• Sonuç bulunamadı

HZ MUHAMMED’ĐN SÜREKLĐ OLMAYAN MÛCĐZELERĐ

BÖLÜM I ĐSLÂM KELÂMINDA NÜBÜVVET

BÖLÜM 2. MURTAZÂ EZ-ZEBÎDÎ’NĐN NÜBÜVVET ANLAYIŞI

2.1. ZEBÎDÎ’NĐN NÜBÜVVET ANLAYIŞI

2.1.4. HZ. PEYGAMBER’ĐN NÜBÜVVETĐNĐN ĐSPATI

2.1.4.2. HZ MUHAMMED’ĐN SÜREKLĐ OLMAYAN MÛCĐZELERĐ

Kelâm âlimlerine göre Hz. Peygamber’in yegâne hidâyet mûcizesi Kur’an- Kerim’dir ve nübüvvetini ispat etmek üzere sadece onu delil olarak ileri sürmüştür. Bununla birlikte onun elinde olağanüstü bazı olayların zuhur ettiği de kabul

853

Zebîdî, a.g.e., II, 329.

854

edilmektedir. Klasik anlamda mûcizenin temel özelliklerini taşımakla birlikte Hz. Peygamber’in elinde, etrafındaki müminleri hayrete düşüren, onların iman ve itmi’nânlarını artıran bir takım hârikaların Allah’ın izniyle zuhur ettiği hususunda mânevî tevâtürün varlığı benimsenmiştir.855 Zebîdî, Hz. Peygamber’in bu tür mûcizelerini; peygamberden sadır olan olağanüstü olaylar veya geçmişe şu ana veya geleceğe müteallik gaybî ihbarlardan oluştuğunu bu tür mûcizelerin sayılamayacak kadar çok olduğunu ifade ederek Hz. Peygamber’in mûcizeleri hakkında geniş bilgilerin “Delâilü’n-Nübüvve” 856 eserlerinde bulunabileceğini dile getirir. 857 Müellifimize göre, Hz. Peygamber’in mûcizelerinden bir kısmı nübüvvet davasından önce irhas (peygamberlik öncesi olağanüstü durumlar) olarak, meydana gelmiştir. Bazısı da nübüvvetten sonra tasdik amacı ile meydana gelmiştir. Sürekli olmayan bu tür mûcizeler Hz. Muhammed’in hayatında belirgin ve en güzel bir şekilde tahakkuk etmiştir. Bunlar;

a) Hz. Peygamber’in zâtında sabit olan durumlar, b) Sıfatları ile ilgili durumlar,

c) Zatı ve sıfatları dışında sadır olan durumlar olmak üzere üç grup altında toplanır.858

2.1.4.2.1. ZATIYLA ĐLGĐLĐ MÛCĐZELERĐ

Resûlullah’ın fizik görünüşü ile şahsî hayatını ve ahlâkı özelliklerini konu alan şemâili veya öz ifadesiyle zatının, peygamber olduğuna bir delil olacağnı ifade eden muhaddisler ve kelâmcılar Hz. Peygamber’in mükemmelliği üzerinde durmuşlar ve bunu, nübüvvetine bir delil kabul etmişlerdir.859 Müellifimizin, Hz. Peygamber’in nübüvvetine delil olarak tespit ettiği zatıyla ilgili mûcizelerini şu şekilde zikredebiliriz:

855

Đbrahim Bulut, a.g.e., 259.

856

Müellifimiz Hz.Peygamberin bu tür mûcizeleri hakkında geniş bilgi almak isteyenlerin Beyhakî’nin Delâ’ilü’n-nübüvve eserine bakılmasını tavsiye etmektedir.

857

Zebîdî, a.g.e., II, 320.

858

Zebîdî, a.g.e., II, 320; Krş. Nesefî, Tebsıratü’l-edille, II, 52; Sâbûnî, el-Bidâye,108 vd.; Teftâzânî, Şerhu’l-Makâsıd, V, 25.

