• Sonuç bulunamadı

HIZIR’IN DECCAL İLE MÜCADELESİNE DAİR RİVAYETLER

Bu konudaki rivayetler en muteber hadis kaynakları olarak kabul edilen ve “Sahihan” olarak tabir edilen Buhârî ve Müslim’de yer almaktadır. Bu rivayetler, Deccal’in Medine’ye giremeyeceğini ve Hızır’ın Deccal’i Medine’ye sokmamak için yaptığı mücadeleleri anlatır.

Her iki kaynakta da rivayetlerin senetleri Ebu Said el-Hudri’de birleşmektedir. Diğer raviler ise şema üzerinde aşağıdaki gibidir:

226 Buhari, a.g.e., Enbiya 27, c.4, s.126. 227 Ayni, a.g.e., c.15, s.299.

I-Rivayetlerin Metni

Ebu Said el-Hudri (r.a)229 anlatıyor: “Rasulullah (s.a.v.) bize Deccal hakkında

uzun bir hadis rivayet etti. Bize anlattıkları meyanında şöyle demişti”: “Deccal, Medine geçitlerine girmesi kendisine Haram kılınmış olarak çıkacak. Derken (Medine civarındaki) bazı kıraç yerlere kadar gelir. O gün insanların en hayırlısı olan (veya en hayırlılarından) bir kimse onun karşısına çıkar ve: “Sen Rasûlullah (s.a.v.)’ın bize haber verdiği Deccal’sin!” der. Bunun üzerine Deccal oradakilere: “şimdi ben bu adamı öldürür, sonra diriltirsem benim (ulûhiyet) iddeamdan şüphe eder misiniz? diye sorar. Oradakiler : “Hayır” derler. Deccal onu öldürür ve sonra diriltir. Dirilttiği zaman adam : “Allah’a yemin olsun. Senin hakkında hiçbir vakit bugünkünden daha basiretli olmamıştım” der. Bu defa Deccal maiyetine : “Onu öldürünüz!” der. Fakat ona Musallat

olamazlar (onu öldüremezler).230

II- Değerlendirme

Rivayetler, Buhari’de Ebu Said el-Hudri’den Ubeydullah b.Abdillah,231 İbn

Şihab ez-Zührî kanalıyla tek tarikten gelmiştir. Zührî’den sonra ise iki kişi rivayet

etmiştir. Müslim’de ise Ebu Said’den Ubeydullah ve Ebu’l-Veddak 232 olmak üzere iki

kişi rivayet etmiştir.

229 Ebu Said el-Hudri: Asıl adı Sa’d b. Malik b.Sinan b.Ubeyd’dir. Uhud savaşında henüz küçüktü. Ondan

sonra 12 savaşa katılmıştır. Peygamberimizden rivayette bulunmuştur. Ayrıca babasından, Ebu Bekr, Osman, Ali, Zeyd b. Sabit, Abdullah b. Selam, İbn Abbas, Ebu Musa el-Eş’ari, Muaviye ve Cabir b. Abdillah’tan rivayette bulunmuştur. Kendisinden oğlu Abdurrahman, İbn Abbas, İbnn Ömer, Zeyd b. Sabit, İbn Müseyyeb ve daha çok kişi rivayette bulunmuştur. İbn Asakir, H.65’te vefat ettiğini bildirmiştir. el-Askalânî, el-İsâbe, c.3, s.416-417.

230 Tayalisî, Ebû Dâvûd, el-Müsned, İstanbul, 1321, s.332, Hadis no:2548.

231 Ubeydullah b. Abdillah b.Utbe b.Mes’ud. Babasından, babasının amcası Abdullah b. Mesud, Ammar

b. Yasir, Ebu Hureyre, Hz. Aişe, İbn Abbas, İbn Ömer, Ebu Said el-Hudri, Ebu Vakid el-Leysi gibi birçok raviden mürsel rivayette bulunmuştur. Kendisinden kardeşi Avn, Zühri, Sa’d b. İbrahim Salih b. Keysan vb. çok kişi rivayette bulunmuştur. Vakıdi, onun için âlim, sika ve çok hadis bilen kimse olduğunu söylemiştir. Icli ve Ebu Zür’a onun, a’ma Medine fakihlerinden salih ve sika bir kişi olduğunu belirtmişlerdir. H.95 veya 99 senesinde vefat ettiği rivayet edilmiştir. el-Askalânî, el-İsâbe c.7, s.22.

