• Sonuç bulunamadı

Henri Prost'un İstanbul'daki Etkinlikleri

3. İSTANBUL’UN PLANLANMASI

3.3 Henri Prost

3.3.2 Henri Prost'un İstanbul'daki Etkinlikleri

Prost, 15 Mayıs 1936 tarihinde İstanbul’a gelerek İstanbul Belediyesi’nin sözleşmesine son verdiği 27 Aralık 1950 tarihine kadar İstanbul Belediyesi Şehircilik Mütehassıslığı görevini yürütür (Akpınar, 2003, s.66). Bu dönem içerisinde Prost, Muhittin Üstündağ (14.10.1928- 4.12.1938), Lütfi Kırdar (08.12.1938-20.10.1949) ve Fahrettin Kerim Gökay (24.10.1949- 26.11.1957) olmak üzere üç ayrı vali ve belediye başkanı ile birlikte çalışır.

Prost’un önce Florya ve Yalova’da incelemelerde bulunması, sözleşme onaylandıktan sonra bir imar bürosu oluşturularak çalışmalara başlaması ve bu büroda Türk mühendis ve mimarların çalışması planlanır. Prost ülkeye geldiğinde gazetecilere, etütlerde bulunmak üzere iki ay kadar İstanbul’da kalacağını, planın hazırlanmasının iki sene süreceğini, planın ne kadara mal olacağının henüz tahmin edilemediğini, imar faaliyetini ve yeni binaları incelemek üzere Ankara’ya gideceğini belirtir (Cumhuriyet, 20 Mayıs 1936). Prost (1953) ayrıca kendisine yapılan daveti şu şartlar altında kabul ettiğini belirtir: “Projeler sureti katiyede, Belediye mühendisleri, Mimarları, Topoğraflarının iştirakı ile İstanbul’da yapılacaktır. İstanbul gibi çok eski bir şehirde tam faaliyette bulunan ticari ve sınai kaynaklar muvacehesinde bu elemanlar yapılacak tadilatları müstakbel içtimai gelişmeleri nazarı itibare alarak tatbik edeceklerdir. Bu elemanların mesaileri uzun seneler sürecektir ve yapılacak ameliyeleri büyük bir dikkat ile kontrol edeceklerdir”. Öte yandan, Prost’un gelişinden önce Ankara’da bulunduğu sırada Vali ve Belediye Başkanı Muhittin Üstündağ∗ Prost’un alacağı ücretle ilgili de görüşmelerde bulunur (Cumhuriyet, 8 Nisan 1936).

Sözleşme imzalandıktan sonra İmar Bürosu çalışanlarına ve Prost’a yardım etmek üzere “Sıhhiye Müdürü Ali Rıza (?), Belediye hıfzısıhha mütehassısı Zeki (?), Celal Esad (Arseven), İmar Müdürü Ziya (?), Sular Müdürü Ziya (?), şair Yahya Kemal (Beyatlı), Salah Cimcoz, Güzel San’atlar Akademisi Müdürü ve yahud muavini ile Matbuat Cemiyetinden, Ticaret ve Sanayi Odasından, Mimarlar Birliğinden, Halk Partisinden seçilecek mümesiller, eski Nafıa vekili Muhtar (?), Müzeler müdürü Aziz (Ogan), Belediye Reis muavini Ekremle (?) Belediye Reisi tarafından Şehir Meclisi azaları içinden seçilecek altı kişiden” oluşacak bir komisyon oluşturulmasına karar verilir. Bu altı kişinin “şehircilik hususunda azçok bir kuvvete malik olması” istenir. Komisyonun görevi ise, “pazarların, devlet müesseselerinin, temaşa yerlerinin, umumi meydanların nerelerde olması lazım geldiği hakkında ileri sürülecek fikirleri” belirleyerek Prost’a bildirmektir. Komisyonu oluşturan kişilerin birbirinden çok

