• Sonuç bulunamadı

1. AraĢtırma, ilgili illerdeki devlet ilköğretim okullarıyla sınırlıdır.

2.5. HAYATIMIZI YÖNLENDĠREN GÖRSEL UNSURLAR

2.5.1. Reklam Panoları ve AfiĢler

Ġmajlar ve görsel yönlendiriciler eğitimde olduğu kadar hayatın diğer alanlarında da kendisini göstermektedir. Ġmajlar ve görsel unsurlar özellikle ekonomi ve Ģirket politikalarını, tüketiciyi etkileme yöntemleri olarak yönlendirmektedir. Özellikle büyük Ģehirlerdeki ıĢıl ıĢıl görüntüler, reklam panoları, afiĢler, tüketimin yönlendirici kanalarından en etkili olanlarıdır.

Bu görüntüler, renkleriyle, yazılarıyla ve tasarımlarıyla zihnimize kazınırlar. Ekonomik hayatta bir tüketim kültürü oluĢturmaya doğrudan katkı sağlarlar. Bu görsel yönlendiricilere ilgisiz kalmak çok zor görünmektedir, istem dıĢı bile olsa hayal dünyamızda derin izlenimler oluĢturmaktadırlar.

2.5.2. Sergiler ve Müzeler

Çağımızın imaja yönelimli toplum yapısı planlı faaliyetlerin, çalıĢmaların, eserlerin göz önünde bulunmasını, dikkatlere sunulmasını önemsemektedir. Bu anlayıĢ ve yaklaĢım her alanda çeĢitli sergiler ve müzeler olarak hayatın içinde yerini almaktadır ve insanların dikkatini önemli ölçüde yoğunlaĢtırmaktadır. Teknikler, denizcilik, zararlı böcekler veya sivil savunma ile ilgili olup olmamalarının hiçbir önemi bulunmaksızın sergiler çok daha saldırgandırlar. Onlar insanlara büyüleyici Ģeyleri hoĢlarına gidecek Ģekilde öğretmek üzere bilgi vermeyi amaçlayan açıklayıcı paneller, haritalar, projeksiyonlar ve istatistiklerle kompoze edilir. Bununla birlikte ders kitaplarının durumundaki gibi sergi de imajlarla, formların özel büyüsü yoluyla öğretir. Bu tür bilgi sezgiseldir ve akıl yürütmeye dayalı değildir; gerçekliğin tamamını bir bakıĢta kavramamıza neden olur (Ellul, 2004:160).

2.5.3. Sinema Sektörü ve Filmler

Toplumsal hayatta filmlerin etkileri konusunda artık hiçbir kuĢku duyulmamaktadır. Hatta bu hususta ülkelerin politikalarını dıĢ dünyaya yansıttıkları gibi daha ileri yorumlar yapılabilmektedir. Filmler duygu ve düĢünce dünyamızda derin izlenimler bırakabilmektedir. Görsel dünyanın önemli bir unsuru olan filmleri izlerken atmosferin yoğunluğunu hissetmemek mümkün değildir. Filmin seyredilmesi sırasında hem biyolojik hem de psikolojik değiĢiklerin gerçekleĢmesinde Ģu ortak yanlar söz konusudur; vecde ve aynı zamanda yorgunluk ve doymuĢluğa dönüĢen hızlı çarpıntılar ve yüz ifadelerinde değiĢmeler…

Bu imajların etkisi filmin seyredildiği birkaç saatten sonra da sürer. Zihinsel gerilim içinde rahatlama avantajı sağlayan birinin hisleri ve duyguları üzerinde kendi kontrolü, karanlıkta gücünü büyük ölçüde yitirir, insanın kendisini “oldukları Ģekliyle nesnelere” bırakmasının bir türü, imajların etkisi maksimum derecesine ulaĢırken gerçekleĢir. KiĢinin yalnızca düĢünceleri ve bedeni değil, bütün varlığı, daha önceleri baĢka araçların sahip bulunmadığı bir güce sahip olan filmin harekete geçirdiği duygusallığa katılır. Film seyircisi, kendisini etkilere, biçimlere ve mitlere açan bir duygusal etki altına alınabilirlik durumuna yerleĢir. Onu hikâyeye çeken imajlardan dolayı, normal durumda güdülerinin bazıları üzerindeki sınırlamalardan kurtulur. KiĢisel arzularını dünyaya yansıtır; çünkü bu arzular, gündelik duyguların maskesini giyerler. Bu durum tekrar tekrar gerçekleĢtiği için etkileri uzun sürelidir. Sık sık film seyretmek yeni bir kiĢilik yaratır ve aynı zamanda muhayyilede ve duygulardaki içsel denge yokluğunu ağırlaĢtırırken bir tür tiryakiliğe yol açar. Apaçıktır ki sık sık film seyreden kiĢi bu nedenle zehirlenmiĢ değildir; ancak kiĢiliği imajlar kendi kendilerini reel dünyaya empoze ederken birlikte olduğu imajlar dünyasınca değiĢikliğe uğratılır (Ellul, 2004:161-162).

