C. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ VE KAYNAKLARI
2.3. HZ İDRİS (A.S) VE SUHUFU
2.3.1. Hz. İdris
Kur’an, (س ر د) kökünden türemiş İdris kelimesini, bir peygamberin özel ismi olarak kullanmıştır. Bu kelimenin kökü hakkında dilciler ve tefsirciler birçok değişik görüşler ileri sürmüşlerdir.212 “O, Allah’ın kitabını çokça okuduğu için İdris diye isimlendirilmiştir” diyenler vardır.213 Zebidi: “İdris kelimesinin ( س ر
د ) DeRaSe
kökünden türetildiğine dair görüşün bir kuruntudan ibaret olduğunu söylemiş ve209 Taberi, et-Tarih, I, 162. 210 Bakara 2/35-36. 211 Taberi, et-Tarih, I, 151 212
Ali Akpınar, “Kur’an-ı Kerim’de Okuma (Kıraat) Lafızları”, CÜİFD, Sayı, 2, Sıvas, 1998, s.213. 213
kelimenin Arapça olmadığını (a’cemi) olduğunu savunarak şunları söyler: “İdris kelimesi çoklarının sandığı gibi(
سر د ) DeRaSe kökünden türemiş değildir. Aksine
o, Peygamberimizin (s.a.s) kırk dördüncü dedesi olan ve ismi Hanu’ yahut Ehnu’ olan idris peygamberin ismi olup acemi bir kelimedir.”214 demiştir. Zemahşeri ise: “idrisin ders kökünden Arapça bir kelime olduğu, Allah’ın kitabını çok okuyup incelediği için kendisine bu ismin verildiği yolundaki görüşü reddeder.”215Kur’an-ı Kerim de ise Hz. İdris (a.s) ile ilgili olarak “ağlayarak secde etme, doğruya ulaştırılma, seçkin kılınma”216 “şanının ve mekanının üstün ve yüce olması”217 “sabredici olma”218 “sıddık ve nebi olma” 219 gibi nitelikler de yer almaktadır. Hadislerde İdris’ten sadece mi’rac hadisesi dolayısıyla bahsedilir. Hz. Peygamber (s.a.s) miraçta, bazı rivayetlere göre onunla ikinci, hadislerin çoğunluğuna göre ise onunla dördüncü kat semada karşılaşmıştır.220
Ayrıca, el Hakim (ö. 405/1014) “el -Müstedrek” adlı kitabında İdris (a.s) hakkında şöyle bir Hadis-i Şerif rivayet eder:
ﻞﺌﺳ ﮫﻧأ ،ﮫﺒﻨﻣ ﻦﺑ ﺐھو ﻦﻋَ ِ
ُ ُ
ﱠ َ
ٍ َ ُﱢ
ِ ْ
ِ
ْ
َ
ْ َ
لﺎﻗ ؟ﻮھ نﺎﻣز يأ ﻲﻓو ﻮھ ﻦﻣ ﺲﯾردإ ﻦﻋَ
َ
َ
ُ
ٍ َ
َ ﱢ َ
ِ
َ َ
ُ
ْ
َ
َ
ِ
ْ
ِ
ْ
َ
:
»
ﻲﺣ ﺔﻨﺠﻟا ﻲﻓ ﻮھو ،خﻮﻨﺧ ﮫﻟ لﺎﻘﯾ يﺬﻟا حﻮﻧ ﺪﺟ ﻮھﱞ َ
ِ
ﱠ
َ
ْ
ِ
َ َُ
ُ ُ
َ ُ
َ
ُ َُ
ِ
ﱠ ٍ
ُ
َ
َ
ُ
«
ﻦﺑ قﺎﺤﺳإ ﻦﺑ ﺪﻤﺤﻣ لﺎﻗوِ ْ
َ َ
ْ
ِ ُ
ْ
ُ ﱠ َُ
َ
ََ
رﺎﺴﯾٍ َ َ
:
»
خﻮﻨﺧأ ﻮھو ةﻮﺒﻨﻟا ﻲﻄﻋأ مدآ ﻲﻨﺑ لوأ ﺲﯾردإ نﺎﻛُ ُ ْ َ
َ َُ
َ ﱠ
ُ
ﱡ
َ
ِ
ْ
ُ
َ
َ
ِ
َ َ
ﱠ
َ
ُ
ِ
ْ
ِ
َ
َ
ﻦﺑ ﻞﯿﻟﻼھأ ﻦﺑ ﺪﯾﺰﯾ ﻦﺑِ
ْ
َ
ِ َ ْ َ
ِ
ْ
َ ِ
َ
ُ
ْ
ﻦﺑ نﺎﻨﯿﻗِ ْ َ َ ِ
مدآ ﻦﺑ ﺚﯿﺷ ﻦﺑ ﺮﺷﺎﻧ َ َ ِ
ْ
َ
ِ
ِ
ْ
ِ
ِ
َ
Vehb b. Münebbih’e İdris kimliği ve (yaşadığı) zaman soruldu O da şöyle dedi: “İdris, Nuh’un dedesidir ve ona Hanuh denilirdi. O, cennette diridir.”
