• Sonuç bulunamadı

Hz Peygamber’in Kur’ân’da Dolaylı Olarak Zikredilen Eğitimle İlgil

1. Hz Peygamber’in Kur’ân’da Zikredilen Eğitimle İlgili Özellikleri

1.2. Hz Peygamber’in Kur’ân’da Dolaylı Olarak Zikredilen Eğitimle İlgil

1.2.1. Beşer, Kul Olması

Hz. Muhammed (s.a.v.) öncelikle bir beşer/insan ve kuldur. Allah Teâlâ’nın peygamberlerini insan olarak göndermesi insanlar için kolaylık, büyük bir lütuf ve şereftir.

Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’in birçok âyetinde Hz. Muhammedin beşer/insan olduğunu, insanlara ve cinlere kendilerinden peygamberler gönderdiğini beyan

etmiştir.45 Bir âyet-i celilede, “Ben ancak rasûl(peygamber) olarak gönderilen bir

insanım”46 demesi emredilmiştir. Diğer bir âyette ise kendisine vahiy gelen bir beşer

olduğu sarahaten zikredilmiştir.47

Gönderilen peygamberler hakkında da onların şehirler halkından erkekler

olduğu,48 yemek yedikleri, çarşıda pazarda gezdikleri,49 ancak kendilerine vahyedilen50

insanlar oldukları bildirilmiştir.

40 Nahl 16/44. 41 İsrâ 18/106. 42 Nisâ 4/105. 43 Meryem 19/97. 44 Enbiyâ 21/10. 45 Bakara 2/151; Tevbe 9/128. 46 İsrâ 17/93. 47 Fussilet 41/6; Kehf 18/110. 48 Yûsuf 12/109. 49 Furkân 25/7, 20. 50 Fussilet 41/6; Kehf 18/110.

30

Yine kendi cinslerinden bir peygamber göndermekle Hak Teâlâ’nın insanlara

büyük bir lütufta bulunduğu51 haber verilmiştir. İbn Kesîr bu âyetin tefsirini, karşılıklı

konuşabilmeleri, Allah Teâlâ’nın kelâmını anlamaları için soru sorabilmeleri, beraber oturabilmeleri ve istifade edebilmeleri için kendi içlerinden ve cinslerinden bir

peygamberin gönderildiğini zikretmiştir.52 İnsanların Hz. Peygamber’i örnek alması ve

O’nun yolundan gitmesi için bu nimet, Hak Teâlâ’nın insanlara bir kolaylığı ve ihsanıdır.

Cenâb-ı Hakk’ın peygamberleri, insanların kendi içlerinde yaşayan, kendi dillerinden göndermesi Onun büyük bir lütfu ve rahmetidir.

Hz. Muhammed (s.a.v.) de önceki peygamberler gibi bir beşerdir, kuldur ve beşer olduğunu pek çok hadislerinde beyan etmiştir. Bir hadislerinde bunu açıkça ifade ederek şöyle buyurmuştur:

“Ben ancak bir insanım. Size dininiz hususunda bir şey emir edersem onu hemen

kabul edip alın. Kendi reyimle (görüşümle) bir şey emredecek olursam ben sadece bir beşerim.”53

Bunun yanında her fırsatta kendisinin Allah’ın kulu ve Rasûlü olduğunu dile

getirmiştir.54 Böylelikle kulluk vasfını devamlı suretle vurgulamış ve Hristiyan ve

Yahudilerin peygamberlerine ilahlık atfetmesi veya Allah’ın oğlu olduğunu iddia etmeleri gibi düştüğü hata ve günahlara düşmemelerini emretmiştir. Bu hususta şu uyarıda bulunmuştur:

“Nasrânîlerin (Hıristiyanların) Meryem oğlu Îsâ’yı tazim edip methetmekte aşırılık gösterdikleri gibi siz de beni methetmede ileri gitmeyin. Kuşkusuz ki ben Allah’ın kuluyum. Bu sebeple bana, Allah’ın kulu ve rasûlü, deyiniz.”55

Ümmü Seleme’nin (r.anha) rivayet etiği diğer bir hadis-i şerifte de beşer olduğunu vurgulayarak şöyle buyurmuştur:

