• Sonuç bulunamadı

B. KÛFE BÖLGESİNDE BULUNAN ESKİ BİR DEVLET: HÎRE

2. Kûfe’deki Dîni Nitelikli Siyasi Hareketler

2.1. Hucr b Adiy Hareketi

Hicri 41/661-62 yılında Hz. Hasan hilâfeti Muâviye’ye devretmek zorunda kalmıştır. Bu yıl Müslümanların birliği ve beraberliğine işaret ettiği için kaynaklarda

“Cemaat Yılı” olarak ifade edilmiştir.306 Bunun bir sonucu olarak da Kûfeliler

Muaviye’ye biat etmiştir. Kûfeliler bu dönemde Emevilere karşı herhangi bir muhalefet hareketi içinde bulunmamış hatta Ali yanlıları olarak bilinen kişiler bile Haricilere karşı Emevilerin yanında yer almıştır. Fakat bu durum uzun sürmedi. Çünkü Muaviye’ye göre Ali taraftarları ve Kûfeliler Hz. Osman’ın öldürülmesinden sorumlu olan kişilerdi. Aynı zamanda Muaviye bu kişilere güvenmiyor ve onları baskı altında tutmak istiyordu. Bu sebeple Muaviye, Kûfe valisi Muğire b. Şu’be’ye hutbelerinde Hz. Ali’ye sebbetmeyi ve Hz. Osman’a da dua edip merhamet dilemeyi ihmal etmemesini tembih ediyordu.307 İşte Hucr b. Adiy hadisesi de bu politikanın sonucu olarak gelişen bir olaydır.

Kûfe’nin önde gelenlerinden biri olan Hucr b. Adiy, Yemen kökenli Kinde kabilesine mensup bir sahabîdir. Kaynaklarda ifade edildiğine göre Kinde kabilesinin komutanlığını da yapmaktadır. Hatta bir ara kabile reisi olacağı bile gündeme gelmiştir.308 Hucr, Ali- Muaviye çatışmasında Hz. Ali’nin yanında yer almış ve Cemel ve Sıffîn savaşlarına katılmıştır. Hz. Hasan hilafeti Muaviye’ye devredince ona karşı çıkıp bu durumdan hoşnutsuzluğunu ağır bir şekilde ifade etmiştir.309

306 Halife b. Hayyat, Tarih, c. 1, s. 203.

307 Taberî, Tarîh, c. 5, s. 254; Muğire b. Şu’be, Muaviye’nin hilafete gelmesiyle (41/661)

Kûfe’ye vali olarak atanmıştır. Onun 7 yılı Muaviye döneminde olmak üzere ölünceye kadar yani 9 yıl Kûfe valiliği yaptığı rivayet olunmaktadır. Bkz. Dîneverî, el-Ahbâr, s. 287.

308 Dîneverî, el-Ahbâr, s. 210. 309 Dîneverî, el-Ahbâr, s. 288.

Muaviye’nin emri ile Kûfe’de minberde Hz. Ali’ye lanet edilmeye başlanması Kûfeliler tarafından hoş karşılanmamıştır. Bu uygulamadan ilk rahatsız olan kişi de Hucr b. Adiy olmuştur.310 Hucr bu rahatsızlığını Emevî valisi Muğire’ye bildirse de bir sonuç alamamıştır.311 Muğire b. Şu’be eliyle gerçekleştirilen Hz. Ali’ye küfür politikası tüm telkinlere rağmen devam edince Hucr valiye gelerek “Allah sizi kötülüklerle ansın ve size lanet etsin. Sizin kötüleyip durduğunuz kişilerin, faziletini saydığınız kişiden daha üstün olduğuna şahitlik ederim” demiştir.312 Kaynaklarda bu tepki karşısında Muğire’nin bir süre Ali’ye lanet okumayı bıraktığı rivayet edilmektedir. Gerekçe olarak da onun yaşlı olması ve son zamanlarında böyle bir olaya karışmak istememesi zikredilmiştir.313

Muğire’nin vefatıyla birlikte Kûfe’ye vali olarak Ziyad b. Ebihi atanınca durum değişmiştir. Onun ilk işi Muğire’nin zamanında yaşanan hadise hakkında malumat edinmek olmuştur.314 Hz. Ali’ye sempati duyanların da bulunduğu bir vakitte Kûfe mescidinde halkı alenî olarak uyarmış ve onlardan birinin Hucr gibi bir hadiseye karışması durumunda sert karşılık bulacağını söylemiştir. Fakat bu söyledikleri Kûfe toplumunda istenen etkiyi yaratmamıştır. Daha önce Muğire’ye gösterilen tepkilerin aynısı ona da gösterilmiştir.315

Hucr b. Adiy’in valiye karşı Hz. Ali’yi savunmasından bir süre sonra Ziyâd, Basra ve Kûfe valiliklerini birlikte yaptığı için yerine Amr b. Hureys’i vekâleten atamış ve Basra’ya dönmüştür.316 Amr’dan da aynı şekilde hutbelerde alenî olarak Ali’ye küfretmesini istemiştir. Fakat Hucr b. Adiy, Ziyad’ın Basra’ya dönmesini fırsat bilerek Muaviye’ye lanet etmeye ve Hz. Ali taraftarlarını etrafında toplamaya başlamıştır. Amr b. Hureys ise Hucr ve taraftarlarına karşı yapmış olduğu bir konuşmasından dolayı taşlanınca Ziyâd acilen Kûfe’ye dönmek zorunda kalmıştır.317

310 Taberî, Tarîh, c. 5, s. 241.

311 Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 243; İsfehânî, Ebû’l-Ferec (ö. 356/966), el-Eğânî, thk. Abdullah

Ali Muhanna, Beyrut, 1995, c. 17, s. 137.