232 Ebu Veddak. Cebr b. Nevf el-Hemedani el-Bekkali el-Kufi. Ebu Said el-Hudri ve Şerîhu’l kadi’den

rivayette bulunmuştur. Kendisinden Mücahid, Kays b. Vehb, Ebu İshak ve Yunus b. Ebi İshak rivayette bulunmuştur. İbn Main sika, Nesai salih bir kişi olduğunu söylemişlerdir. Çok az rivayette bulunduğu ancak sika olduğu belirtilmiştir. el-Askalânî, el-İsâbe, c.2, s.52-53.

Metinler, her iki eserde de, bütün tariklerde aynı lafızlarla kaydedilmiştir. Metinlerde dikkat çekici en önemli özellik “Hızır” lafzının geçmemesidir. Tabir olarak “İnsanların en hayırlısı” veya “en hayırlılarından” lafızları kullanılmıştır.

Müslim’deki rivayette Müslim’in ravilerinden olan Ebu İshak İbrahim b. Süfyan

“O adamın “Hızır”olduğunu kaydetmiştir.”233 Kamil Miras, Tecrid-i Sarih

Tercemesi’nde “İnsanların en hayırlısı olan adam”ı Hızır olarak tecüme etmiş,

Müslim’in Sahihi’nde böyle zikredildiğini beyan etmiştir.234 Ayrıca Nevevi, Ma’mer ‘in

Cami’inde , “Deccal’e karşı çıkan zatın Hızır olduğu bize ulaştı”, dediğine değinmiş ve

bu açıklamanın sahih olduğunu kaydetmiştir.235

İbn Hacer, Fethu’l–Bâri’de rivayet hakkında şu bilgileri verir; “Ma’mer Camii’nde bu hadisi zikrettikten sonra bana, Deccal’i öldürenin Hızır olduğu ulaştı” şeklinde ilave eder. İbn Hıbban, Abdurrezzak tarikıyla Ma’mer’in “ insanlar, onun Hızır olduğunu gördüklerini” söylediğini rivayet etmiştir. İbn Arabî, Deccal’i öldürenin Hızır

olduğunu bir kimseden duyduğunu söylemiştir. Ancak bunun delili yoktur.236

Aynî de “İnsanların hayırlısı olan kişi” tabirini açıklarken şu görüşlere yer verir, Ebu İshak es-Sebiî dedi ki: “O kişinin (Deccal’i Medine’den çıkaran kişi) Hızır olduğu söylendi.” Bunu Müslim Sahihi’nde de zikretmiştir. Aynı şekilde Ma’mer Camii’nde

“O kişinin Hızır olduğu bana ulaştı” demiştir.237

233 Buhari, a.g.e., Fiten 27, c.8, s.103, Fadâilu’l-Medine 9, c.2, s.223; Müslim, a.g.e., Fiten 112, c.4,

s.2256.

234 Miras, a.g.e., c.6, s.243. 235 Nevevi, a.g.e., c.18, s.72. 236 el-Askalânî, a.g.e., c.14, s.617. 237 Ayni, a.g.e., c.10, s.244-245.

SONUÇ

Hızır’ın asıl adı ve yaşadığı asır ile ilgili bilgiler farklılık arzetmektedir. Genel kanâat Hızır’ın, Hz. İbrahim ile Hz. Mûsâ dönemlerinde yaşadığı ve asıl adının da Melkan oğlu Belka olduğu şeklindedir. Hızır isminin ise Hızır’ın asıl adı olmayıp lakabı olduğu kesindir. Bu bilgiyi ise bize sahih rivayetler haber vermektedir.

