• Sonuç bulunamadı

Hemşirelik Öğrencilerinin Bazı Özellikleri İle ÖDÖ-KF Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması

Şekil 1: Araştırma Takvimi

5.1 Hemşirelik Öğrencilerinin Bazı Özellikleri İle ÖDÖ-KF Puan Ortalamalarının Karşılaştırılması

Yükseköğretimde öğrenci doyumunun belirlenmesi, yüksekokulun eğitim-öğretimin niteliğinin, öğrencilerin okudukları bölümden memnun olup olmadıklarının ve beklentilerinin belirlenmesi açısından oldukça önemlidir (81). Bununla birlikte öğrencinin beklentilerini belirlenmesi ve karşılanması, hem başarı düzeyini hem de memnuniyetini etkilemektedir. Öğrencilerin beklentileri ne düzeyde karşılanırsa memnuniyet de o oranda artar ya da azalır (92). Okul yaşamındaki doyumsuzluk öğrencide başarı eksikliğine, davranış ve tutum sorunlarına, ders çalışma konusunda motivasyon düşüklüğüne neden olmakta ve bunun yanı sıra okul doyumu öğrencilerin, okula olan sadakatini, motivasyonunu ve eğitimin önemini kavramasını sağlamaktadır (82). Bu açıdan bakıldığında yükseköğretimde öğrencinin öğrenimine ve okul yaşamına yönelik doyum düzeyinin belirlenmesi önemlidir.

Yapılan çalışmada araştırmaya katılan hemşirelik öğrencilerinin ÖDÖ-KF puan ortalaması orta düzeyde bulunmuştur (6.96 ± 1.36) (Tablo 7). Egelioğlu ve arkadaşları (2011)‟nın hemşirelik öğrencileri üzerinde ölçeğin ilk formu ile yapmış oldukları çalışma sonucunda öğrencilerin memnuniyet ölçeği puan ortalamalarının düşük olduğu saptanmıştır (75). Kaynar ve arkadaşları (2006) öğrenci memnuniyet ölçeği kullanılarak yaptıkları çalışmada hemşirelik öğrencilerinin memnuniyet puan ortalamalarının düşük olduğunu saptanmıştır (76). Yangın ve Kırca (2013)‟nın hemşirelik öğrencileri ile yapmış oldukları çalışma sonucunda bizim çalışma bulgumuza benzer olarak öğrencilerin doyum düzeyleri orta düzeyde bulunmuştur (92). Bu açıdan bakıldığında DAÜ Hemşirelik bölümü öğrencilerinin doyum düzeylerinin diğer okullara göre daha yüksek düzeyde olduğu görülmüştür. Bunun nedeni ise toplum içerisinde hemşirelik mesleğine karşı olumlu bir görüş oluşması ve

57

okul tarafından öğrencilerin beklentilerinin yeteri düzeyde karşılanması, yeterli sayıda öğretim elemanın olması, öğrencilerin öğretim elemanları ile birebir iletişim halinde olmaları, klinik uygulamalarda öğretim elemanı ile birlikte çalışmaları, okulun şehir merkezinde olması, öğrencilerin sosyal aktivitelere daha rahat katılabilmesi olarak düşünülmektedir.

Hemşirelik öğrencilerinin öğrenim doyumlarını etkileyen faktörlerden biri de yaş değişkenidir. Yapılan çalışmada öğrencilerin yaş değişkeni ve ÖDÖ-KF puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır (p > .05, Tablo 7). Şahin ve arkadaşları (2014)‟nın yapmış oldukları çalışma sonucunda öğrencilerin yaş değişkenleri ile öğrenci doyum ölçeği ve alt boyut puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark bulmuştur (81). Yine Gülcan ve arkadaşları (2002) yapmış oldukları çalışma sonucunda doyum düzeyi ile yaş değişkeni arasında anlamlı bir farklılık saptamıştır ve yaş ilerledikçe doyum düzeyinin azaldığını vurgulamıştırlar (83). Bizim çalışmamızda öğrencilerin yaş ortalamalarının birbirine yakın olması nedeni ile doyum düzeyleri ile yaş değişkeni arasında anlamlı bir farklılığın bulunmadığı söylenebilir.

Araştırma sonuçlarına cinsiyet değişkeni açısından bakılacak olursa, hemşirelik öğrencilerinin cinsiyet değişkeni ile ÖDÖ-KF puan ortalamaları arasında fark anlamlı bulunamamıştır (p > .05) (Tablo 7). Literatürde hemşirelik öğrencileri ile ilgili yapılan diğer araştırma sonuçlarına bakıldığında, Egelioğlu ve arkadaşları (2011)‟nın hemşirelik bölümü öğrencileri ile yapmış oldukları çalışma sonucunda cinsiyet değişkeni ile doyum ölçeği puan ortalaması arasında fark bulunmadığını ifade etmiştirler (75). Bu da bizim çalışma sonucumuz ile benzerlik göstermektedir.

