• Sonuç bulunamadı

Hibeden Dönmenin Hükmü Hakkındaki Fetvası

2.3. MOLLA FAHREDDİN’İN FETVALARI

2.3.10. Hibeden Dönmenin Hükmü Hakkındaki Fetvası

Nikâh akdi esnasında zevcin nikâhının sahih olması için ona yapılan hibeden babası rucuʻ edebilir mi?

Sözlük manası, “bağışlamak, lütfetmek, vermek” anlamlarına gelen hibe, İslam hukukunda, “bir malın bedelsiz olarak bir başkasına temlik edilmesini konu alan akdin adıdır. Hibe, genel anlamda hediye ve sadakayı da kapsamaktadır. Kişi, sevap kazanma amacıyla fakir birine bir hibede bulunursa buna sadaka, eğer hibe edilen şey, hibe edilenin bulunduğu yere götürülür ise buna da hediye denir.213

Hibenin Kur’an, Hadis ve İcmaʻdaki Delilleri: Kurʻan, “Eğer gönül hoşluğu ile o kadınlar size bir şey bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin.”214

“Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allaha, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allahın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir.”215

Hadis: “Hediyeleşin ki, birbirinizi sevesiniz”216

“Verdiği hibesini tekrar alan, kusmuğuna dönen köpek gibidir.” 217

İcmaʻ: Hibenin müstehab olduğuna dair icmaʻ vardır.218

Hibenin Rükünleri: Cumhura göre hibenin dört rüknü vardır: 1) Hibe eden kişi

2) Hibe edilen kişi 3) Hibe edilen şey 4) Hibede kullanılan sığa (söz).219 Hanefi hukukçularına göre ise, icap, kabul ve kabızdır.220

Ayrıca bu rükünlerin de ayrı ayrı şartları vardır.221

213

Zuhaylî, Vehbe, el-Fıkhu’l-İslamî ve Edilletuhu, V, 3980. 214 Nisa, 4. 215 Bakara, 177. 216 Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, s. 306. 217

Buharî, el-Câmi’l-Müsnedi’s-Sahih el-Muhtasar min Umuri Rasullullah (s) ve Sünenihî ve

Eyyâmihi, III, 158.

218

Zuhaylî, Vehbe, a.g.e. V, 3982.

219 İbn Cizzî el- Kelbî, El-Kavânînu’l-Fıkhıyye, s. 366; ed-Desûkî, Muhammed b. Ahmed b. Arefe ed-Desûkî (v. 1230/1815), Hâşiyetü’d-Desûkî alâ’ş-Şerhi’l-Kebîr, Dârü’l-Fikr, Tsz. IV, 97.

220

Serahsî, Muhammed b. Ahmed b. Ebî Sehl şemsü’l-Eimme (v.483 h), el-Mebsût, Darü’l- Maʻrife, Beyrut 1993, XII, 57.

221

101

Hibe ile alakalı bilgileri ana hatlarıyla ele aldıktan sonra sorunun sorulduğu “hibeden rucuʻ” konusunu mezhepler arası farklılığı ile birlikte ele alalım.

Hanefi Mezhebine Göre: Usulüne uygun biçimde yapılmış hibe, teslim ve kabızdan sonra tamamlanmış sayılır. Bir daha o hibeden geri dönülemez. Ancak Hanefiler, Hz. Ali’nin “hibe eden kişi karşılık almadığı müddetçe hibe ettiği şeye daha layıktır”222

sözünü delil göstererek hibe edenin hibesinden haklı ve geçerli bir nedenin bulunması ve hâkimin bunu onaylaması şartıyla dönebileceği görüşündedirler. Bununla birlikte Hanefi hukukçuları, hibenin kan hısımları ve sıhrî hısımlar arasında yapılması, bir karşılık ve şarta bağlanmış olması, hayır ve sevap olması, malda karşı tarafın tasarrufta bulunmuş olması, taraflardan birinin ölümü gibi durumlarda, hibe edenin rücuʻ hakkının olmadığı görüşündedirler.223

Şafiî Mezhebine Göre: Anne ve babanın çocuğuna hibe ettiği şeyden dönmesi hariç, hiçbir hibeden dönülemez. Şafiî hukukçuları, bu görüşü savunurken şu hadisi delil gösterirler: “Kişinin yapmış olduğu hibeden vazgeçmesi caiz değildir. Ama baba oğluna yapmış olduğu hibeden vazgeçebilir.” Ayrıca Şafiîlerin meşhur görüşüne göre, kişinin bütün usulleri baba gibidir furuʻa yaptıkları hibeden dönebilirler.224

