• Sonuç bulunamadı

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı

Salgın ve Afet Dönemlerinde Sosyal Koruma Kalkanı Hasan Basri Alagöz

Salgının çalışma hayatına etkilerini asgariye indirme doğ-rultusundaki temel hedef; istihdam imkânlarını, işçileri ve işverenleri birlikte gözetmek olmuş, bu doğrultuda kısa çalışma ödeneği, nakdi ücret desteği, normalleşme desteği gibi etkin uygulamalar hızla hayata geçirilmiştir. Salgından etkilenen sektörlerdeki işletmelerin sigorta primi ödeme-leri ertelenerek işveren ve çalışanlara destek olunmuştur.

Güçlü ve sürdürülebilir sosyal güvenlik sistemi, alınan ilave tedbirlerle, ülkemizin salgınla mücadele sürecinde-ki dayanıklılığını artırmıştır. Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) sürekli güncellemeler yapılarak tanı ve tedavi sü-reçlerinde vatandaşlardan katılım payı ve diğer ilave üc-retlerin alınmaması sağlanmış, COVID-19 hastalarının tedavisinde kullanılan ilaçlar ve immün plazma tedavisi de geri ödeme listesine eklenmiştir.

Yatarak tedavi gören COVID-19 tanılı hastalara sağlık hizmeti sunan profesyoneller için bulaşı önlemeye yö-nelik yüksek maliyetli bakım hizmetleri geri ödemeye alınmıştır. Böylece bu kapsamdaki hastalara hizmet veren hastanelere, her bir hasta için günlük 660.-TL ek ödeme yapılmaya başlanmıştır.

Yurt dışından gelen kişilere tek hekim tarafından 14 güne kadar istirahat/ iş göremezlik raporu düzenlenmesi imkâ-nı ve raporlu olunan günler için iş göremezlik ödeneğinin ödenmesi temin edilmiştir. Yurt dışında olup sağlık yar-dımı belgesi talep eden vatandaşların e-posta ile yaptığı başvurular kabul edilmiş, sağlık yardım belgeleri düzenle-nerek bu vatandaşların yurt dışında sağlık yardımı almala-rına imkân sağlanmıştır.

COVID-19 salgını sürecinde, sosyoekonomik açıdan kar-şılaşılan zorluklardan birisi de sosyal yardımların vatan-daşlara etkin ve hızlı bir biçimde ulaştırılması olmuştur.

Salgın döneminde hayata geçirilen Sosyal Destek Progra-mı ile 6 milyonu aşkın hanedeki ihtiyaç sahibi vatandaşla-ra biner TL destek ulaştırılmıştır.

Bu süreçte, Bütünleşik Sosyal Yardım Bilgi Sistemi ile sosyal yardım alanında bilişim teknolojileri yoğun olarak kullanılmıştır. 7 modül ve 25 kurumla entegre olan sistem sayesinde sosyal yardım sürecindeki tüm adımların elekt-ronik ortamda yapılması, izlenebilmesi, ölçülebilmesi ve raporlanabilmesi sağlanmıştır. Bu güçlü bilişim sisteminin salgın sürecinde sağladığı veri alt yapısı sayesinde hızlı ka-rarlar alınarak bireylere sosyal yardımların ivedilikle ulaş-tırılması sağlanmıştır.

Ayrıca Biz Bize Yeteriz Türkiyem Millî Dayanışma Kam-panyası kapsamındaki 2 milyar TL’yi aşkın bağış, bu veri altyapısı kullanılarak ihtiyaç sahibi hanelere hane başı 1.000.- TL olmak üzere dağıtılmıştır.

Fotoğraf: Türk Kızılay

Bu dönemde, sosyal hizmetlerin kesintisiz bir şekilde sürdürülmesi için AÇSHB personeli özverili bir çalışma disiplini benimsemiştir. Kuruluş personeli sabit vardiya sistemine geçerek 7, 10 ve 14 günlük sürelerle kuruluşlar-dan ayrılmaksızın görevlerini yürütmüşlerdir. Personelin bu fedakâr yaklaşımı, özellikle kuruluşlardaki yaşlıların sağlığının korunmasına ciddi katkı sağlamıştır.

Alınan sıkı tedbirler sayesinde, ülkemizdeki engelli ve yaş-lı bakım merkezleri ile huzurevleri, Dünya Sağyaş-lık Örgütü tarafından iyi uygulama örneği olarak değerlendirilmiştir.

Sosyal Koruma Kalkanı kapsamında; kısa çalışma öde-neği, nakdi ücret desteği, işsizlik ödeöde-neği, normalleşme desteği, sosyal destek programı ve “Biz Bize Yeteriz Tür-kiyem” bağış dağıtımı olarak 2020 yılında sağlanan destek tutarı 45 milyar TL’yi aşmıştır.

Afetle Mücadeleye Yönelik Faaliyetler

AÇSHB Türkiye Afet Müdahale Planı’ndaki (TAMP) 28 farklı hizmet grubundan, Ayni Bağış Depo Yönetimi ve Da-ğıtım Hizmet Grubu ile Psikososyal Destek Hizmet Grubu alanlarında ana çözüm ortağı olarak belirlenmiştir.

Afetler sonrasında, AÇSHB tarafından finanse edilen 1.003 Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Vakfı (SYDV) afet-zedelerin acil ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli bir rol üstlenmektedir.

AÇSHB tarafından 2020 yılında; Adana, Adıyaman, Bin-göl, Bursa, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Giresun, Hatay, İstanbul, İzmir, Konya, Malatya, Manisa, Mersin, Muş, Trabzon, Rize, Sakarya ve Van illerinde afetlerden etkilenen vatandaşlara SYDV’ler aracılığıyla 76 milyon TL tutarında kaynak aktarılmıştır.