farklı alanları temsil ediyor oluşu, bu komisyonda oluş sebepleri ve hatta böyle bir komisyonun başlı başına varlığı, dönemin aktörlerinin plan ve planlama kavramlarıyla ile ilgili zihin karışıklığına işaret eder. Komisyonu oluşturan üyeler, kente biçim vermenin tek bir kişinin yönlendirmesine dayalı bir çalışma olmadığı, kent planlamasında farklı disiplinlerden uzmanların birlikte çalışmasının gerekli olduğu bilinciyle belirlenmiş gözükmez. Prost’un, böyle bir ekibe gereksinim duyup duymadığı veya bunu talep edip etmediği ise bilinmemektedir. Öte yandan, Akpınar (2003, s.66), kentin ekonomik geleceği ile ilgili alternatif senaryolar hazırlamak üzere Prost’un İstanbul Ticaret Odası ile birlikte 1937-1943 yılları arasında ortak çalışmalar yürüttüğünü belirtir. Nitekim, 7 Mart 1937 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Ticaret Odası’nın belediyenin kendisinden istediği imar planı ile ilgili raporu hazırlayarak verdiği haberi yer alır. Neredeyse tüm kurum temsilcilerine görüşleri sorulmaktadır.

Bunların dışında, belediyenin, vekaletlerden, imar planında yer alan ve vekaletlere ait olan binalarla ilgili olarak görüşlerini bildirmeleri için birer uzman gönderilmesini istemesi (Cumhuriyet, 18 Haziran 1937) İstanbul’da yürütülen çoğu işle ilgili merkezi otoritenin onayının alındığını gösterir. Hatta, Nafıa Vekaleti’nin projelere müdahale ettiği durumlarla da karşılaşılır. Örneğin Prost’un önerisindeki Eminönü-Sultanahmet yolu için vekaletin itirazı üzerine ikinci bir plan hazırlanır (Cumhuriyet, 18 Mayıs 1940). Dolayısıyla, iktidar, ülkenin fiziki mekan planlamasına da katkıda bulunma inisiyatifini kullanmak istemektedir. Ayrıca, planlama uzmanlarıyla belediye arasında anlaşmazlık ortaya çıktığı takdirde hakeme başvurulması kararlaştırılır. İdari anlaşmazlıklarda Dahiliye Vekili, fenni anlaşmazlıklarda da Nafıa, Sıhhıye ve Dahiliye Vekilleri hakem olarak çalışacaklardır (Cumhuriyet, 8 Ağustos 1937). Bununla birlikte, bu dönemde sıklıkla başvurulan yabancı uzman kullanımına tepki gösteren Mimarlar Cemiyeti, imar planının detayları hazırlanırken Türk mimarlarından yararlanılmasını istese de bu istek kabul edilmez (Cumhuriyet, 12 Mart 1938).

Prost’un, görevlendirilmesinin ardından ilk iki yıl araştırma ve belgeleme çalışmalarından oluşan hazırlık süreciyle geçer. İmar planı ile ilgili çalışmalara hava fotoğraflarının alınmasıyla başlanmasına karar verilir (Cumhuriyet, 7 Haziran 1936). Belediye, hava fotoğraflarının hazırlanması ve depolanması için Nuruosmaniye’de bir bina tutar (Cumhuriyet, 21 Temmuz 1936). Askeri harita şubesi tarafından çekilen (Cumhuriyet, 12 Eylül 1936) bu fotoğrafların yardımıyla 1/2000 ölçekli bir harita hazırlanacak ve Paris’te bulunan Prost İstanbul’a geldiğinde bu hazırlıkları inceleyecektir (Cumhuriyet, 26 Temmuz 1936). 21 Eylül 1936 tarihinde tekrar kente gelen Prost, Perapalas Oteli’nde kalır (Cumhuriyet, 22 Eylül 1936) ve kendisine belediyenin kullanmakta olduğu Eski Maarif

Nezareti binasında bir oda tahsis edilir (Cumhuriyet, 23 Eylül 1936).

Prost, İstanbul’da bulunduğu süre içerisinde kentin birçok yerinde incelemeler yapar, bürokratlarla toplantılara katılır. Örneğin, Liman Umum Müdürü Raufi Manyasi ve Belediye İmar Bürosu Eski Müdürü Ziya (?) ile liman mühendisleri bir heyet halinde Galata liman bölgesinde inceleme yaparlar (Cumhuriyet, 27 Eylül 1936). Bunun dışında, Prost’un katılımıyla Belediye Fen Heyeti Müdürü Hüsnü (Keseroğlu)’nün nezdinde Florya ile ilgili bir toplantı yapılır (Cumhuriyet, 29 Eylül 1936). Maarif Vekaleti meteoroloji uzmanı Tevfik (?) de belediyeye gelerek Florya’nın hava durumuna ilişkin Prost’a bilgi verir (Cumhuriyet, 3 Ekim 1936). Prost, İmar Müdürü Ziya (Kocainan) ile “İstanbul tarafında” da incelemelerde bulunur (Cumhuriyet, 18 Ekim 1936).

