• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1. Semâvât ve Semâ Olarak Kullanılışı ve Bazı Özellikleri

1.2. Semâ Olarak Kullanıldığı Bazı Ayetlere Bilimsel Yaklaşımlar

1.2.2. Hubuka Sahip Semâ

“Alanları ayrılmış yıldız kümeleri ile dolu göğe andolsun ki…” (Zariyat, 51/7) Bu ayette geçen “hubuk” kelimeside bilimsel veriler ışığında yeniden anlaşılmaya çalışılmış ve bu hususla ilgili yorumlar yapılmıştır.

ةَدَّيَشُم ِجوُرُبْلا ُلْثِم ،ُبِكا َوَكْلا « 4 » ِف انْلَعَج ْدَقَل َو ُروُصُقْلا َلاَق بكاوكلاب ءامسلا ينعي اهاَّنَّي َز َو بكاوكلا لاق ًاجو ُرُب ِءامَّسلا ي َني ِرِظاَّنلِل -(

281 Mecduddin Muhammed b. Yakup el-Fîrûzâbâdî, Tenvîru’l-Mikbas Min Tefsîri İbn-i Abbas, Lübnan, tsz, s. 217.

282

Taberi, a.g.e., c: VI, s. 4875.

283 Taberi, a.g.e., c: VI, s. 4875.

284 Kutluer, “Burç (İslam Düşüncesinde)” DİA, ss: 421 - 425.

“Hubuk” kelimesinin “sağlam/sık dokunmuş kumaş” anlamına da gelmesinden dolayı gökyüzünün “deliksiz” “her tarafı yıldızlarla kaplı” olması gerektiği ama ilk muhataplar döneminde her taraf yıldızlarla tamamen kaplı görünmediğinden ayetin farklı anlaşıldığı düşünülmüştür.

Daha sonraları gelişmiş teleskoplarla yapılan araştırmalarda gökyüzünde kayıp yıldızların olduğu bulgusuna ulaşılınca ayetin işaret ettiği ancak teknolojik aygıt eksikliği nedeniyle daha önce ulaşılamayan, bilgiye ulaşıldığı yani ayeti daha

sonraki keşiflerin ispatladığı öne sürülmüştür.286

Başka bir yoruma “Hubuk” kelimesinin “yollar” anlamından hareketle ulaşılmıştır. Bilim ışığında yolların mahiyetini anlamaya çalışan araştırmalar sonucunda yirminci asrın ikinci yarısında, uzaya çıkan araçların takip ettiği gidiş-dönüş esnasında atmosferin katmanları sırasında yanmamayı ya da atmosfer dışında

kaybolmamayı sağlayan yollar olduğu anlaşılmıştır.287

Yıldızların ve burçların düz bir çizgi halinde değil, kıvrımlı-dağınık şekillerde bulunmaları nedeniyle ışıklarının kıvrımlardan oluşan bir görünüş sergilemeleri bu

kelimenin farklı anlaşılmasına da neden olmuştur.288

Evrendeki çeşitli türden dalgaların, ışınların ve dalga boylarının düz değil

kıvrımlı gittiğini anlatıyor olmasına da işaret edebileceği ifade edilmiştir.289

Zemahşeri’ye göre hubuk, suya ve kuma rüzgâr vurduğu zaman oluşan

kıvrımlar, dalgalanmalardır.290 Elmalılı, kelimenin lüğat açıklamasını291 yaptıktan

sonra sanatkârların maharetli işlerine atıflar yapılarak Allah’ın birliğine ve gücüne gönderme yapıldığını söylemiştir. Aynı zamanda bu ayette çoklukları birleştiren

286

es-Savfi, a.g.e., c: IV, ss: 341 -345., Neccar, Tefsir, c: III, ss: 377 -380.

287 Şerif, a.g.e., ss: 71 -75. 288 Yeniçeri, a.g.e., s. 281. 289 Yeniçeri, a.g.e., ss: 282 -285. 290 Zemahşerî, a.g.e., s. 1049.

291 “Hubuk: Habîke’nin de hibak’in de çoğulu olabilir… Habîke: Dikkat ve özenle sağlam ve sanatlı dokunmuş, yol yol hâreli kumaşa denir. Hibak: Rüzgar güzel ve hoş estiği zaman denizde veya kumda meydana gelen yol yol kırıntılara denir. Saçların çok kıvırcıklığında meydana gelen dalgalanmalara da (öndülasyon) hübuk denilir. Maddenin aslı olan “habk”, sıkı bağlayıp sağlamlaştırmak ve kumaşı sıkı, sağlam ve üzerinde sanat eseri görünecek şekilde güzel bir zemin üzere dokumak anlamına gelir ki esası, safakat; yani kumaşı sağlam ve güzel dokumak diye özetlenmiştir.” (Elmalılı, a.g.e., c: VIII, ss: 579 – 580.)

