• Sonuç bulunamadı

Hayvanlar Gibi Hatta Hayvanlardan da Aşağı

3. Küfür ve Kafirler

1.1.5. Hayvanlar Gibi Hatta Hayvanlardan da Aşağı

Kur’an-ı Kerim pek çok ayette kafirleri hayvanlara benzetmiş, hatta hayvandan da aşağı bir durumda olduklarını bildirmiştir.171

“Hevasını ilâh edineni gördün mü? Sen ona koruyucu olabilir misin? Yoksa sen onların çoğunun gerçekten söz dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da şaşkındırlar.”172

Yukarıdaki ayette küfredenler önce hayvanlara benzetilmiş sonra da durumlarının daha vahim olduğu ilâve edilmiştir. Zemahşeri’ye göre hayvanlara benzeyiş gaflet ve sapkınlık açısındandır.173 Bir başka ayeti kerimede de;

“Kafirler zevketmeye bakarlar ve hayvanlar gibi yerler.”174 buyrulmaktadır. Bu ayette kafirlerin hayvana benzeme yönlerinden en mühim ikisine dikkat çekilmiştir: “a) Zevk peşinde koşmak, b) Düşünmeden yemek” Hayvan, kesileceğinden gafil bir şekilde otlar, zevkine bakar. Hedonist yani zevkçi bir hayat felsefesine sahip kafirler de böyle bir hayat yaşarlar.175 “Allah nezdinde canlıların en kötüsü, akletmeyen o sağırlar, dilsizlerdir.”176

Nasıl hayvanlar çobanlarının kendilerini nereye, otlağa mı yoksa kesimhaneye mi götürdüğünü bilmezse, böyle insanlar da felâkete mi, kurtuluşa mı nereye

170

İbn-i Aşur, Muhammed Tahir, et-Tahrir ve’t-tenvir, Darı Suhnun, Tunus, trs., VIII/255. 171

Bakara, 2/171; Furkan, 25/44; Enfal, 8/22; Muhammed, 47/12 172

Furkan, 25/43-44 173

Zemahşeri, a.g.e., IV/353. 174 Muhammed, 47/12 175 Eren, a.g.e., s. 67. 176 Enfal, 8/22

sürüklendiklerini bilmezler. Aradaki tek fark, hayvanların aklının olmaması ve götürüldükleri yer konusunda sorumluluklarının bulunmamasıdır. Fakat, ne yazık ki akıl nimetiyle donatılmış insanlar hayvanlar gibi davranabilmektedirler. Dolayısı ile durumları hayvanlarınkinden çok daha kötüdür.177 Yani hayvan nasıl, “bu rızık nereden gelmiştir, kim yaratmıştır, bu rızkı veren verdiğine karşılık benden ne istemektedir” diye düşünmeden yerse, bu insanlar da öyle yerler; yemeden içmeden başka bir şey düşünmezler.178 Kendi heveslerini tanrı edinen, kulakları ve kafaları çınlatan delilleri görmemezlikten gelen çoğunluğa gelince onlar dört ayaklı hayvanlar gibidirler. İnsanı hayvandan ayıran özellik, düşünüp idrak etme kabiliyeti ve bu idrake göre varılan neticeleri uygulama, kendi irade ve isteği ile ona göre şekil alma kabiliyetidir. Deliller karşısında ikna olunca kabul etme kabiliyetidir. Ama bir insan bu özelliklerden mahrum olunca hayvanlardan da aşağı bir seviyeye düşer. Çünkü hayvan Allah’ın kendisine verdiği fıtratın isteklerine uyar ve görevini mükemmel olarak yerine getirir. Ama insan Allah’ın kendisine verdiği hususiyeti köreltir. Hayvanlar kadar bile olsa onlardan faydalanmayı düşünmez.179

Razi ise kafirlerin hayvana benzetilmesi ve dört ayaklı hayvanlardan daha şaşkın olmakla nitelenmesini birkaç bakımdan ele almıştır:

1) Hayvanlar, sahibine kendisine yem verene, onu bakıp gözetene itaat eder, kendisine iyi davrananı kötü davranandan aytrteder, kendisine faydalı olanı arar, zarar verenden kaçar. Bunlar ise, Rablerine itaat etmezler, O´nun kendilerine olan ihsanı ile, kendilerinin düşmanı olan şeytanın kötülüğünü birbirinden ayırdetmezler, faydaların en büyüğü olan sevabı talep etmezler, zararların en büyüğü olan ikâbtan da kaçınmazlar.