“Muhakkak ki ben bir insanım (gaybı ancak Allah bilir). Siz davanızı bana arz

ediyorsunuz. Belki bir kısmınız hüccetini diğerinden daha düzgün ifade edebilir. Ben de dinlediklerime göre hüküm veririm. Bu durumda ben, kime kardeşinin hakkından bir

51 Âl-i İmrân 3/164;

52 Ebü’l-Fidâ’ İmâdüddîn İsmâîl b. Şihâbiddîn Ömer b. Kesîr b. Dav’ b. Kesîr el-Kaysî el-Kureşî el-

Busrâvî ed-Dımaşkî eş-Şâfiî, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-‘azîm/Tefsîr-i İbn Kesîr, Beyrût: Dâr İbn Hazm, 1998, II, 803.

53 Müslim, Fedâil, 140. 54 Müslim, Cihâd, 84-86. 55 Buhârî, Enbiyâ, 48.

31

şeyin ona verilmesine hükmedersem onu asla almasın. Zira ben ona ancak ateşten bir parça vermiş olurum.56

Bu hadislerde Hz. Peygamber, ashâb-ı kirâma hakkında âyet inen hükümlerin kesin olduğunu, hakkında âyet inmeyip Allah Teâlâ’nın izin verdiği hususlarda ise insan

olarak kendisinin hüküm verdiğini belirtmiştir.57 Bununla birlikte asla hak yememelerini

tavsiye etmiştir. Diğer bir âyet-i kerîmede ise din hususunda, “Rasûl(üm) size neyi verdi

ise onu hemen (kabul edip) alın, her neyi yasakladıysa da ondan kaçının”58

buyrulmuştur. Din adına söylediği ve kendisine vahiy yoluyla bildirilen hususlarda mutlaka kendisine itaat edilmesi ve tabi olunması emredilmiştir.

Peygamberin insan olması mükellefler ve muhataplar açısından bir lütuf ve kolaylıktır. Zira peygamberin melek olması durumunda onu anlamak, ona tabi olmak ve örnek almak çok zor olacağı aşikârdır. Melekler nurdan ve özel olarak yaratıldıkları için insandan çok farklıdır. Diğer taraftan meleklerde nefis olmadığı ve nurdan yaratıldıkları için Allah’ın emirlerini kolaylıkla ve eksiksiz yerine getirebilecek kuvvete sahiptirler.

İnsanoğlu ise topraktan59 ve zayıf olarak yaratılmıştır.60

Hz. Peygamber (s.a.v.) beşer olduğu için insanları ve gençleri daha iyi anlamış, kendisine verilen vazife ve yetkileri ona göre kullanarak onlara kolaylık sağlamıştır. İnsanları eğitirken de bunu daima göz önünde bulundurmuş ve güçleri nispetinde onlara

emir ve tavsiyelerde bulunmuştur.61

Allah Rasûlü (s.a.v.), insan fıtratını, özelliklerini ve gençliği çok iyi tanıdığı için Allah Teâlâ’nın lütfu ve izni ile onlara kaldırabilecekleri yükleri ve sorumlulukları yüklemiştir. Takat getiremeyecekleri yükleri, ibadetleri ve vazifeleri onlara asla emretmemiştir. Onlara istikamet üzere olmalarını ve az da olsa devamlı olanı yapmalarını tavsiye etmiştir. Gönüllerine ve hislerine uygun bir şekilde hitap ve

muamele ederek insanları, gençleri eğitmiştir.62

56 Buhârî, Ahkâm 20; Şehâdât: 27; Müslim, Akdıyye 4; Ebû Dâvûd, Akdıyye, 7. 57 Ebû Dâvûd, Akdıye, 7.

58 Haşr 59/7.

59 Âl-i İmrân 3/59; Rûm, 30/20; Fâtır 35/11; Mü’min 40/67; Necm 53/32. 60 Nisâ 4/28.

61 Buharî, İlim, 48; Hacc, 42; Cihâd, 164; Megâzi, 60, 61; Vesâyâ, 25; Edeb, 39, 80; Ahkâm, 22; Zekât,

1, 41, 63; Mezâlim, 9; Tevhîd, 1; Hudûd, 16; Müslim, İman, 31; Hacc, 398-606; Cihâd, 7; Fedâil, 52-55; Eşribe 70, 71; Ebû Dâvûd, Zekât, 5; Tirmizî, Zekât, 6; İbn Mâce, Zekât, 1; Nesâî, Ebû Abdirrahmân Ahmed b. Şuayb b. Alî en-Nesâî, es-Sünen, Beyrut: Dârü’l-Ma‘rife, 1997, Zekât, 1.