859

Nübüvvet nurunun, Hz. Adem’den itibaren Hz. Muhammed’e kadar babadan oğula intikali; sünnetli ve doğarken gülerek ve bir elini gözlerine diğerini göbeğine koymuş vaziyette doğması; iki küreğinin arasında nübüvvet mührünün bulunması; boyunun uzun olan kimsenin yanında uzun, orta boylu kimsenin yanında orta boylu olması; önünde olanı gördüğü gibi arkasında bulunan kişiyi de görmesi; ışıkta görmesi gibi karanlıkta da görmesi; yakını görmesi gibi uzağı da görmesi; bedeninin şeffaf olması; yerde gölgesinin olmaması; iki kişinin arasında durduğunda güneşi göreni engellememesi gibi hâdiseler Hz. Peygamber’in zatıyla ilgili olan mûcizeleridir.860

2.1.4.2.2. SIFATIYLA ĐLGĐLĐ MÛCĐZELERĐ

Zebîdî’nin tespit etmiş olduğu Hz. Peygamber’in sıfatıyla ilgili olan mûcizelerini şu şekilde zikredebiliriz:

Hz. Peygamber’in fıtraten ve ahlâken yüceliği, fesâhat ve belâgat sahibi oluşu, ümmetine karşı olan şefkat ve merhameti, risâletin musibetlerine sabır gösterip şecaat ve metânete mâlik oluşu, sadakat doğruluk ve istikâmetin mümtaz örneği oluşu, fakirlere ve gariplere karşı alçak gönüllü olması, ilâhî ilimlerde son noktaya ulaşması, sıdk, emanet, iffet, adalet, hikmet, zühd, cömertlik ve bunun gibi vasıflarla üstün bir ahlâka sahip olması, dinî ve dünyevî maslahatların kurallarını koyması, kemâle ulaştırması gibi özellikleri onun sıfatıyla ilgili olan mûcizelerindendir.861

Müellifimiz bunlardan başka dualarının kabul edilmesine de değinerek, bunu Hz. Peygamber’in sıfatıyla ilgili olan mûcizeler kapsamında değerlendirmiştir.

Đbn Abbas hakkındaki “Allah’ım, onu dinde fasih kıl ve ona te’vili öğret.” duasının kabul olması bunu bir örneğidir.

860

Zebîdî, a.g.e., II, 320 vd.

861

Utbe b. Ebî Lehep’e “Allah’ım, ona köpeklerinden birini musallat et.” yaptığı bedduasının neticesinde Hz. Peygamber’in bu duası kabul edilmiş, Utbe’yi bir aslan parçalamıştır.862

Medine’ye hicret esnasında, Sevr mağarasından çıktığı zaman kendisini takip eden bir müşrike yaptığı “Ey yer! Onu al.” bedduası kabul edilmiş, kendisini takip eden müşrikin atının ayakları kuma gömülmüştür. Bütün bu olaylar gösteriyor ki Allah, peygamberini yalnız bırakmamış, onu daima kendi katından desteklemiştir.863

Zebîdî’nin dile getirdiği şekliyle Hz. Peygamber, gerek sûret ve gerekse sîret bakımından dikkat çekici üstün meziyet ve özelliklere sahiptir. Resulullah’ın hayatını ve ahlâkını gözetleyip bunlar üzerinde dikkatlice düşünen bir kimsenin, ondaki ilâhî desteği ve yardımı göreceği hususunda hiçbir endişe yoktur. Kur’an’da Onun gücünün ilâhî bir kaynaktan geldiğini ifade eden âyette, “Seni geçim zorluğu içinde bulup da zengin etmedi mi?”864 buyrularak, aksini iddia edenlere cevap verilmekte ve sahip olduğu gücün kendisine Allah tarafından verildiği beyan edilmektedir.865

Nitekim Mâtürîdî, Nesefî ve Sâbûnî de Hz. Muhammed’in peygamberlik için ehil ve uygun bir ahlâkî yapıya sahip olduğunu ve bu üstün ahlâkî meziyetleri ile düşmanları tarafından bile takdir edildiğini, öyle ki, müşriklerin dahi kendisine güvenilir lakabıyla hitap ettiklerini belirtmiştir.866

Sonuç olarak, dinler tarihinde Hz. Peygamberharicindeki tek bir peygamberin hayatının ayrıntılı, bağlantılı ve sahih tarih münasebetinin yapılmadığı bilinen bir gerçektir. Söz konusu eksiklik bu peygamberler günümüzde ideal bir şahsiyet olarak model teşkil edememektedirler. Her sözü ve fiili kendisine inananlar tarafından tam bir sahihlikle korunan ve daha sonra en kutsal bir miras olarak sonraki nesillere büyük bir titizlikle nakledilen tek şahsiyet, yalnızca Hz. Peygamberdir. Onun hayatı

862

Zebîdî, a.g.e., II, 320 ; Krş. Nesefî, a.g.e., II, 63.