214
ez-Zebidi, Tacu’l Arus, IV, 149. 215
Zemahşeri, el- Keşşaf, III, 23. 216 Meryem 19/58 217 Meryem 19/57. 218 Enbiya 21/85. 219 Meryem 19/56. 220
Muhammed b. İshak b. Yesar dedi ki: “İdris, Adem’in ilk oğludur. O’na nebilik verilmiştir. O Ehnuh b. Yezid b.Ehlal b.Kinane b. Naşir b. Şit b. Adem’ dir.”221
İdris’in (a.s) kimliği konusunda en çok ilgi çeken hususlardan biri de onun yarı efsanevi bir şahsiyet olan Hermes’le ilgisidir. İslami kaynaklarda üç Hermes’ten söz edilmekte olup her biri değişik özelliklere sahiptir. Bunlar Hermes (Hermesü’I- Heramise), Babilli Hermes ve Mısırlı Hermes’ tir. Birinci Hermes hakkındaki rivayetler İdris’e dair anlatılanlara benzemekte, bazılarına göre, bunun Uhnuh ve İdris (a.s) ile aynı kişi olduğu kabul edilmektedir. Hz. İdris (a.s) ile ilgili “Biz onu yüce bir mekana yükselttik” 222 ayeti bazılarına göre, Razi’ye göre. “İdris (a.s)’in ruhunun kabzedildiğini dördüncü kat sema olduğunu söylemiştir.223 Peygamberimiz (s.a.s) Cebrail (a.s) ile miraç yolculuğunda dördüncü kat semada Hz. İdris ile karşılaştıklarını anlatmaktadır.224
Ayrıca, Kitab-ı Mukaddes’te yer alan “ Ve Hanok Allah ile yürüdü ve gözden kayboldu; çünkü onu Allah aldı”225 ifadesiyle semaya kaldırılmış olan şahsiyetlerdendir. İbraniler İdris’e (a.s) Hanüh demektedir ve bu isim Uhnüh olarak Araplaştırılmıştır. Allah kitabında onu İdris olarak adlandırmaktadır. Biruni, Hermes’e İdris de denildiğini, bazılarının Buda’yı Hermes olarak kabul ettiklerini nakleder.226
Nesefi (ö.710/1310) Medariku’t-Tenzil ve Hakaikut’Te’vil adlı tefsirinde şöyle bir rivayete yer vermiştir: İdris (a.s) Adem’den (a.s) sonra, kalemle ilk yazı yazan, bütün ilimler kendisine öğretilen, çok sayıda talebesi olan, yeryüzünde ilk defa demiri keşfedip ondan aletler yapan, ziraatı geliştiren, iğne ile dikiş diken, ilk
221
Ebu Abdullah el-Hakim Muhammed bin Abdullah en-Nisaburi, el-Müstedrek, (ö.405/1014), (Tahkik: Mustafa Abdul Kadir Ata), Dar’ul Kütüb’il Ulumiyye, Beyrut, II, 598.
222
Meryem, I9/57 223
Ebu Abdullah Muhammed bin Ömer bin el- Hüseyin bin Fahruddin er-Razi, (ö. 606/1210),
Mefatihu’l-Ğayb, Daru İhyau’t-Türasu’l-Arabi, 3. Baskı, Beyrut, 1420 XXII, 176.
