventhal, 1980 Prosedürler geçerli

gerekçe, bilgi ve görüşlere dayanmalıdır.

24 Düzeltilebilirlik Kuralı Leventhal, 1980 Prosedürlere ve kararlara

itiraz hakkı tanınarak, kararların

düzeltilebilmesine olanak tanınmalıdır.

Temsil Kuralı Leventhal, 1980 Prosedürler ilgili tüm grup

ve bireylerin bakış açılarını ve beklentilerini temsil edebilme yeteneğine sahip

olmalıdır.

Etik Kuralı Leventhal, 1980 Prosedürler çalışanların

etik değerleri ile uyumlu olmalıdır.

Kaynak: Çolak ve Erdost, 2004: 63, Cropanzano vd., 2007:36

İşlem adaleti konusundaki çalışmaların temeli, Thibaut ve Walker’in (1975); dağıtım kararlarının alınmasında düşünceleri alınan ve katkıları bulunan çalışanların olumsuz sonuçlar elde etseler bile kendilerine adil davranıldığı düşüncesinde oldukları sonuçlu çalışmasına dayanmaktadır. Dağıtım konusundaki karar sürecine katkısı olmayan ve düşüncesi alınmayan bireylerin adalet algıları da zayıflamaktadır (Schminke vd., 2000: 295). Örneğin Lemons ve Jones, iki farklı coğrafi bölgede yer alan, farklı büyüklükteki organizasyonlarda tam zamanlı olarak çalışan ve aynı zamanda farklı üniversitelerde işletme yönetimi alanında yüksek lisans yapan öğrenciler üzerinde yaptıkları çalışmada, terfi kararları verilirken işleyen sürecin (işlem adaleti) algılanan adaletinin çalışanların örgütlerine olan bağlılıkları üzerinde etkili olduğu sonucuna varmışlardır (Lemons ve Jones, 2001: 275).

Örgütsel kararlar alınırken uygulanan işlemlerin adil olarak algılanması çalışanların örgüte bağlılıkları üzerinde alınan ücretin adilliğinden daha fazla etkiye sahip olabilir. Çünkü bu işlemlere olan inanç örgütün çalışanlara adil davranıp

25 davranmadığının göstergesidir. İşlem adaleti algısı gelişmiş bireyler ücret artışlarının düşüklüğü karşısında bile örgütsel kararları pozitif olarak algılayacak ve memnunluk duyacaktır (McFarlin ve Sweeney, 1992: 634). Dolayısıyla, ödülün ya da cezanın miktarını belirlemede kullanılan araçların algılanan adilliği üzerine odaklanan işlem adaleti algısında, sonuçların nasıl belirlendiği, sonuçların bizatihi kendisinden daha önemli hale gelmektedir (Cihangiroğlu vd., 2010: 204).

Leventhal (1980) çalışanların işlem adaleti algılarını güçlendirmek için altı kural önermektedir (Klendauer ve Deler, 2009: 32). Birçok araştırmada da (Dipboye ve de Pontbriand, 1981; Folger ve Konovsky, 1989; Greenberg, 1986; Singer, 1990; Tyler, 1989) destek gösterilen (Schminke vd., 2000: 295) bu kurallar: Tutarlılık, Önyargılı Olmama, Doğruluk, Düzeltilebilirlik, Temsil Edebilme ve Etik kurallarıdır (Colquitt, 2001: 388). Uygulanması durumunda çalışanların prosedürleri daha adil olarak algılayacakları bu kurallar şunları ifade etmektedir (Cohen-Charash ve Spector, 2001: 280);

Tutarlılık Kuralı: Tüm astlar aynı kriterlere göre değerlendirilerek tüm işlem

ve uygulamalar kişiye ve zamana bakılmaksızın birbiriyle tutarlı olmalıdır.

Önyargılı (Taraflı) Olmama Kuralı: Karar alıcılar aldıkları kararlarda

önyargılarından uzak ve tarafsız olmalıdırlar.

Doğruluk Kuralı: Kararlar doğru bilgi ve gerekçelere dayanmalıdır.

Düzeltilebilirlik Kuralı: Hatalı olduğuna inanılan kararlara itiraz yolu

tanınarak bunların düzeltilmesi için gerekli başvuru ve düzeltilme yolları sağlanmalıdır.

Temsil Edilebilme Kuralı: Karardan etkilenecek tüm birey ve grupların

endişeleri dikkate alınarak alınacak kararlar tüm bunların görüş, tercih, ihtiyaç ve değerlerini temsil etmelidir.