Prost Planı’nın temel özelliklerinden biri işlevsel bölgelemedir. Planda İstanbul, ticaret, konut, endüstri, rekreasyon, yönetim ve eğitim bölgelerine ayrılmıştır. Akpınar (2003, s.68), bu özelliğin 1930’larda CIAM Konferansı’nda tartışılan modern kent planlaması ilkelerini hatırlattığını; Prost’un, CIAM’a bağlı olmamakla birlikte bunun, CIAM ile Prost’un aynı formasyona sahip olduğunu gösterdiğini belirtir. Akpınar (2003, s.65), aynı zamanda, Prost’un planlama anlayışında Sitte ve Hènard’ın etkisine de dikkati çeker.

Prost’un planını oluşturan beş ilke şöyledir (Daver vd., 1943) (Şekil 3.3, Şekil 3.4, Şekil 3.5, Şekil 3.6, Şekil 3.7):

1. “Şehrin kıymetli esas zihniyetlerini teşkil eden ve her biri başlı başına değer biçilmez birer hazine mahiyetinde olan milli ve tarihi abidelerin etrafı zevksizce ilave edilmiş bir takım binalarla sarılı bulunuyor, bu kötü manzaralı binaları yıkarak abideleri meydana çıkarmak, bulundukları yerleri tanzim etmek;

2. Mevcut yolların bir kısmı şehrin sahası, iktisadi ve coğrafi vaziyetile uygun değildi. Bunları ıslah ve tanzim eylemek;

3. Bilhassa son asır içinde dar sokaklarda sıhhat, estetik gibi ictimai, medeni kaidelere aykırı olarak birbiri üstüne yıkılacak şekilde sıkışık, hava ve ışık alması imkansız binalar yapılmış ve bu suretle bir takım gayrı sıhhi mahalleler vücude gelmişti. Bu mahalleleri hava ve ziya alabilecek şekle getirmek, küçük çocuklara oyun ve hareket imkanlarını temin etmek üzere geniş, bol sahalar ayırmak, bunları yerine göre park, yerine göre spor sahası halinde tanzim etmek;

4. Bugünkü hayatın icaplarına uyarak şehirlinin yaşayışına daha sıhhi, daha iktisadi bir cereyan verebilmek için şehri imkanın müsaadesi nisbetinde, ayrı mıntıka ve sahalara

ayırmak; iskan, ticaret, sanayi vesaire…mıntıkaları gibi.

5. Bütün bu esaslardan başka ve bunların üstünde dikkat edilecek bir nokta var: İstanbulun her bakımdan ayrı ayrı kıymeti haiz olan bütün hususiyetlerini muhafaza etmek, hatta bunların inkişafına meydan bırakmak lazımdır. Bütün tarihi Türk eserlerini kıymetlendirmek ve Boğaziçi, Haliç, Kağıthane, Çamlıca, Kurbalıdere, Adalar gibi mevkileri hususiyetlerinin icaplarına göre ayrı şekil ve ihtiyaçları göz önünde tutarak tanzim eylemek, umumiyet itibarıyle İstanbulun siluetini muhafaza etmek.”

