• Sonuç bulunamadı

Hamile Kadının Zinadan Sonra İddeti Hakkında Fetvası

2.3. MOLLA FAHREDDİN’İN FETVALARI

2.3.11. Hamile Kadının Zinadan Sonra İddeti Hakkında Fetvası

Biri, nikâhlı bir kadını kaçırırsa ya da kadın kendi rızasıyla bir adama kaçarsa ve bundan hamile kalsa, hamile olan bu kadını nikâhlı kocası boşasa, boşandıktan üç ay sonra doğumu gerçekleşen bu kadının iddeti bitmiş olur mu?

226

İbn Kudâme, a.g.e., VI, 276. 227

İbn Kudâme, a.g.e., VI, 55. 228

103

İddet, kelimesinin sözlük manası, saymak demektir. Istılah manası ise, boşanma, evliliğin feshi ve ölüm gibi bir sebeple evliliğin sona ermesi durumunda, kadının yeni bir evlilik yapmadan önce beklemesi gereken süreye denir. Halvet, sahih ya da fâsit bir evlilikten sonra zifaf gerçekleşir ve daha sonra eşlerin ayrılması iddet bekleme sebepleridir.229

İddenin beklenmesindeki amaç, önceki kocasından hamile olup olmadığının anlaşılması, ölüm iddetinde olan kadının, kocasına hürmet, reci talakta ise, kocaya yeniden dönme konusunu düşünme imkânı verilmesidir.

Kadının iddet bekleme zorunda olduğu iki yer vardır.

1-Ölüm iddeti: Kocası ölen kadınların bekledikleri iddettir. Bunlar eğer hamile iseler iddetleri doğumu yapınca biter. Bu doğum kocanın ölümünden çok kısa bir süre sonra gerçekleşse bile, iddet bitmiş olur.230

Eğer hamile değillerse beklemeleri gereken süre dört ay on gündür. 2- Boşanma veya fesih iddeti: Sahih evlilikte zifaf ya da sahih halvet gerçekleşmiş ise, kadın iddet beklemelidir. Ancak fasit nikâh sebebiyle nikâhı feshedilenlerin iddet beklemeleri, evliliklerinin zifafla başlaması durumunda söz konusudur. Ölüm iddetinde olduğu gibi bu grupta da yer alan kadınların bekleyecekleri iddet süresi, hamile olup olmamalarına göre değişmektedir. Hamile iseler, iddetleri doğumla biter. Değillerse ve normal olarak hayız görüyorlarsa, iddet süreleri mezhepler arası ihtilafa göre ya üç hayız süresi231

veya üç tuhr süresidir.232 Küçüklüğünden ya da yaşlılığından dolayı hayız göremeyen kadınların iddeti ise, üç aydır. Bu husus şu ayeti kerimeden açık bir şekilde anlaşılmaktadır: “Kadınlarınızın içinden adetten kesilmiş olanlarla, adet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır”233

229

İbn Nüceym, el-Bâhru’r-Râik, IV, 139; İbn Asker, Abdurrahman b.Muhammed b. Asker el- Bağdâdî (v. 732/1332), İrşâdü’s-Sâlik ilâ Eşrefi’l-Mesâlik fî Fıkhi’l-İmâm Mâlik, Şirketü Mektebe ve Matba’a Mustafa el-Bâbî, el-Halebî, yy., Tsz., s.71; Nevevî, el-Mecmu’, XVII, 74; İbn Kudâme, el-Kâfî

fî Fıkfi İmâm Ahmed, III, 195.

230 Kâsânî, Bedâi’u’s-Senâi’, III, 196. 231

İbn Abidîn, Reddü’l-Muhtâr alâ’d-Dürri’l-Muhtâr, II, 826. 232

Bekrî, İanetu’t-Talibin, IV, 39. 233

104

İddet konusundaki kaide kısaca şudur: Mehrin tümünü gerektiren boşama ve fesihlerde iddet gerekir. Mehrin tümünün ya da yarısının düştüğü fesih ve boşamalarda iddet düşer.

İddetin delilleri: Kurʻanda ki delil şudur: “Boşanmış kadınlar kocalarıyla ilişkide bulunmaksızın üç kurʻ (aybaşı hali) beklerler (evlenmezler).”234

“İçinizden ölenlerin geride bıraktıkları eşleri süslenmeden kendi kendilerine dört ay on gün (iddet) beklerler.”235

“Adet görmekten ümidi kesen (yaşlı) kadınlarınızdan iddetlerinde (bekleme sürelerinde) eğer şüphe ederseniz, bilin ki onlarında iddet müddeti üç aydır. Henüz iddet görmeyenler de öyledir. Hamile kadınların da iddetleri (doğurup) yüklerini bırakmalarına kadardır.”236

Sünnetteki deliller şunlardır: “Allaha ve ahiret gününe iman eden kadınlara, ölenlerin ardından üç aydan fazla yas tutmaları caiz değildir. Ancak ölen, onların kocaları ise, dört ay on gün iddet beklerler.”237

“Peygamber (s.a.v.) Kays kızı Fatma’ya İbn Ummi Mektum yanında iddet beklemesini emretti”238

İcmâ: Bazı çeşitleri hariç, genel anlamda cumhurun iddet bekleme konusunda ittifakı mevcuttur.

Soruyu soran Molla Abdurrahman, Hanefi mezhebine göre verilmesi gereken cevabı mektubunda vermiştir. Fakat bu bilgiden tam emin olmak için Molla Fahreddin’in bu bilgiyi tasdik etmesini istemektedir. Molla Fahreddin de, “Hanefi mezhebi için zaten nakilde bulunmuşsun” deyip, daha sonra Şafiî mezhebine göre fetva vermek için bazı nakillerde bulunmuştur.

