• Sonuç bulunamadı

Mali entegrasyonun sağlanması için önce bankacılık direktifleri ile sonra tek paranın kabulü ile önemli gelişmeler gerçekleşmiştir. Beraberinde hem bankalar arası hem de bankalar finansal piyasalar arası rekabeti getiren bu gelişmelerde mevzuattaki boşlukları gidermek ve engelleri tamamen kaldırmak adına oluşan Mali Hizmetler Eylem Planı bu sürecin en önemli ayağını oluşturur.

FSAP, finansal hizmetlerde tek pazara geçiş için yasal mevzuatta yapılması planlanan değişiklikleri ve diğer öncelikli konularda atılacak adımları bir zaman çizelgesine bağlayan bir dizi önlemler paketidir.62

Bu önlemler paketiyle amaçlanan entegrasyon önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Bu amaca ulaşmak için hukuki düzenlemelerin yapılması ve alınacak önlemlerin bir zaman çizelgesine bağlanması kararlaştırılmıştır. Bu şekilde mali entegrasyon önündeki engeller kaldırılmış olacak ayrıca AB’nin 2010 yılına kadar dünyanın en büyük ve rekabet üstünlüğü en çok olan ekonomi olması sağlanacaktır.

Bu çerçevede Ecofin Konseyi’nin (The Council for Economic and Financial Affairs) kurduğu Lamfalussy başkanlığındaki komite raporu tek pazardan beklenen faydaları şu şekilde sıralamıştır:63

1. FSAP, finansal istikrar ve piyasaların entegrasyonu için gerekli koruyucu önlemleri güçlendirecektir. Bu bağlamda; FSAP piyasaların kötü kullanımının önlenmesine ilişkin politikaların oluşturulması için etkin bir çerçeve oluşturulmasını karşılaştırılabilir bilginin AB içinde kamuoyuna açıklanmasına olanak verecektir.

61 Pelin Ataman, “Avrupa Bankacılık Sektöründe Piyasa Gelişmeleri”, Bankacılar Dergisi, Sayı 55, 2005, s.

94.

62 Melike Mumcu, “Avrupa Birliği’nde Finansal Hizmetler Politikası”, Bankacılar Dergisi, Sayı 55, 2005, s.

88.

63 http://www.tbb.org.tr/turkce/dergi/dergi48/ABfinansalhizmet.doc., Melike Alparslan, “Avrupa Birliği’nde

2. Düzenlemeler alanındaki işbirliği finansal hizmetlerde tek pazarın getireceği potansiyel faydaları garanti altına almanın en iyi yoludur. Çünkü FSAP finansal alanda yasal düzenlemelerin uygulanmasını ve uyulmasını sağlayacak bir çerçeve çizmiştir. Bu çerçeve otoriteler arasındaki yakın işbirliğine bağlıdır.

3. Genişleme; finansal hizmetlerde tek pazarın coğrafik olarak genişlemesi ekonomik faydaları arttıracaktır. Yeni katılımcı ülkelerin hızlı büyüme döneminde finansman ihtiyaçları fazla olacaktır. Bu piyasaların düzgün ve yumuşak geçişle AB mevzuatına alınması gerekmektedir. Bu piyasalarda kuralların etkin olarak uygulanması ve uyulması en önemli koşuldur.

4. Finansal entegrasyonun getireceği faydalar için beklentiler hem tüketiciler hem de şirketler kesiminde devam edecektir. Bu faydalar; yüksek büyüme potansiyeli, istihdam artışı ve finansal piyasalardaki dalgalanmaların yumuşak biçimde kırılmasıdır

FSAP’ta alınacak önlemlerin 2005 yılına kadar tamamlanması ve 2006 yılında finansal hizmetler sektörünün entegrasyonunun tamamen gerçekleşmesi planlanmıştır. Bu önlem paketi 42 düzenlemeden oluşmaktadır ve söz konusu 42 düzenlemeden 33’ü 2005’in ilk yarısında tamamlanmıştır.64