Prost, İstanbul’un imar planının yanında bazı mevzi planlar da hazırlar. Prost’un hazırladığı ilk nazım plan raporu, 1937 yılı sonlarına doğru Dahiliye Vekaleti’ne sunulur ancak, kısa süre sonra imar işlerinin Nafıa Vekaleti’ne aktarılması üzerine plan, Nafıa Vekaleti tarafından incelenerek bazı düzeltme öğütlerinde bulunulur (Anonim, 1973). Tarihi Yarımada, Beyoğlu, Anadolu yakası için hazırladığı planlar 1939-1940 yıllarında Nafıa Vekaleti tarafından onaylanır, 1950 yılına kadar da yerel uygulama planları geliştirir. Prost, 1936 ve 1937 yıllarındaki çalışmalarını ise, İstanbul Nazım Planını İzah Eden Rapor başlıklı bir yayında açıklar. 1950 yılında İstanbul Belediyesi tarafından yayımlanan, 3 ciltlik, İstanbul’un Yeni Çehresi adındaki çalışmalarında ise İstanbul’a ilişkin görüşlerini ve planın ilkelerini açıklar. Plana göre, kentin bazı yerlerinde akslar halinde düşünülen öngörüler, kimi yerlerinde nokta çalışması, kimi yerlerinde ise yüzey düzenlemesi halinde gerçekleştirilir. Sarayburnu ve Sultanahmet çevresinin tarihi karakterinin korunması ve arkeolojik park olarak nitelenmesi; suriçinde, Topkapı’ya doğru geniş bir zooloji ve botanik parkı önerisi; surların dışında yeşil bir koruma kuşağı bırakılması; Beyazıt, Aksaray, Eminönü, Şişhane meydanlarının düzenlenmesi; Harbiye, Osmanbey, Nişantaşı’ndaki düzenlemeler ile Maçka Parkı ve Taksim Gezisi Prost planının birçoğu uygulamaya aktarılabilmiş örneklerinden bazılarıdır.

Planın beş temel ilkesinden beşincisinde söz edilen “İstanbul silüetini muhafaza etmek” amacının bir yansıması olarak planda Tarihi Yarımada’da denizden 40 metre daha yüksek rakımlı yerlerde 12 metreden daha yüksek yapı yapılmaması öngörülür. Ancak, bu karar Prost Türkiye’ye gelmeden çok daha önce, 1933 yılında Yapı ve Yollar Kanunu’nun uygulanması için hazırlanan talimatnamede geçmektedir∗. Öyle ki, inşaat ruhsatı verebilmeleri için belediye şubelerine tebliğ edilen bu talimatname İstanbul için ayrı hükümler yer alır.

24 Ağustos 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde 8 maddeden oluşan bu talimatnamenin metni yayınlanmıştır.

Talimatnamenin 4. maddesinin 8. hükmü şu şekildedir: “İstanbul cihetinde kırk rakımdan yüksek mahallerde yapılacak inşaat istifaları nihayet 9 metreden fazla olamaz. Ancak Fatih kazası mıntıkası bu kayde tabi değildir”. Dolayısıyla, Prost İstanbul’un silüetini korumak endişesini taşımakla birlikte bu kararı tek başına almış görünmez (Cumhuriyet, 5 Ağustos 1933 ve 24 Ağustos 1933).

Prost, Boğaziçi’nin doğasını korumak için, kentin kuzeye doğru geliştirilmemesi gerektiğini de savunur. İstanbul için önerdiği yollarla ilgili olarak istimlak ve arsa spekülasyonlarından mümkün olduğunca sakınmak amacıyla kentin topografyasından yararlanan tünel, köprü ve viyadüklerle bağlanan yeni yolların açılmasının öneminden söz eder. Planın yol şebekesiyle ilgili önerilerinden birçoğu gerek plan yürürlükte iken, gerekse yürürlükten kalktıktan sonra zaman içinde gerçekleşmiştir. Atatürk Bulvarı, Tepebaşı Refik Saydam Caddesi, Bayıldım Yokuşu, Kadırgalar Caddesi, surlara paralel yol planın kimi değişikliklerle uygulanan yol örneklerinden bazılarıdır. Boğaz geçişi üzerinde de duran Prost, asma köprü ve gerektireceği çevre yollarını estetik ve mali nedenlerle doğru bulmayarak Ahırkapı-Harem arasında yaklaşık 2 km uzunluğunda, raylı sistem ve karayoluna birarada hizmet veren çift katlı bir tüp geçiş önerir. 1950’li ve 1980’li yıllardaki imar hareketleri sırasında gerçekleşen Vatan ve Millet caddeleri ile Tarlabaşı Bulvarı’nda Prost’tan izler görülebilmesi, planın etkisinin sürekliliğini gösterir. Öte yandan, daha sonraki çeşitli planlarda tekrarlanan ve 1980’lerden itibaren gerçekleşmeye başlayan, Yenikapı’nın kara, deniz ve demir yolları arasında bir aktarma noktası haline getirilmesi fikri de Prost planında yer alır. Prost, İstanbul’da olimpiyatların düzenlenmesi konusunda da fikir üretmiştir.

