• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: ARABİSTAN YARIMADASINDA YERALAN MÎMÂRÎ ESERLER

2.6. Kâbe İle İlgili Bazı Unsurlar 1.Kutlu Oluk (Altınoluk)

2.6.4. Hicr ve Metâf

Hicr Kâbe ile hatîm denilen yarım daire şeklindeki duvar arasında kalan ve altınoluğun altına rastlayan yerdir.

Hicr, Kâbe'den ayrılmış olmakla birlikte onun bir parçası kabul edilen yere verilen isimdir.327 322 İbn Battûta, s. 140. 323 Âli İmrân, 3/97 324 Ezraki, a.g.e., s. 318.

325 İbrahim Rıfat, a.g.e., I, 243-245.

326 Nebi Bozkurt, 2003, “Makâm-ı İbrâhim”, DİA, Ankara, XXVII, 413.

İbn Battûta’da rivayetler şöyledir: “Hıcr duvarının çevresi, dairenin içinden yirmidokuz adım, yani doksandört karıştır. Burası, birbirine gayet sık bitiştirilen alaca renkli şahane mermerlerden yapılmıştır. Yüksekliği beşbuçuk, genişliği ise dörtbuçuk karıştır. Hıcr'ın içinde gayet mahirane yapılmış, renkli mermer ile döşeli bir geçit var. Kâbe'nin oluk altında bulunan duvarı ile karşısındaki Hıcr duvarının arası kırk karıştır. Hıcr'ın iki girişi var. Birincisi Hıcr ile Irak Köşesi arasında ve altı arşın genişliğinde. Burası güvenilir kaynaklarda bildirildiğine göre Kureyş'in Kâbe'yi inşa ettiği zamanlarda Kâbe dışında bırakılan bir yerdir. İkinci giriş ise Şam Köşesi'nde olup genişliği yine altı arşındır. İki girişin arası kırksekiz karıştır. Metâf adı verilen ve tavafın yapılacağı yer olarak tespit edilen ilan ise sağlam bir şekilde birbirine bitiştirilmiş siyah taşlarla döşeli. Bu taşlar Kâbe'den dokuz adım öteden başlayarak İbrahim Makamı'na doğru ilerliyor. Hattâ onu da çevreliyor. Harem-i Şerif adı verilen (ve bütün bu kutlu yerleri içeren) büyük mabedin diğer tarafları ve yan koridorları beyaz kum ile döşenmiştir. Kadınların

tavaf yeri ise demin bahsettiğimiz siyah taşların bitimindedir”.328

Hicrin sınırını gösteren hatîm iki ucu da Kâbe duvarına bitişmeyen yarım daire şeklinde bir duvardır. İçi, dışı ve üstü mermerle kaplı olup üzerinde biri ortada, diğerleri uçlarda yer alan, şamdan biçimi kaideli ve silindirik fanuslu üç adet lamba bulunmaktadır. Hicr ve hatîmle ilgili ölçümler hakkında kaynaklarda yer alan bilgilerde bazı farklılıklar göze çarpmakta ve bu durumun hem kullanılan değişik arşınlardan hem de sürekli yapılan tamir ve ilâvelerden kaynaklanmış olduğu düşünülmektedir. Mir'âtü'l-Haremeyn sahibi

İbrahim Rifat Paşa'nın metrik sistemi kullanarak yaptığı ölçümlere göre hatîmin

yüksek-liği 1,31 m., üstten genişyüksek-liği 1,52 m., alttan genişyüksek-liği 1.44 m., Kâbe'nin kuzeydoğusunda Kâbe örtüsünün halkalarının tutturulduğu "şâzervân" adı verilen mermer kaide ile hatîm arasında yer alan açıklık 2,30 m., kuzeybatı tarafındaki açıklık 2,23 m., hatîmin iki ucunun içeriye olan mesafesi 8 m., arkadan tavaf mahalline 12 m. Kâbe'nin kuzey duvarının ortası ile hicrin merkezi arasındaki mesafe ise 8,44 metredir. Abbâsîler'den Osmanlılar'a kadar pek çok devlet adamı buranın imarı için gayret sarfetmiştir. Bugün hicr, çevreleri saç örgüsü ve çeşitli geometrik motiflerle süslenmiş, gül kırmızısı, siyah,

yeşil, mavi mermerlerle kaplıdır.329

328

İbn Battûta, s. 140-141.