Hızır etrafındaki tartışmaların en çoğu, onun kimliği etrafında yani Nebi mi Veli mi Yoksa Melek mi olduğu hususunda dönmektedir. Bir diğer problem de onun hâlen yaşayıp yaşamadığı meselesidir. Genel olarak temel İslami kaynaklar açısından Hızır’ın maddi manada bir hayat sürmediğine inanılmaktadır. Sadece mutasavvıflar ve halk arasında onun yaşadığına inanılmasına rağmen, ilmi yönden böyle bir şeyin varid olamayacağı, muhtelif devirlerde değişik ilmi meslek ve birikime sahip âlimler tarafından açıklanmıştır. Kimliği etrafındaki geniş münakaşalara rağmen, genelde şu ortaya çıkmaktadır: Tefsirciler, Hadisçiler ve Kelâmcıların genel kanaâti Hızır’ın uzun ömür süren bir nebi olduğu ve vefât ettiği şeklindedir. Veli olduğunu ve yaşadığını söyleyenler ise tasavvufçulardır.

Biz muhtelif âlimlerden seçtiğimiz üslupları farklı beş büyük Müfessir (Taberî, Râzî, Kurtûbî, İbn-i Kesir, Elmalılı Hamdi Yazır)’in tefsirleri çerçevesinde Kur’an’da Hızır konusunu inceledik. Allahü Teâlâ, mutlak ilmi Allah’a havale etmeyen Hz. Mûsâ’nın ilminin sınırlılığını, ona Hızır ile buluşmasını emredip bizzat yaşatarak öğretmiştir. Hızır bâtınî ilimleri bilen bir peygamber, Hz. Mûsâ ise zâhirî ilimleri bilen bir peygamberdir. Hz. Muhammed (s.a.v.) ise her iki ilmi de bilen bir peygamberdir. Hz. Mûsâ’nın ilim öğrenmek için Hızır’a gitmesinde bir sakınca yoktur. Çünkü ikisinin de ilminin kaynağı Allah Teâlâ’dır. Ayrıca bu durum Hızır’ın Hz. Mûsâ’dan daha bilgili olduğu sonucunu çıkarmaz.

Taberî, Hızır’ın peygamber veya veli olduğu ile ilgili bir görüş belirtmez. Vefat ettiği kanaatindedir. Razî, Hızır’ın veli olduğunu söyler ama hâlâ yaşayıp yaşamadığı ile ilgili bir görüş belirtmez. Kurtubî, Hızır’ın peygamber olduğunu ve hâlâ yaşadığını söyler. İbn-i Kesir, Hızır’ın peygamber ya da veli olduğu ve yaşayıp yaşamadığı ile ilgili görüşleri zikrettikten sonra bir tercihte bulunmaz. Elmalılı Hamdi Yazır ise Hızır’ın peygamber olduğu ve vefaat etiği kanaatindedir.

Kur’an’da bizzat “Hızır” tabiri yer almamaktadır. Kehf Sûresi’ndeki, Hızır- Mûsâ kıssasında “katımızdan ilim verdiğimiz kul” tabiri kullanılmıştır. Buradaki “kul” un Hızır olduğu pek çok sahih hadis kaynağında kaydedilmiştir. Ne var ki, bu rivayetlerin hepsini Peygamberimiz (s.a.v.)’den sadece Übeyy b. Ka’b nakletmiştir. Hızır’a “Hızır” isminin verilmesinin sebebiyle ilgili rivayetler de Ebu Hureyre’de toplanmaktadır. Hızır’ın Deccal ile mücadelesine dair rivayetler ise sadece Ebu Said el- Hudri’den gelmektedir. Hızır ile ilgili bütün rivayetler, bu üç sahabe tarafından nakledilmektedir. Dolayısıyla buradan Hızır konusunun Peygamberimiz (s.a.v.) zamanında fazla ilgi çeken ve merak uyandıran bir mesele olmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır.

Hızır’a ait inançların, gerçek İslam inançlarıyla ne ölçüde bağdaşıp bağdaşmadığı bir takım ilim erbabının yorum ve te’villerine göre izah edilmiştir. Bu inancın yüzyıllardan beri bu derece yaygın ve canlı kalabilmesinin temelinde, hiç şüphesiz bu inancın yayıldığı her yerde, o bölge insanlarının, eskiden orada mevcut olan uygun inanç ve gelenekleri, âdet ve merâsimleri kendi bünyesine hemen mal edebilmesi, başka bir deyişle, o yerin özellikleriyle insanların mevcut inançlarının uyuşması gerçeği yatmaktadır. Bu sebeple Müslümanlar’ın yayıldığı geniş bir coğrafyada ve tarihi süreç içinde çok çeşitli kültür ve inançların etkisiyle Müslüman halktaki Hızır anlayışı teşekkül etmiştir. İnsanların kendi zihnî ve fikri yapılarına göre Hızır, onların doğal bir takım rûhî ihtiyaçlarına ve özlemlerine cevap verebilecek bir şahıs haline gelerek canlı bir hüviyet kazanmış ve tarih boyunca onların hayatlarının her safhasında önemli bir yer işgal etmiştir.