312İbn Esîr, el-Kâmil, c. 3, s. 69; Taberî, Tarîh, c. 5, s. 254. 313 Söylemez, Kûfe’nin Siyasi Tarihi, s. 107.

314 Zehebî, Şemsuddîn Muhammed b. Ahmed b. Osman, Târihu’l-İslam, thk. Ömer

Abdusselâm et-Tedmurî, Beyrut, 1993, s. 44.

315 Taberî, Tarîh, c. 5, s. 255. 316 İbn Esîr, el-Kâmil, c. 3, s. 70.

Ziyad Kûfe mescidinde son derece sert bir konuşma yaparak Hucr b. Adiy ve olayın faillerinin kendisine teslim edilmesini, aksi takdirde bütün kabilelerin zan altında kalacağını ifade etmiş ve askerlerine mescidin etrafını kuşatmalarını emretmiştir. Mescidin çıkış kapısına bir sandalye koyup oturduktan sonra Amr b. Hureys’e düzenlenen saldırıda yer almadıklarına dair yemin istemiş, yemin edenleri serbest bırakmış, yeminden kaçınanları da hapse attırmıştır. Bu olay sonunda Taberî’ye göre 12 kişi hapse atılmıştır.318

Kûfe’de gerçekleşen ve sosyal bir kargaşaya sebep olan bu olayın faili Hucr b. Adiy olduğu için Ziyad b. Ebihi ilk olarak onun peşine düşmüştür. Bu sebeple Kûfelilere bir konuşma yaparak Hucr’u kendisine teslim etmelerini istemiştir. Ziyad b. Ebihi’in bu konuşmada Kûfelilere hitaben “Vücutlarınız benimle, ama kalpleriniz şu ahmak Hucr’la mı yoksa! Vallahi bu sizin içinizdeki fesattan kaynaklanmaktadır.” dediği rivayet edilmektedir.319 Bu konuşmanın esasına bakınca en azından Kûfelilerin valiye karşı fiili bir mücadele hususunda çekimser davrandıkları anlaşılmaktadır. Fakat Ziyâd bunu Emevîlere karşı yapılan bir isyan girişimi olarak değerlendirmiş ve bunun bedelini de tüm Kûfelilere kesmek istemiştir.320

Ziyâd’ın emniyet kuvvetlerini kendisini yakalamakla görevlendirdiğini duyan Hucr çareyi kaçmakta bulmuş ve bu amaçla Kinde’nin alt kolu olan Benî Harb’ten bir kişinin evinde daha sonra da Nehâ kabilesinden Abdullah b. Hâris’in evinde saklanmıştır.321 Ziyâd b. Ebihi Hucr’u bu şekilde ele geçiremeyeceğini anlayınca Kinde kabilesinin reisi Muhammed b. Eş’as b. Kays’ı yanına çağırarak, Hucr’u kendisine teslim etmesini aksi takdirde bunun bedelini tüm Kinde kabilesinin ödeyeceğini ifade etmiştir.322 Muhammed b. Eş’as ise Cerir b. Abdullah, Abdullah b. Yezid ve Abdullah b. Haris gibi kişilerle görüşerek Hucr ve arkadaşlarının Ziyâd’ın kendilerine emân verip Muaviye’ye göndermesi karşılığında teslim olmalarını

318 Dîneverî, el-Ahbâr, s. 292; Söylemez, Taberî, Tarîh, c. 5, s. 268. 319 Taberî, Tarîh, c. 5, s. 257.

320 Söylemez, Bedevîlikten Hadarîliğe Kûfe, s. 10.

321 Taberî, Târih, c. 5, s. 262; İbn Esîr, el-Kâmil, c. 3, s. 72. 322Belâzurî, Ensâb, c. 1, s. 250.

sağlamıştır.323 Fakat kendilerine eman verilse de Hucr ve arkadaşları Muaviye tarafından öldürülmekten kurtulamamıştır.324

Olay Emevîlerin ilk dönemlerinde ortaya çıkan bir hadise olup, daha sonraki dönemlerde ortaya çıkacak olan hareketlerin bir habercisi olması bakımından önem arz etmektedir. Fakat bu olay araştırmacılar tarafından çeşitli şekillerde de değerlendirilmiştir. Şii nitelikli bir olay olarak görenlerin yanında bu hadiseyi sivil bir muhalefet hareketi olarak değerlendirenler de olmuştur.325 Hatta hadiseye ekonomik gerekçelerle açıklayanlar da bulunmaktadır. Nitekim Hucr, Muğire’ye Hz. Ali döneminde düzenli olarak ödenen atâların Emevîler döneminde düzensiz ödendiğini ifade ederek atâlarının kendilerine ödenmesini istemiştir. Fakat bunun hadise için kesin bir gerekçe olamayacağı açıktır. Yine de bu gerekçenin de az da olsa hadise üzerinde etkilerinin bulunduğunu kabul etmek gerekir.326 Diğer taraftan Emevîlerin bu hadiseyi bir isyan hareketi olarak değerlendirdiklerini görmekteyiz. Çünkü Hucr ve arkadaşlarını Muaviye’ye gönderen Ziyâd b. Ebihi bu kişilerle birlikte bir de mektup göndermiştir. Bu mektupta Ziyâd Muaviye’ye “Eğer bu şehre ihtiyacın varsa Hucr ve arkadaşlarını buraya geri göndermemelisin” diyerek durumu izah etmiştir.327 Bu ifadeden valinin Hucr ve arkadaşlarının yeniden böyle bir harekete kalkışabilecekleri ya da böyle bir hadiseye müsamaha gösterildiği için benzer hadiselerin meydana gelebileceğini düşündüğü anlaşılmaktadır.