329

2.6.5. Zemzem

Mescidü'l-Haram'ın avlusunda yer alan Zemzem Kuyusu, Kâbe'nin Hacerü'l-Esved'in

bulunduğu doğu köşesinin tam karşısında, 20 m. kadar bir mesafede bulunmaktadır330.

İbn Battûta zemzem kuyusunun yerini Hacer-i Esved ve İbrahim Makamı ile

adımlayarak belirtmiştir: “Zemzem Kuyusu'nun kubbesi Hacer-i Esved'in karşısında. Aralarındaki mesafe yirmidört adım. İbrahim Makamı, kubbenin sağında. Kubbeden oraya on adımlık bir uzaklık var. Kubbenin içi beyaz mermerle döşenmiş. Zemzem Kuyusu'nun ağzı kubbenin tam ortasında ve Kâbe'nin karşısındaki duvara meyillidir. Burası, mahirane bir şekilde bitiştirilmiş mermerlerle döşeli. Üstüne de kurşun dökülmüş. Daire şeklinde çevresi kırk, yüksekliği ise dörtbuçuk karış. Kuyunun derinliği onbir adım. Halkın anlattıklarına göre suyu her Cuma gecesi artıyor. Kubbenin kapısı doğu yönünde. Kubbenin içinde yuvarlak bir kanal var. Çapı ve derinliği birer karış. Zeminden yüksekliği yaklaşık beş karış. Abdest alınsın diye içine su dolduruluyor. Bunun etrafında, halkın rahatça oturup abdest alacağı daire şeklinde bir peyke mevcut. Zemzem Kubbesi'nden sonra Hz. Abbâs'a ait olduğu kabul edilen Şarâb Kubbesi var. Buranın kapısı kuzeydedir. Bugün bu kubbenin içine "davârık" denilen kulplu büyük testiler ile Zemzem suyu konuluyor. Bu testilerde su soğutularak halkın hizmetine sunuluyor. Kutlu eve ait olan mushaf ve diğer kitaplar da bu kubbenin içinde muhafaza ediliyor. Orada bulunan kütüphanedeki yassı ve uzun sandıkta Peygamber Efendimizin vefatından 18 sene sonra Zeyd b. Sabit tarafından istinsah edilmiş bir mushaf (Kur'an nüshası) bulunmakta. Kıtlık veya diğer musibetler ortaya çıkınca Mekkeliler bu mushafı çıkarıp Kâbe'nin kapısını aşarak eşiğe, daha sonra da İbrahim Makamı'na bırakırlar. Baş açık bir vaziyette onun çevresinde dua ve yakarışta bulunurlar. Mushaf ve Makam hürmetine Hak Teâlâ'dan yardım dilerler. Ne zaman Yüce Allah rahmetini ihsan ederse o vakit dağılırlar. Abbâs Kubbesi'nden sonra biraz

kenara sapılınca Yahudi Kubbesi denilen mekân gelir. 331 şeklinde rivayetleri

sıralamıştır.

330 Neşet Çağatay, a.g.e., s.20.

331

Hz.İbrahim döneminden beri mevcut olan bu su kaynağı Cürhümlüler zamanında

kapatılmış, Hz.Muhammed'in dedesi Abdülmuttalib tarafından tekrar açılmıştır332.

Ezraki'nin ifadesine göre kuyunun derinliği 60 ziradır. İslam'ın ilk zamanlarında kuyudan çekilen su havuzlara aktarılır ve oradan kullanılırdı. Kuyunun yanıbaşında ağaçtan yapılmış bir gölgelik mevcuttu. Daha sonra ise Emevi Halifesi Süleyman b. Abdülmelik zamanında kuyunun üzerine kubbeli bir bina inşa edilmiş ve su kullanımını kolaylaştıracak bazı ilâveler yapılmıştır. Abbasi Halifesi Mansur'un, kuyunun etrafını mermerle döşettiği bilinmektedir. Sözünü ettiğimiz bu bina ve ilâveler zaman içinde pek

çok kere yenilenmiştir333. Nasır-ı Hüsrev'in ifadesine göre, bu binanın yanıbaşında

içinde su küpleri bulunan ikinci bir bina daha bulunmaktadır.334