• Sonuç bulunamadı

IV. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

3.3. HZ PEYGAMBER’İN TERK ETTİKLERİ

Hz. Peygamber’in terk ettiği uygulamalarda, teessî/örnek almak konusunda aynen onun (s.a.v.) fiilleri gibi değerlendirilmektedir.641 Rasûlullah’ın bir şeyi terk edip

uygulamaması o şeyin işlenmesinin tercihe şayan olmadığına/mercûhiyetine delalet etmektedir.642

Şevkânî, Hz. Peygamber’in fiili terk etme sebeplerini anlatırken sadece farz olması endişesiyle terk etme ve cibilli sebeplerden dolayı terk etme gibi sebeplerine örnek getirerek değinmiştir. Şevkânî’ye göre teessî/iktida hususunda Hz. Peygamber’in terkleri de fiilleri gibi hüccettirler.643 Konunun daha iyi anlaşılabilmesi ve sağlıklı bir

değerlendirmenin yapılması için Hz. Peygamber’in terklerini, sebepleriyle birlikte ele almak ve onları ayrı ayrı değerlendirmek yerinde olacaktır. Rasûlullah’ın (s.a.) terklerinin sebepleri ve hükümleri şunlardır:

1. Fıtrattan gelen cibillî sebeplerden dolayı terk ettiği durumlar olmuştur. Hz. Peygamber aslında caiz olan bir şeyi, tabiatı icabı hoş karşılamayıp terk etmiştir. Meselâ Rasûlullah (s.a.v.), keler644 (dabb) hayvanının etini yemekten imtina edip yememiştir.

“Keler haram mıdır?” diye kendisine sorulunca da şöyle buyurmuştur: “ Hayır! Ancak

memleketimde bulunmaz. Bu yüzden de onu yemeyi içim çekmiyor”.645 Bu, Hz. Peygamber’in yaratılış icabı mübah olan bir şeyi terk oldoğundan, bu tür şeylerin işlenmesinde herhangi bir sakınca yoktur.646

2. Başkasının hakkına geçme sebebiyle terk. Rasûlullah (s.a.), meleklerin hakkını gözeterek sarımsak ve soğan yemeyi terk etmesi gibi. Bu da başkasının hakkıyla teâruz

641 Şevkânî, İrşâdu’l-fuhûl, s. 177;Arûsî, Ef‘âlü’r-Rasûl, s. 207; Erdoğan, Sünnet, s. 99. 642 Şâtıbî, Muvâfakât, s. 4/710;Erdoğan, Sünnet, s. 99.

643 Şevkânî, İrşâdu’l-fuhûl, s. 177.

644 (Eski Türk. Keler “kertenkele”) Kertenkele, bukÂlemun gibi yerde sürünerek ilerleyen, beşer parmak ve

dörder ayaklı, çok uzun kuyruklu sürüngenlerin ortak adı olup, “Su keleri.” “Kum keleri.” gibi çeşitleri bulunmaktadır. (http://www.lugatim.com/s/keler)

645 Buhârî, “Zebâih ve Sayd”, 33/5537.

107

etmesi nedeniyle mübah olan bir şeyi terk etmektir. Soğan ve sarımsak gibi kötü kokulu şeylerin yenmesi, vahiy meleğinin hakkını dikkate alma itibarıyla bizzat Rasûlullah (s.a.) hakkında yasak ya da mekruh olmaktadır. Bu hüküm onun için belli bir hale has olmayıp sürekli ve mutlaktır. Mescide ya da toplum içine çıkma durumunda ise bu hüküm hem Hz. Peygamber hem de ümmeti hakkında geneldir. Bu türden olan şeylerin, terk etme gerekçeleri kalktığında işlenmelerinde herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.647