Akpınar (2003, s.67), çalışmasında Prost tarafından vali ve belediye başkanına hitaben daktilo ile yazılmış, Fransızca notlar ve mektuplardan söz etmektedir. Bu belgelerin kentsel sorunların analizi ve imar planının çerçevesini anlamak için önemli olduğunu, ancak, temel tasarım ilkelerini kavramak ve dönemin ruhunu anlamak açısından çok daha önemli olduklarının altını çizer.

Yaklaşık üç ay İstanbul’da kalan Prost, imar planının avan projesine ait raporun bir kısmını belediyeye teslim ederek Paris’e döner (Cumhuriyet, 29 Aralık 1936). Yokluğunda ise, verdiği talimatlara göre imar bürosunda çalışmalar sürdürülür. Bu arada, devlet bütçesinin yetersiz olmasına rağmen şartların zorlanarak Prost’un ücretinin ödendiği belgelerden izlenmektedir. Prost’a 1936 yılı için ödenmesi gereken 150 000 Fransız Frangı “döviz durumu dolayısıyla bu miktar dövizin verilmesine imkan olmaması” nedeniyle verilememiş, ancak, daha sonra sözleşme gereği ödenmesine İcra Vekilleri Heyeti tarafından 27 Ocak 1937

tarihinde karar verilmiştir (BCA-30..18.1.2: 71.6..20). Bu kararnameye ek olarak çıkarılan 11 Kasım 1937 tarihli bir başka kararname ise, 1937 yılı için Prost’a yine “halihazır döviz vaziyeti bu kadar dövizin verilmesine müsaid olmamakla birlikte” 12 000 lira karşılığı 150 000 Frank ödenmesiyle ilgilidir (BCA-30..18.1.2: 80.92..10). 1937 yılı Mart ayında gelmesi beklenen uzman için bir de ev tutulur (Cumhuriyet, 13 Şubat 1937). Prost, Muhittin Üstündağ’a gönderdiği bir mektupta, imar planı ile ilgili yayın yapılmasının spekülatörlerin çıkarları için bir araç olacağını, bazı mülk sahiplerinin bu durumdan dolayı zarara uğrayabileceğini ve planın her zaman değişme olasılığının olduğunu yazar (Cumhuriyet, 13 Ocak 1937). Nitekim, Mezarlıklar başlıklı bölümde de irdelendiği gibi bu dönemde rant kavramının farkında olan çeşitli çıkar sahipleri ortaya çıkmıştır.

3 Mayıs 1937 tarihinde İstanbul’a gelen Prost’a beş senelik plan ile ilgili de danışılmasına karar verilir (Cumhuriyet, 4 Mayıs 1937). Bu gelişinde Prost, yine Yalova’ya gider. Ayrıca Florya, Unkapanı ve Azapkapı’da yerinde incelemeler yapar (Cumhuriyet, 5 Mayıs 1937). Hazırladığı 1/5000 ölçekli planı, Şehir Meclisi’nde görüşülüp Dahiliye Velaketi’nin onayı alınmak üzere Belediye Başkanlığı’na verir. Bu plan onaylanınca asıl projenin hazırlıkları başlayacaktır. Spekülasyonlara neden olmaması için bu planın bir süre gizli tutulmasına karar verilir (Cumhuriyet, 22 Ağustos 1937). Bununla birlikte Prost, avan projenin raporunu hazırlamayı da sürdürür (Cumhuriyet, 3 Ekim 1937). 18 Ekim 1937 tarihinde yine ülkeden ayrılır.

