• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1. Semâvât ve Semâ Olarak Kullanılışı ve Bazı Özellikleri

1.2. Semâ Olarak Kullanıldığı Bazı Ayetlere Bilimsel Yaklaşımlar

1.2.6. Dönüş Özelliğine Sahip Gök

“Andolsun içindekilerin gidip geldiği semaya…” (Tarık, 86/11-12)

Tarık suresi 11. ayette göğe “Dönüşlü-dönerli” nitelemesi yapılarak yemin edilmiştir. “Dönüşlülük” bilimsel veriler ışığında farklı şekillerde yorumlanmıştır.

Yorumlardan biri, atmosfer içindeki gazların dönüşlü olmasıdır.342

Güneş sisteminde ya da başka sistemlerde birbiri ardına seyreden Yıldızların, Gezegenlerin,

Güneş’in, Dünya’nın ve Ay’ın yörüngesinde dönmesi olarak da yorumlanmıştır.343

Atom zerreciklerinin dönüşü, Müslümanların tavafı olarak görülmüştür.344

Suların buharlaşıp yeryüzüne yağmur olarak dönmesi, telsiz dalgalarının atmosfere çarparak geri dönmesi, dünyadaki sıcak ışınların atmosferden geri dönmesi

gibi anlamlara geldiğini söyleyenler de olmuştur.345

Elmalılı; suyu döndürmesi, su vesilesiyle rızkı her yıl yeniden getirmesi, ruh ve melekler âleminin iniş ve çıkışları, gök cisimlerinin dönüşü, bulutların akımı gibi kütlesel, gerekse ışık, karanlık, sıcaklık, soğukluk, rutubet ve kuruluk gibi değişimler, oluş ve bozuluştan sonra yeniden iade gibi muhtemel anlamlara tefsirinde

yer vermiş ve her birinin doğruluk değerini taşıdığına işaret etmiştir.346 Şimşek de

buharlaşarak yukarılara doğru yükselen suların yağmur olarak tekrar yere dönmesi

olarak anlamıştır.347

342 Birinci kat olan troposferde, su buharı sis olarak Karbon dioksit gazı vasıtasıyla özellikle gece yükseldiği yere döner. İkinci tabaka da aynı şekilde dönen bir yapıya sahiptir. Zira günlük olarak buhar halinde göğe yükselen suyun yağmur halinde yere inmesi ozon gazının indiği gibi. Üçüncü ve dördüncü tabakalar da denizden, 90, 200 ve 300 km yüksekteki gazlar vasıtasıyla elektrik yüklü iyonlar olarak ayna gibi işlev görürler. Beşinci katman olan Exosfer de mıknatıs halkaları halinde inerler. Bu mıknatıs halkaları sayesinde Güneş’in zararlı ışınlarından yeryüzü korunmuş olur. Şerif, a.g.e., s. 68. Ayrıntılı bilgi için bkz. Neccar, Tefsir, c: IV, ss: 420 - 425; Şerif, a.g.e., s. 69-70, Abdussamet, age, s: 121, es- Savfi, a.g.e., c: IV, ss: 351 -355, El-Hâc Ahmed, Yusuf, a.g.e., s. 353. Abdullah, a.g.e., s. 115,Neccar, Tefsir, c: IV, ss: 420 -425.,

343

Nablusi, Muhammed Ratıb, Mevsuatu’l-İ’cazi’l-İlmi Kur’an ve’s-Sunne (Ayatullah fi’l-Afak), Daru’l-Mektebi, Dımeşk, 2010, s. 43, 56 vd. , es- Savfi, a.g.e., c: IV, s. 353. Neccar, Tefsir, c: IV, ss: 420 - 425., Hudur, el-İnsan Fi’l-Kevn Beyne’l-Kur'ân ve’l-ilm, Alemu’l-Marife, Cidde, 1983, s: 261 – 265.