Parasal birliğin sağlanması, üretim faktörlerinin serbestleşmesi ve mali entegrasyonun gerçekleşmesi yapısal değişimler sağlamıştır. Bunların yanında yapısal değişimi gerçekleştiren diğer bir unsur ise haberleşme ve iletişim teknolojisindeki ilerlemelerdir. Telefon, bilgisayar ve internet bankacılığının devreye girmesi finansal piyasaları bunlara uyum için zorlamıştır. Bunların sonucunda ise rekabet daha da artmış ve finansal hizmetlerdeki artışa karşılık bankalara alternatif olarak hizmet sunan yatırım fonları, sigorta şirketleri, emeklilik fonları gibi banka dışı finansal araçların finansal sistemdeki fonksiyonları da artmıştır. Bunun yanında ekonomik ve parasal birlik yolunda alınan bankacılık direktiflerinin ardından bankaların hizmet alanları artmış, danışmanlık, sigortacılık ve gayrimenkul acenteliği hizmetleri de dahil olmak üzere pek çok yeni hizmet sunmak durumunda kalmışlardır.65

Bankalar mali sistemdeki bu rekabetçi gelişmelere karşılık bir takım önlemler almıştır:66

64 Pelin Ataman, “Avrupa Bankacılık Sektöründe Piyasa Gelişmeleri”, s. 94. 65 Yalçın Karatepe, a.g.w.s., s. 12.

66

- Bankalar mevduat toplama ilgili olarak, banka tahvilleri, mevduat sertifikaları gibi bilanço ürünlerini sunarak veya yatırım fonu ve hayat sigortası satılması gibi faaliyetlerini genişleterek rekabetçi ortama karşılık vermişlerdir.

- Özel finansal tali şirketler kurmuşlar veya sigorta şirketleri gibi finansal teşebbüslerle anlaşma yoluna gitmişlerdir.

Bankalar ayrıca hane halklarının kredi kartı finansmanı olmaları itibariyle kredi sağlayıcı rollerinin belirgin bir şekilde devam edeceğini düşünmüşlerdir.

Bunların dışında bankalarda dahil olmak üzere mali aracılar birleşme ve devralma yoluyla konsolidasyon sürecini hızlandırmıştır.

Bankalar maliyet giderlerinden tasarruf etmek, risklerini çeşitlendirmek, piyasa paylarını korumak, teknolojik altyapı ile oluşturduklarını kaynak maliyetini geniş alanlara yaymak için birleşme ve devralma yoluna gitmişlerdir. Bununla birlikte sınır ötesi birleşmeler sınırlı kalmıştır. Bunun nedeni kültürel faktörler; tüketici ve rekabet kanunları gibi hukuki ve düzenleyici farklılıklar ve sınır ötesi birleşmelerdeki maliyet giderlerinden yapılacak tasarrufun ülke içindeki kadar büyük olmamasıdır.67

Sınır ötesi birleşmeler ve ulusal birleşmeler arasındaki fark Tablo 2.1 ve 2.2’de net bir şekilde görülmektedir.

67

Tablo 2.1: Ulusal Sınırlar Đçinde Birleşme ve Devralma Sayısı 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Almanya 15 12 22 10 8 6 3 Avusturya 5 2 4 4 1 1 0 Fransa 17 9 7 10 11 9 0 Đspanya 7 12 9 7 3 3 0 Belçika 1 6 1 0 1 0 0 Danimarka 0 0 2 1 1 1 0 Lüksemburg 0 0 0 0 0 0 0 Hollanda 3 1 1 0 1 2 0 Portekiz 2 3 1 5 2 0 0 Finlandiya 0 0 0 0 0 2 0 Đsveç 1 0 1 0 0 1 0 Đngiltere 4 0 0 1 1 6 0 Đrlanda 0 0 0 0 0 0 0 Đtalya 17 16 24 31 21 17 10 Yunanistan 1 8 3 4 0 2 0 Toplam 73 69 75 73 50 50 13

Kaynak: Pelin Ataman, “Avrupa Birliği Finansal Entegrasyon Sürecinde Bankacılık Sektörü”, Bankacılar

Dergisi, Sayı 50, 2004, s. 79.