Kısaca, Hızır Allah’ın kendisine bâtıni ilim verdiği, Hz. Mûsâ’nın imtihanına vesile kıldığı ve Kur’an’da “sâlih kul” diye ifade edilen uzun ömürlü bir peygamberdir. Ancak, uzun ömürlü olması hâlâ yaşadığı anlamına gelmez. Her insan gibi o da vakti gelince vefat etmiştir. Nitekim bu gerçeği birçok âyet ve hadis ifade etmektedir. Yine de her başı sıkışanın aksakallı bir dede sûretinde Hızır’ı beklemesi, çok çeşitli kültür ve inançlardan etkilenen tasavvufi kültürün halkta bıraktığı etkiden başka bir şey değildir. Böyle zor bir durumda Allah Teâlâ birini yardıma gönderir ama bu kişi kesinlikle burada bahsedilen Hızır değildir. Çünkü hiçbir beşere ebedilik verilmemiştir.

BİBLİYOGRAFYA

el-ACLÛNÎ, İsmail b. Muhammed b.el-Cerrâhî, Keşfu'l-Hafa ve Nüzîlü’l-ilbas ve

Amma İştehera mine’l Ehâdîsi alâ Elsineti’n-Nâs, Mektebetü’t-Türasü’l-İslami, Beyrut, Trz.

ADIVAR, Adnan Vd., “Hızır”, İslâm Ansiklopedisi, Pertev Naili Boratav MEB yay.,

İstanbul, 1977.

AKINCI, A.Cemil, Hızırı Arayan Peygamber, Fatih yay., İstanbul, 1968.

ALÛSİ, Ebu’l Fadl Şihabüd-din es-Seyyid Mahmud, Rûhu’l-Meânî fî Tefsîri’l-

Kur’âni’l-Azîm ve Sebi’l-Mesânî, Daru’l- Fikr, Beyrut, 1987.

el-ASKALÂNÎ, Ahmed b. Ali b. Hacer, el-İsâbe fi Temyizi’s-Sahâbe, Mısır, 1908. ---, Tehzibu’t-Tehzib, Beyrut, Trz.

---, el-Fethu’l-Bâri bi Şerhi’l-Buhâri, Beyrut, 1987.

AYNİ, Bedrü’d-Din Mahmud b. Ahmed, Umdetü’l-Kâri li Şerhi’l-Buhârî, Kahire,

1982.

BİLMEN, Ömer Nasuhi, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meali Âlisi ve Tefsiri, Akçağ yay.,

Ankara, 1991.

BUHÂRÎ, Ebû Abdillah M. b. İsmail, Sahîhu’l- Buhârî, Çağrı yay., İstanbul, 1981. BURSEVİ İ. Hakkı, Tenvîru’l-Ezheni Min Tefsîri Ruhu’l-Beyan, Muhtasar Ruhu’l-Beyan

Tefsiri, İstisar: M.Ali Sabûnî, Terc. Abdullah Oz Vd., Damla yay., İstanbul, 1995, c.5, s.290.

CANAN, İbrahim, Kütüb-ü Sitte Muhtasarı, Terceme ve Şerhi, Akçağ yay., Ankara,

1988.

el-CEVHERİ, Ebu’n-Nasır İsmail b. Hammad, es-Sıhah, Kahire, 1956.

CEZULİ, Muhammed, Delâil-ü Hayrat, Şerh, Muhammed b. Kemal İzmîtî, (Kara

Davud) Delâilu’l-Hayrat Şerhi, İstanbul, Trz.

el-CÜRCÂNÎ, es-Seyyid eş-Şerîf Ali b. M. b. Ali, Ta’rîfât, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye,

Beyrut, 2003.