62 Buhârî, İman 32; Nikâh 1; Müslim, İmân 62; Nikâh 5 Müsafirîn 215-218, Münafıkın, 78; Tirmizî, Zühd

61; Nesâî, Nikâh 4; İbni Mâce, Fiten 12; Ebû Abdullah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel b. Hilâl b. Esed eş-Şeybânî, el-Müsned, Beyrut: Âlemü’l-Kütüb, 7991, V, 256-257.

32

1.2.2. Rasûl ve Nebî Olarak Gönderilmesi

Hz. Muhammed (s.a.v.) Kur’ân-ı Kerîm’de hem rasûl hem nebî olarak nitelendirilmiştir. Nitekim Hz. Muhammed’in her hangi bir erkeğin babası olmadığı ancak Allah’ın Rasûlü ve nebîlerin (peygamberlerin) sonuncusu olduğu ifade

edilmiştir.”63 Başka bir âyette ise ismi bizzat zikredilerek “Muhammed, Allah’ın

Rasûlüdür”64 ve “Muhammed, ancak bir rasûldür”65 buyurulmuştur. Üstelik rasûl ve

nebî olduğu birlikte zikredilmiştir.66 Kendisine kitabın/Kur’ân’ın indirildiği67 ve Allah

indinde dinin İslâm olduğu açıklanmıştır.68 Ayrıca Allah Rasûlü (s.a.v.) peygamberlerin

sahip olduğu bütün peygamberlik vasıflarına sahiptir. Diğer peygamberlere verilmeyen

birçok nimet kendisine verilmiştir.69

Allah Teâlâ’nın kerem ve lütuf ile Hz. Peygamber kendisine inen vahyi, kitap ve hikmeti insanlara en güzel şekilde tebliğ etmiş, açıklamış ve vazifesini yerine getirmiştir.

Ashâb-ı kirâmı, hususi olarak çocuk ve gençleri en iyi şekilde yetiştirmiştir.70

1.2.3. Ümmi Olması

Hz. Muhammed (s.a.v.) ümmi yani annesinden doğduğu gibi okuma yazma

bilmeyen bir peygamberdir.71 Ancak kendisine vahiy, kitap ve hikmet indirilmiştir.

Allah Teâlâ ona bilmediklerini öğretmiştir. Onun ümmi olduğu halde kitap ve hikmeti öğrenmesi, hıfzetmesi ve insanlara öğretmesi en büyük mucizelerden biridir. Nitekim âyet-i celilede Kur’ân’dan daha önce O’nun hiçbir kitap okumadığı ve onu sağ eliyle yazmadığı, okuyup yazsaydı batıl peşinde koşanların şüpheye düşeceklerini haber vermiştir.72

63 Ahzâb 33/40. 64 Fetih 48/29. 65 Âl-i İmrân 3/144.

66 A‘râf 7/157-158; Tevbe 9/61; Ahzâb 33/40. 67 İnsân 76/23; Ankebût 29/47.

68 Âl-i İmrân 3/19 69 Buhârî, Teyemmüm, 1.

70 Buhârî, Ezân, 18; Fedâilü’s-sahâbe, 27; Edeb, 38; Müslim, Mesâcid, 33; Hac, 147; Fedâil, 54-55; İbn

Mâce, Mukaddime, 9.

71 A‘râf 7/157. 72 Ankebût 29/48.

33

Başka bir âyette ise “Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin”73 buyurulmuştur.