Araştırma sonuçlarına sınıf değişkeni açısından bakıldığında hemşirelik öğrencilerinin sınıf değişkeni ve ÖDÖ-KF puan ortalamaları arasındaki fark

58

istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p > .05) (Tablo 7). Kaynar ve arkadaşları (2006)‟nın hemşirelik öğrencileri ile yapmış oldukları çalışma sonucunda öğrencilerin sınıf düzeyi değişkeni ve doyum düzeyi arasında fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuş ve birinci sınıf öğrencilerinin en doyumsuz grup olduğu saptanmıştır (76). Yine Ulusoy ve arkadaşları (2010)‟nın hemşirelik öğrencileri ile yapmış oldukları çalışma sonucunda memnuniyet düzeyi en yüksek gurubun ikinci sınıf öğrencileri olduğu ve memnuniyet düzeyi en düşük gurubun ise dördüncü sınıf öğrencileri olduğu saptanmıştır (8). Hemşirelik öğrencileri ile yapılan bir diğer çalışmada ise birinci sınıfta okuyan öğrencilerin doyum düzeyi diğer sınıflarda okuyan öğrencilere göre daha yüksek bulunmuştur (90). Yine Yangın ve Kıraca (2013)‟nın Antalya Sağlık Yüksekokulu hemşirelik bölümü öğrencileri ile yapmış oldukları çalışmanın sonucunda doyum düzeyi en düşük gurubun dördüncü sınıf öğrencileri olduğu ve doyum düzeyi en yüksek gurubun ise birinci sınıf öğrencileri olduğu bulunmuştur (92). Çalışma sonuçlarında ki bu farklılıkların örneklem kapsamındaki öğrencilerin ve öğrenim gördükleri üniversitelerin özelliklerindeki farklılıktan kaynaklandığı düşünülmektedir.

Hemşirelik öğrencilerinin bölümü hangi sınav türü ile tercih ettikleri değişkeni ile Öğrencilerin ÖDÖ-KF puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark bulunmuştur (p < .05) (Tablo 7). Bölümü DAÜ giriş sınavı ile kazanan öğrencilerin doyum düzeyleri daha yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin memnuniyet düzeyleri ile ilgili yapılan çalışmalar incelendiğinde öğrencilerin öğrenim gördükleri bölümü hangi sınav türü ile tercih ettikleri ile ilgili bulguya rastlanmamaktadır. Bizim çalışmamızda bölümü DAÜ giriş sınavı ile kazanan öğrencilerin diğer sınav türleri ile kazanan öğrencilere göre doyum düzeyinin yüksek olmasının nedeni olarak öğrencilerin okudukları okula yakın çevrede kalmaları, çoğunun ailesi ile birlikte

59

ikamet etmeleri, tanıdık bir sosyal çevrede olmaları, ayrıca öğrencinin birçok okul içerisinde kendi isteği ile okulu tercih edip, sadece tek oturumluk bir sınava girmesi, okul yaşamına uyumlarının daha kolay olması nedeni ile olduğu düşünülmektedir.

Araştırmaya katılan hemşirelik öğrencilerinin genel akademik ortalamaları ile ÖDÖ-KF puan ortalamaları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p > .05) (Tablo 7). Egelioğlu ve arkadaşları (2011)‟nın Pamukkale Üniversitesi Denizli Sağlık Yüksekokulu hemşirelik bölümü öğrencileri ile yapmış oldukları çalışmanın sonucunda öğrencilerin memnuniyet puan ortalamaları ile akademik ortalamaları arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır (75). Ansari ve Stock (2010) yapmış oldukları çalışmada öğrencilerin akademik başarıları ve memnuniyet durumu arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (93). Literatür sonuçları çalışma bulgumuz ile paralellik göstermektedir.

Bir mesleği tanıyarak ve isteyerek seçmek, bireylerin mesleğin gereklerini bilerek uygulamasını ve verdiği hizmetten doyum almasını sağlar. Bununla birlikte meslek yaşamlarında tükenmişlik yaşamamalarını, yorgunluk duymamalarını ve hizmeti alan bireylerin de memnun olmalarını sağlamaktadır. Araştırmaya katılan öğrencilerden bölümü isteyerek seçenlerin, bölümü istemeyerek seçen öğrencilere göre puan ortalamaları daha yüksektir. Buna rağmen öğrencilerin bölümü isteyerek seçme durumu ile doyum düzeyleri arasında anlamlı fark bulunmamıştır (p > .05) (Tablo 7). Literatürde öğrencilerin memnuniyet durumları ile ilgili çalışma sonuçları incelendiğinde bizim çalışmamızı destekleyen araştırma bulgularına rastlanmaktadır. Egelioğlu ve arkadaşları (2011)‟nın hemşirelik öğrencileri ile yapmış olduğu çalışmasında da öğrencilerin bölümü isteyerek seçme durumları ile memnuniyet durumları arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır (75). Günümüzde Üniversitelere girmenin zor olması nedeniyle öğrenciler kendi istekleri dışında

60

rastgele bir bölüm tercih etmektedir. Bu da öğrencinin okul yaşamında ki doyumunu etkileyebilmektedir.