224
Taberi, et-Tarih, II, 308. 225
Tekvin 6/24. 226
kez elbise dikip giyen kişi idi. Kendisine otuz suhuf verildi. Kavmini putlara tapmaktan men ve yüce Allah’a ibadete davet etti.”227
Müslüman müelliflerin hepsi İdris’in Kitab-ı Mukaddes’teki rivayete göre ebedi hayata ermiş olan veya Kitab-ı Mukaddes dışı yahudi dini literatürüne göre ölmeden cennete giren Hanok (Honoch) olduğunu kabul eder. Bizde de bu görüşü benimseyen ilk müellif Taberi’dir.228
2.3.2. İdris’in (a.s) Suhufu
Kur’an-ı Kerim’de İdris’in (a.s) ismi, şu iki ayette geçmektedir: “Kitapta İdris’i de an; çünkü O, çok sadık bir peygamberdi.229İsmail, İdris, Zülkif’li de (hatırla). Onların hepsi de sabredenlerdendi.230 Fakat İdris’in (a.s) suhufuyla ilgili Kur’an-ı Kerim’de her hangi bir bilgi yoktur. Ebu Zerr hadisinde
خﻮﻨﺧأ َ ُ ْ َ
ﻰﻠﻋ لﺰﻧأوَ َ َ ِ ْ ُ َ
ﺔﻔﯿﺤﺻ نﻮﺛﻼﺛ
ً َ ِ َ
َ ُ َ َ
“İdris’e (a.s) otuz sahife indirildiği” Hz. Peygamber (s.a.s) tarafından bildirilmiştir.Taberi’nin naklettiğine göre Allah ona peygamberlik verdiğinde Adem (a.s) 622 yaşında idi. Adem ve Şit’ten (a.s) sonra Ademoğlundan ilk peygamber odur. Allah (c.c) ona otuz sahife vermiştir. Kabiloğulları’na peygamber olarak gönderilmiştir. Kavmine tebliğde bulunup hak yola davet etmiş, onlardan Allah’a itaat etmelerini şeytana karşı çıkmalarını istemiş, fakat kavmi onu dinlememiştir.231
Taberi Tarihinde, hem bu sahifelerin, hem de diğer semavi kitapların; kitap gönderilmeyen peygamberlerin tebliğ görevinde hükümlerine tabi oldukları metinler olduğunu ifade bakımından da şöyle denilmektedir: “İdris (a.s) Şit’in (a.s) suhufunu okurdu ve ahaliyi o kitabın hükmüne davet ederdi. Allah (c.c) ona da otuz sahife
227
Ebü’l-Berakat Abdullah bin Ahmet bin Mahmut Hafizu’d-Din en Nesefi,(ö. 710/1310), Tefsiru’n-
Nesefi, (Medariku’t-Tenzil ve Hakaikut’Te’vil), Daru’l-Kelimu’t-Tayyib, Beyrut,1419/1998, II,
341; Köksal, a.g.e, I, 81. 228 Taberi, Tarih, I, 170. 229 Meryem 19/ 56. 230 Enbiya 21/ 85. 231 Taberi, Tarih, I, 164-172.
gönderdi. O, bu sahifeleri kendi eliyle yazdı. Adem’den (a.s) sonra ilk kalem tutup yazı yazan İdris (a.s)’dır. “Ve İdris (a.s) şöyle dedi: “Ya Rıdvan, ben Hak Teâlâ’nın peygamberiyim. Benim makamımın cennet olacağını Suhuf’ta gördüm” 232
Hz. İdris’e (a.s) ilahi bilgileri ihtiva eden otuz sahife indirilmiştir. O, Adem’in (a.s) ve Şit’in (a.s) sahifelerini de kalbinin üzerinde taşırdı. Remil ilmi, hey’et, nücum, hesap, tıp, nebatların sırları, garip sanatlar, yazı yazmak, dikiş dikmek, terazi kullanmak gibi meslek ve sanatları İdris icat etmiştir. Sahifelerinde semavi sırlar, ruhanilere hükmetmenin yöntemleri, varlıkların özellikleri gibi konulara dair bilgiler vardı. Çok sayıda talebesi olan İdris, yeryüzünde ilk defa demiri keşfedip ondan aletler yapmış; ziraatı geliştirmiş, deri ve kumaşlardan elbise dikmiştir.”233 Hz. İdris (a.s) suhufu ile ilgili en fazla rivayet Taberi’nin Tarihu'r- Rusûl ve'l-Mulûk adlı tarih kitabında geçmektedir. Bununla ilgili kaynaklarımızda başka da rivayet yoktur.