• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: TASARIMIN TANIMI, TARİHÇESİ, ÖGELERİ VE İLKELERİ

2.3. Sanat Dallarında Tekrar Olgusunun Kullanımı

2.3.2. İşitsel (Fonetik) Sanatlar ve Tekrar

İnsan görmeden önce duymaya başlar. Bebek doğmadan önce henüz annesinin karnında iken kan dolaşımı ve diğer vücut fonksiyonlarının seslerini duymaktadır. Bütün bu seslerin içerisinde bebeği en çok etkileyen düzenli olarak tekrar eden annesinin kalp atışının sesidir. Bebeklerin anne kucağında sakinleşmesinin sebebi de doğmadan önce alışık oldukları sesi tekrar duyuyor olmalarıdır.

Bebeklere okunan ninniler, çocuklara anlatılan masallar, konuşulan lisanı geliştiren tekerlemeler sıklıkla karşılaşılan tekrar örnekleridir.

İnsan çevresindeki seslerle sürekli bir iletişim halindedir. Bu seslerin bazılarından hoşlanır ve onlara yaklaşır bazılarından ise hoşlanmaz ve uzaklaşır. Doğduğu ve yaşadığı

Resim 81. Michal Batory’ye ait bir tiyatro afişi. Kaynak:http://www.michalbatory.com/aff_theatre1_27.html

çevrede mevcut olan sesler insan için önemli bir yere sahiptir. İnsan çevresindeki sesleri işitir, yorumlar ve konuşarak anlatım biçimine dönüştürür. Başka bir deyişle, sesleri algılayarak diliyle söze dönüştürür.

İşitsel sanatlar söze ve sese biçim veren sanatlardır. Daha çok işitme duyumuza hitap eder.

İşitsel sanatlar alanı içerisinde edebiyat ve müzik disiplinleri sayılabilir.

2.3.2.1. Edebiyat

Edebiyatın, Türk Dil Kurumu tarafından yapılan tanımı şöyledir; “Olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi sanatı, yazın, gökçe yazın.”71 Başka bir deyişle, edebiyat söze biçim veren sanat disiplinidir. Temel elemanı “söz” dür. Söz aynı zamanda iletişimi sağlayan dilin de temel elemanıdır. Edebiyat disiplini içerisinde sözler belirli kurallar çerçevesinde düzenlenerek kurgulanır. Hikâye, roman, şiir, deneme, masal, tiyatro ve oyun metinleri gibi yazın türleri edebiyat disiplini içerisinde yer almaktadır.

Bir metnin edebiyat eseri olabilmesi için sanatsal bir değer taşıması gerekmektedir. Sanatsal değer ise edebi sanatlar (söz sanatları) denilen belli düzenler içerisinde oluşturulan kurallar ile kazanılır. Sözü edilen sanatlar söz ve yazı dilini daha etkili kılmak, anlatımı zenginleştirmek amacıyla kullanılır.

Edebi sanatlar içerisinde tekrarlar ile oluşturulan sanatlar da mevcuttur. Sözü edilen sanatlardan anlama ve sese dayalı edebi sanatlar, harf veya kelime tekrarlarıyla oluşturulmaktadır. Sözle (sesle) ilgili sanatlar, sözcüğün yapısı, söylenişi ve yazılışına dayanarak yapılır. Aliterasyon, asonans, uyak (kafiye), redif, seci (iç uyak) ve cinas (sesteşlik) söze dayanarak yapılan ve tekrarların uygulandığı edebi sanatlardandır. Gerçek anlama dayalı edebi sanatlardan biri tekrir (tekrar, yineleme) sanatıdır. Tekrir, Türk Dil Kurumu tarafından “Bir yazıda, bir şiirde sözü veya kavramı, anlatımı pekiştirmek amacıyla sık sık tekrar etme sanatı.”72 olarak tanımlanmıştır. Sözün etkisini güçlendirmek için anlamın üzerinde yoğunlaştığı kelime ya da söz grubunu yineleyerek

71 TDK, Güncel Türkçe Sözlük, http://tdk.gov.tr (13.2.2015) 72 TDK, Güncel Türkçe Sözlük, http://tdk.gov.tr (13.2.2015)

gerçekleştirilir. Tekrir sanatına edebiyat disiplini içerisindeki alanların yanı sıra günlük hayatta yapılan konuşmalarda da anlatımı güçlendirmek amacıyla başvurulmaktadır. Uyak (kafiye), redif, seci ve cinas (sesteşlik/ eş seslilik) ses, hece veya kelime tekrarıyla yapılan edebi sanatlardır.