Etik Kuralı: Dağıtım ve prosedürlerle ilgili alınacak kararlar etkilenecek

26 Örgütsel adaletin genel olarak üç boyuttan (dağıtım, işlem, etkileşim) oluştuğu kabul edilmekle birlikte, bazı araştırmacılar etkileşim adaletini bağımsız bir adalet türü görmeyerek işlem adaletinin bir bileşeni olarak kabul etmektedirler. Bu durum işlem adaletinin bileşenlerini ve boyutlarını tartışmalı hale getirmektedir. Blader ve Tyler (2003), işlem adaletini dört bileşenden oluşan bir yapı olarak kabul ederek “İşlem Adaletinin Dört Bileşeni Modeli” ni geliştirmişlerdir. Model, bireylerin deneyim ve prosedürlerin adilliği konusunda karar vermekte kullandıkları değişkenleri sınıflandırmaktadır. Blader ve Tyler (2003) işlem adaletini, adaletin şekli ve adaletin kaynağı olarak iki farklı boyutta ele almışlardır. Adaletin şekli, kararların alınış şekli ve davranışların kalitesi bileşenlerinden oluşmaktadır. Adaletin kaynağı ise iki temel bileşenden oluşmaktadır, bunlar; formel ve informel kaynaklardır. Formel kaynaklar, örgütün resmi kurallarıdır, informel kaynaklar ise çalışanların amirleri ile ilişkilerinde karşılaştıkları davranış şekilleridir (Blader ve Tyler, 2003a: 113-118). Tyler ve Blader’in geliştirmiş oldukları model Tablo 4’de gösterilmektedir.özetlenmektedir.

Tablo 4 : İşlem Adaletinin Dört Bileşeni Modeli

İşlemsel Unsurlar

Kaynak

Grubun Kuralları (Formel) Amirlerin Davranışları (İnformel)

Karar Verme Süreçlerinin Kalitesi

Karar Verme Süreçlerinin Formel Kalitesi

Karar Verme Süreçlerinin İnformel Kalitesi

Davranışların Kalitesi Davranışların Formel Kalitesi

Davranışların İnformel Kalitesi

27 Tablo 4’ de görüldüğü üzere model, işlem adaleti kaynaklarının sergilediği davranışların ve karar verme süreçlerinin kalitesini sınıflamaktadır. Çalışanların işlem adaleti algısını şekillendiren deneyimlerin kökeni adaletin kaynağını yansıtmaktadır. İşlem adaleti değerlendirmesinde formel ve informel olmak üzere iki temel kaynak bulunmaktadır. Formel kaynaklar örgüte ait resmi kurallardır. İnformel kaynaklar ise çalışanların yöneticileri ve bölüm amirleri gibi iş hayatını yöneten kişilerin davranışlarıdır. Davranışların formel kalitesinden kasıt, çalışanların örgüt içerisinde sergileyecekleri belirli davranış kalıpları vardır ve örgütler bunu kural haline getirmiş de olabilirler. Örneğin işyerinde cinsel tacizde bulunmamak, ırk ve cinsiyet ayrımcılığı yapmamak gibi. Karar verme süreçlerinin informel kalitesinde ise iki durum söz konusudur; birincisinde kararlar verilirken karar veren yetkililerin verdikleri kararın kalitesini etkileyen kural ve prosedürler vardır, ikincisinde ise örgütteki kararların tüm olaylara göre önceden belirlenmemiş olması söz konusu olabilir ve bu durumda yöneticilere yol gösterecek formel kurallar bulunmadığı için karar verici pozisyonunda olan amirlerin vermiş olduğu kararların kalitesi sorgulanmaktadır (Blader ve Tyler, 2003:117-118).

Çalışanların işlem adaleti yargıları üzerinde bu dört bileşenin etkisi olduğunu savunan Blader ve Tyler’a göre; çalışanlar örgüte ilişkin bir adalet yargısında bulunurken, işlem adaletinin formel ve informel kaynakları ile örgütün üyesi olarak maruz kaldıkları davranışların kalitesi ve karar verme süreçlerinin kalitesi konusundaki deneyimleri arasında bir ilişki kurarak sonuca ulaşacaklardır (Blader, Tyler, 2003: 118).

Örgütteki dağıtım işlemlerinin adilliği konusunda algısı oluşan bireylerin olumlu tutum ve davranışlarda bulunacakları tahmin edilirken, işyerindeki işlemlerin adaletsizliği konusunda algısı oluşan bireyler, adaletsizliğe sebep olan kişiler veya adaletsizliğin kaynağından ziyade bütün bir organizasyona yönelik tepkiler gösterebilirler (Özdevecioğlu, 2003: 79).

Örgütsel adalet konusundaki araştırmalar ilerledikçe kullanılan yöntemlerin (işlem adaleti) yanı sıra kişiler arası davranışların adil olmasının (etkileşim adaleti) da işgörenler açısından önemli olduğu tespit edilmiştir (Irak, 2004: 30-33).

28

Benzer Belgeler