Plan hazırlıkları ve Prost’un İstanbul’daki mesaisi kamuoyunda sıkça konuşulurken bu büyüklükte bir işin hangi kaynaklarla finanse edileceği fazla dile gelmemektedir∗. Bu konudaki ilk haberlerden biri, belediyenin imar planının uygulayabilmesi amacıyla kaynak yaratılması için 1937 yılında hükümete başvurduğudur (Cumhuriyet, 22 Ağustos 1937). Yapılması gereken çok sayıda istimlakın belediyeye ağır bir yük getireceğinin farkına varılması da bu istekte etkili olmuş gözükür. Bir başka haberde ise, Başvekil İsmet İnönü’nün her sene hükümet bütçesinden 3 000 000 lira vererek İstanbul’un imarına yardım edeceğini Vali ve Belediye Başkanı Muhittin Üstündağ’a vaat ettiğidir (Cumhuriyet, 4 Ekim 1937). Bir sonraki haber ise, bu yardımın olanaklı görülmediği, belediyenin gelirlerinin arttırılması ve hükümet tarafından tahsil edilen bir kısım gelirin belediyeye verilmesi yoluyla bir çözüm bulunabileceğidir (Cumhuriyet, 8 Ekim 1937). İmarın hangi kaynaklarla yürütüleceğine, kent planlamasının ne olduğu ve Türkiye'de nasıl uygulanması gerektiğine ilişkin tartışmalara

Yunus Nadi’den Martin Wagner’e dek çeşitli isimler katılır, bu konuda gazetelerde çeşitli köşe yazılarına rastlanır. Celal Bayar da İstanbul’da imar planını inceleyerek derhal uygulanmaya başlanmasını ve milli bankalardan belediyeye 6 000 000 liralık borç verilmesini, bu miktarın 1 500 000 lirasının Belediyeler Bankası’ndan karşılanmasını emreder (Cumhuriyet, 10 Mayıs 1938).

İstimlak işlemleri, istimlakın uygulanması ve bütçe oluşturulması dışında, planın uygulama araçlarından biri olan yasaların eksikliği de karşılaşılan bir diğer sorundur. Plan onaylandıktan sonra belediye, istimlakı gereken yerlerde inşaata izin verilmemesi için bir kanun tasarısı hazırlanmasını önermeye karar verir. Prost’tan imar planının uygulanabilmesi için bir de kanun teklifi hazırlaması istenir (Cumhuriyet, 17 Kasım 1937). Yapı ve Yollar Kanunu’nda da değişiklik yapılması söz konusudur (Cumhuriyet, 26 Ocak 1938). Yine merkezi otoritenin onayı alınması gerektiği için Belediye Fen Heyeti İmar Bürosu Şefi Ziya (Kocainan) 1/2000 ölçekli planları ve maketleri yanına alarak Ankara’ya gider (Cumhuriyet, 12 Ocak 1938). Prost’un bürokratlarla sürekli temas halinde olarak şekillendirdiği ve verdiği direktiflerle belediye imar bürosunda hazırlanan bu çalışmalar Ankara’da da incelenmektedir. Projelerin geçirdikleri aşamalar şöyledir: Prost’un hazırladığı projeler İmar Bürosu’nda çizilmekte Şehir Meclisi’nde görüşülüp onaylandıktan sonra Ankara’da Nafıa Vekaleti ve Dahiliye Vekaleti’nin onayına sunulmakta, onayı alınan projelerin yine İmar Bürosu’nda uygulama projeleri çizilmekte ve ardından Prost tarafından incelenmektedirler. Abidin Daver, bir yazısında bu sürecin olumlu olduğunu şu satırlarla belirtir: “İstanbul’un imar planını, Şehircilik mütehassısı Prost hazırlamış, Şehir Meclisi, Nafıa Vekaleti, Dahiliye Vekaleti kabul etmiş, kimbilir belki, Başvekaletin bile tasvibinden geçmiştir. Bütün bu makamların topyekun yanlış düşündükleri, ihtiyaçları görmedikleri iddia edilemez ya…” (Cumhuriyet, 29 Şubat 1940).

Öte yandan, 1938 yılına gelindiğinde karşılaşılan eleştiriler ve tepkiler oldukça azdır. Örneğin, eski Şehremini Cemil Topuzlu imar planını eleştiren bir broşür hazırlayarak Şehir Meclisi üyelerine vermek ister∗ (Cumhuriyet,1 Şubat 1938). Topuzlu’ya göre, her şeyden

Topuzlu anılarında (Topuzlu, 2002), 1937 yılında Yarınki İstanbul adıyla yayınladığı bir “risale”den söz eder.