Tekerleme, Türk Dil Kurumu tarafından yapılan tanımlarından ikisi şöyledir; “Birbiriyle uyumlu hazır söz kalıbı. Çoğunlukla, masalların genellikle başında bulunan "Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde." gibi uyaklı giriş veya ara sözler.”73

Tekrar, sözlü edebiyat ürünü olan tekerlemenin temel özellikleri arasındadır. Bir başka tanımı şöyle yapılmıştır; “Tekerleme, masaldan halk hikâyesine, Karagöz’den Ortaoyunu’na, çocukların geleneksel oyunlara başlamadan ebe çıkarma işlemi sırasında söyledikleri sayışmacalardan, oyun sırasında ya da oyun bitiminde söyledikleri ezgili sözlere, halk şairlerinin ve mutasavvıf şairlerin şiirlerinden manzum ve düzyazı şathiyelere varıncaya kadar çeşitli metinlere ad olan ya da bunlarla ilişkisi bulunan ilginç bir anlatı türü.”74

Tekerlemede ses ve sözcük benzerliği, eş sesli sözcükler ve uyaklar ile tekrarlar yapılarak ritmik ve melodik bir yapı oluşturulur.

Sözlü edebiyatın ürünü olan ve çocukları eğlendirerek eğiten masallarda tekerlemeler sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Masallar kuşaktan kuşağa aktarılarak devam eden ve kültürün sürekliliğini sağlayan kaynaklardır. Masalların başında, ortasında ve sonunda bazı sözcükleri yöreye göre değişmekle beraber büyük bir kısmı aynı olan masal tekerlemeleri tekrarlanır.

Girişte dinleyiciyi masala hazırlamak için “Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, deve tellal iken, pire bakkal iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken, beşiğini devirdim. Anam kaptı beşiği, babam kaptı maşayı, dolaştırdı köşeyi…”75 masal devam ederken anlatımı canlı tutmak için “Az gittim, uz gittim, dere tepe düz gittim; altı ay bir güz gittim. Bir de arkama döndüm baktım ki: Bir arpa boyu

73 TDK, Güncel Türkçe Sözlük, http://tdk.gov.tr (14.3.2015)

74 Pertev Naili Boratav, Tekerleme, İsmail Yerguz(çev), İstanbul: Tarih Vakfı Yayınları, 2000, s.1. 75 A. g. e., s.149.

yol gitmişim.”76 masalın sonunda “Gökten üç elma düştü; biri bana, biri dinleyenlere, diğeri de bütün iyi insanlara olsun”, “Onlar ermiş muradına biz de çıkalım kerevetine”77

gibi tekerlemeler bütün masallarda hiç değişmeden aynı kalan tekrarlardır.

Sözü edilen anlatımın yanı sıra, masalların akıcı ve akılda kalıcı olması için uyaklar, sözcük ve dize tekrarları ile melodik bir anlatım kullanılır. Oluşturulan şiirsel anlatım ile masal, dinleyenin hoşuna gider ve öğrenmeyi kolaylaştırır.

Çocuk oyunlarında oyun grupları veya ebe seçmek amacıyla söylenen oyun tekerlemeleri şiir düzenindedir ve yöreden yöreye değişebilmektedir.

Tekerlemeler konuşma yeteneği kazandırmaya ve konuşmayı geliştirmeye yardımcı olur. Oyun tekerlemelerinin yanı sıra söylenmesi kolay olmayan sözcükleri art arda hata yapmadan ve hızlıca söyleyebilmek temeline dayalı olan tekerlemeler de vardır.

2.3.2.2. Müzik

Müzik, Türk Dil Kurumu tarafından; “Birtakım duygu ve düşünceleri belli kurallar çerçevesinde uyumlu seslerle anlatma sanatı, musiki.”78 olarak tanımlanmıştır. Sesleri melodi haline getirme sanatı olarak da tanımlanabilir. Müziğin temel elemanı “ses” tir. Müzikte sesler nota denilen simgelerle ifade edilir. Başka bir deyişle müziğin alfabesi notalardır. Yedi adet nota vardır.