Dört mezhebe göre de, meşru evlilik sonucu hamile olan hür, cariye, kitabî (mükâtebe akdi yapılan) kölelerin iddeti; organları belli olan ceninin doğmasıyla son

234 Bakara, 228. 235 Bakara, 234. 236 Talak, 4. 237

Buhârî, el-Câmi’l-Müsnedi’s-Sahih el-Muhtasar min Umuri Rasullullah (s.a.v.) ve Sünenihî

ve Eyyâmihi, II, 78; Müslim b. Haccac Ebu’l-Hasan el-Kuşeyrî en-Nisâburî, el-Müsnedü’s-Sahîh el- Muhtasar, II, 1123.

238

Sicistânî, İbn Aşaʻs, Süleyman b. İshak b. Beşir b. Şeddâd b. Amr el-Ezdî, Sünenü Ebi Dâvud, II, 285; Müslim, a.g.e.,II, 1114.

105

bulur.239 Fetvamızda olduğu gibi önceden evli olup da, sonradan zina yapan kadın hamile ise, doğum yapmasıyla iddeti son bulur.240

Zira içinde bulunduğu hamilelik durumu zina ile olduğu kesin değil bilakis kocasından da kaynaklanmış olabilir. Zira kadının, kocasının yanında kalması, bu hamileliğin ondan olma ihtimalini doğurmuştur. Bu durum liân durumu gibidir. Çünkü kişi, hamile olan karısının karnındaki çocuğu reddedemez. Çünkü bu çocuğun kendisinden de olma ihtimali bulunmaktadır. Koca, hamile olan karısının karnındaki çocuğu liân241

ile reddetse bile, kadının iddeti, ancak doğumun gerçekleşmesi ile son bulur. Çünkü liân işlemini gerçekleştiren adamın yalan söyleme ihtimali vardır.242

Meşru olmayan evlilik sonucu (zinadan) hamile olan kadının iddeti konusunda ise, mezhepler arası görüş farklılıkları mevcuttur. Şafiîler, aile kurumunu korumayı göz önünde bulundurdukları için, gayri meşru (zinadan) yoldan hamile olan kadının iddet beklemesini gerekli görmezler. Hanefî hukukçuların görüşleri de bu görüşe yakındır. Malikî ve Hanbelî hukukçular ise, nesebin korunmasını ön plana çıkardıkları için zina sonucu bile olsa, hamile olan kadının iddet beklemesini gerekli görmüşlerdir. Ancak Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde geçmekte olan Peygamberimizin (s.a.v.), “Allah’a ve âhiret gününe inanan kişiye başkasının ekinini sulaması caiz değildir”243

hadisini göz önünde bulundurduğumuzda Hanbelî ve Malikî hukukçuların bu konuda ki görüşleri, daha isabetli oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Zira kadının iddet beklemesinin en önemli sebebi neslin korunmasıdır. Şafiî ve Hanefî’lerin bu konudaki düşünceleri ise, faillere cezaî müeyyide uygulamaktan öteye geçmemektedir.

Molla Fahreddin, fetvasını şu şekilde sonuçlandırmıştır: İki şeyden dolayı kadının hamileliğinin kocadan olduğu (meşru olduğu) söylenebilir. Birincisi; Şafiî mezhebinde hamileliğin ekser müddeti dört yıldır.244

Bu kadının kocasından ayrılması dört yılı geçmediğine göre çocuk eski kocasına nispet edilir. Dolayısıyla doğumun gerçekleşmesiyle iddet bitmiş olur. İkincisi; kadın, önceki kocasıyla birlikte kaldığından

239

İbn Nüceym, el-Bâhru’r-Râik, lV, 139; İbn Asker, İrşâdü’s-Sâlik ilâ Eşrefi’l-Mesâlik fî Fıkhi’l-

İmâm Mâlik, 71; Nevevî, el-Mecmu’, XVII, 74; İbn Kudâme, el-Kâfî, III, 195.

240 İbn Abidîn, Redü’l-Muhtâr, III, 511. 241

Karısının zina ettiğini veya çocuğunun zina mahsülü olduğunu iddia eden ve bu iddiasını gerektiği şekilde isbat edemeyen koca, hâkim huzurunda hususî bir şekilde yeminleşir, evlilik birliğine hakim tarafından son verilir. İslam hukukunda, bu duruma lian denir. (Diyanet İslam ilmihali, II, 237).

242

İbn Hacer, Tuhfetü’l-Muhtâc, VIII, 239; Remlî, Nihâyetü’l-Muhtâc, VII, 134. 243

İbn Hanbel, Ahmed, Müsnedü’l-İmâm Ahmed b. Hanbel (Tah. Şuayb Arnavut), XXVII, 199. 244

106

ve onunla zifafa girme ihtimali olduğundan dolayı çocuk, kocaya nispet edilir. Liân konusunda da iddet, hamileliğin son bulmasıyla bitmiş olur. Zira çocuğun reddedilmesi, durumu değiştirmemektedir. Çünkü kocanın yalan söyleme ihtimali vardır.245

Sonuç olarak, iddet konusu, boşama ve ölümden sonra gündeme geldiği için, İslam hukuku kitaplarının çoğunda bu konu boşama mevzusundan hemen sonra zikredilmektedir. Çoğu fıkhî konuda meydana gelen ihtilaflar, bu konuda da meydana gelmiştir. Görüş birliğinin olduğu nokta ise, meşru yolla hamile olan kadının iddetinin doğumun gerçekleşmesiyle bittiğidir. Çünkü bütün hukukçular, “hamile olan kadınların iddeti doğumları gerçekleşince biter.” ayetini delil göstererek, doğumla iddetin biteceği görüşündedirler.246