ÇELEBİ, İlyas, “Hızır”, DİA, TDV. yay. İstanbul, 1998.

DAVUTOĞLU, Ahmet, Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi, Sönmez yay., İstanbul, 1979. DEVELİOĞLU, Ferit, Osmanlıca –Türkçe ansiklopedik lügat, Doğuş Matbaacılık,

DOĞAN, Mehmet, Büyük Türkçe Sözlük, Rehber yay., Ankara, 1990.

DÖNDÜREN, Hamdi - ÖNKAL, Ahmet, “Hızır”, Şamil İslam ansiklopedisi, Şamil yay.,

İstanbul, 1990.

HAMİDULLAH, Muhammed, Muhtasar Hadis Tarihi ve Sahife-i Hemmam b.

Münebbih, Terc. Kemal Kuşçu, İstanbul, 1967.

HÛB, Ramazan, Hızır Aleyhi’s-selam, Kırk Kandil yay., İstanbul, 2000. EBU DAVUD, Süleyman b. el Eşaş es-Sicistani, es-Sünen, Dımeşk, 1991.

ERKÂN, Ârif, Arapça –Türkçe Büyük Sözlük, Yasin yay., İstanbul, 2004.

el-EZHERİ, Ebu Mansur Muhammed b. Ahmed, Tezhîbü’l-lüga, Tahkık, Abdü’s-Selâm

Muhammed Harun, Mısır, 1964.

İBRAHİM MUSTAFA Vd., el Mu'cemu’l Vasit, Çağrı yay., İstanbul, 1992.

İBNÜ’L-CEVZİ, Ebu'l-Ferec Ebu Abdurrahman b. Ebi'l Hasan, Zadu’l-Mesir fi İlmi’tTefsir, Dımeşk, 1965.

İBN DÜREYD, Ebu Bekr Muhammed b. Hasan el-Ezdi, Cevheretü’l-lüga, Daru’l Ma’rife, Beyrut, Trz.

İBN HANBEL, Ebu Abdillah Ahmed, el-Müsned, Çağrı yay.,İstanbul, 1982.

İBN KAYYIM, el-Cevziyye Şemsüddin, el-Menâr’ül Münîf fi’s-Sahih ve’d-Daif ,Terc. ve Tahkik Muzaffer Can, Cantaş yay., İstanbul, Trz.

İBN KESİR, Ebu’l-Fedâ İsmail b. Ömer İmâdü’d-Din, Tefsîru’l-Kur’an’il–Azim, Terc. Bekir Karlığa-Bedreddin Çetiner, Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Çağrı yay., İstanbul, 1983.

İBN MANZUR, Cemâle’d-Din Muhammed b. Mükerrem, Lisânü’l- Arab, Dâru’s-Sâdr yay., Beyrut, 1990.

el-İSFEHÂNÎ, Râgıp Ebu’l-Kâsım Hüseyin b. Muhammed, el-Müfredât fî Garîbi’l-

Kur’an, Kahraman yay., İstanbul, 1986.

KÖKSAL, M. Asım, Peygamberler Tarihi, TDV. yay., Ankara, 2004.

KURTUBİ, Muhammed b. Ahmed, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an ve’l-Mübeyyinü Lima

Tedammenahü Mine’s-Sünneti ve Âyi’l-Furkan, Terc. M. Beşir Eryarsoy, Buruc yay., İstanbul, 1997.

MEYDAN LAROUSSE, Büyük Lügat ve Ansiklopedisi, Sabah gazetesi yay., İstanbul,

MEVDUDİ, Ebü'l- Â’lâ, Tefhimû'l- Kur’an, Terc. Muhammed Han Kayanî Vd., İnsan

yay., İstanbul, 1996.

MÜSLİM, Ebü’l-Hüseyin Müslim b. el-Haccac el-Kuşeyrî, Sahîhu Müslim, Çağrı yay.,

İstanbul, 1981.

NEVEVİ, Muhyiddin Yahya b. Şeref, el-Minhac fi Şerhi Müslim b. el-Haccâc, Kâhire,

1283.

OCAK, A.Yaşar, İslâm –Türk inançlarında Hızır Yahut Hızır-İlyas Kültü, Türk kültürünü

araştırma enstitüsü yay., Ankara, 1990.