2) Hayvanların kalbleri, İlimden halî olduğu gibi, aynı zamanda kişinin bir şeye gerçeğin hilafına olarak samimi bir biçimde itikad edip inanması demek olan cehaletten de halî ve uzaktır. Bunlara gelince, onların kalbleri ilimden halî ve uzak olduğu gibi, aynı zamanda cehaletle muttasıftır. Zira onlar bilmezler, bilmediklerini de bilmezler. Aksine, hâlâ bildikleri hususunda ısrar ederler.

177

Mevdudi, a.g.e., III/531. 178

Mevdudi, a.g.e., V/535. 179

3) Hayvanlarda ilmin olmayışı kimseye zarar vermez. Müşriklerin cehaletine gelince, bu büyük bir zarar kaynağıdır. Çünkü onlar, insanları Allah´ın yolundan saptırıyorlar, Allah´ın yolunu eğri göstermek istiyorlar.

4) Hayvanlar bir şey bilmezler; bu sebeple de onu talep etmekten âcizdirler. Bu cahillere gelince, onlar bunu aramaktan âciz değillerdir. Âciz olduğu için yüce mertebeleri talep etmekten mahrum olan kimse elde etmeye muktedir olduğu halde, kötü seçiminden dolayı onları terkeden kimse gibi zemmedilmez, kınanmaz.

5) Hayvanlar, ilimsizliklerinden dolayı ikaba müstahak olmazlar. Bunlara gelince, bundan dolayı, cezaların en büyüğüne müstehak olurlar.180

Bu maddelere bazı müfessirler şunu da ilave etmişlerdir ki hayvanlar tabii olarak Allah’ı tesbih şeklinde ibadetlerini yapıyorlar. Ama insan nefsine kulluk ettiği için Allah’a şirk koşuyor. “Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes Allah’ı tesbih ediyor. onu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz onların tesbihini anlamazsınız.”181 Bu ayetteki her şey ifadesinin içinde hayvanlar da vardır. görüldüğü gibi hayvanlar da Allah’ı tesbih ediyor, hem de O’na secde ediyorlar. İnsan Allah’a karşı olan iman ve ibadetini yerine getirmeyince hayvanlardan daha şaşkın bir duruma düşmektedir.182

Beydavî ise benzetmeyi kısa ama veciz bir şekilde şöyle izâh etmiştir: “Hayvanların kemal isteme imkânı olmadığı için ne kusurları ne de ayıpları vardır. Bunlar ise kusurludurlar. Kusurlarından dolayı de en büyük azabı hak ederler.”183

Kur’an-ı Kerîm’de kafirlerin hayvanlara benzetildiği bir başka ayet de şudur: “Kafirler kendilerine hitap olunan sözün manasını anlamayıp onu bir nida ve ses olarak duyan hayvanlar gibidirler.”184 Ayet kafirlerden bahsetmekte ve onları içlerinde bulundukları azgınlık, sapıklık ve cehalet dolayısı ile “çobanlarının nida ve çağrısını duyan ve kelimelerin anlamını anlamaksızın onların nidasına doğru giden

180

Razî, a.g.e., XVII/240. 181

İsra, 17/44 182

Bayraklı, a.g.e., XIII/516-517. 183

Beydavî, Ömer b. Muhammed eş-Şirâzî, Envaru’t-Tenzil ve Esraru’t-Te’vil, çev. A. Vehhap Öztürk, Kahraman Yay., İst., 2013, IV/27.

184

hayvanlara benzetmektedir.185 Ayette kafirlerden düşünme yeteneğinden yoksun, sesi işitip sözü anlamayanlar olarak bahsedilmektedir.186 Acaba Allah’ın küfre sapanları bu kadar ağır bir benzetiş ile nitelemesinin sebebi ne olabilir?

