• Sonuç bulunamadı

3. Sığır popülasyonunun yıllık aşılaması: Hedef popülasyonunun en az % 80’nin şap

3.3.2. Bruselloz ile İlgili Çalışmalar:

3.3.2.1. Hatay’da On Beş Yaş Üzeri Toplumda Bruselloz Seroprevalansı ve Risk Faktörler

2010 yılında Hatay’da “On Beş Yaş Üzeri Toplumda Bruselloz Seroprevalansı ve Risk Faktörleri” (TURHAN E. ve ark. 2010) araştırılmış, bu çalışmada hastalığın söz konusu toplulukta, bölgede görülme sıklığı ve nedenleriyle ilgili sonuçlar ortaya konmuştur.

Söz konusu çalışmada hastalığın hayvanlarla direkt teması olan veteriner hekim, çiftçi, hayvan yetiştiricisi, kasap, çoban ve mezbaha işçilerinde brusellozun meslek hastalığı olarak sık görüldüğü bildirilmektedir. Dünya geneline bakıldığında ise, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre tüm dünyada her yıl 500.000 yeni olgu belirlendiği

55 vurgulanmaktadır. Çeşitli ülkelere ve bölgelere bakıldığında ise, Avrupa’da 2006 yılında 1033 bruselloz vakası tespit edildiği, hastalığın yıllık insidans hızının Yunanistan’da 1.110/100.000, Suudi Arabistan’da 40/100.000, Mısır’da 64-70/100.000, Kuveyt’te 85/100.000, Ürdün’de 46/100.000 gibi farklı rakamlar şeklinde rapor edildiği ortaya konmaktadır. Yine aynı çalışmada, Sağlık Bakanlığı verilerine göre brusellozun morbidite hızına ait son verinin 2005 yılına ait olup, 20,30/100.000 olduğu, yine aynı verilere göre mortalite hızının ise milyonda 0,03 olarak bildirildiğinden söz edilmiştir. İhbarı mecburi olmasına rağmen, ülkemizde hastalık bildirimlerinin hala yeterli düzeyde olmadığı, her yıl resmi kayıtlarda görülen enfeksiyon sayısının gerçeği yansıtmadığı bu nedenle rapor edilen kayıtlardan daha yüksek olduğunun kabul edildiği de vurgulanmaktadır.

Bu çalışmada atıfta bulunulan, Malatya’da yapılmış bir başka çalışmada (Yetkin ve ark. 2006) 3191 serum örneğinde Wright testi ile % 7 oranında bruselloz seropozitifliği bildirildiği, Kayseri’nin kırsal bölgelerinde yapılmış olan bir çalışmada (Çetinkaya ve ark. 2005) bruselloz prevalansının lam aglütinasyon testine göre % 3,4 olarak belirlendiği, Ovakent bölgesinde yapılan bir çalışmada ise (Büke ve ark. 2006) süt ve süt ürünü üreticilerinde bruselloz seroprevalansının % 7 olduğu belirtilmektedir.

Bu çalışmada, örneklem için Antakya merkez ilçe dahil olmak üzere Hatay’da bulunan toplam 12 ilçeden rastgele örnekleme yöntemi ile altı ilçe seçilmiş olup, toplam 1150 kişi ile çalışılması planlanmıştır. Çeşitli nedenler sebebiyle 1120 örnek üzerinden yapılan çalışma sonucunda, brusella seropozitifliğinin % 2,9 olarak saptandığı belirtilmektedir. Aşağıdaki tabloda, antikor pozitifliği açısından önem arz eden araştırma grubu içerisindeki çeşitli değişkenler ve bunlara ilişkin antikor pozitifliği farkları görülmektedir:

56 Tablo 24: Çeşitli değişkenlere göre bruselloz seroprevalansı

Antikor Pozitif

Değişkenler Sayı Sayı Yüzde

Cinsiyet Erkek 636 24 3,8 Kadın 484 9 1,9 Yaş 35 – 44 202 11 5,4 45 – 54 173 8 4,6 Meslek Çiftçi 399 20 5,0 İşçi 145 3 2,1 Ev Hanımı 271 6 2,2

Ailede Bruselloz Öyküsü

Hayır 1065 27 2,5

Evet 55 6 10,9

Hayvan Teması

Hayır 930 22 2,3

Evet 157 11 6,5

Taze Peynir, Çökelek Tüketimi

Hayır 822 10 1,2

Evet 265 23 8,0

Tuzsuz Tereyağı Tüketimi

Hayır 893 17 1,9

Evet 194 16 7,6

Çiğ Süt Kaymağı Tüketimi

Hayır 907 15 1,6

Evet 180 18 9,1

(Kaynak: Turhan E. ve ark. 2010)

Tablodan da anlaşılacağı üzere; meslek, ailede bruselloz öyküsü, hayvan teması, taze peynir ve çökelek tüketimi, tuzsuz tereyağı tüketimi, çiğ süt kaymağı tüketimi değişkenleri ile seropozitiflik dağılımı önemli farklılıklar göstermektedir.