3. Farz olmayan bir şeyin ümmetine farz olması endişesiyle terk etmesi. Hz. Peygamber, bazı amelleri işleme arzusu olmasına rağmen, insanlar onunla amel eder de kendilerine farz kılınır endişesiyle terkederdi.648 Nitekim Rasûlullah (s.a.), terâvîh

namazını mescitte cemaatle kılmayı bu sebeple terk etmiştir. O, terâvîhi mescitte iki ya da üç gece cemaatle kıldırdıktan sonra terk etmiş ve daha sonra da onlara şöyle buyurmuştur:

“ Bana sizin durumunuz gizli değildir. Ama gece namazının (terâvih) size farz kılınmasından korktum”.649 Hz. Peygamber’in vefatı ve vahyin kesilmesiyle farz olma endişesi ortadan kalkınca, Hz. Ömer (r.a.) döneminde terâvihler tekrar mescitte kılınmaya başlanmıştır.650 Hz. Peygamber’in vefatı ile farz olma endişesi ortadan kalktığı için bu

kısımdan olan Hz. Peygamber’in uygulamalarını terk ettiği işleri işlemek caizdir. Nitekim Hz. Ömer’in döneminde, terâvihin tekrar mescitte ve cemaatla kılınmasından da anlaşıldığı üzere uygulama da bu doğrultuda gerçekleşmiştir.651

4. Yanlış anlaşılması endişesiyle terk ettikleri. Rasûlullah (s.a.), insanlar müstahap olan bazı amelleri farz, mübah olan kimi amelleri de müstahap veya farz sanmasınlar diye terk etmiştir.652 Bu sebep her ne kadar üçüncü sebep olarak zikrettiğimiz “farz olmayan

bir şeyin ümmetine farz olması endişesiyle terk etmesi” benzer görünse de farklıdır. Çünkü

647 Şâtıbî, Muvâfakât, s. 4/710; Erdoğan, Sünnet, s. 101.

648 Şâtıbî, Muvâfakât, s. 4/710;Aşkar, Ef‘âlü’r-Rasûl, c. 2. s. 58, 59; Erdoğan, Sünnet, s. 101, 102. 649 Buhârî,“Salâtu’t-terâvih”, 1/2012.

650 Aşkar, Ef‘âlü’r-Rasûl, c. 2. s. 59; Erdoğan, Sünnet, s. 102. 651 Erdoğan, Sünnet, s. 102.

108

üçüncü sebepte bir şeyin farz kılınma endişesi varken burada ise farz veya müstahap sanma endişesi vardır.

5. Ümmete meşakkat (zorluk) olmasın diye onları kollama gayretiyle terk ettikleri. Rasûlullah (s.a.) yaptığı fiile iktida etme durumunda, ümmetin zorlukla karşı karşıya kalacağı sebebiyle bazı fiilleri terk etmiştir.653 Mesela bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurur:“Eğer ümmetime sıkıntı verecek olmasıydım, her namaz esnasında onlara misvak

kullanmalarını emrederdim.”654

6. Cüz (parça) olarak işlenmesinde herhangi bir sakınca olmayan şeyleri, kül (bütün) olarak ele alınması durumunda yasak olacağı ilkesinden hareketle terk ettikleri.655

Bunun örneği de Hz. Peygamber’in evinde şarkı söyleyen iki cariyeyi dinlememesidir. Hz. Âişe (r.a.) olayı şöyle anlatıyor: “Bir defasında yanımda Buâs ezgileri okuyan iki

cariye varken, içeriye Rasûlullah (s.a.) girdi ve yatağa uzanarak yüzünü çevirdi. Derken Hz. Ebû Bekir (r.a.) girdi. Hemen beni azarladı ve : “Rasûlullah (s.a.) yanında şeytan düdüğü mü?” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.), ona dönerek: “Bırak onları!” dedi.

Onun zihni dalınca, ben cariyelere işaret ettim; onlar da çıktılar. O gün bayram idi.656

7. Sırf mübah olan bir şeyi, daha üstün olan bir şeyden dolayı terk. Hz. Peygamber için kasm-eşler arasında sıraya riayet etme- gerekli değildi. Çünkü Allah “Ey Muhammed!