Bu sorunun cevabını bir önceki ayetten öğreniyoruz. “Onlara “Allah’ın indirdiğine uygun “dendiğinde de: “Hayır atalarımızı ne üzere bulduysak ona uyarız” derler. Peki ataları bir şeye akıl erdiremiyor ve doğruyu seçemiyor idiyseler.”187

Burada Peygamber ve hak din karşıtlarının temel özelliklerinden biri olan ‘delilsiz olarak ataların peşinden gitme meseli söz konusu edilmektedir.188 Yüce Allah bu ayette taklitçilerin düşünmeden ve delilini araştırmadan atalarının üzerinde bulunduğu yola uymaları şeklinde takındıkları tavrın yanlış olduğunu açıkladıktan sonra, onların durumunu daha fazla kötülemek ve onları azarlamak için hayvanlar üzerinden bir misal vermektedir. Bu ayet anlayışsız ve doğru yolu bulmadan yapılan taklidin kafirlerin işi olduğunu bildirmektedir. Ayette onların durumu, sürünün çoban ile olan durumuna benzetilmiştir. Çoban sürüyü çağırınca sürü ona yönelir. Sürüyü menettiğinde o bu yasağa boyun eğer. Halbuki sürü çobanın söylediği şeyi idrak etmediği gibi, onun manasını da anlamaz.189

Bu ayete farklı anlamlar da verilmiştir. Ancak müfessirlerin ortak noktası; hakka kulaklarını tıkayan kimselerin hayvanlara benzetilmiş olmasıdır. Müşrikler ve Yahudiler hiçbir ayrım yapmaksızın her konuda ataların peşinden gitmeyi savunmaktadırlar. Ayet ise körü körüne başkasını taklit etmenin doğru olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.190

Şimşek ise ayeti günümüze taşımakta ve Müslümanların uyanık olmaları gerektiğinin altını çizmektedir. Çünkü O’na göre Kur’an-ı Kerim’de gerek müşriklere gerek kitap ehli olan Yahudi ve Hıristiyanlara yönelik hitaplar ve onlara dair anlatılanlar Müslümanları da ilgilendirir. En nihayet onlar da insandırlar ve onların da geçmişlerinde bir peygamber ve sahih bir din anlayışı vardı. Ama zamanla 185 Şahinler, a.g.e., s. 27. 186 İbnü’l-Cevzî, IV/420. 187 Bakara, 2/170 188

Şimşek, a.g.e., I/194. 189

Abduh, a.g.e., II/151-153. 190

sahih din anlayışından uzaklaştılar. Aynı durum Müslümanlar için de geçerlidir. Eğer Müslümanlar da yaşayan din anlayışlarını Kur’an ile test etmeden yollarına devam edecek olurlarsa aynı sonuç onlar için de söz konusudur. Sorgulamadan, körü körüne başkasını taklit etmenin doğru olmadığı açıkça söylenmektedir. Ciddi müctehidlerin tamamı, örneğin meşhur dört mezhep imamı bu konuda uyarılarda bulunmuş ve ictihadlarını izleyecek kimselerin delillerini bilmelerini ve ictihadlarının Kur’an ve Sünnetle çelişmesi durumunda ictihadlarını izlememelerini söylemişlerdir. Belki her konuda delile ulaşmak ve delili değerlendirmek herkes için mümkün olmayan bir şeydir. Ancak en azından her müslümanın, imkânları çerçevesinde, böyle bir çabanın içinde olması gerekir.191

Derveze’ye göre bu ayetler insanlardan çoğunun, her zaman ve mekanda alışık olduğu bir niteliğe dikkat çekiyor. Bu da düşüncelerine ve geleneklerine kör bir şekilde bağlılıktır. Çoğunluk hevalarına ve egoizmlerine bağlanırlar. Kendi anlayışlarına ters bir sözü dinlemeye katlanamazlar. İnançlarına yönelik eleştiriler ve etkili deliller üzerinde düşünmezler. Ayetlerde bu durumun tarih boyunca sürdüğü belirtilir ve bu tutum kötülenir. Müslümanların bu şeklide tanımlanmamasına dikkat çekilir.192

Kasımî ise kafirlerin hayvana benzetildiği bu ayetleri onların duygusuz taşlara benzetildiği ayetle açıklamaktadır. Bu da kanaatimizce yerinde ve güzel bir istidlal olmuştur. “Bunlardan sonra yine kalpleriniz katılaştı. Artık kalpleriniz taş gibi yahut daha da katıdır. Çünkü taşlardan öylesi var ki içinden ırmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır. Taşlardan bir kısmı da Allah korkusuyla yukarıdan aşağı yuvarlanır.”193