Müzik aynı zamanda zamansal bir sanattır. Zaman içerisinde belli bir düzenlemeyi gerektirir. Bu bağlamda temelinde zamansal sıralanış vardır.

İnsanın etkileşim halinde bulunduğu sesler içerisinde müzik diğer seslerden daha farklı özelliktedir. “Ölçülü ve ahenkli sesler, kulağa hoş gelen düzenli sesler olup müzik yapmaya elverişli seslerdir. Bu tür seslere müzikal sesler denmektedir.”79 Yaşanan çevrede duyulan her ses müzikal değildir. Çevreden duyulan seslerin bir kısmı rahatsız edici seslerdir.

Müzik, düzenli ve uyumlu seslerden oluşmasının yanı sıra estetik bir yapıya sahiptir. Bebeklikten itibaren yaşamının her döneminde yer alan müzikten zevk almak insanın

76 A. g. e., s.162.

77 A. g. e., s.101.

78 TDK, Güncel Türkçe Sözlük, http://tdk.gov.tr (12.3.2015) 79 Ahmet Çakır, Müziğe Giriş, İstanbul: Dem Yayınları, 2009, s.13.

doğasında var olan bir özelliktir. Bebekken işitilen ninniler, çocukken ezberlenen tekerlemelerdeki basit temel yapılarla başlayan ve giderek daha karmaşık yapılara ulaşan müzik, insanın değişimi ve gelişimi üzerinde etkili olmaktadır. Sözü edilen durumun yanı sıra müzik ev, yol, sokak, okul, işyeri, eğlence ve dinlence gibi hemen her yerde çeşitli şekillerde var olması sebebi ile de insan hayatında önemli bir yer kaplamaktadır.

Müzik, kültürün yapıtaşlarından biridir. Dili olmayan bir kültür olmadığı gibi müziği olmayan bir kültür de yoktur. Müziğin evrensel dili tüm dünya için geçerlidir. Müzik, kültürlerin üzerine çıkarak kültürler üstü bir iletişimi mümkün kılmaktadır.

Müziğin temelinde düzenli tekrar anlamına gelen ritim vardır. İnsanın kalp atışları, gece ve gündüz gibi tekrara dayalı olan evrendeki düzen ritim duygusunu oluşturmaktadır. Müzik temelindeki ritimden dolayı tekrarın en kolay ve çabuk algılandığı sanat disiplinidir.

Müzik parçalarında tekrarlara sıklıkla rastlanır. Tekrarlanacak bölümlerde aynı notaları bir kez daha yazmamak için bazı işaretler kullanılmaktadır. Müzik eserinde kullanılan tekrar işaretleri; röpriz, ölçü tekrar işareti ve senyodur.

Sözü edilen işaretlere ilaveten tekrarın konçertoda rondo, rondino, ritornello kelimeleri ile oluşturulmuş karşılıkları vardır.

Rondo “Sık sık tekrarlanan bir kısmı bulunan müzik formu, sonat veya senfoninin son kısmı”80 olarak tanımlanmıştır. “ Rondoda ana tema en az üç kez duyurulur. Bu tekrarların arasına rondonun temasıyla gereğince karşıtlık yaratabilen ara kesitler yerleştirilir. Tipik bir rondo yapısı (ABACA) biçimindedir.”81 Rondino, rondodan türemiştir ve “Rondocuk, küçük rondo anlamına gelmektedir.

80 Mithat Fenmen, Müzikçinin El Kitabı, Ankara: Müzik Ansiklopedisi Yayınları, 1991, s.94. 81 Say, A. g. e., s.456.

Resim 82. Müzikte kullanılan tekrar işaretleri. Soldan : Röprizin başlangıç ve bitişte gösterilişi, ölçü tekrar işareti ve senyo. Kaynak:http://piano.about.com/od/musicaltermsa1/g/GL_repeat

Ritornello nakarat, tekerleme”82 olarak tanımlanmıştır. Başka bir deyişle, müzik eserinde ana melodi dışındaki bir melodinin periyodik olarak tekrarlanmasıdır. Tekrarlar aynı veya farklı enstrümanlarla olabilir ancak her defasında farklı bir tonda olmalıdır.

Benzer Belgeler