Bunlardan istediğini bırakır, istediğini de yanına alabilirsin. Sırasını geri bırakmış olduklarından da arzu ettiğini yanına almanda sana bir sorumluluk yoktur”657 buyurmaktadır. Buna rağmen Rasûlullah (s.a.), kendisi için mübah kılınan bu davranışı terk edip, onun üstün ahlâkına daha uygun olan kasmı benimsemiştir.658 Rasûlullah’ın bu

tür terkleri teker teker ele alındıklarında hukukî bir mesned ve delil özelliği taşımazlar. Çünkü onlar gerçek anlamda bir nehyin gereği olmayıp tamamen itibarî mahiyette olan

653 Aşkar, Ef‘âlü’r-Rasûl, c. 2. s. 59; Erdoğan, Sünnet, s. 104. 654 Müslim, “Tahâret”, 15/252.

655 Şâtıbî, Muvâfakât, s. 4/711;Erdoğan, Sünnet, s. 105. 656 Buhârî, “‘Iydeyn”, 2/949.

657 Kur’ân-ı Kerîm, Ahzâb 33/51.

109

bir esasa dayanmaktadır. Dolayısıyla bu tür terklerden “Herkes bulunduğu makama yaraşır şekilde davranmalıdır” şeklinde bir ilke çıkarılabilir.659

8. Arzulanan şeyin gerçekleştireceği maslahattan daha büyük bir mefsedete yol açma endişesiyle bir şeyi terk etme. Rasûlullah (s.a.), kamuoyunu dikkate alması nedeniyle ve daha büyük bir zarar doğurabileceği endişesiyle yapmak istediği bazı şeyleri terk etmiştir.660

Hz. Peygamber, Hz. Âişe (r.a) validemize şöyle buyormuştur: “Bilmez misin,

Kâ’be’yi bina ettikleri sırada İbrâhîm’in temelleri üzerine tam oturtmadılar; bir kısmını dışarıda bıraktılar”. Bunun üzerine Hz. Âişe (r.a): “Ya Rasûlullah! Onu İbâhîm’in

temelleri üzerine yeniden inşa etmez misin?” diye sorar. Rasûlullah (s.a.) cevaben: “Eğer

kavminnin henüz cahiliye devri ile olan anıları taze olmasaydı ve kaplerinin yadırgamasından korkmasaydım, (bu gün dışta kalan eski) duvarları Kâ’be’ye katar, kapısını da yer ile aynı seviyede yapardım”; bir başka rivayette de: “Kâ’be’yi Hz. İbrâhîm’in temelleri üzerine yeniden inşa ederdim” buyurmuştur. 661

Bir diğer örnekte de, Hz. Peygamber: “İnsanlar Muhammed, adamlarını öldürüyor

demesinler”662 diye münafıkların öldürülmesni de terk etmiştir.663 Rasûlullah’ın bu tür

terkleri, dini değerleri toplumda yerleştirme ve yaymada belli bir yöntemin takip edilmesini bize göstermektedir.664

9. Gerekçesi ortadan kalktığı için terk. Hz. Peygamber bazı fiilleri, herhangi bir münasebeti kalmadığı için terk etmiş olabilir. Mesela; Rasûlullah (s.a.) bir musibetten dolayı bir ay boyunca kunût duası okumuş ve irşâd için giden heyeti hunharca katleden

659 Erdoğan, Sünnet, s. 108.

660 Şâtıbî, Muvâfakât, s. 4/712; Erdoğan, Sünnet, s. 108. 661 Buhârî, “Hacc”, 42/1586.

662 Müslim, “Zekât”, 47/142. 663 Şâtıbî, Muvâfakât, s. 4/712. 664 Erdoğan, Sünnet, s. 109.

110

Ri‘l, Zekvân ve Usayya kabilelerine665 lânette bulunmuş ve daha sonrada “kunût” duası

ve lanet etmeyi terk etmiştir. Bu tür fiiller, işlenmesini gerekli kılacak durumların vuku bulması halinde tekrar göndeme gelebilir.666