863

Zebîdî, a.g.e., II, 320; Krş. Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 256; Nesefî, a.g.e., II, 63.

864

ed-Duhâ 93/8.

865

Zebîdî, a.g.e., II, 320; Krş. Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, 256; Gazzâlî, el-Münkız mine’d-dalâl, 53-54; Nesefî, a.g.e., II, 63.

866

ve ahlâkının en ince ayrıntılarını bile hadis kitaplarında teferruatıyla görmek mümkündür.

2.1.4.2.3. ZATI VE SIFATI DIŞINDA GERÇEKLEŞEN MÛCĐZELERĐ

Müellifimizin tespit etmiş olduğu Hz. Peygamber’in zat ve sıfatları dışında olan mûcizelerini şu şekilde zikredebiliriz:

Hz. Peygamber’in doğduğu gecede; putların yüzüstü düşmeleri; Kisrâ sarayının sütunlarının göçmesi; Hz. Peygamber’in üzerinde kendisini bir bulutun takip ederek gölgelemesi; develerin, sahiplerini Hz. Peygamber’e şikâyet etmeleri; ayın ikiye bölünmesi; yemeğin ve avucundaki çakılların Allah’ı tespih etmesi; kertenkele, geyik, kurt gibi hayvanların konuşması ve şehâdet etmeleri; Hudeybiye ve Tebük seferlerinde Hz. Peygamber’in parmaklarının arasından su fışkırması ve bu sudan askerlerin ve bineklerin kana kana içmeleri; ağacın ona doğru yürüyerek köklerini sökülmesi; Nebî’nin dayanarak hutbe okuduğu kütüğün inlemesi; çakıl taşlarının ve ağacın ona selam vermesi; az olan yemeğin çoğalması; Hayber günü, pişirilen koyunun zehirli olduğunu Hz. Peygamber’e haber vermesi ve bunu gibi daha bir çok olağanüstü olaylar bu tür mûcizelere örnektir.867

Hz. Peygamber’in sürekli olmayan mûcizelerine ait olan rivâyetleri ayrıntılı bir şekilde inceleyerek tahriç eden Zebîdî, Hz. Muhammed’in, hadis kitaplarında âhâd rivâyetlerle rivâyet olunmuş bir çok mûcizelerinin olduğunu, bu mûcizelerin başlangıçta âhad haberler şeklinde rivâyet edilseler de zamanla bir çok kimse tarafından rivâyet edilecek seviyeye geldiğini, bu tek haberlerin bir araya gelmesiyle tevâtür derecesine ulaştığını belirtmiş, bu mûcizeleri şecaat ve mertlikleri ile ün yapmış ve ünleri nesillerden nesillere aktarılmış Hâtemin cömertliği, Hz. Ali’nin kahramanlığı hakkında söylenen olaylara bir benzetme yaparak, Hz. Peygamber’in bu tür mûcizelerinin de aslında nesillerden nesillere aktarılan menkıbeler gibi meşhur

867

rivâyetler olduğunu, tevâtür derecesine ulaştığını ve kabul edilmesinde herhangi bir şüphe bulunmadığını ifade etmiştir.868

Hz. Peygamber’in insanlara hayret veren mûcizelerine ait âhâd haberlerin bir araya gelmesiyle tevâtür derecesine ulaştığını ve bunlar hakkında bir müslümanın asla şüpheye düşmemesi gerektiğini ifade eden Đmam Gazzâli de hissî mûcizelerle ilgili rivâyetlerin toplamı tevâtür derecesine ulaşmış olduğundan, bunların nakledilmiş şekillerinin mûcize olmalarına bir zarar vermeyeceğini söylemiştir.869