2.5.4. Gazeteler, Dergiler, Çizgi Romanlar, Yazılı ve Görsel Yayınlar

Modern çağda bireylerin dıĢ dünyaya kapalı bir Ģekilde yaĢamlarını sürdürmeleri giderek zorlaĢmaktadır. Gündemi takip etmek, her alanda geliĢmeleri izleyebilmek artık bir ihtiyaç halini almıĢtır. Bu ihtiyaç hem bireysel hem de kurumsal yapılar bazında kendisini göstermekte ve giderek yoğunlaĢmaktadır. Bu ihtiyacın en önemli yönlendirici baĢ aktörlerini de gazete, dergi…vb görsel yayınlar oluĢturmaktadır. Çizgi romanlar, okumayı ve okuyucuyu iptal eden imalarla ve dikkat edilmesi gereken ayrıntılarla doludur. Okuyucu bu ayrıntıları hiçbir çaba göstermeksizin yorumlamaya, donmuĢ pandomimi anlamaya, kavramaya angaje olur. O, bu gülünç insan-altı kurgunun –ki günümüzde her gazetenin içerdiği bir Ģeydir- derinliklerine dalar. Bu imajlarla meĢgul olmak için modern insanların edinmeleri gereken hatırı sayılır eğitime kapasiteye tanıklık eden tartıĢılması imkânsız bir ihtiyaçtır (Ellul, 2004:163).

2.5.5. Resimler ve Fotoğraflar

Resimler, fotoğraflar hatıraların dondurulmuĢ kareleridir. Hayal dünyamızı canlandıran, harekete geçiren, geçmiĢimizi zihnimizde tazeleyen etkili araçlardır. Modern kimlik bunalımında, teknik değiĢim ve yayılmanın ortasında imajlar bize var olduğumuz yolunda bir kesinlik sağlar. Resim, tıpkı imajın hep yaptığı gibi, yaĢayan bir Ģeyin yerini alır. KiĢiyi

ortamından ve diğer insanlardan kopararak dünya ile kiĢisel ve varoluĢsal iliĢkisini elimine eden Ģeydir. Dahası o, yeni herhangi bir Ģeyin etkisine tabi olmamanın aracıdır. O aynı zamanda, hayatla karĢı karĢıya gelme yeteneksizliğinin yerini alan yanlıĢ ve donmuĢ bir gerçekliğe göre düĢlenen hayat yerine ikame edilmiĢ Ģeydir (Ellul, 2004:166). Bir imajlar figürü olarak resimler, çoğunlukla gerçekliğin yerine geçer, bireyin imajlar evreninde yaĢamasına zemin hazırlar, gerçekliği algılamada bir araç haline gelir.

2.5.6 Televizyon

Televizyon günlük yaĢamımızdaki kaçınılmaz, baskın görseller ve imajlar kaynağı olan etkin bir yönlendiricidir. Aile hayatının kaçınılması zor mesai ortağıdır. Görsel medyanın en iĢtah kabartıcı, yönlendirici aracıdır. Kuvveti kabul edilmesi gereken medyanın en sadık ve vazgeçilmez kozudur. Film imajlarıyla muhtemelen yalnızca haftada bir karĢı karĢıya gelinir. Fakat onlar, gündelik televizyon ve gazete imajlarıyla uzun ömürlü hale gelir, takviye edilir ve vurgulanır. Bu yüzden, mutlak imaj bildik bir Ģeye dönüĢür ve televizyonla aile hayatı özel hayat düzeyine çekilir. Biz fiilen bizden önce icra edilmiĢ bir sürekli oyunla birlikte yaĢarız; yuvamız ekranın dıĢında hiçbir Ģey haline gelir. Sürekli yenilenen ve gerçekliğin rengini yok edip atan bir muhayyile mutasyonu gerçekleĢir. Televizyon en kuvvetli uyuĢturucudur. Hem öze hem kulağa hitap eden materyal yeniden zamansallaĢtırılmıĢ bulunan zamansallığından çıkarılan ve sökülüp alınan gerçekliğin yeniden inĢasıdır. Fotoğraflar, fakat daha çok filmler ve televizyon vasıtasıyla toplumun bir imajlar serisi halinde parçalanıĢına tanık oluruz. Onlar sosyal dokuyu kesip biçerek, her bir parçayı az ya da çok birbirinden bağımsızlaĢtırmıĢçasına sunarlar… Böylece toplum, imajların birbirleriyle karĢı karĢıya geldiği, iĢlerin mantıksal tarzda gerçekleĢtiği bir yer olarak görülür. Dolayısıyla bu imajların tutarlılığı yalnızca, toplumun yeniden yorumundan kaynaklanır. Parçalanmadan tekrar kompoze etmeye doğru hareket ederiz (ve bu tekrar kompoze etme, gerçekliği resmeder ve gerçeklik olarak algılanır). Bir bireyler toplumundan, bir bireysel eylemler toplumundan bir roller toplumuna geçeriz (Ellul, 2004:186).