Malikî Mezhebine Göre: Hibe akdi, kabızdan önce (hibe edilen şeyi almadan önce) temliği gerektirmez. Kabızdan sonra ise akit bitmiştir. Bundan sonra her ne sebeple olursa olsun hibeden rucuʻ caiz değildir. Ancak babanın çocuğuna yaptığı hibelerden dönmesi bu kaideden istisna edilmiştir. Baba, kabız işleminin (hibe edilen şeyi eline alması) hem öncesinde hem de sonrasında hibesinden dönebilir. Babanın hibesinden dönmesi şu şartlara bağlıdır. Hibe edilen şeyin başkasına geçmemiş olması, yeni bir borç doğurmamış olması, hibe eden ve hibe alanın hastalanmamış olmaları, mevhubun leh (hibe edilen kişi) mevhubte (hibe edilen şey) de herhangi bir değişiklik yapmamış olması.225

222

Tahâvî, Ebu Caʻfer Amed b. Muhammed b. Selâme b. Abdilmelik b. Seleme el-Ezdî (v. 321/933), Şerhu Maʻâni’l-Âsâr, (Tah. Muhammed Zehrî en-Neccâr), Alemü’l-Kütüb,1994, IV, 82.

223

İbn Abidîn, Reddü’l-Muhtâr alâ’d-Dürri’l-Muhtâr, V, 539; El-Merğinânî, Ali b. Ebi Bekir b. Abdilcelil el-Ferğânî (v. 593/1197), Metnü Bidâyetü’l-Mübtedî, Kahire Tsz., s. 184.

224

Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, III, 568; İbn Kudâme, el-Muğni, V, 621. 225

Desûkî, Hâşiyetü’d-Desûkî alâ’ş-Şerhi’l-Kebîr, IV, 110; Merğinânî, Metnü Bidâyetü’l-

102

Hanbelî Mezhebine Göre: Hibe edilen şeyin hibe alanın tasarrufundan çıkması, muttasıl ziyade (şişmanlık, büyüklük) gibi hallerde hibeden dönülemeyeceği gibi, babanın çocuğuna hibe ettiği şeyden dolayı, çocuk, halkın teveccühünü kazanmışsa baba bu hibeden dönemez. Ancak, İmam Ahmed b. Hanbel’den rivayet edilen başka bir görüş ise, kadının kocasına yapmış olduğu sadak (mehir) hibesinden dönebileceği şeklindedir.226

İbn Kudâme, el-Muğnî’de konuyu şu şekilde açıklamıştır: “İmam Malik, Evzaʻî, Şafiî, İshak ve Ebi Sevr’inde destekledikleri görüşe göre, İmam Ahmed b. Hanbel: “Baba, ister çocukları arasındaki eşitliği sağlamak için olsun, ister bu niyet olmasın hibesinden vazgeçebilir” demiştir. Ahmed b. Hanbel’den rivayet edilen diğer bir rivayete göre ise: “Baba, yaptığı hibeden geri dönemez. Çünkü Peygamber s.a.v.: “Hibesinden dönen kişi kusmuğuna dönen köpek gibidir” demiştir. Buda, hibeden vazgeçmenin caiz olmadığını göstermektedir” demiştir.”227

Sonuç olarak şu söylenebilir. Hukukçular hibeden vazgeçme hususunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir: Birincisi; baba dışındaki kişilerin hibeden vazgeçemeyeceği görüşüdür. Bu görüş Mâlikî, Hanbelî ve Şâfiîler’in sahih olan görüşüdür. İkincisi; yukarıda saymış olduğumuz maniler olmadığı takdirde hibe edenlerin hibesinden vazgeçebileceği görüşüdür. Bu görüş de Hanefilerin görüşüdür. Üçüncüsü; Ahmed b. Hanbel’den rivayet edilen iki rivayettir ki, biri babanın hibesinden vazgeçemeyeceği, diğeri de, hibeye herhangi bir hukukun bağlanmadığı müddetçe vazgeçebileceği görüşlerdir.228

Hanefi hukukçuların cumhurdan farklı olarak, hibeden vaz geçmek için ileri sürdükleri hususlar daha makul görünmektedir. Zira hibeden dönülebileceği ve dönülemeyeceği hususu hadisi şeriflerde geçmektedir. Bu hadislerin arasını bulmak, ancak Hanefî hukukçuların vermiş olduğu teferruatla mümkün olabilir.