Gazete haberinde geçen ve Şehir Meclisi üyelerine vermek istediği “broşür”ün bu yayın olduğu düşünülmektedir. Ancak, broşürün meclis üyelerine verilip verilmediği bilinmemektedir. Adı geçen 1937 tarihli yayına ulaşılamamıştır. Bu broşürün bulunamaması, bu dönemde eleştirel bir yayının dağıtımına izin verilmediğini akla getirmektedir. Öte yandan, Topuzlu, Beyoğlu Halkevi’nde 11 Mart 1944 tarihinde “32 Sene Evvelki, Bugünkü, Yarınki İstanbul” başlıklı bir konferans vermiş ve konferans aynı adla kitap haline getirilerek yayınlanmıştır. Bkz. Topuzlu, C., (1944), 32 Sene Evvelki, Bugünkü, Yarınki İstanbul, C.H.P. Beyoğlu Halkevi Konferans Serisi: 1, Ülkü Basımevi, İstanbul.

önce imara kentin altyapısının hazırlanmasıyla başlamak gereklidir. Tarihi yarımada ise öncelikle ele alınması gereken bölge olmalıdır. Topuzlu, imarın bölgesel bir şekilde yapılmasını da eleştirir. Kısmi istimlakler belediyenin aleyhine olmaktadır. İstimlaklerin hepsi birden yapıldıktan sonra işe başlanması daha doğrudur. Limanın yeri ile ilgili de eleştirileri olan Topuzlu, limanın ve kömür depolarının olduğu yerde bırakılmamasını önerir. 30’lu yılların sonunda eleştirel tavırlarla ve tepkilere sıkça karşılaşılmazken 40’lı yıllara gelindiğinde muhalif seslerin arttığı ya da daha fazla duyulur hale geldiği izlenir. Topuzlu, 1946 yılında Şehir Meclisi üyeliğine seçilmesinin ardından da eleştirel tavrına ve önerilerde bulunmaya devam etmiş, elliye yakın soru önergesi vermiştir. Verdiği soru önergelerinin sonuçsuz kalmasını ve meclis üyelerinin ilgisizliğini ise anılarında (Topuzlu, 2002, s.217) şöyle anlatır: “Şehrimiz için mühim işler hakkında ve ezcümle bütçe müzakeresi sırasında tenkitler yapıyordum, fakat Millet Meclisindeki fikir cereyanları ve hükümetin bu husustaki siyasetini derinden derine, iyi bilen arkadaşlar hemen müzakerelerin kifayetine karar verirlerdi. Hatta içimizden seçtiğimiz reis vekili bile sık sık sözlerimi keserdi”.

İmar planına ait raporun Şehir Meclisi’ne teslim edilmesiyle birlikte rapor başlıklar altında gazetede yayınlanır (Cumhuriyet, 13 Nisan 1938). Nazım plan üzerinde inceleme yapmak üzere oluşturulan karma komisyonun üyeleri, “Mülkiye encümeninden Ali Rıza (?) ve İhsan Namık, Bütçe encümeni namına Halil Hilmi, Tevfik Amir, Kavanin encümeni namına Şevket (?) ve Ahmed Arif, Nafıa encümeni namına Hilmi Naili, Hayri Akyüz, Maarif encümeni namına Refika Hulusi, Behçet, Baha Tonel, İktisat encümeni namına Kamil (?) ve Hamdi (?), Tetkik encümeni namına Tevfik Raşid, Sıhhiye encümeni namına Etem Akif ve Refik Münir”den oluşur. Komisyon haftada üç gün toplanarak incelemeler yapacaktır (Cumhuriyet, 16 Nisan 1938) (Şekil 6). İncelemelerin sonrasında ise planlar ve rapor Dahiliye Vekaleti’ne gönderilir. Buradaki incelemenin ardından ise Nafıa Vekaleti’ne gönderilecektir (Cumhuriyet, 20 Haziran 1938). Prost’un aynı zamanda planın uygulama işlerinde de çalıştırılmasına ise İcra Vekilleri Heyeti tarafından karar verilir (BCA-30..18.1.2: 82.25..10).

1937 yılı Ekim ayında ülkeden ayrılan Prost, 9 Mayıs 1938 tarihinde tekrar gelir. Bu gelişinde ise, İstanbul ve Beyoğlu kısımlarının uygulama planları ile Üsküdar ve Kadıköy kısımlarının planlarını hazırlamaya başlar. Nazım planın “tezyini mahiyetinde” olan kısımları ile ilgili

Benzer Belgeler