Yine Allah Rasûlü, Cebrâil’in (a.s.) ilk vahiy getirdiğinde kendisine “oku” dediğini

kendisinin ise “Ben okuma bilmem!” dediğini nakletmiştir.74

Rasûl-i Ekrem “Biz (Araplar) ümmi bir topluluğuz okuma-yazma bilmeyiz”75

buyurmak suretiyle o günkü Arapların ve kavimlerin genel durumunu haber vermiştir. Diğer taraftan Rasûlüllah (s.a.v.) kendisi ümmi olmakla birlikte çoğunluğu ümmi olan bir kavme gönderilmiştir. Hak Teâlâ ümmîlere içlerinden peygamber gönderdiğini beyan ederek şöyle buyurmuştur:

“O (Allah) ümmî olanlara, kendi içlerinden onlara âyetlerini okuyan, onları

tezkiye eden (temizleyen), kendilerine kitap (Kur’ân) ve hikmeti öğreten bir rasûl gönderendir. Oysaki onlar, daha önce açık bir dalalet içindeydiler.”76

Başka bir âyette ise onlardan okuma yazma bilmeyen ümmî bir kısım olduğu,

bunların kitabı (kitabeti) bilmediği haber verilmiştir.”77

İslâmiyet’ten önce okuma yazma ve eğitim seviyesi oldukça düşüktür. Bunun için Rasûlüllah (s.a.v.) risâlet vazifesinin kendisine verilmesinin ardından okuma-yazma ve ilim seferberliği ilan etmiştir. İnsanları, özellikle kız-erkek çocuk ve gençleri okuma- yazmaya, ilme, irfana, Kur’ân-ı Kerîm’i, İslâm’ı öğrenmeye, ezberlemeye, yazmaya, iyice anlamaya, yaşamaya ve başkalarına öğretmeye teşvik etmiştir. Böylece eğitim ve

öğretim sahasında öncü olmuş ve yeni bir çığır açmıştır.78

1.2.4. Bütün İnsanlara Gönderilmesi

Rasûlüllah (s.a.v.) sadece Arap toplumuna gönderilmiş bir peygamber değildir. O bütün insanlara gönderilmiş cihanşümul bir peygamberdir. Nitekim âyet-i celilede Hz. Muhammed’in bütün insanlara müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdiği ve insanların

çoğunun bunu bilmediği beyan edilmiştir.79 Diğer bir âyette ise:

73 Şûrâ 42/52.

74 Buhârî, Bedu’l-vahy, 3.

75 Buhârî, Savm, 13; Büyû’ 50, Tefsîr, 61/3; Müslim, Sıyâm, 15; Ebû Dâvûd, Savm, 4. 76 Cum‘a 62/2.

77 Bakara 2/78. Ayrıca bk. Âl-i İmrân 3/20.

78 Detaylı bilgi bk. bu çalışmanın “Hadislerde Hz. Peygamber’in Eğitici Özellikleri” bölümü, s. 40-61. 79 Sebe’ 34/28.

34

“(Ey Rasûlüm!), de ki: Ey insanlar, doğrusu ben hepinize gönderilen Allah’ın

rasûlüyüm.”80

Hz. Peygamber (s.a.v.): “Diğer peygamberler kavimlerine hususî olarak

gönderildi, ancak ben bütün insanlara peygamber olarak gönderildim”81 buyurarak

bütün insanlığa peygamber olarak gönderildiğini haber vermiştir.

Hz. Peygamber (s.a.v.) bütün insanlara gönderilmiş en son peygamberdir. Kıyamete kadar kendisinden sonra başka bir peygamber gelmeyecektir. O, ilahi irade ile kendinden önceki bütün şeriatların ve kitapların hükmünü kaldırmış kendisine verilen

en son kitap ve şeriatı bütün insanlara tebliğ etmiştir.82 Bütün insanlar Hz. Peygamber’in

tebliğ ettiği İslâm dininden mesuldür. Allah Teâlâ’nın rızasını, dünyevi ve uhrevi saadeti kazanmak isteyen herhangi bir insan Hz. Muhammed’e iman ve itaat etmekle

yükümlüdür. Bu Allah Teâlâ’nın hükmü ve iradesidir.83

Bütün insanlara peygamber ve güzel örnek olarak gönderilen84 Hz.

Peygamber’in sünneti, eğitim usûlleri ve tavsiyeleri de evrenseldir. İnsanları ve gençleri eğitirken uyguladığı eğitim metotları da bütün insanlar için âlemşümuldür. Diğer hususlarda olduğu gibi eğitim ve öğretim hususunda da bütün insanlar nebevî usûllere muhtaçtır.

Benzer Belgeler