Nesefî de buna benzer bir yaklaşım sergileyerek bu konudaki görüşünü özetle şu şekilde izah eder: Hz. Peygamber’in bu tür hissî mûcizeleri ilk başta âhâd rivâyetlerle rivâyet edilmiş, ancak zamanla çok kimse tarafından rivâyet edilen ve yalan üzere ittifakları mümkün olmayan çok sayıda grup tarafından dahi rivâyet edilecek dereceye ulaşmıştır. Nasıl ki şecaat ve mertlikleri ile ün yapmış ve bu ünleri nesillerden nesillere aktarılmış Amr b. Tufeyl, Hâris b. Şihab, Kays b. Zübey ve bunun gibi kimseler hakkında söylenenler ilk başta âhâd haber şeklinde rivâyet edildikleri halde zamanla bu rivâyetler herkes tarafından nakledilecek tevâtür derecesine ulaşmışsa ve şecaat ve mertliklerini kesin olarak biliyorsak Hz. Peygamber’in bu tür mûcizelerinin de nesilden nesile aktarılan menkıbeler gibi tevâtür derecesine varan büyük topluluklar tarafından nakledildiği için kabul edilmelerinde bir şüphe bulunmamalıdır.870

Görüldüğü gibi Hz. Peygamber’in mûcizeleri kelâm literatüründe önemli bir yer tutmaktadır. Bu konuda Kur’an’ın yaklaşımını esas alan kelâmcılar hissî mûcizelerden çok aklî mûcizeler üzerinde üzerinde durmuştur.871 Ancak Zebîdî, Hz. Peygamber’in hissî mûcizelerinin lafzı tevâtür derecesine ulaşmayıp âhâd yolla sabit olan haberler şeklinde olmakla birlikte söz konusu rivâyetlerin bütününden hareketle, Hz. Peygamber’den birtakım hârikaların zuhur ettiği hususunda mânevî tevâtürün

868

Zebîdî, a.g.e., II, 326 vd.; Krş. Bağdâdî, el-Fark, 255-256; Fahreddin er-Râzî, Muhassal, 230 vd.;Teftâzânî, Şerhu’l-‘Akâ’id, 298.

869

Gazzâlî, el-Đktisâd, 155–156.

870

Nesefî, a.g.e., II, 57.

871

oluştuğuna dikkat çekmiştir.872 Müellifimiz, Hz. Muhammed’in nübüvvetini ispat etmek için sadece aklî mûcizelerle yetinmemiş, hissî mûcizelere de geniş yer vermiştir.873 Dolayısıyla Zebîdî’nin Hz. Peygamberin nübüvvetini ispat etmek için ortaya koyduğu aklî delillerinin yanında hissî mûcizeler de önemli bir yer tutmamaktadır.

Sonuç olarak mûcizelerin nübüvveti ispat noktasında her dönemde geçerliliğini muhafaza ettiği hususu dikkate alınırsa Hz. Peygamber’in nübüvvetini kanıtlayan delillerin her dönemde geçerliliğini muhafaza edecek türden olmasının Kur’an’ın ve Đslâm’ın ruhuna daha uygun olduğu anlaşılır. Zira Hz. Peygamber, inkârcıların birtakım vehim ve vesveselerini bastırmak, akıl ve idraklerini saf dışı bırakacak hârikulâde olaylar göstermek için gelmemiştir. O, ilâhî mesajı insanlara ulaştırmak, en güzel ve örnek davranışları insanlığa sunmak için gönderilmiştir. Akıllı, basîretli, önyargıdan uzak ve hakkı kabule meyilli insanlar, onun gerçek peygamber olduğunu, mesaj ve öğretisini incelemek, ahlâk ve faziletlerini araştırmak ve bütün hayatını tetkik etmek sûretiyle anlayabilirler. Öyle ki, Hz. Peygamber nübüvvetinin başlangıcında ortaya koyduğu hedefleri tek tek gerçekleştirmiş, putperestliği kaldırmış ve tevhid inancını yerleştirmiş, erdemli bir toplum oluşturmuş ve sonuçta mükemmel bir din getirmiştir. Böylece o şimdiye kadar hiçbir kimseye nasip olmayan büyük bir başarı elde etmiştir. Đşte Hz. Peygamber’in bütün bunları peygamberlik iddiasıyla birlikte tek başına gerçekleştirmiş olması onun Allah tarafından desteklendiğini gösteren en büyük mûcizesidir.