Öğrenim gördüğü bölümden memnun olmayan, doyumsuz olan öğrencilerin sosyal yaşamı da bundan etkilenir ve buna bağlı doyumsuzluk durumunda uyumsuzluk meydana gelir ve doyumsuzluk da öğrencide çeşitli psikolojik problemlere neden olmaktadır (92). Yapılan çalışmada öğrencilerin bölümden memnun olma durumu ile öğrencilerin doyum düzeyleri arasında anlamlı fark bulunmuştur (p< .05) (Tablo 7). Bölümden memnun olan öğrencilerin, memnun olmayan öğrencilere göre doyum düzeyleri daha yüksek bulunmuştur. Bu çalışmamız için beklenene bir sonuçtur. Hemşirelik bölümünden memnun olan öğrencilerin doyum düzeyleri memnun olmayan öğrencilere göre daha yüksek olması doyum düzeyini arttırdığı söylenebilir. Literatürde bizim çalışmamızı destekleyen birçok çalışmaya rastlanmaktadır. Yangın ve Kırca (2013)‟nın hemşirelik öğrencileri ile yaptıkları çalışmada bölümü okumaktan memnun olan öğrencilerin doyum düzeyini yüksek olarak bulmuştur (92). Yine başka bir çalışmada okudukları bölümden memnun olan öğrencilerin memnun olmayan öğrencilere göre doyum düzeyleri daha yüksek bulunmuştur (90). Şahin ve arkadaşları (2011) yapmış oldukları çalışmada öğrencilerin yarısında fazlasının bölümü okumaktan memnun olduklarını belirtmişlerdir (82). Bizim çalışmamızın sonucunda bölümden memnun olan öğrencilerin doyum düzeyinin yüksek olmasının nedenleri arasında; akademik personel ile etkin bir iletişimin olması ve mesleki uygulama becerilerini geliştirebilecekleri klinik ve laboratuvar ortamının yeterli olması, klinik uygulama sırasında öğretim elemanı ile birebir tüm uygulamaları gerçekleştirebilmeleri ve her yıl üniversite tarafından düzenlenen oryantasyon vb. etkinliklerin yer alması doyum düzeyini olumlu yönde etkilediği düşünülmektedir. Bu açıdan bakıldığında bölümden

61

memnun olan öğrencilerin daha kolay uyum sağladığı ve bunun da doyum düzeyini olumlu yönde etkilediği düşünülmektedir. Dolayısıyla bölümden memnun olan öğrencilerin doyum düzeylerinin yüksek olması çalışmamız için beklenen bir sonuçtur.

Öğrencilerin ileriki yaşamında üyesi olacağı mesleki alanı sevmesi, öğrenim yaşantısındaki motivasyonunun, başarısının ve doyum düzeyinin artmasını sağlamaktadır (90). Yapılan çalışmada araştırmaya katılan hemşirelik öğrencilerinin mesleği sevme durumları ile doyum düzeyleri arasında anlamlı fark bulunmamıştır (p > .05) (Tablo 7). Şirin ve arkadaşları (2008)‟nın Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokul öğrencileri ile yaptığı çalışmada öğrencilerin %74.4‟nün, Tüfekci ve Yıldız (2009) hemşirelik öğrencilerinin %85‟nin, Yangın ve Kırca (2013)‟nın hemşirelik bölümü öğrencilerinin yarısından fazlasının mesleği sevdiğini belirtilmiştir (94, 7, 92). Ulusoy ve arkadaşları (2010)‟nın hemşirelik öğrencileri ile yapmış oldukları çalışmada öğrencilerin yarısından fazlasının mesleği istemeden seçtiğini fakat öğrencilerinin dörtte üçünün mesleği sevdiğini ve sınıf düzeyleri arttıkça mesleği sevme durumunun arttığını ifade etmiştir (8). Baltacı ve arkadaşları (2012)‟nın Turizim bölümü öğrencileri ile yaptıkları çalışmada ise mesleği seven öğrencilerin eğitim memnuniyetinin arttığı bulunmuştur (95).

Yapılan çalışmada hemşirelik öğrencilerinin mesleği tercih etme nedenleri ile doyum düzeyi arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (p > .05) (Tablo 7). Literatürde öğrencilerin doyum düzeyleri ile yapılan araştırmalara bakıldığında öğrencilerin meslek seçim nedenleri ile ilgili herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Bizim çalışmamızda doyum düzeyi ile meslek seçim nedenleri arasında fark olmamasına rağmen mesleği sevdiği için tercih eden öğrencilerin puan ortalaması diğerlerine göre daha yüksektir.

62

5.2 Hemşirelik Öğrencilerinin Bazı Özellikleri İle HMSÖ Puan