Bu çalışmada ve bu çalışmanın atıfta bulunduğu “Bulaşıcı Hastalıkların Prensipleri ve Uygulamaları” adlı kitapta (Young ve ark. 2000) ortaya konduğu üzere, hastalık hemen her yaş grubunda ortaya çıkmakla beraber daha çok genç ve erişkin yaş grubunda görülmektedir. Çocuk ve yaşlılarda görülme oranı daha düşüktür. Özellikle ülkemiz gibi endemik ülkelerde bruselloz üretken yaş grubunu etkileyerek, önemli morbidite ve ekonomik kayıplara yol açmaktadır.

Yine bu çalışmada, öğrenim düzeyinin seropoztifliği çok fazla etkilemediği ve gruplar arasında anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür. Bu sonuç, öğrenim düzeyinden

57 bağımsız olarak yemek yeme alışkanlığının bölgesel kültüre bağlı genel bir özellik olmasına bağlanabilir. Ayrıca, taze pastörize olmamış enfekte süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi, hastalığın endemik seyrettiği ülkelerde en sık rastlanan yollardan biridir. Türkiye’de özellikle kırsal kesimlerde çiğ sütten yapılan peynir, krema, kaymak ve tereyağı önemli enfeksiyon kaynağıdır (Çetinkaya ve ark. 2005).

İngiltere’de yapılan bir çalışmada, brusellozlu hastaların çoğunda çiğ inek sütü kullanmanın hastalığa neden olduğu sonucuna varılmıştır. İsrail’deki bir çalışmada ise bruselloz vakalarının % 95’inin köyde yaşadığı ve enfeksiyon kaynağının keçi sütü ve taze peynir tüketimi olduğu tespit edilmiştir. Yunanistan’da, İspanya’da, İran’da, Almanya’da ve Suudi Arabistan’da yapılan çalışmalarda da taze süt ve peynir tüketiminin bruselloza neden olduğu gösterilmiştir (Dabanlıoğlu ve ark. 2007, Sofian ve ark. 2008, Dahouk ve ark. 2007, Al-Tawfiq ve ark. 2009).

Hatay’da yapılan bu çalışmada, ailede bruselloz hikayesi olan kişilerdeki seroprevalans, olmayanlara göre istatiksel açıdan anlamlı ölçüde yüksek bulunmuştur. Bu duruma, ailedeki kişilerin aynı çevreyi paylaşmalarının, aynı hasta hayvanlarla temasın ve aynı süt ürünlerini üretme ve tüketme alışkanlıklarının neden olabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle, bruselloz tanısı konulmuş hastanın aile üyelerinin klinik ve serolojik olarak incelenmesi, olası diğer olguların da erken tanı ve tedavilerinin yapılabilmesi açısından önemli bir uygulama olup Türkiye gibi hastalığın endemik olduğu ülkelerde özellikle ihmal edilmemesi gereken bir yaklaşım olduğu düşüncesi vurgulanmıştır(Yüce ve ark. 2006).

Sonuç olarak bu çalışmada, hastalığın en önemli bulaşma yolunun taze peynir, çökelek, çiğ süt, tuzsuz tereyağı, çiğ süt kaymağı gibi süt ve süt ürünleri tüketimi olduğu ortaya konmuştur. Hastalığın bulaşmasında kır, kent, cinsiyet ve mesleğe ilişkin risk faktörleri önemini kaybederken, süt ve süt ürünü tüketimi önemini koruyor gözükmektedir. Brusellozdan korunmak için yapılan çalışmalarda özellikle sağlıklı süt ve süt ürünü tüketimi üzerinde durulmalıdır. Üretim ve tüketim aşamalarındaki denetimlerde bu husus dikkate alınmalıdır.

58

3.3.2.2. Abort Yapmış İneklerde Brusellozis ve Leptospirozis