344 Hudur, el-İnsan Fi’l-Kevn Beyne’l-Kur'ân ve’l-ilm, Alemu’l-Marife, Cidde, 1983, ss: 261 - 265.

345

Müslüm, a.g.e., s. 188.Neccar, Tefsir, c: IV, ss: 420- 425, Muhammed Mütevelli Eş-Şa’ravi,

Mu‘cizetu’l-Kur'ân, tsz, basım yeri yok, c: III, ss: 23-27. 346 Elmalılı, a.g.e., c: VIII, ss: 375 - 376.

Ayet, sahabeden İbn Abbas ve tabiûndan İkrime tarafından “içinde yağmur

olan bulut” olarak, ve “damlanın ve rızkın her sene dönüşü” olarak, Hasan Basri

tarafından “İnsanların rızıklarının her sene dönüşü” şeklinde açıklanmıştır. Mücahid “Bulut yağmur yağdırır, sonra yağmurla o Semâ tekrar geri gelir.” şeklinde yorumlamıştır. Katâde de “Her sene kulların rızıkları döner, bu olmasa helak olurlar

ve süsleri helak olur.” demiştir. Katâde başka bir rivayette “(gök) yağmurla her sene döner.” demiştir. Dahhak; “yağmur” olarak yorumlamıştır. İbn Zeyd; “Göğün

Güneşi, Ay’ı, ve Yıldızları şu taraftan gelirler.” demiştir.348

Bu kadar farklı yorumların içinde yağmur döngüsü ortak nokta olarak karşımıza çıkmaktadır. Akabindeki ayetin de yeryüzünün yarılmasına işaret ettiği göz önünde alındığında, bu ayette bulutların yeryüzüne yağmur olarak dönmesinin kastedilme ihtimali artmaktadır. Surenin bütünü düşünüldüğünde, sudan yaratılan insanın topraktan yeniden yaratılabilme imkânı, yağmur suyunun topraktaki bitkilerin oluşumuna imkân hazırlamasıyla toprağın bu yaratılışa mekân olması örneğiyle anlatılmak istenmiş olabilir.

Böyle olduğunda sudan insanı yaratan Allah’ın suyla topraktan bitki yarattığı gibi bir gün insanları da oradan çıkarmaya/döndürmeye kadir olarak gösterilmek istendiği söylenebilir. Bir diğer husus da insanın yeniden yaratılma imkân ve ihtimalinin ahiret ve ba‘su ba’de’l-mevt inancı taşımayan müşriklere anlatılması için o an hiç anlamadıkları ve asırlar sonra anlaşılacak birtakım örneklerden hareket edilmesinin pratik bir amacı olmayacağı açıktır. O dönemde anlaşılmadığı iddia edilerek bugün yeni yorumlar yapmak ve bunları ayetin asıl anlamı olarak sunmak makul görünmemektir. Yorumlarda bahsedilen olguların bilimsel vakıa olmaları ayetin bizatihi bu durumları anlattığı anlamına gelmemektedir.

1.2.8. Kıyamet Günü Göğün Parçalanması

“O gün semayı örten bulutlar (perdeler) açılacak,...” (Furkan, 25/25)

Kur'ân-ı Kerîm, Kıyamet günü göğün bulutlarla parçalanacağını haber vermektedir. Bu konuda bilimsel veriler kullanılarak yorumlar yapılmıştır. Ayetlerde gökyüzünde oluşacak dumana dikkat çekilmesinden hareketle o anda Dünya’nın

kendisini tehdit eden bir gaz kütlesinin içine gireceği, bu gaz kütlesinin etkisiyle dağılıp bulutsu hale gelen yıldızlar nedeniyle gökte çatlaklar oluşacağı değerlerdirilmektedir. Özellikle “mecerra” adı verilen yörüngelerde meydana gelecek

bu yarılmaların “Kara Delikleri” oluşturabileceği belirtilmektedir.349

Cevherî, gökyüzündeki milyonlarca yıldız ve gezegenin sürekli bir oluşum halinde olduğuna atıfta bulunarak bu ayetin, o gün yeni Güneşlerin, Yıldızların ve Gezegenlerin oluşum sürecinde, gökyüzünde görünecek bir toz bulutuna işaret

ettiğini söylemektedir.350

“Parçalanma” soyut bir tabaka olan atmosferin kelimenin ilk anlamıyla parçalanması mıdır, yoksa zemin karşımızda duran yek pare bir görüntünün üzerinde birtakım şeylerin o görüntü zeminini parçalaması mıdır? Atmosferin bütünlüğü ve süzme görevinin bitmesi kastediliyorsa, atmosfer alanına giren unsurların bulutlardan başka şeyler olması gerekir.