2013 yılından bu yana afet durumunda ve acil durumlarda vatandaşların en kısa zamanda normal yaşamlarına dön-meleri ve yaşananlardan psikolojik olarak asgari seviyede etkilenmeleri için AÇSHB ekipleri tarafından psikososyal destek hizmetleri sunulmuş ve bu hizmetler hâlen sunul-maya devam etmektedir.

Afetlerde ve afet sonrasında iyileştirme, geliştirme ve zarar azaltma dönemlerinde psikososyal destek çalışanları yar-dım ekibinin önemli bir parçası olarak hareket etmektedir.

AÇSHB, afet sonrası psikososyal destek hizmetleri ile or-taya çıkabilecek psikolojik uyumsuzlukların önlenmesi, aile ve toplum düzeyinde ilişkilerin yeniden kurulması ve geliştirilmesi, afetten etkilenenlerin normal yaşamlarına geri dönmeleri sürecinde kendi kapasitelerini fark edip güçlenmelerinin sağlanması için çalışmalar yapmaktadır.

Psikososyal destek hizmetleri, toplumda gelecekte ortaya çıkması muhtemel afet durumlarıyla başa çıkma, iyileşme, toparlanma becerilerinin kazandırılması ve pekiştirilmesi için de oldukça önemlidir.

Müdahalelerin tamamında, hizmetlerden yararlananların kapasitelerinin gelişimini ve hizmetlerin sürdürülebilirliğini temin etmek amaçlanmakta ve toplumsal bağların yeniden inşası ve korunması sağlanmaktadır. Tüm bu hizmetlerin gerçekleştirilmesinde yurt genelinde çalışma yapan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İl Müdürlüklerinin ve 353 Sosyal Hizmet Merkezinin rolü büyüktür.

AÇSHB, “mutlu ve üretken birey, uyumlu aile, müreffeh toplum” vizyonu ve “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!” ilkesi doğrultusunda, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde 2023 hedeflerine ulaşmak için daha üstün bir gayretle çalışmaya devam etmektedir.

İnsan Odaklı Göç Politikaları Savaş Ünlü

İnsanlık tarihiyle beraber başlayan göç olgusu özelinde son yıllarda hedef ülke hâline gelen ülkemiz, coğrafi ve stratejik konumu sebebiyle önemli göç akınlarıyla karşı karşıya kalmış ve bu alanda ciddi bir tecrübe edinmiştir.

Bu tarihsel tecrübe ve birikimin yapısal bir tezahürü olan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile 11 Nisan 2013 yılında kurulmuş, 2014 yılında merkezde ve 2015 yılında da taş-rada operasyonel hâle gelmiştir. Genel Müdürlüğümüz temel olarak yabancıların ülkemize girişi, kalışı ve ülke-mizden çıkışından sorumlu kurumdur. Bu çerçevede Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün ana sorumluluk alanlarını düzenli göçün yönetilmesi, düzensiz göçle mücadele, et-kin bir uluslararası koruma mekanizmasının kurulması, karşılıklı uyum ve iletişim faaliyetleri ile insan ticaretiyle mücadele ve mağdurların korunması oluşturmaktadır.

Uyum faaliyetlerine ve düzensiz göçle mücadeleye ağırlık verdiğimiz 2019 yılının ardından 2020 yılına gelindiğin-de, İdlib’te yaşanan olaylar akabinde 3,6 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapan ve her yıl daha da artan düzensiz göç baskısına maruz kalan Türkiye, 27 Şubat 2020 tarihi itiba-rıyla Suriye krizinin çözümü ve sığınmacılar ve mülteciler konusu özelinde başta Avrupa Birliği olmak üzere ulusla-rarası kamuoyu tarafından yalnız bırakıldığını belirterek

ülkeden ayrılmak isteyen yabancıları zorla ülkede tutma-yacağını beyan etmiştir. Bu açıklama sonrasında yabancı-ların hür iradeleri ile çeşitli illerimizden, Pazarkule başta olmak üzere Edirne’nin sınır bölgelerine doğru Meriç Nehri boyunca yoğun bir göçmen akını yaşanmış olup bu insani hareketlilik Genel Müdürlüğümüzün 2020 yılında-ki ana gündem maddelerinden biri olmuştur.

Bu süreçte, her fırsatta insan hakları vurgusu yapan Avru-pa Birliği’nin umut içinde sınırlarına dayanan yabancılara karşı insan onuruna yakışmayan müdahaleleri sebebiyle mağdur duruma düşen yabancılara Genel Müdürlüğümüz ekipleri 7 gün 24 saat kamu kurum kuruluşları ve sivil top-lum kuruluşlarıyla iş birliği içinde yardım elini uzatmıştır.

Bu kapsamda göçmen akınının başladığı tarihten itibaren sınır bölgelerinde yoğunlaşan gruplar için başta güvenlik ve sağlık olmak üzere çeşitli önlemler alınmış, sivil top-lum örgütleriyle iş birliği içinde insani yardım malzeme-leri (gıda, giyinme, hijyen kiti, battaniye vb.) dağıtılmıştır.

Gerekli sağlık hizmetlerinin karşılanması amacıyla 350 sağlık personelinin görevlendirildiği bölgede, çevrenin sanitasyonu ile her türlü bulaşıcı hastalık riskine karşı ön-lemler de alınmıştır.

Edirne’de yaşanan olayların ardından 11 Mart 2020 tari-hinde ülkemizde ilk COVID-19 vakasının görülmesiyle