yüksek bir topluluğun manzarasına işaret olduğunu da belirtmiştir. Sağlam ve düzgün

dokunmuş (hara kumaşlı) güzel ve yüksek göğe dikkat çekildiğini belirtmiştir.292

Said Şimşek de gök cisimlerinin yörüngelerinin kastedilmiş olabileceğini belirtmektedir. Aralarında birçok uyum bulunsa da birden çok yörüngenin olmasının

ahirete inanmayanların sözlerinin farklı olacağına işaret edildiğini söylemektedir.293

Görüldüğü üzere, aynı kelimenin anlam içeriğinden hareketle, aynı ayete dört farklı bilimsel/kozmolojik içerikli yorum yapılmıştır. Yorumlar hakkında değerlendirme yapmak için, öncelikle kelimenin semantik yapısının bu yorumlara ne kadar imkân tanıdığına bakmak gerekecektir.

(كُبُح) olarak ayette karşımıza çıkan kelime; bir şeyin güzel ve sağlam

yapılması anlamındaki (ك ب ح)’den türemiş (ةكي ) kelimesinin çoğuludur. ( يف كبحلا ِب َح

ءامسلا) ifadesi (موجنلا قئارط) olarak rüzgarın kumda/çölde yaptığı kıvrımlara benzetilmektedir. Buradan hareketle (كبحلا تاذ) ifadesinin “çıkış yollarına sahip” olarak anlamaktan öte yıldızların ışıklarının oluşturduğu kıvrımlarla oluşan görüntü

olarak anlamak daha doğru görünmektedir.294

“Sık dokunmuş gök” anlamı da “dokumayı sağlam ve güzel yapmak” olan anlamlarından biridir. Ancak bu anlamda vurgu sıklığa değil sağlamlığa ve

güzelliğedir.295 “Kıvrımlılık” kumların oluşturduğu görüntüden hareketle

yıldızlara/yıldızların oluşturduğu görüntüye verilen bir özelliktir.296

Tekrar etmek gerekirse “hubuk” kelimesinin “sağlamlık” “yolak yolak” gibi bilimsel yorumlara mesnet gösterilen anlam içerikleri fiilin tesir ettiği şeydeki sağlamlığı ve görsel estetiği vurgulama amacını güttüğü görülmektedir. Bu bakımdan “sıklık” anlamından kayıp yıldızları, “kıvrımlılık” anlamından gökyüzüne ulaşma yollarını anlamanın semantik açıdan mümkün olmadığı görülmektedir.

292

Elmalılı, a.g.e., c: VI, s. 580.

293

Şimşek, a.g.e., c: V, s. 53.

294 Ebu’l-Fazl Muhammed b. Mükerrem, İbn Manzur, Lisânu’l-Arab, Beyrut, h:1414, c: X, s: 408; İbn-i Zekeriya, a.g.e., ss: 294 -297; el-Fîruzâbâdî, a.g.e., ss: 259 -265; el-Cevherî, a.g.e., ss: 207- 210.

295

İbn Manzur, a.g.e., c: X, s. 408; İbn-i Zekeriya, a.g.e., s. 294; Fîruzâbâdî, a.g.e. 2011, s. 259; el-Cevherî, a.g.e., s. 207.

296 İbn Manzur, a.g.e., c: X, s. 408; İbn-i Zekeriya, a.g.e., s. 294; Fîruzâbâdî, a.g.e., s. 259; el-Cevherî, a.g.e., s. 207.

Ayeti İbn Abbas ve Said b. Cübeyr; “güzel yaradılış ve yükseltiliş”, “güzel

görünüm”, “süs” olarak tefsir etmişlerdir.297

Tabiûndan Hasan Basri; “Yıldızlarla güzelce süslenmiştir.” şeklinde tefsir etmiştir. Hasan Basri; “-Elbiseyi dokuduğunda dokumacıyı görmedin mi?-(Dokuması)‘Ne güzel olmuş.’ der.”şeklinde dokumacıyı ve kumaşını örnek

göstererek açıklamıştır.298

Tabiûndan Katâde; “Güzel yaratılış” olarak, Mücahid de “Yapısı sağlam

olan” olarak tefsir etmişlerdir.299

Abdullah b. Amr; “Yedi gök” olarak tefsir etmiştir.300

Sahabe ve tabiûndan gelen rivayetlerle bilimsel verilerle yapılan yorumların uyuşmadığını söylemek mümkündür. Dahası yapılan yorumlarda zorlamalara gidildiğini de söylenebilir. Semantik olarak temellendirmenin yetersiz kaldığı gibi ilk muhatapların anladıklarıyla da uyum arz etmeyen yorumların bilimsel tefsir olarak lanse edilmesi ve hatta ilmî îcaz örneği olarak sunulması tutarlı ve sağlıklı görünmemektedir.