Gökyüzündeki varlıklar, Kur'ân-ı Kerîm’de gökyüzü olarak değil “gökyüzündekiler” olarak geçmektedir. Gökyüzü/Semâ -ya da Gökler/Semâvât- Güneş vb. gök cisimlerini barındıran alanın adı olsa gerektir. Kur'ân-ı Kerîm de, gökyüzünün bulutlarla parçalanacağından bahsetmektedir. Bulutların parçalamaya güç yetireceği şeyler arasında akla ilk gelen, doğal olarak görüntü zeminidir, atmosfer değildir. O hâlde, ilk muhatapların anlam dünyalarında bir yere oturan ayeti bambaşka şeylerle açıklamanın gerekçesi ya da dayanağı ne olabilir?

Ayetin bağlamı kıyamet anı yahut ahiret hakkındadır. Kıyamet ve ahiret sahnelerinin bazen birbiri içinde verildiğini göz önüne aldığımızda olayın kıyamet anında olma ihtimali de mevcut olmakla birlikte meleklerin indiği göz önüne alındığında ahiret gününden bahsedilme ihtimali yüksek görünmektedir. İlk dönem

tefsirleri de bu yöndedir.351 Ayet bu yönde anlaşıldığında yukarıda yapılan

yorumların geçerliliği kalmamaktadır.

Kur'ân-ı Kerîm’in iç bütünlüğü açısından konuyla ilgili ayetler bir araya getirildiğinde bulut kelimesinin toz bulutu olarak anlaşılması zor görünmektedir. Zira

349 Yeniçeri, a.g.e., s. 452.

350 Cevherî, a.g.e., c: XII, s. 185.

Rahman suresinin 37. ayetinde352 gökyüzünün parçalanıp kızıllaştığından bahsedilmektedir. Bununla güneş ışınlarının bulutlar tarafından engellenmesiyle gökte oluşan kızıllaşmanın kastedildiği anlaşılmaktadır. Bu kızıllaşmanın toz bulutlarıyla değil, yağmur bulutlarıyla gerçekleştiği açık bir şekilde anlatılmaktadır.

Şu halde bu ayetin atmosferde veya uzayda meydana gelen birtakım bozulmaları anlatmadığı, daha doğal ve olağan bir yaklaşımla gökyüzünün bulutlarla yoğun bir şekilde kaplanıp, güneş ışığının tam olarak yeryüzüne ulaşmadığı bir anda

oluşan kızıllığı ve parçalı bir gökyüzü görüntüsünü anlattığı görülmektedir.353

Toz bulutu ile parçalanma kabul edildiği takdirde, yukarıda yapılan ikinci yorum da birkaç açıdan tartışmalı hale gelmektedir. Eğer her an bir oluşum süreci varsa şu an bile bu oluşum süreci olması gerekir ve bir parçalanma ile bundan kaynaklanan bir toz duman halinin ortaya çıkıp bunun bulutlarla nasıl olduğunun örneklerle gösterilmesi gerekir.

Tozların birleşmesinden birtakım gök cisimleri oluşuyorsa burada parçalanmadan değil, birleşmeden bahsedilmesi gerekir. Göğün toz bulutlarıyla parçalanması bize durumu anlatmamaktadır. Yine şu an toz bulutlarının bir araya gelmesiyle yeni gök cisimleri oluşuyorsa buna çıplak gözle şahit olmanın imkânı sorgulanmaya muhtaçtır.