ÖZEK, Ali, Kur’ân-ı Kerim ve Açıklamalı Meâli, TDV yay., Ankara, 1993.

er-RÂZİ, Fahru’d-Din, Ebu Abdillah M. B. Ömer el-Hüseyn b. El-Hasen b. Ali,

Mefâtihu’l-Gayb, Terc. Suat Yıldırım Vd., Tefsir-i Kebir, Akçağ yay., Ankara, 1990.

SAMİ, Şemseddin, Kâmûs-ı Türkî (Temel Türkçe Sözlük) , Tercüman Gazetesi,

İstanbul, 1985.

SARI, Mevlüt, el-Mevârit, Arapça-Türkçe Lügat, Bahar yay., İstanbul, Trz. SERTOĞLU, Mithat, Türk ve İslâm Tarihi ,Tercüman yay., İstanbul, 1963.

et-TABERİ , Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, Câmi’u’l-Beyân an Te’vili’l-Kur’ân,

Terc. Mehmet Keskin, Taberi Tefsiri, Hisar yay., İstanbul, 1996.

---,Târihu’t-Taberî, Terc., Mehmet Keskin, Taberi Tarihi, İstanbul, Trz.

TDK, Türkçe sözlük, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Ankara, 2005. TAYALİSÎ, Ebû Dâvûd, el-Müsned, İstanbul, 1321.

TİRMİZÎ, Ebû İsa Muhammed b. İsa b. Sevre, Sünenü't-Tirmîzî, Terc. Osman Zeki

Mollamehmetoğlu, Sünen-i Tirmizi Tercemesi, Çağrı yay., İstanbul, 1981.

YAZIR, Elmalı M. Hamdi, Hak Dini Kur’an Dili, Sadeleştiren: İsmail Karaçam ve Vd.,

Azim yay., İstanbul, 1992.

YEĞİN, Abdullah, Osmanlıca-Türkçe Yeni Lügat, İstanbul, 1983.

EZ-ZEBÎDÎ, Ebu’l-Abbâs Zeynü’d-Din Ahmed b. Ahmed b. Abdi’l-Latîf, Sahih-i

Buhâri Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, Terc., Naim Ahmed- Miras Kâmil, Ankara,1978.

ez-ZEBÎDÎ, Ebu’l-Feyz Muhammed b. Muhammed Murtazâ, Tâcu’l-Arûz, Daru’l-Fikr,

Trz.

SELÇUK ÜN

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü

Adı Soyadı: Salih SAYIN

Doğum Yeri: Bozkır

Doğum Tarihi: 01.04.1975

Medeni Durumu: Evli Öğrenim Durumu

Derece Okulun Adı

İlköğretim Bademli Köyü

İlkokulu

Ortaöğretim Bozkır İmam Hatip

Lisesi

Lise Bozkır İmam Hatip

Lisesi

Lisans SelçukÜniversitesi

İlahiyat Fakültesi

Yüksek Lisans SelçukÜniversitesi

İlahiyat Fakültesi

Becerileri: -

İlgi Alanları: Kitap okuma, Spor, Bilgisayar

İş Deneyimi: - Aldığı Ödüller: - Hakkımda bilgi almak için önerebileceğim şahıslar:

Muhammed Necati Berbero

Tel: 05335406343

E-Posta: Salihsayin42@hotmail.com

Adres Uluırmak Ali Hoca mah. Karaman cad. Ata çelebi sok. 8/2

Meram/ Konya

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Özgeçmiş

Salih SAYIN 01.04.1975

Okulun Adı Program Yer Yıl

Bademli Köyü Bademli Köyü

Ahırlı/Konya 1986 İmam Hatip Bozkır /Konya 1990 İmam Hatip Bozkır /Konya 1994 SelçukÜniversitesi

lahiyat Fakültesi Konya 2000

SelçukÜniversitesi

lahiyat Fakültesi Konya 2009

Kitap okuma, Spor, Bilgisayar Kullanma

Muhammed Necati Berberoğlu Feyyaz İdin

05335406343

Salihsayin42@hotmail.com

Uluırmak Ali Hoca mah. Karaman cad. Ata çelebi sok. 8/2 Meram/ Konya Yıl 1986 1990 1994 2000 2009

Benzer Belgeler