Tablo 2.2: AB Ülkeleri Arasında Birleşme ve Devralmalar

1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Almanya 3 5 9 5 2 3 0 Avusturya 0 1 0 0 3 0 0 Fransa 3 2 7 8 4 3 1 Đspanya 2 4 10 9 3 4 1 Belçika 2 1 6 1 2 1 0 Danimarka 1 0 4 3 1 1 1 Lüksemburg 2 4 3 4 4 1 0 Hollanda 2 1 3 3 2 3 1 Portekiz 0 0 2 5 2 1 1 Finlandiya 0 0 1 1 1 2 0 Đsveç 1 0 5 2 1 3 1 Đngiltere 2 0 3 2 2 2 0 Đrlanda 0 0 1 0 1 1 0 Đtalya 0 4 12 5 2 4 0 Yunanistan 0 1 1 2 1 2 0

Kaynak: Pelin Ataman, “Avrupa Birliği Finansal Entegrasyon Sürecinde Bankacılık Sektörü”, Bankacılar

Birleşmeler bankalar arasında gerçekleştiği gibi sigorta şirketleri ve menkul kıymet firmalarıyla mali ortaklıklar şeklinde de olmuştur.

AB bankacılık sisteminde yaşanan birleşme ve devralmalar genel olarak bankaların etkinliğini arttırmış ve bankaların sermaye piyasalarında faaliyet göstermek için gerekli optimal büyüklüğe ulaşmalarını sağlamıştır.68

Kültürel faktörler, büyük maliyetler ve riskler gibi dezavantajları olmasına rağmen sınır ötesi birleşme ve devralmaların artması beklenmektedir. Bunun nedeni ise ulusal birleşme ve devralmalardan beklenen getirinin elde edilmesiyle birlikte dışa açılma sürecinin de hızlanacağı düşüncesidir.

Önce rekabet ardından da birleşme ve devralmaların artması etkin bir denetimi ve düzenlemelerin iyileştirilmesini gerekli kılmıştır. Bu, aynı zamanda finansal istikrarın sağlanması ve uzun dönemde de devamı için gereklidir. Bu amaçların sağlanması açısından FSAP 2005–2010 hedefleri şu şekilde özetlemiştir:69

1. AB’de ekonomik açıdan önemli olan engellerin kaldırılması ve böylece sermayenin ve finansal hizmetlerin en düşük maliyetle serbestçe dolaşımına ve sunumuna imkân sağlanması,

2. Đhtiyati düzenlemelerle finansal istikrarın korunması,

3. Tüketici yararına ve haklarının korunmasına yönelik uygulamaların artırılması,

4. AB’de gözetim ve denetim alanında işbirliğinin ve uyumun arttırılması, global finansal piyasalardaki diğer ülke ve kurumlarla ilişkilerinin ve Avrupa’nın global etkisinin güçlendirilmesi.

Bankacılık sektöründeki hukuki düzenlemeler alanında uluslar arası düzeydeki gelişmelerin temelini Basel Bankacılık Denetim Komitesi’nin yürüttüğü sermaye yeterliliği çalışmaları oluşturmaktadır. Sınır ötesi finansal faaliyetlerdeki gelişmeler denetim konusunun önemli bir şekilde ele alınması gerekliliğini ortaya koymuştur. Bu amaçla denetim otoriteleri arasında işbirliği sağlanması ve finansal krizleri engelleyebilmek adına mali ortaklıklar oluşturulması zorunlu hale gelmiştir.

Aralarında dokuz AB üyesi ülkenin de bulunduğu G–10 ülkelerinin hazırlamış olduğu Basel bankacılık normları ile bu mali ortaklık gerçekleştirilmiştir. Üç yapısal blok çerçevesinde oluşturulan Basel-II’nin yani sermaye ölçümünün ve sermaye standartlarının yakınsamasına paralel olarak AB, Risk Bazlı Sermaye Yeterliliği Direktifi üzerinde

68 Pelin Ataman, “Avrupa Birliği Finansal Entegrasyon Sürecinde Bankacılık Sektörü”, s. 75. 69

çalışmaktadır. AB direktifi ve Basel-II arasındaki temel fark Basel-II’nin tüm uluslar arası faaliyet gösteren bankaları kapsarken AB direktifinin tüm bankalar ile yatırım şirketlerini kapsamasıdır.

Benzer Belgeler